DİNLEDEBİYAT
Atın yiğidi kendine kamçı vurdurmaz.
Gerçek Anlam:
Bir kelimenin akla ilk gelen anlamıdır. Kelimenin sözlükte ilk verilen anlamıdır da diyebiliriz.
Örnekler:
- Buradan yola çıkabiliriz.
- Yağmur yağınca ayaklarım ıslandı.
- İnsanın canı sıcak bir çorba çekiyor.
- Fındık ağaçlarının arasından güzel bir geyik çıkıverdi.
Mecaz Anlam:
Bir kelimenin asli anlamıyla bir yönden benzerlik ilişkisi kurularak farklı bir anlamda kullanılmasıdır. Yani bir kelimenin kendi gerçek anlamı dışında farklı bir kelimenin anlamında kullanılmasıdır.
Örnek: "Arkadaşının tatlı bir konuşması vardı." cümlesinde tatlı sözcüğü gerçek anlamda ağızdan alınan ve zevk veren gıdalar için kullanılan bir kelime iken yukarıdaki cümlede kulağa gelen seslerin verdiği zevki anlatmak için kullanılmıştır.
Örnekler:
Halası onun ince düşüncesine hayran kalmıştı.
Arkadaşının sözlerine kırıldı.
Adamın boş konuşmaları bizi çok bunalttı.
Sana bu konuyu bir daha açma dedim.
Terim Anlam:
Herhangi bir spor, sanat vb. alanla ilgili olarak kullanılan, cümle içinde kullanılışına göre o alana özel anlam taşıyan sözcüklere denilir.
Örnek: "Üç perdelik bir oyun yazdım." sözcüğünde perde sözcüğü kullanıldığı cümlede güneşi engelleyen bir kumaş parçası anlamında değil, tiyatro ile ilgili özel bir kelime anlamında kullanılmıştır.
Örnekler:
Artık gitarda notaları çıkarabiliyorum.
Oyuncu yanlışlıkla topu taca attı.
Bilgisayara ram aldım.
İki meridyen arasında 111 km. olduğunu öğrendim.
Yan Anlam:
Temel anlamlı bir sözcüğün yakıştırma ya da benzerlik ilgisi ile yeni bir anlamda kullanılmasına denir.
Örnek: Kör bıçağı bileği taşına sürttüm. ( Keskin olmayan)
Masanın ayağı kırılmış. (Masanın desteklerinden birisi)
Örnekler:
Kapının kolu kırıldı.
Mağaranın ağzı depremle beraber kapandı.
Uçağın kanadının alev aldığını gördüm.
Tek başına üç çocuğa bakıyor.
2- ANLAM İLİŞKİLERİ BAKIMINDAN KELİMELER
Eş Anlam:
Farklı yazılıp farklı okunabilen ancak aynı varlık ya da kavramı karşılayan yani aynı anlama gelen sözcüklere denilir.
Örnek: "Yüreği hızlı hızlı çarpıyordu." cümlesinde "yürek" sözcüğünün eş anlamlısı kalp'tir
Örnekler:
talebe- öğrenci
siyah- kara
bellek- hafıza
acayip- garip
Yakın Anlam:
Eş anlamlı sözcükler gibi farklı okunup farklı yazıldığı halde anlam benzerliği bulunan sözcüklerdir. Eş anlamlı sözcükler genel olarak her durumda birbirinin yerine kullanılabilirken yakın anlamlılar bazen kullanılabilir, her zaman kullanılamaz. Çünkü yakın anlamlı kelimelerde anlam aynılığı değil anlam benzerliği vardır.
Örnek: "arkadaş" sözcüğünün yakın anlamlısı "dost" tur. Dost da arkadaş kişiye maddi ve manevi yönden yakındırlar. Ancak dost arkadaştan daha yakındır.
Örnekler:
Kırgın- küskün
hısım- akraba
Tanıdık- bildik
Saçmak- dağıtmak
Zıt Anlam:
Anlam bakımından birbiri ile çelişen sözcüklere denir. Bir kelimenin olumsuzluk eki almış hali zıttı değildir, olumsuzudur.
Örnek: "Gelmek" sözcüğünün zıttı "gelmemek" değil, " gitmek"tir.
"Gelmemek" gitmek sözcüğünün olumsuzudur.
Örnekler:
siyah- beyaz
iyi-kötü
güzel- çirkin
Eş Seslilik:
Yazılış ve okunuş bakımından aynı olan ancak anlam bakımından farklılık gösteren sözcüklere denilir.
Örnekler:
-
Yüzmeye gidiyorum . / Cebimde yüz lira var.
-
-
Bağa gidip üzüm toplayacağım. / İneklerin bağı çözülmüş.
Yansıma:
Doğadaki seslerin taklidine yansıma denir.
Örnekler:
Kuzuların "mee" diye ses çıkarması, suyun "şırr" sesi, köpeklerin "hav" sesi birer yansımadır.
Yansımadan kelime türetilebilir.
Yılanın tıslaması karşısında donup kalmıştım.
Tavukların cıyaklaması üzerine kümese koştu.
Köpekler sabaha kadar havladı.
3- KELİME ÖBEKLERİ
İkileme:
Anlatımı kuvvetlendirmek ve etkileyici kılmak için bazı kelimelerin art arda ifade edilmesine ikileme denir.
İkilemelerin arasına virgül konulmaz ve ayrı yazılırlar.
Örnekler:
-
Yavaş yavaş konuşmaya başladı.( Aynı kelimenin tekrarı ile)
-
Aşağı yukarı elli yaşında vardı.( Zıt anlamlı kelimelerin tekrarı ile)
-
Evimdeki tüm ıvır zıvırı attım. ( İkisi de anlamsız kelimelerin tekrarı ile)
-
Ben iyi miyi anlamam, kızarım.( Biri anlamlı biri anlamsız kelimelerin tekrarı ile)
-
Su şırıl şırıl akıyordu.( Yansımaların tekrarı ile)
-
Eş dost birlikte olmuştuk sonunda.( Yakın anlamlı sözcüklerin tekrarı ile)
Deyimler:
En az iki sözcüğün bir araya gelerek kendi temel anlamlarından uzaklaşarak beraberce ortak bir anlam ortaya çıkardıkları kelime grubuna deyim denir.
Deyimlerden kelime çıkarılamaz, deyimlere kelime eklenemez.
Normal şartlarda deyimi oluşturan kelimelerden birisi fiil olur.
Deyimler daha çok cümle içinde kullanıldığında anlamlı bir yargı bildirir. Kendi başlarına değil.
Örnekler:
-
Konuşulanlara çaktırmadan kulak kabartmıştı
-
Pabucunun dama atılacağını zannetti çocuk.
-
Gözden düşmek istemiyordu hiçbir çalışan.
-
Babası üzülecek diye ödü kopuyordu.
Atasözler:
Söyleyeni belli olmayan, tecrübeler sonunda ortaya çıkan, doğruluğu kesinleşen özlü sözlere denir.
Atasözlerinden kelime çıkarılamaz, atasözlerine kelime eklenemez.
Kendi başlarına yargı bildirirler..
Örnekler:
Damlaya damlaya göl olur.
Ağaç yaş iken eğilir
Sakla samanı gelir zamanı