google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0 2004 Üniversite Sınavında Çıkmış Dilbilgisi Soruları I dinledebiyat
top of page

2004 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil Bilgisi Soruları

2004 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil Bilgisi Sorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...

1. Ardahan Kalesi’nin yanı başındaki bu eski mahalle, kentin tarihsel çekirdeÄŸini oluÅŸturuyor.

 

Bu cümledeki “kentin tarihsel çekirdeÄŸini oluÅŸturmak” sözüyle anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) GüzelliÄŸiyle herkesi etkilemek

B) Örnek bir mimarlık ürünü olmak

C) YeniliÄŸinden hiçbir ÅŸey yitirmemek

D) Çok amaçlı bir nitelik taşımak

E) GeçmiÅŸe kaynaklık etmek

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2. Bu ozanımız, çevresini kuÅŸatan varlıkların ayırıcı ve belirleyici özelliklerini inceden inceye algılıyor; bir bakıma ÅŸiirini, yüreÄŸinden çok, gözleriyle yazıyor.

Bu cümledeki “ÅŸiirini, yüreÄŸinden çok, gözleriyle yazmak” sözüyle anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Görsel öÄŸeleri ön plana çıkarmak

B) Belli bir iletiye yer vermekten kaçınmak

C) Belirli temaları kullanmak

D) Soyutlamalara baÅŸvurmak

E) YaÅŸananlardan yola çıkmak

 

 

 

 

 

 

 

 

 

3. Bir yazınsal yaratının deÄŸeri, ne anlattığından çok, nasıl anlattığıyla ölçülür; bu da dilin anlatım olanaklarını ustaca kullanmaya, el deÄŸmemiÅŸ bölgelerinden yeni tatlar devÅŸirmeye baÄŸlıdır.

 

Bu cümledeki “dilin el deÄŸmemiÅŸ bölgelerinden yeni tatlar devÅŸirmek” sözüyle anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Okuru ÅŸaşırtan, çarpıcı ürünler ortaya koymak

B) Artık unutulmuÅŸ olan özellikleri canlandırmak

C) Daha önce denenmemiÅŸ anlatım biçimleri oluÅŸturmak

D) Belirli bir kesimin beÄŸenisine seslenmek

E) YerleÅŸik sözcükleri kullanmaktan kaçınmak

 

 

4. AÅŸağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı, bir “gerekçe” içermektedir?

 

A) - Resim çalışmalarınızda en çok hangi malzemeyi

kullanırsınız?

- Tümüyle yerli malı olanı seçip kullanırım.

B) - Ayrıntıya önem verir misiniz?

- Evet, güzelliÄŸe ulaÅŸmak için ayrıntıları önemsiyorum.

C) - Resim yaparken nasıl bir yol izlersiniz?

- Önce dikkatimi ele alacağım konu üzerinde yoÄŸunlaÅŸtırırım, onunla yaÅŸamaya baÅŸlarım; sonra çalışmaya koyulurum.

D) - Türk resim sanatının günümüzdeki durumunu nasıl

deÄŸerlendiriyorsunuz?

- Resim sanatçılarımızı, eriÅŸmeleri amaçlanan yerin

de ötesinde görüyorum.

E) - Resme yeni baÅŸlayanlara neler öneriyorsunuz?

- Ä°lgilendikleri konuda eÄŸitim görmelerini, sonra da

ÖÄŸrendiklerin i uygulamaya çalışmalarını öneriyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

5. (I) Kırk beÅŸ yıl boyunca birçok dergide, gazetede çeÅŸitli kitaplarla ilgili deÄŸerlendirme yazıları yazdım. (II) Kendimi bir kitap eleÅŸtirmeni olarak görseydim, üstünde durup düÅŸünülmüÅŸ, tutarlı ve kalıplaÅŸmış bir yaklaşımla, belirgin bir yöntemle yönelirdim kitaplara. (III) Ama böyle bir arayışa girmedim. (IV) Yazarlıkla ilgili her alanda olduÄŸu gibi eleÅŸtiri alanında da kendi ölçütlerime baÄŸlı kaldım.

(V) Yazarlığımın temelinde hep bağımsızlık, kural tanımazlık, özgürlük yatıyor. (VI) Yıllar sonra dönüp arkama baktığımda bunu açık açık görüyorum.

 

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde sanatçı, yazma iÅŸinde seçtiÄŸi yolu en kapsamlı biçimde belirtmiÅŸtir?

 

A) II.     B) III.     C) IV.     D) V.      E) VI.

 

6. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde ötekilerden farklı bir düÅŸünce dile getirilmiÅŸtir?

 

A) Aynı kavram alanıyla ilgili söz deÄŸerlerinin oluÅŸturduÄŸu sözcük salkımları, Türkçemizin zenginliÄŸini göstermektedir.

B) Anlamca iliÅŸkili söz deÄŸerlerini içeren sözcük grupları oluÅŸturmaya yönelik çalışmalara, ders kitaplarında gereÄŸince yer verilmemektedir.

C) ÖÄŸrencilere, Türkçe düÅŸünme alışkanlığı kazandırmak için, iÅŸlenen parçalarda geçen ve aralarında anlamsal bağıntılar olan sözcük kümeleri buldurulmalıdır.

D) Sözcükler arasında baÄŸlantı kurma, karşıtlık ya da benzerlikleri ortaya çıkarma, Türkçe öÄŸretimindeki

temel etkinliklerden biri olmalıdır.

E) Türkçe ve yazın derslerinde sözcük çalışmaları, çeÅŸitli sözcüklerin temel ve yan anlamlarını içerecek biçimde yapılmalıdır.

