DİNLEDEBİYAT
Atın yiğidi kendine kamçı vurdurmaz.
EDEBİYAT VE TOPLUM
Edebiyat ve Toplum İlişkisi
Edebiyat duygu, düşüncelerin estetik bir biçimde ifade şeklidir. Bu ifadenin muhatabı insandır. İnsan ise toplumu oluşturan en küçük birimdir. Edebi eseri ortaya koyan insan, onu değerlendiren de insanın bir parçası olduğu toplumdur. Bu sebeple edebi eseri ait olduğu toplumdan ayrı değerlendiremeyiz.
Herhangi bir dönemde yazılmış bir edebi eser o dönemin ve o dönemde onu yazan edebiyatçının içinde yaşadığı toplumdan izler taşır. O dönemde o toplumun yaşam biçimi, olaylara yaklaşım şekilleri, inanışları gibi toplumsal özellikler gizli ya da açık bir şeklide edebi eserlerde ortaya konulur. Gizli denilmesinin sebebi bazı edebi eserlerde yazarın kendisini esere yansıtmak istememesi gibi nedenlerden kaynaklanır. Ancak buna rağmen herhangi bir edebi eser ister istemez o dönemin toplumu ile ilgili bilgileri mutlaka barındırır.
Edebiyatın toplum özelliklerini barındırması, toplum sorunlarını dile getirmesiyle toplumsal değişimde söz sahibi olması da söz konusudur. Toplumun sorunlarını ele almayan bir edebiyat toplumdan kopmuştur ve ömrü çok da uzun olmayacaktır. Buna örnek olarak Fransız İhtilali öncesi ve sonrasını verebiliriz. Klasisizm Fransa soylularını temsil ederken, horlanmış halkı romantizm temsil etmiştir. Halk tarafından ihtilal gerçekleşince romantizm tüm Fransa’ya egemen olmuştur. Romantizmi temsil eden aydınlar İhtilal öncesi halkın acılarını, hüzünlerini ve hayallerini dile getirerek ihtilale zemin hazırlamışlardır. Bu duruma Türk Edebiyatında da örnek verebiliriz: İstanbul Ağzı’nın resmi dil olarak Türkiye Türkçesi adıyla anılmasının temeli Tanzimat’a kadar gider. Şinasi’nin noktalama işaretlerini ilk olarak kullanması, Milli Edebiyatçıların dil ile ilgili görüşlerini yayımlamaları bugünün Türkiye Türkçesinin gramerinin oluşmasında ve yaygınlaşıp resmi dil olarak kabulünde oldukça önem arz etmektedir.
Türk Edebiyatında Toplumsal İşlev
Türk Edebiyatında sözlü edebiyat döneminde eserler neredeyse tamamı ile toplumun bütününü yansıtmıştır. Bireysel içerikli koşmalar bile toplum yapısı ile ilgili ayrıntılı bilgilere ulaşmamızı sağlar. Yazılı döneme geçildiğinde ise Göktürk Kitabelerinin doğrudan toplumu ilgilendiren bir eser olarak karşımıza çıktığı görülür.
İslamiyet’e geçiş ile birlikte eserlerin İslamiyet anlayışı ile şekil ve içerik olarak değiştiği görülür. Toplumun değişimi eserlerde açık ve net olarak görülür. Sonrasında Divan Edebiyatının toplumsal sorunlara değinmesi ya da toplumsal değişimlere önayak olması söz konusu olmamıştır. Ancak böyle olsa da döneminin ve etkili olduğu kesimin özelliklerini yansıtmıştır. Divan edebiyatının etkili olduğu dönemde varlığını sürdüren Halk Edebiyat anlayışında Divan Edebiyatı’na göre toplumsal düşünce ve duyguların ağırlıklı olarak yansıtıldığı görülür. Ancak her halükarda doğrudan topluma hitap etme ve doğrudan halkın sorunlarını dile getirme pek görülmez. Bu anlayış edebiyatımıza Tanzimat ile girmiştir. Tanzimat Edebiyatıyla toplum sorunlarının dile getirildiğini görürüz. Namık Kemal edebiyattaki bireyselliğe tepki göstermiş ve eserlerinde toplumsal konulara yönelmiştir. O dönem eserlerinde toplumsal bazı özelliklerin ve sorunların işlendiğini söyleyebiliriz. Ancak Servet-i Fünun ile birlikte tekrar bireyselliğe dönülmüştür. Dönemin baskıcı yönetiminin de etkisiyle Servet-i Fünuncular bireysel konuları işlemişlerdir. Milli Edebiyat ile birlikte edebiyat artık aydın kesimin hayatını ele almaktan ziyade halka yönelmiştir. Yüzyıllardır yok sayılan Anadolu ve Anadolu halkı edebiyatın konusu olmaya başlamıştır.
Özellikle Kurtuluş Savaşı ile birlikte Anadolu halkının göstermiş olduğu fedakarlık ve yeni devlet politikası edebiyat ile toplumu birleştirmiştir. Cumhuriyet ile birlikte edebiyatımız artık toplumun bir ifadesi konumuna ulaşmış ve toplumun yaşamış olduğu sıkıntılar güçlü bir şekilde dile getirilmiştir.
Sonuç Olarak:
-
Edebiyat toplumun içinden çıktığı için toplumsaldır..
-
Toplumun özellikleri bütünüyle ya da bir bölümüyle edebi esere yansır.
-
Edebiyat toplumun sorunlarını dile getirebilir.
-
Edebiyat toplumun değişimine etki edebilir
-
İnsanın düşünce ve hayal dünyasına seslenen edebiyat yeni fikirlerin ortaya çıkmasına ön ayak olabilir.