google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0
top of page

ANLAM İLİŞKİLERİ BAKIMINDAN KELİMELER

EŞ ANLAMLI SÖZCÜKLER

Farklı yazılıp farklı okunabilen ancak aynı varlık ya da kavramı karşılayan yani aynı anlama gelen sözcüklere denilir.

Örnek: "Yüreği hızlı hızlı çarpıyordu." cümlesinde "yürek" sözcüğünün eş anlamlısı kalp'tir

 

Örnekler: 

talebe- öğrenci

siyah- kara

bellek- hafıza

acayip- garip

YAKIN ANLAMLI SÖZCÜKLER

Eş anlamlı sözcükler gibi farklı okunup farklı yazıldığı halde anlam benzerliği bulunan sözcüklerdir. Eş anlamlı sözcükler genel olarak her durumda birbirinin yerine kullanılabilirken yakın anlamlılar bazen kullanılabilir, her zaman kullanılamaz. Çünkü yakın anlamlı kelimelerde anlam aynılığı değil anlam benzerliği vardır.

Örnek:  "arkadaş" sözcüğünün yakın anlamlısı  "dost" tur. Dost da arkadaş kişiye maddi ve manevi yönden yakındırlar. Ancak dost arkadaştan daha yakındır.

 

Örnekler: 

Kırgın- küskün

hısım- akraba

Tanıdık- bildik

Saçmak- dağıtmak

 

 

ZIT ANLAMLI SÖZCÜKLER

Anlam bakımından birbiri ile çelişen sözcüklere denir. Bir kelimenin olumsuzluk eki almış hali zıttı değildir, olumsuzudur.

Örnek: "Gelmek" sözcüğünün zıttı "gelmemek" değil, " gitmek"tir.

                       

              "Gelmemek" gitmek sözcüğünün olumsuzudur.

 

Örnekler: 

siyah- beyaz

iyi-kötü

güzel- çirkin

 

 

 

EŞ SESLİ SÖZCÜKLER

Yazılış ve okunuş bakımından aynı olan ancak anlam bakımından farklılık gösteren sözcüklere denilir. 

 

Örnekler: 

  • Yüzmeye gidiyorum . / Cebimde yüz lira var.

  •  

  • Bağa gidip üzüm toplayacağım. / İneklerin bağı çözülmüş.  

 

ANLAM DARALMASI

Sözcüğün anlamının bir bölümünü zamanla kaybetmesine anlam daralması denir.

Örnek: "Erik" sözcüğü önceden kayısı, zerdali gibi meyveleri de kapsayan bir anlama sahipken şimdi sadece bir meyve çeşidi için kullanılmaktadır.

Örnekler: 

Oğul: Önceden erkek ve kız  evlat için kullanılırdı. Şimdi ise erkek evlat için            

            kullanılıyor.

Tünemek: Normalde her canlı için geceyi bir yerde geçirmek anlamında iken

 

           şimdi sadece kanatlı hayvanlar için bu anlamda kullanılıyor.

 

ANLAM İYİLEŞMESİ-KÖTÜLEŞMESİ

Sözcüğün önceden taşıdığı genelde kötü anlamın zamanla olumlu ve iyi bir anlama dönüşmesine Anlam İyileşmesi denir.

Örnek: Edepsiz, kavgacı anlamına gelen "yavuz" kelimesi günümüzde  "gözü pek"anlamında kullanılmaktadır.

 

Anlamın iyileşmesinin tersi olan duruma ise Anlam Kötüleşmesi denir.

Örnek: "keleş" sözcüğünün sözlük karşılığı yakışıklı ve iyi huyludur. Ancak günümüzde aşağılayıcı anlamda kullanılmaktadır.

Örnekler: 

                                                            önceki anlamı                şimdiki anlamı

 

Emek(eskiden "emgek" ):                    acı, eziyet                       alın teri, özenli

      (anlam iyileşmesi)

 

 

Canavar ...........................:               canı olan, canlı                 vahşi, yırtıcı           (anlam kötüleşmesi) 

 

GÜZEL ADLANDIRMA

Bazı kelimelerin insanlarda uyandığı olumsuz etkinin derecesini azaltmak amacı ile farklı kelimelerle ifade edilmesidir.