 

 

7. (I) Bu yayınevi bir süredir kendi olanakları içinde, sessiz sedasız, deÄŸerli ürünler ortaya koyuyor. (II) Kırkı aÅŸkın kitap çıkaran bu yayınevinin dikkati çeken bir özelliÄŸi çok iyi kitaplar seçmesi. (III) Bunlar kimsenin aklına gelmeyen, titizlikle araÅŸtırılıp bulunmuÅŸ kitaplar. (IV) Ayrıca bu

yayınevi, kitapların basımına özen gösteriyor; çevirilerin düzgün ve doÄŸru olmasına dikkat ediyor. (V) Her kitabın sonuna, yazar ve yapıt adlarını gösteren bir dizin ve kaynakça ekliyor. (VI) Bu özelliklerin hepsi nitelikli bir baskı ile buluÅŸtuÄŸunda ortaya iyi kitaplar çıkıyor.

 

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde kiÅŸisel düÅŸüncelere yer verilmemiÅŸtir?

 

A) II.          B) III.        C) IV.          D) V.          E) VI.

 

 

 

8. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde “eleÅŸtiri” söz konusu deÄŸildir?

 

A) Kitap okunduÄŸunda, yazarının, ne yazacağını uzun uzadıya ölçüp biçen, bunları bir tartımdan geçiren, düzene koyan sanatçılardan olmadığı anlaşılıyor.

B) Gençlik yıllarında çeÅŸitli dergi ve gazetelerde yazdığı yazıları derleyip bunları yazılış tarihlerine göre sıralayarak kitap haline getiriyor.

C) Konusunu günlük yaÅŸamdan almasına karşın, kullandığı dil ve anlatımındaki pürüzler yüzünden, söyledikleri gereÄŸi gibi anlaşılmıyor.

D) Yüzeysel bilgilere dayanarak yaptığı ruhbilimsel çözümlemeler, yapıtın dokusu içinde belirli bir iÅŸlev taşımıyor.

E) Çizmeye çalıştığı tarihsel ortamı ayrıntılarıyla yansıtamayışı, yapıtının inandırıcılığını büyük ölçüde azaltıyor.

​

​

​

​

​

9. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde üslupla ilgili bir

özelliÄŸe deÄŸinilmemiÅŸtir?

 

A) Sağlam bir roman tekniğinin yanı sıra canlı, en az

sözcükle çok ÅŸey anlatmayı amaçlayan, yoÄŸun bir

anlatımı vardı.

B) Åžiirlerindeki, okurun deÄŸiÅŸik duygularını etkileyen imgeleri, sıradan sözcüklere yeni anlamlar yükleyerek oluÅŸtururdu.

C) Yapıtlarındaki karakterler, halk arasından seçilmiÅŸ, zengin bir duygu dünyası olmayan, tek boyutlu kiÅŸilerdi.

D) Åžiirlerini oluÅŸtururken sözcükleri, ses, anlam ve çaÄŸrışım yönünden sıkı bir deÄŸerlendirmeden geçirerek kullanırdı.

E) Betimlemelerinde gözlem gücü ağır basar, özentili ve coÅŸkulu bir söyleyiÅŸten özellikle kaçınırdı.

 

 

 

 

10. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde geçen baÄŸ-fiil,

ötekilerden farklı bir sorunun yanıtıdır?

 

A) DüÅŸüncelerini hiç çekinmeden söylerdi.

B) Soruları bütün yönleriyle düÅŸünerek yanıtlıyordu.

C) Sınavdan hemen sonra güle oynaya evine gitti.

D) Ä°ÅŸi zamanında bitirmek için ölesiye çabalıyordu.

E) Bence o, buraya geleli çok deÄŸiÅŸti.

 

 

 

 

11. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir sözcük, ilgi

adılından (ilgi zamirinden) sonra yaklaşma durumu eki almıştır?

 

A) Masadakilerden yalnızca birini al.

B) Bugünkünü ötekilerden daha çok beÄŸendim.

C) Benimkinin sayfalarında renkli resimler var.

D) Bu da her yönüyle seninkine benziyor.

E) Bizimkinde hiçbir eksiklik yok.

 

 

 

12. Deniz arkeologlarının Sinop kıyılarında bulduğu

batıkkent (I) yörenin binlerce yıllık bir yerleÅŸim yeri olduÄŸunu (II) deÄŸiÅŸik yönleriyle (III) inandırıcı bir biçimde (IV) kanıtlıyor (V).

 

Yukarıdaki cümlede, hangi numaralar arasında kalan öÄŸe cümlenin nesnesidir?

 

A) I. ile II.

B) I. ile III.

C) II. ile V.

D) III. ile IV.

E) IV. ile V.

​

​

 

13. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, öÄŸelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır?

 

A) Anılardan ve kiÅŸisel izlenimlerden yola çıkarak oluÅŸturduÄŸu öyküler / oldukça / beÄŸenilmiÅŸti.

B) Ä°nsan iliÅŸkilerindeki çeliÅŸkileri iyi gözlemlemiÅŸ ve

doÄŸru yansıtmış olması / oyunların içeriksel düzeyini / yükseltiyor.

C) Bugün kimi genç romancılarımız / yapıtlarını / yazmaya baÅŸlamadan önce / seslenecekleri okur kitlesinin / düzeyini / düÅŸünüyorlar.

D) Bu dergide / kültürel çalışmalara öncelik verileceÄŸi / belirtildi.

E) Bu yazar / roman üzerine söylediklerini / kendi yapıtlarında / uyguladı.

 

 

 

14. Dünyanın en tanınmış orkestralarından biri olan bu grup, 18. yüzyıl bestecilerinin yapıtlarını yorumluyor; ayrıca, unutulmuÅŸ veya az tanınan bestecilerin yapıtlarını buluyor ve seslendiriyor.

 

Bu cümleyle ilgili olarak aÅŸağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

 

A) İşaret sıfatı vardır.

B) Sıfat-fiiller kullanılmıştır.

C) Zarf tümleci yoktur.

D) TüremiÅŸ sözcükler kullanılmıştır.

E) Yüklemler bileÅŸik zamanlıdır.

 

 

 

15. Renk renk çiçeklerle kaplı yaylaları ve ahÅŸap evlerden oluÅŸan daÄŸ köyleriyle Yalnızçam, büyük ÅŸehirden kaçmak isteyenler için bulunmaz bir yer.

