DİNLEDEBİYAT
Atın yiğidi kendine kamçı vurdurmaz.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ELEŞTİRİ
-
Bu dönemde eleştiri anlayışı Milli Edebiyat’ın bir devamı özelliği gösterir.
-
Eleştiri bu dönemde daha çok eser, dönem ve yazar eleştirisi şeklinde varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Bu dönemin edebiyat alanında otoritelerinden Fuat Köprülüye göre edebiyat tarihi nesnel, edebi eleştiri öznel görüşü esas alır ve böylece eser farklı açılardan değerlendirilir. Fuat Köprülü, eleştirinin nesnel olmadığı ve olamayacağı kanısındadır. Nurullah Ataç, eleştiri üzerine görüşleriyle de eleştirinin bağımsız bir alan olması konusunda önemli katkılarda bulunmuştur. Asım Bezirci’ ye göre , Nurullah Ataç ‘ın eleştiri anlayışını iki bölümde ele alır. Ataç’ın birinci dönemi ; 1921-1951 arasındaki dönemde Nurullah Ataç’ın öznel bir eleştiri anlayışına sahip olduğunu belirtmektedir. 1952-1957 döneminde ise Nurullah Ataç eleştirilerinde genellikle nesnel bir yol takip etmiştir. Ataç , Ahmet Haşim’in Göl Saatleri şiir kitabı üzerine yazmış olduğu yazısıyla eleştiri alanına girer. Ataç’ın öznel bir eleştiri anlayışını benimsemesi, eleştiriyi bir sanat, bir yaratma işi olarak kabul etmesinden ileri gelir. Eleştiriyi bir sanat olarak gören Ataç, buna bağlı olarak eleştirmeni de bir sanatçı olarak görür.
-
Sabahattin Eyüboğlu ise, edebiyat tarihi, edebi eleştiri ve estetiğin karıştığı ve her üç alanın kendi içlerinde birer disipline dönüştüğünde bu karışıklığın ortadan kalkacağı fikrindedir.
-
Agâh Sırrı Levent , “İstediğimiz Münekkit” eserinde akıl, sağduyu, hoşgörü gibi unsurların arka planda bırakılmasının eleştiriye zarar verdiğini belirtir.
-
Sadri Ertem, Bizde Niçin Münekkit Çıkmıyor? Adlı eserinde ise eleştirmeni değil de toplumun yetersizliğinin eleştirinin gelişmemesine neden olduğu fikrini paylaşır.
-
Eleştiri ve eleştirmen konusundaki farklı görüşlerin varlığı Muallim Naci ile Recaizade arasındaki tartışmaya benzer bir ortama neden olur. Cumhuriyet Döneminde de Nurullah Ataç, Yaşar Nabi arasında karşılıklı bir tartışma ortaya çıkar ve bu tartışmaya Peyami Safa ile Hasan Ali Yücel de yazılarıyla katılırlar.
-
Halide Edip Tenkit ve Münekkit adlı eserinde tenkit ile ilgili görüşlerini açıklar. Tenkit türünün en büyük sorununun bir eserin iyi ya da kötü yanlarını ortaya koymak dışında herkesin göremediklerini görüp ortaya koyabilmek olmalıdır. Bunun dışında en büyük problemin edebi eser yazmak için sanatçı olmak gerektiği ama eleştirmen olmak için buna gerek olmadığı fikridir. Bu fikir, eleştiriyi bir sanat ürünü olmaktan geri bırakacak yanlış bir düşüncedir.