google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0 2006 Üniversite Sınavında Çıkmış Dil Bilgisi Soruları I dinledebiyat
top of page

​

1.  DüÅŸ gücümü kamçılayan, besleyip geliÅŸtiren romanları severim. Yazar bana özgürlük tanımalı, beni kapana sıkıştırmamalı. Derinlere yaptığım yolculuk kılavuzsuz olmalı ki, sürprizlerin hem tedirginliÄŸini hem hoÅŸluÄŸunu bir arada yaÅŸayabileyim.

 

Bu parçadaki altı çizili sözlerde romanla ilgili olarak anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Anlatımı, okurun dikkatini dağıtacak gereksiz ayrıntılara boÄŸmamak gerekir.

B) DeÄŸiÅŸik anlatım biçimleri kullanmak romanın okunurluÄŸunu artırır.

C) Olayların sırasının bozulmadan verilişi, anlatımı monotonlaştırır.

D) Heyecan ve beklenti okuma hızını etkileyen nedenlerdir.

E) Olayların nasıl gelişeceğini kestirmek, okuma merakını dondurur, hazzını sınırlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2.  Yazmaya yeni baÅŸlayanlara, bu alanda yeterli deneyim kazanmamış olanlara bir önerim var: Önce Türkçenin kurallarını tanıyın, inceliklerini öÄŸrenin, daha sonra dil oyunlarına baÅŸlayın. Düz yolda yürüme becerisini kazanmadan ip cambazlığına özenirseniz, vay halinize.

 

 Bu parçadaki altı çizili sözlerle anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Söz oyunlarına bolca yer vermek, okurların anlatılanları anlamasını engeller.

 B) Yazar seçtiÄŸi konuyla örtüÅŸen, kendine özgü, yepyeni bir biçem oluÅŸturmalıdır.

C) Herkesin kolayca anlayıp tadına varacağı bir anlatım biçimi yeÄŸlenmelidir.

D) Dili sanatlı kullanmadan önce doÄŸru, güzel ve etkili kullanmayı öÄŸrenmek gerekir.

E) Anlatımda tekdüzeliÄŸe düÅŸmemeye çalışılmalıdır.

 

 

3.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde aynı düÅŸünce deÄŸiÅŸik sözlerle yinelenmiÅŸtir?

 

 A) Seçilen konular ve bunların iÅŸleniÅŸ biçimi, yazınsal türlere göre deÄŸiÅŸir.

B) Bu ÅŸiirlerin bir bölümü yazıldığı günlerin sınırını aÅŸamamış, yaÅŸarlığını koruyamamıştır. C) Åžimdi de yaratma sürecinin bir baÅŸka yönü, konunun algılanış biçimi tartışılmalıdır.

D) KonuÅŸma sırasında, sözcük seçimiyle, ses tonuyla anlam deÄŸiÅŸiklikleri oluÅŸturulabilir.

E) Romanda, kiÅŸinin doÄŸup büyüdüÄŸü toprakları unutması, oralardan kopuÅŸ nedenleri uzun uzun anlatılmaktadır.

 

 

 

 

 

4.  Altı yıl önce aramızdan ayrılan deÄŸerli

                                                     I

sanatçımız, Ä°stanbul’da açılan bir sergiyle anılıyor.

 

Sanat yaÅŸamı   boyunca yapıtlarında çaÄŸdaÅŸ sanat

 

akımlarını göz ardı etmeyen, bunun yanı sıra

                        II                                               III

 geleneklerimizi ve  Anadolu EstetiÄŸini de yüzeye

                                             IV

çıkarmayı baÅŸaran sanatçının yapıtları 7 Åžubat 2006

                                                                                   V

tarihine kadar izlenebilir.                              

 

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

 

 A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

 

 

 

5.  Artık var olmayan ÅŸeyleri büyük bir özlemle kim bilir kaç kez anmışızdır ( ) Kimi zaman, yalnızca geçmiÅŸte kalan ÅŸeylerin deÄŸerini anlayabiliyormuÅŸuz gibi geliyor bana ( ) Kültürümüzün ayrılmaz öÄŸeleri gün geçtikçe yok olmaya yüz tutuyor ( ) tarihsel yapılar, müziÄŸimiz, bize özgü yemekler ( ) Eskiden bilinen birçok olaÄŸanüstü yiyecek de unutuluyor artık ( ) hem de bir daha hiç yenmemek, tadılmamak üzere.

 

Bu parçada ayraçlarla ( ) gösterilen yerlere aÅŸağıdakilerin hangisinde verilen noktalama iÅŸaretleri sırasıyla getirilmelidir?

 

A) (…) (,) (,) (…) (!) 