 

Bu cümleyle ilgili olarak aÅŸağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

 

A) Birden çok sıfat tamlaması vardır.

B) BaÄŸlaç vardır.

C) Birleşik ad kullanılmıştır.

D) Basit yapılı bir fiil cümlesidir.

E) Ä°lgeç tümleçleri vardır.

 

 

 

16. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

 

A) BaÅŸ baÅŸa vermiÅŸ, çocukların sorunlarından söz ediyorlardı.

B) Ä°nsanımızın belirleyici özelliklerinden biri de konuk severliÄŸidir.

C) Romandaki kiÅŸilerin, tipik Ä°ç Anadolu insanının özelliklerini taşıdığını söyledi.

D) Doğu felsefesiyle ilgili hemen her kitabı okurdu.

E) Televizyondaki kültür ve sanat programlarını sürekli izlerdi.

17. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

 

A) Bize hep: “Ä°yi bir kitap okuru olmakla övününüz.”

derdi.

B) “Bugünlerde iÅŸlerimiz iyi.” diyerek ellerini ovuÅŸturdu.

C) “O zamanlar buÄŸdaylarımız bu deÄŸirmende

övütülürdü.” diye söze baÅŸladı.

D) ÖÄŸrencilerine her zaman dürüst olmayı öÄŸütlerdi.

E) Doktor, anneme: “Günde üç öÄŸün yemek yiyin.” dedi.

 

 

 

 

 

18. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, ayraçla gösterilen yere iki nokta (:) konulmalıdır?

 

A) Öyle bir olay ki ( ) eksiklerimizi, yetersizliklerimizi

açıkça gösteriyor.

B) Ä°letiÅŸimde ölçüsüzlük dediÄŸimiz ÅŸey ( ) sanat haberlerinde olduÄŸu gibi spor haberlerinde de kendini göstermiÅŸtir.

C) Yöneticilere düÅŸen görevlerden biri de ( ) öÄŸrenciler arasındaki üstün yetenekli gençleri bulup yönlendirmektir.

D) Son günlerde yaÅŸananlar, yöneticilerimize çok ÅŸey öÄŸretmiÅŸtir ( )Bunlardan biri gerçekleÅŸmemiÅŸ beklentilerimizin üzüntüsüdür.

E) Bu tartışma onun ÅŸu iki yönünü açığa çıkarmıştır ( ) EleÅŸtirilere karşı hoÅŸgörüsüz olma ve duygularını

denetleyememe.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

19. Assos’u Assos yapan o muhteÅŸem gün batımı ( ) En güzel ( ) iskeleden ya da Athena Tapınağı’ndan görülebilen bu deÄŸiÅŸim ( ) izleyenleri derin düÅŸüncelere yöneltiyor( ) Antik çağın en büyük düÅŸünürlerinden Aristoteles ( ) ilk felsefe okulunu boÅŸuna burada kurmamış demek ki!

 

Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere aÅŸağıdakilerin hangisinde verilen noktalama iÅŸaretleri sırasıyla getirilmelidir?

 

A) (.) (;) (,) (.) (:)

B) (...) (;) (:) (,) (;)

C) (...) (,) (,) (.) (,)

D) (.) (,) (;) (...) (,)

E) (.) (,) (:) (;) (.)

​

​

​

​

20. Tarihte bu uluslar, öteki ulusların arasına kaynaÅŸmışlardır.

 

Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸu aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerinhangisiyle giderilebilir?

 

A) “Tarihte” yerine “Tarih boyunca” sözü getirilmeli

B) “uluslar” yerine “devletler” sözcüÄŸü getirilmeli

C) “bu” sözcüÄŸü atılmalı

D) “ulusların arasına” yerine “uluslarla” sözcüÄŸü getirilmeli

E) “öteki” sözcüÄŸü atılmalı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

21. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 

A) Yapıtlarındaki kişilerin, kendi aralarında didişmeleri,

eğlenceleri, oynanan oyunlarıyla kasaba yaşamı

hakkında ipuçları veriyorlardı.

B) Güldürü öÄŸelerine bolca yer verdiÄŸi ilk dönem romanlarıyla geniÅŸ bir okur kitlesine ulaÅŸmıştı.

C) Güç koÅŸullar altında yaÅŸayan insanların sorunlarını toplumsal açıdan ele almış, dönemin ahlak anlayışını yansıtmıştı.

D) Bu dergiyi okumaya başladıktan sonra edebiyata ve tarihe duyduğu ilgi artmıştı.

E) Türkçenin inceliklerinden yararlanarak yaptığı çevirilerle dilimize elliye yakın yapıt kazandırmıştı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

22. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

A) Bu çarşının en eski, en tanınmış esnafı benim.

B) Bu kitabında yazar, baÅŸkalarından duyduklarını deÄŸil, yalnızca gördüklerini anlatıyor.

C) Yetersiz kalan ilgi yoksunluÄŸundan bu sanat unutulmuÅŸ.

D) Bu aileden birçok çalışkan ve baÅŸarılı insan çıkmış.

E) Bu kitabı okursan, bilmediklerini öÄŸrenir, unuttuklarını anımsarsın.

 

 

23. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 

A) Zarftan bir mektup, bir de fotoÄŸraf çıktı.

B) Ondan böyle bir yalanlama olayı beklemiyordum.

C) Kendimi bildim bileli bu mahallede, bu evde oturuyoruz.

D) Toplantımıza katılarak bizlere destek olan dostlarımıza yürekten teÅŸekkür ederiz.

E) Evimize taşındık, yavaÅŸ yavaÅŸ yerleÅŸmeye çalışıyoruz.

24. Çok çalıştığımız için baÅŸarı grafiÄŸimiz ister istemez yükseliyor.

 

 

 

 

 

 

24. “Çok çalıştığımız için baÅŸarı grafiÄŸimiz ister istemez yükseliyor.”

 

Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸu aÅŸağıdakilerin

hangisinden kaynaklanmaktadır?