Örnek: "Verem" sözcüğü insanları derinden etkileyen bir sözcük olduğu için insanlar verem  kelimesi yerine "ince hastalık"kelimesini kullanmışlardır.

 

Örnekler: 

Börü kelimesi yerine kurt kelimesi kullanılmıştır.

 

GENEL VE ÖZEL ANLAM

Tek bir şeye özgü olmayıp kendisi ile alakalı varlık ya da kavramları kapsayan anlama genel  anlam denir.

Genel anlama göre daha az kavramı  ya da varlığı kapsayan ya da kendi anlamı dışında kapsamayan anlama özel anlam denir.

 

Örnekler: 

canlı (genel)          -    hayvan ( canlı kelimesine göre özel)-

balık (hayvan kelimesine göre özel)    -alabalık(balık kelimesine göre özel)

 

SOMUT-SOYUT ANLAM

Beş duyu organı vasıtasıyla algılanabilen varlık ya da kavramları karşılayan anlama somut anlam denir.

Beş duyu organı vasıtası haricinde var olduğu bilinen ya da inanılan varlık ya da kavramların anlamlarına soyut anlam denir.

 

Örnekler: 

Somut: Hava, su, taş, toprak, ev..

Soyut: Rüya, sevgi, hayal .....

Not: Bir kelimenin somut olabilmesi için beş duyu organından en az biriyle algılanması yeterlidir...

 

NİTEL- NİCEL ANLAM

Varlıkların ve kavramların sayılamayan, fiziksel anlamda ölçülemeyen özelliklerini ifade eden kelimeleri anlamlarına nitel anlam denilir.

Varlık ya da kavramların sayılabilen, ölçülebilen özelliklerini ifade eden kelimelerin anlamlarına nicel anlam denir.

 

 

DOLAYLAMA

Doğrudan ifade edilebilecek bir varlık ya da kavramı daha etkili bir şekilde dile getirmek için farklı kelimelerle ifade etmeye dolaylama denir.

Örnekler:

 

Sinema...............beyaz perde

Televizyon ..........sihirli kutu

Kömür.................kara elmas

Balık....................Derya kuzusu

 

AD AKTARMASI

Bir kelimenin benzetme ilgisi söz konusu olmadan,  başka bir söz yerine kullanılmasıyla oluşturulan ifadeye ad aktarması denir.

Ad aktarmasının diğer ismi mecaz-ı mürsel'dir. Ad aktarmasında benzetme ilgisi dışında farklı ilgiler ile kelimeler arası bağlantı kurulur.

 

Örnekler: 

Bu depo bizi Samsun'a götürmez. (kastedilen  yakıt yeterliliği-iç-dış ilgisi)

Toplantıya bir sürü usta kalem gelecekmiş.( yazar- parça-bütün ilgisi )

Bir damla bereket düşmedi toprağa.( yağmur- neden-sonuç ilgisi)

Hiç Yunus Emre' yi okudun mu? ( Y. Emre'nin eseri- yazar-eser ilgisi)

 

DEYİM AKTARMASI

Bir sözün benzetme maksadı ile temel anlamından farklı anlamda kullanılmasına deyim aktarması ya da anlam aktarması denir.

Bu yönüyle edebiyatta kullanılan mecaz, teşhis, istiare gibi edebi sanatlara aynı zamanda deyim aktarması diyebiliriz.

 

Örnekler: 

Kuşlar toplanmış şarkı  söylüyorlar ( İnsandan doğaya- teşhis sanatı)

Sert bakışı canımı sıktı. (doğadan insana-dokunmadan görmeye, mecaz)

Acı bir çığlıkla doldu ormanın içi.(tatma duyusundan işitme duyusuna- mecaz

Karlar uçuşuyordu ağaçların üzerinde.( Doğadan doğaya)

 

YANSIMA

Doğadaki seslerin taklidine yansıma denir. 

​​

Örnekler: 

Kuzuların "mee" diye ses çıkarması, suyun "şırr" sesi, köpeklerin "hav" sesi birer yansımadır.

Yansımadan kelime türetilebilir.

Yılanın tıslaması karşısında donup kalmıştım.

Tavukların cıyaklaması üzerine kümese koştu.

Köpekler sabaha kadar havladı.

bottom of page