 

A) Yüklemin ÅŸimdiki zamanlı olmasından

B) Yanlış ilgeç kullanılmasından

C) Ad tamlamasının yanlış kurulmasından

D) Gereksiz zarf tümleci kullanılmasından

E) Yüklemin üçüncü tekil kiÅŸili olmasından

 

 

 

 

 

 

 

 

25. Yaklaşık otuz beÅŸ yıl öncesine kadar kimsenin ondan haberi yoktu. Kayıp bir kent deÄŸildi. UnutulmuÅŸtu yalnızca. Sırtını yasladığı dağın dik yamaçlarında, toprak altında bulunan bu kentten, Avrupalı gezginler bir iki satır da olsa söz etmiÅŸlerdi. 19. yüzyılda yapılan bilimsel bir

yüzey araÅŸtırmasında da kimliÄŸi belirlenmiÅŸti. Ama bu silik izlerin peÅŸine pek kimse düÅŸmedi. Uzun aralıklarla gerçekleÅŸtirilen bir iki ziyaret, gözlem... Sonrası derin bir sessizlik... Ta ki 1970 yılında yeniden keÅŸfedilene dek.

 

Bu parçanın anlatımında aÅŸağıdakilerden hangisine baÅŸvurulmamıştır?

 

A) Öykülemeye

B) KiÅŸileÅŸtirmeye

C) Eksiltili cümlelere

D) Nesnel verilere

E) Abartmaya

​

​

​

​

​

26. Yüzümü usulca göÄŸe yasladım. Gözlerimde kanat çırpıyormartılar. Bulut bulut parçalanmış gökyüzünü seyrediyorum. Bulutlar mı üstümüze koÅŸuyor, yoksa ben mi bulutların altındayım, bir türlü kestiremiyorum. Saklambaç oynarcasına bir görünüp bir kaybolan güneÅŸ de alıp götürüyor beni düÅŸ dünyamın derinliklerine.

 

Bu parçanın anlatımında aÅŸağıdakilerden hangisi

yoktur?

 

A) Sözcükleri gerçek anlamlarının dışında kullanma

B) Karşılaştırmalar yapma

C) Benzetmeye baÅŸvurma

D) Betimleyici öÄŸelerden yararlanma

E) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtma

 

 

 

 

​

 

 

 

27. Dil, insanların düÅŸündüklerini, duyduklarını bildirmek için kullandıkları, sözcükler ve iÅŸaretlerden oluÅŸan bir anlaÅŸma aracıdır. Ancak, herhangi bir araç deÄŸildir. Bir ulusun kimliÄŸini belirleyen, duygu ve düÅŸünce dünyasını besleyen

en önemli etkendir. Aynı zamanda ulusal kimliÄŸi

yansıtan bir ayna gibidir. Bu ayna kirlenirse toplumsal varlığımız da kirlenir. Ä°ÅŸte bu gerçeklerden yola çıkarak bütün ülkede anadili bilincini ve duyarlığını besleyip geliÅŸtirme

çabası içinde olmalıyız. Çünkü bir dili yozlaÅŸmaktan,

bozulmaktan kurtaracak güç, yasalar ve yasaklamalar deÄŸil; o dili konuÅŸan toplumun dil bilinci ve duyarlığıdır.

 

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden

hangisi söylenemez?

 

A) Örneklerden yararlanılmıştır.

B) Dilin önemi ve iÅŸlevi vurgulanmıştır.

C) Okuyanı yönlendiren bir hava taşımaktadır.

D) Tanımlamaya yer verilmiştir.

E) Yargılardan biri benzetmeyle somutlaştırılmıştır.

28. Hiçbir oyuncu, tıpatıp birbirine benzemez. Her oyuncunun sinemaya, ekrana kattığı baÅŸka bir ÅŸey vardır. KonuÅŸması, bakışı, hareketleri ayrı özellikler taşır. Bu yönden, ben sadece ÅŸanslı olduÄŸumu düÅŸünüyorum.

 

Bu sözler, aÅŸağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı

olabilir?

 

A) Sizi başarılı kılan etkenler nelerdir?

B) Kendinizi geliÅŸtirme ve yenileme yönünden hangi yollara baÅŸvuruyorsunuz?

C) Bugünkü konumunuza gelinceye deÄŸin ne gibi zorluklarla karşılaÅŸtınız?

D) Bu role seçilmenizin nedeni baÅŸkalarından farklı

oluÅŸunuz mu?

E) Sizce kişiyi yaratıcı kılan koşullar nelerdir?

 

 

 

​

 

 

 

 

29. En güzel konuları berbat eden ressamlar olduÄŸu gibi en sıradan konulardan ÅŸaheser yaratan ressamlar da vardır. Cézanne gibi, iki elmayı masaya koyar, resmini yaptıktan sonra kübizmin temelini atmış olursunuz. Onun için Rafael: “Ä°yi çizilmiÅŸ bir limon resmi, kötü çizilmiÅŸ bir kadın resminden her zaman güzeldir.” der. Ben,  konularıma bu açıdan bakarım. Bir resmin deÄŸeri, ne konusuyla ne de yansıttığı gerçeklerle ölçülemez.

 

Bu sözler, aÅŸağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı

olabilir?

 

A) Resimlerinizin konularını nasıl seçiyorsunuz?

B) Bir resmin boyutuyla değeri arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?

C) Resim sanatında hangi yollarla ün kazanılabilir?

D) Resim sanatındaki akımlar üzerine düÅŸünceleriniz nelerdir?

E) Size göre, resimde konunun önemi nedir?

 

 

30. Dilleri, zengin, yoksul, eksikli, yetkin gibi sözcüklerle nitelendirmek bilimsel gerçeklerle baÄŸdaÅŸmaz. Her dil, olayları, durumları, varlıkları, evreni, kendince adlandırıp yansıtır. Bir baÅŸka deyiÅŸle, o dili kullanan toplumun yaÅŸama

biçimiyle ilgilidir bu. ÖrneÄŸin, Türkçede dört ayrı

sözcükle anlatılan “baldız, elti, görümce, yenge” için, Ä°ngilizcede yalnızca “sister-in-law”, Almancada ise “Schwägerin” karşılıkları vardır. Bunun gibi Türkçede “kayınbirader, eniÅŸte, bacanak” iliÅŸkisi, Ä°ngilizcede “brother-inlaw”, Almancada ise “Schwager” sözcüÄŸüyle belirtilir. ----.

 

 

Bu parça düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden

hangisiyle sürdürülebilir?

 

A) Böyle olduÄŸu için, Türkçe iÅŸlenmiÅŸ, geliÅŸmiÅŸ kültür dili sayılan bu dillerden daha zengindir diyebiliriz

B) Bu durumda Türkçenin insanoÄŸlunun acılarını, tutkularını, düÅŸlerini doÄŸadaki varlıklardan yararlanarak anlatan, olanakları geniÅŸ bir dil olduÄŸu görülür

C) Bu bize, olsa olsa Türk toplumunda aile ve akrabalık iliÅŸkilerinin ayrıntılı olarak yer aldığını, bunun da söz varlığımıza yansıdığını gösterir

D) Oysa Türkçede bir nesne ya da varlığı anlatabilmek için doÄŸadaki bir baÅŸka nesne ya da varlıktan yararlanma söz konusudur

E) Daha doÄŸrusu, “Ä°stenirse Türkçeyle anlatılamayacak hiçbir kavram yoktur.” düÅŸüncesini yaygınlaÅŸtırmak gerekir

 

 

 

 

 

31. Bilmiyorum eski dergileri gözden geçiriyor musun? Bunların kimilerinde, okurlara özel bir sayfa ayrılırdı. Bu sayfada, dergiye gelen mektuplardan parçalar yer alırdı. Bunların büyük bölümünde, ÅŸimdi senin yönelttiÄŸin türden

sorular ve yakındığına benzer sorunlar dile getirilirdi. ----. Dün de böyleydi, yarın da böyle olacak belki.

 

Bu parçada boÅŸ bırakılan yere düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

A) Sana önerim, kendi sorunlarını kendin çözmendir

B) Dergilerin yanlış bir tutumudur bu

C) Åžiir yazmayı sürdürürsen, zamanla bu türden sorulara cevaplar bulabilirsin

D) DiyeceÄŸim o ki gerçekte yeni bir durum deÄŸil bu

E) Bence her durum, ötekinden farklı özellikler taşır

 

32. Anlatımı güzelleÅŸtiren ya da çirkinleÅŸtiren etkenler çok yönlüdür. Dil konusunda çalışma yapanlar ayrı ayrı adlar altında ele alırlar bu etkenleri. ----. DoÄŸrudur da. Çünkü duygu, düÅŸünce, olay ve olguları sözcüklere dökmedir anlatım. Anlatımın gücü, sözcüklerin kullanımında, onların

birbirleriyle oluşturduğu bağıntılardadır.

 

Bu parçada boÅŸ bırakılan yere düÅŸüncenin akışına

göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

A) Bununla birlikte, yazınsal söylemle bilgilendirme

amaçlı söylemin farklı olduÄŸunu bilirler

B) Dilin sunduÄŸu olanaklardan yararlanarak deÄŸiÅŸik

cümle türlerine baÅŸvururlar

C) Ne var ki bunlardan her birinin eninde sonunda gelip sözcüklerin seçimine ve kullanımına dayandığını vurgularlar

D) Sözgelimi, görüntüler yaratacak, daha doÄŸrusu düÅŸünsel resimler oluÅŸturacak sözcükler seçerler

E) Sözcüklerin, kiÅŸilerin deneyim ve yaÅŸantısına göre deÄŸiÅŸen anlamlarına çaÄŸrışımsal anlam derler

 

 

​

 

 

 

33. Hayata bakış açım deÄŸiÅŸmiÅŸti. DoÄŸum tarihime göre 34 yaşındaydım. Ama yaÅŸama sevincim çoktan sönüp gitmiÅŸti. CoÅŸkun, neÅŸeli olabildiÄŸim günleri, uzak bir hayal gibi hatırlıyordum. Yazarlığım da annemin hastalığından çok ÅŸey kaptı; hepsi de acı ÅŸeyler.

 

Böyle konuÅŸan bir kiÅŸi için aÅŸağıdakilerden hangisi söylenebilir?

 

A) Mutluluğu hep gelecekte aramıştır.

B) YaÅŸadıklarının etkisiyle kötümser bir insan olmuÅŸtur.

C) GeçmiÅŸin güzel günleri artık ona mutsuzluk vermektedir.

D) Acılar, onu başkalarına karşı katılaştırmıştır.

E) ÇektiÄŸi sıkıntılar, onu bir sanatçı olmaya yöneltmiÅŸtir.

 

 

34. Bir kimse arada bir, “Bizim zamanımızda...” diye söze baÅŸlayıp yakınıyor ya da eski günleri arıyorsa anlayın ki çaÄŸdışı kalmıştır. Baba, çocuÄŸunu anlayamadığından; yaÅŸlı, gencin ya da genç kafalı yaşıtının davranışlarını beÄŸenmediÄŸinden mi söz ediyor, “Bizim zamanımızda böyle deÄŸildi.” kanıtına umutsuzca da olsa dört elle mi sarılıyor; bilin ki bunların söyleyecek bir sözü yoktur artık bugün için. Zaman, böyle konuÅŸanları aÅŸmış, tüketmiÅŸtir.

 

Bu parçada vurgulanmak istenen aÅŸağıdakilerden

hangisidir?

 

A) YaÅŸamın her dönemini tat alarak geçirmek gerektiÄŸi

B) Güzellik anlayışının insandan insana deÄŸiÅŸtiÄŸi

C) Mutsuz insanların, geçmiÅŸin güzel olduÄŸunu söyleyerek avundukları

D) Ä°çinde yaÅŸadığı toplumun gerisinde kalanları uyarmak gerektiÄŸi

E) Toplumsal deÄŸiÅŸim ve geliÅŸmelere ayak uyduramayanların geçmiÅŸe sığındıkları

 

 

 

 

 

 

​

 

 

35. Babalarla çocukların birbirini anlayamadığı kimi dönemler vardır. Böyle bir dönemden ben de geçtim. Bugün artık hayatta olmayan babamla iliÅŸkilerim, yaÅŸamımdaki en büyük üzüntülerden biridir. Çünkü o zamanlar, dünya görüÅŸüyle benim karşımda yer almıştı; ama hiçbir zaman beni reddetmedi; tersine anlamaya çalıştı. Bense onun o

görüÅŸte olmasını kabul edemedim.

 

Bu parçanın sonuna aÅŸağıdakilerden hangisi getirilirse konuÅŸan kiÅŸinin “piÅŸman” olduÄŸu anlaşılır?

 

A) Aslında, farklı düÅŸünse de hoÅŸgörülü olabilirmiÅŸ insan.

B) Bunda çevremin de etkili olduÄŸunu anladım.

C) Babamın öyle biri olması, beni ondan uzaklaÅŸtırıyordu.

D) Çünkü ben gençtim ve doÄŸruları yalnız ben görebiliyordum.

E) Her sorunun, kendine özgü bir çözümü vardır.

 

36. Çocukları okumaktan soÄŸutan bir neden de öÄŸretici olmayı her ÅŸeyin başında tutmamızdır. Ders vermeyen, hem de bunu açık seçik yapmayan hiçbir yazınsal yaratı, anadili öÄŸretiminde yer almaz; çünkü yazıların seçiminde, iÅŸleniÅŸinde temel ölçüt ders vericiliktir. Bir yazı, bir ÅŸiir ne denli güzel, renkli bir yaÅŸantı birikimiyle yüklü olursa

olsun ders vermiyorsa hiç deÄŸeri yoktur. Oysa bu konuda Goethe ÅŸöyle der: “Yalnızca ders vermekle kalan, duygu dünyasının sınırlarını geniÅŸletmede hiçbir katkısı olmayan kitaplardan nefret ederim.”

 

Bu parçada anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Anadili öÄŸretimi, çocukta okuma alışkanlığı geliÅŸtirme amacından yoksun olmamalıdır.

B) Okuma-yazma becerisini sürekli kullanmayan kiÅŸi, dış dünyaya kapalı kalacaktır.

C) ÖÄŸrencilere okutulacak yazılar, onların yetiÅŸme ortamları göz önünde bulundurularak hazırlanmalıdır.

D) Çocuklara okumayı sevdirmek için, öÄŸretici nitelikli kitaplarda da onların iç dünyalarını zenginleÅŸtirici özellikler bulunmalıdır.

E) DeÄŸiÅŸik yazı türleriyle sık sık karşılaÅŸmayan çocuklar, tembel, edilgen bir kafa yapısına sahip olurlar.

 

 

 

 

 

 

37. SaÄŸlık personelinin, bilimsel verilere dayalı tanılar koymasının yanında, kendi düÅŸüncelerini halka tam olarak anlatabilmesi için saÄŸlıkla ilgili kavramların yerel karşılıklarını bilmesinde zorunluluk vardır. Halkın kullandığı sözcük ve deyimleri bilmek, yalnızca onlarla anlaÅŸmaya

deÄŸil; onların düÅŸüncelerini, inanışlarını, deÄŸer yargılarını, kısaca kültürlerini anlamaya da yardım eder. Kültürel özellikleri dikkate almayan bir saÄŸlık hizmeti verimli bir biçimde gerçekleÅŸtirilemez.

 

Bu parçada vurgulanmak istenen aÅŸağıdakilerden

hangisidir?

 

A) SaÄŸlık personeli çok yönlü bir eÄŸitimden geçirilmelidir.

B) Tıpla ilgili deyim ve kavramları yerli yerinde kullanan sağlık personeli daha başarılı olmaktadır.

C) SaÄŸlık hizmetlerinde baÅŸarılı olabilmek için halkla

birlikte çalışmak gerekir.

D) Halka sağlık hizmetleri sunulurken kişilerin farklı

özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.

E) SaÄŸlık hizmetlerinde, çaÄŸdaÅŸ tıp anlayışının yanı sıra doktor ve hasta iletiÅŸiminin kurulmuÅŸ olması da

önemlidir.

 

 

38. Ä°nsanı insana anlatmak, baÅŸlıca kaygısıdır sanatın. ÇaÄŸlar boyunca, sözle olsun, renkle, ezgiyle olsun, tüm sanat ürünleriyle insanın iç ve dış evreni yansıtılmak istenmiÅŸtir. Duygular, tutkular, düÅŸler, düÅŸünceler deÄŸiÅŸik biçimler içinde ele alınmış, iÅŸlenmiÅŸtir. Ä°ÅŸleyiÅŸ, ele alış biçimleri sanatçıdan sanatçıya, çaÄŸdan çaÄŸa deÄŸiÅŸse de amaç aynı kalmıştır: Ä°nsanı insana anlatmak... Bir bakıma

sanatın iÅŸlevindeki soyluluk da bu amaçtan doÄŸar.

YaÅŸamın tatlanması, çirkinliklerden arınması, insanın insanı anlamasına baÄŸlı deÄŸil midir? Mutsuzluklar, uyumsuzluklar hep insanın insanı anlamamasından kaynaklanmaz mı?

 

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Duygu ve düÅŸüncelerin anlatımı çeÅŸitli sanat dallarına göre farklılık gösterir.

B) Sanat ürünleri, bireylerin birbirine yakınlaÅŸmasını, yaÅŸamın güzelliklerini sezmesini ve algılamasını saÄŸlar.

C) Sanatın etki gücü, her ÅŸeyden önce yaÅŸamı olduÄŸu gibi yansıtmasından ileri gelir.

D) Sanatsal yaratıların yaygınlaşıp gelişmesiyle yaşam koşulları arasında sıkı bir etkileşim vardır.

E) Aynı konuyu iÅŸleyen iki sanatçının konuya bakış açıları, konuyu iÅŸleyiÅŸ yöntemleri birbirinden farklı özellikler gösterebilir.

 

 

 

 

39. Gerçekte “doÄŸru” diye bellediÄŸimiz düÅŸüncelerin bir bölümü, yinelene yinelene bu niteliÄŸin yüklendiÄŸi yanlışlardır. Tek yönlü, yüzeysel gözlemlerin, yanılsamaların ürünüdür bunlar. Diyelim ki yıllarca önce bir eleÅŸtirmen ya da yazın tarihçisi bir deÄŸerlendirme yapmış; kimi belirlemelere gitmiÅŸ bir yapıt üzerinde. Ardından gelenler de onun söylediklerini bir tartımdan geçirmeden benimseyip yinelemiÅŸler. Böylece yapıtlar ve yazarlar üzerinde basmakalıp, üç aÅŸağı beÅŸ yukarı “aslının aynı” diyebileceÄŸimiz etiket yargılar oluÅŸturulmuÅŸtur.

 

Bu parçada eleÅŸtirilen yaklaşım aÅŸağıdakilerden özellikle hangisiyle nitelendirilebilir?

 

A) KiÅŸiden kiÅŸiye deÄŸiÅŸtiÄŸi için doÄŸru olup olmadığı her zaman tartışılan

B) Yazın adamlarınca öne sürülmemiÅŸ, belirli ölçütlere uygun olup olmadığı bilinmeyen

C) Dar bir bakış açısıyla, derinliÄŸine inilmeden oluÅŸturulmuÅŸ,

yanlış algılamaların tekrarına dayalı

D) Çok tekrarlandığı için herkesçe bilinen, özgünlüÄŸü kalmamış

E) Daha önce ortaya konmuÅŸ, sonradan deÄŸiÅŸtirilmesi için herhangi bir neden olmayan

 

 

40. Halk için yazdığını söyleyen Ahmet Mithat’ın okuyucusu, gazete okuyan, belli bir aydın kesimdir. Çok sonraları, okurları düÅŸündürmeyen, yaÅŸamsal ve düÅŸlemsel bir deÄŸer taşımayan sıradan olayları anlatan kimi yazarlar bu tutumu deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir. Onlar, ortaya koydukları ürünlerle halka yönelerek mahalle aralarında insanları roman okur duruma getirmiÅŸlerdir. Fakat mahalle aralarında bir A. Hamdi Tanpınar’ın ya da bir A. Åžinasi Hisar’ın yazdığı, yazınsal deÄŸeri yüksek yapıtlar okunmamıştır.

 

Bu parçada vurgulanmak istenen aÅŸağıdakilerden

hangisidir?

 

A) Nitelikli romanlardan tat alan okurların azlığı

B) Bir romanın sanatsal deÄŸerinin, onun, deÄŸiÅŸik düzeylerdeki okurlarca sevilmesine baÄŸlı olduÄŸu

C) Serüven öÄŸesi ağır basan romanların çok okunduÄŸu

D) Ahmet Mithat’ın romancılıktaki yüzeyselliÄŸi

E) Romanların, okurların düzeyine göre türlere ayrıldığı

 

 

 

 

 

41. Peyami Safa’yla Halide Edip Adıvar’ı karşılaÅŸtıran bir eleÅŸtirmenimiz ÅŸöyle diyor: Matmazel Noraliya’nın KoltuÄŸu da Sinekli Bakkal gibi, mistik bir dünya görüÅŸünün savunulduÄŸu bir romandır. Ancak, Adıvar, klasik roman tekniÄŸini kullanırken Peyami Safa, XIX. yy. sonlarında

beliren yeni bir roman tekniÄŸiyle yazar. Bu yeni roman anlayışında, anlatım tekniÄŸinin ve bakış açısının önemi büyüktür. Çünkü modern diyebileceÄŸimiz romancılara göre, geleneksel romanla yeni roman arasındaki önemli

fark, geleneksel romanın “anlatma” yöntemine, ötekinin “gösterme” yöntemine ağırlık vermesidir. Gösterme yönteminde yazar, anlatma yönteminin aksine anlatıcı olarak aradan çekilir; anlatmanın yerini yaÅŸatma alır. Böylelikle roman, okuyucuyu olayların içine taşıyan, etkili ve gerçekçi bir nitelik kazanır.

 

Parçadan aÅŸağıdaki yargıların hangisi çıkarılabilir?

 

A) Halide Edip Adıvar’ın romanları, Peyami Safa’nınkilerden daha baÅŸarılıdır.

B) Anlatma yöntemiyle oluÅŸturulan romanlarda olaylar yazarın bakış açısından verilir.

C) Türk romanında en baÅŸarılı dönem XIX. yy. sonlarıdır.

D) Romanın, okuru etkileme gücü, onun dil ve anlatımına baÄŸlıdır.

E) Roman, sanatsal değerini romancının kişiliğinden

alır.

 

 

42. Nasrettin Hoca, fıkralarından da anlaşılacağı üzere sevecen, hoÅŸgörülü, akıllı, hazırcevap bir insandır. Her zaman, haksızlığa uÄŸrayanların yanında yer almış, yaÅŸamın ağır yükleri altında ezilenleri bir gülücükle rahatlatmıştır. Nasrettin Hoca fıkraları didaktiktir. ÇoÄŸu kısadır. Bazen giriÅŸte yer ve zaman belirtilir, kiÅŸiler tanıtılır; ikinci bölümde Hoca’ya bir ÅŸey söylenir ve sonunda

onun bizi güldüren ama aynı zamanda düÅŸündüren cevabı beklenir. O son cümle, birçok defa atasözüne ya da deyime dönüÅŸüvermiÅŸtir. Hoca’nın çok geniÅŸ bir coÄŸrafyada baÅŸka baÅŸka uluslarca benimsenmiÅŸ olmasını da fıkralarındaki bu özelliklere baÄŸlayabiliriz.

 

Bu parçada Nasrettin Hoca ve fıkralarıyla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?

 

A) Ününün yalnızca Anadolu’yla sınırlı kalmadığına

B) Ä°nsanı düÅŸünmeye yönelten komik öÄŸeler içerdiÄŸine

C) ÖÄŸretici nitelikler taşıdığına

D) Kimi sözlerinin kalıplaÅŸarak halka mal olduÄŸuna

E) Birçok tarihi kiÅŸiye yer verildiÄŸine

 

 

 

 

 

 

 

 

43. Babam yeni bir roman yazmaya baÅŸlamışsa, gözü hiçbir ÅŸeyi görmezdi. O andan itibaren yeni dünyası o roman olurdu. Bizler de annemizin uyarısıyla evde çıt çıkarmadan otururduk. Ä°ki katlı ahÅŸap evde, saatlerce, daktilo tuÅŸlarının çıkardığı ses duyulurdu. Babam romanını bitirdikten

sonra onu ev halkına okumayı alışkanlık haline

getirmiÅŸti. Ä°lk tepkileri bizlerden almayı çok severdi. Yapıt bittikten sonra son kontrollerini yapar, sabahın erken saatinde evden çıkardı. Romanı herhangi bir yayınevine satmış, para da almışsa, bu, ev halkı için sevinç kaynağı olurdu. Babam eli kolu dolu gelir, mutfağın yüzü gülerdi. BirikmiÅŸ üç beÅŸ aylık ev kirası yatırılırdı. Bu bolluk dönemi uzun sürmez, kısa bir süre sonra yeniden saÄŸa sola

borçlanılırdı.

 

Bu parçada sözü edilen romancıyla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi söylenemez?

 

A) Çevresindekilerin deÄŸerlendirmelerine önem vermektedir.

B) Roman yazma sürecinde her ÅŸeyle bağını koparmaktadır.

C) Romanlardan kazandığı parayı ailesi için harcamaktadır.

D) Romancılığı, babalık duyarlığını engellemektedir.

E) Sık sık ekonomik sıkıntı içine düÅŸmektedir.

 

44. Yazarlığın da ozanlığın da baÅŸ koÅŸulu dille içli dışlı olmaktır. Kolay bir iÅŸ deÄŸildir bu. Bir yandan kendimiz sürekli denemeler yapacağız, bir yandan da dilimizde yaratılmış ürünleri eksiksiz izleyeceÄŸiz. Bana öyle geliyor ki senin baÅŸ eksiÄŸin bu: Düzyazısal ve ÅŸiirsel ürünleri yeterince izleyip irdelememek. DoÄŸaçtan ÅŸiir söyleme dönemi çoktan kapandı. Kendi yönelimlerini, yerini belirleyebilmen

için Türkçenin ÅŸiir haritasını tüm bölgeleriyle tanıman gerekir her ÅŸeyden önce. Bunu yaptığın gün, dergilerin kapısının sana açıldığını göreceksin. Ya da bilmem kaçıncı dereceden bir ozan olmaktansa, iyi bir ÅŸiir okuru olmayı yeÄŸleyeceksin. Ne dersin?

 

Bu parçada konuÅŸan kiÅŸinin, karşısındakine önerdikleri arasında aÅŸağıdakilerden hangisi yoktur?

 

A) Deneyimli ozanların yaptıklarının dışına çıkmaması

B) Åžairlikle okurluk arasında bir seçim yapması

C) DeÄŸiÅŸik türde yazınsal ürünleri okuyup incelemesi

D) Ä°çine doÄŸduÄŸu gibi ÅŸiir yazmaması

E) Dilimizin olanaklarını bütün yönleriyle tanıması

 

 

 

 

 

45. DüÅŸüncenin bulanıklıktan, başıboÅŸluktan kurtulması, büyük ölçüde terimlere yaslandırılmasına baÄŸlıdır. Konu alanı ne olursa olsun, belli bir alana yöneliÅŸ ve yaklaşımın

temelini terimler oluÅŸturur. Bunun için de bir eleÅŸtirmenin, bilim adamının ya da araÅŸtırmacının olguları, olayları, durumları adlandırıp dizgeleÅŸtirmesi, terimlerle düÅŸünmesini, terimlerle anlatmasını gerektirir. Terimlerin insan düÅŸüncesine sunduÄŸu olanaklar da burada ortaya

çıkar. Olgu, olay ve durumlar, ister betimlensin, ister açıklansın, bunların kesin, aydınlık sınırlar içinde algılanmasında

önemli bir iÅŸlevi vardır terimlerin. Terimlerle

adlandırılmamış durum, olgu ve olayların kavranması, kiÅŸiden kiÅŸiye deÄŸiÅŸiklik gösterir.

 

Bu parçadan terimlerle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

 

A) DüÅŸüncenin sınırlandırılmasına, anlaşılmasına yardım eder.

B) DeÄŸiÅŸik alanlara özgü bilgileri belirli bir düzen içerisinde yansıtır.

C) Metinleri ayırıp türlendirmede bir ölçüt olarak kullanılır.

D) Anlatıma açıklık ve kolay kavranırlık kazandırır.

E) Anlatılanların farklı biçimde anlaşılmasını önler.

 

​

​

​

​

​

​

​

​

​

​

​

CEVAP ANAHTARI

1-E 

2-A 

3-C 

4-B 

5-D 

6-A 

 7-D 

8-B 

9-C 

10-E 

11-D 

12-A 

13-C 

14-E 

15-D 

16-B 

17-C 

18-E 

19-C 

20-D 

21-A 

22-C 

23-B 

24-D 

25-E 

26-B 

27-A 

28-D 

29-E 

30-C 

31-D 

32-C 

33-B 

34-E 

35-A 

36-D 

37-E 

38-B 

39-C

 40-A 

41-B 

42-E 

43-D 

44-A 

45-C

bottom of page