B) (.) (.) (:) (…) (;)

C) (…) (!) (:) (;) (,) 

D) (!) (.) (;) (.) (;)

E) (.) (…) (;) (:) (,)

 

 6.  (I) Bu dönem ÅŸairleri, dili bir mermer kütlesi gibi görüp iÅŸleyerek istedikleri biçime sokmaya çalışmıştır. (II) Bunu yaparken de dilin olanaklarını, sınırlarını zorlamıştır. (III) Sözcüklerin anlam ve çaÄŸrışım gücünü geliÅŸtirmeye önem vermiÅŸtir. (IV) Her ÅŸair kendine özgü bir dil oluÅŸturma çabası içinde olmuÅŸtur. (V) Türkçenin gücünün bu çaÄŸrışımlarda gizli olduÄŸunu anlamış ve anlatmaya çalışmıştır.

 

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düÅŸüncenin akışını bozmaktadır?

 

 A) I.          B) II.          C) III.        D) IV.     E) V.

 

 

 

 

7.  KiÅŸi, karşısında duran bir aÄŸaca baktığında, yanındakilerin de kendisiyle aynı ÅŸeyleri gördüÄŸünü sanır. (I) Çünkü her görüÅŸ bir seçimdir, birçok özelliÄŸi karanlıkta bırakıp birçoklarını da aydınlığa çıkarır. (II) Aynı doÄŸa parçası karşısında ressamların yaptıklarında hiçbir benzerlik olmaması bundandır. (III) Bu, aynı konuyu, aynı temayı iÅŸleyen iki romancı, iki ÅŸair için de geçerlidir. (IV) Sanatçı, dış dünyayı, türlü olayları gözleriyle deÄŸil, düÅŸleri, anıları, özlemleri, tepkileriyle, kısacası bütün varlığıyla görür, daha doÄŸrusu yaÅŸar. (V) Bu özellik de sanatçının öbür insanlardan ayrılmasını saÄŸlar.

 

Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangisine “Oysa gerçek hiç de öyle deÄŸildir.” cümlesinin getirilmesi uygun olur?

 

 A) I.          B) II.         C) III.         D) IV.        E) V.

 

 

 

8.  (I) Yapıtlarını okuduÄŸum gençler ÅŸunu bilmelidir: DeÄŸerlendirmelerimde, vardığım yargılarda dostluÄŸun, arkadaÅŸlığın en küçük bir payı yoktur. (II) Benim bu tutumum karşısında, “Gençleri umutsuzluÄŸa düÅŸürmemek, yüreklendirmek gerekir.” diyenler var. (III) Oysa benim ölçütlerim deÄŸiÅŸken bir nitelik taşır. (IV) Yazdıklarımın hiçbiri bir düÅŸünceye baÄŸlanmanın ya da ortak bir görüÅŸü savunmanın ürünü deÄŸildir. (V) Ä°ncelediÄŸim ürünler arasında farklı dünya görüÅŸlerini yansıtanlar var. (VI) Ben bu ürünlerin duygularımı etkileyen yönlerini savunuyorum.

 

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde yan tutmama söz konusudur?

 

A) I. ve IV. 

B) II. ve V. 

C) II. ve VI.

D) III. ve V. 

E) IV. ve VI.

 

 9.  I.  Bazen bir insan yüzü, bir olay, bir konuÅŸma, bir  doÄŸa parçası yıllar önce okuduÄŸum öykülere götürür beni. II.  Bir öykücünün belleÄŸinde iz bırakan, sessiz bir anıya dönüÅŸen her ÅŸey, zamanı geldiÄŸinde yazarını yazmaya zorlar. III.  Öyle öyküler vardır ki ilk okuyuÅŸumda bende bıraktığı izlenimler nedeniyle onu, bir dostu özler gibi özler, zaman zaman onunla birlikte olmak isterim. IV.  Küçük bir ayrıntı, belki bir çocuÄŸun bakışı, bir kedinin kamburunu çıkarıp yazarın ayağına sürtünmesi, öyküde etkileyici öÄŸeler olarak karşımıza çıkar. V.  Yazarları etkileyen, konu sandığında beklemeye bırakılan nice olaylar, durumlar bir süre sonra öyküleÅŸtirilmeyi ister.

 

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

 

A) I. ve III. 

B) II. ve IV. 

C) II. ve V.

D) III. ve IV. 

E) IV. ve V.

 

 

 

10.  Bir yönetmenimiz ÅŸöyle diyor: “Gerçek bir film, ayakkabının içine kaçan bir taÅŸa benzemelidir.”

Bu cümlede, filmle ilgili olarak belirtilmek istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Bir durumu eleÅŸtirel yaklaşımla ele alıp olumlu ve olumsuz yönleriyle yansıtmalıdır.

B) Ä°nsanı ve toplumu tedirgin eden sorunlar üzerinde bizi düÅŸünmeye zorlamalıdır.

C) Ä°nsanın duygu dünyasını etkileyecek nitelikte olmalıdır.

D) İzleyenlerin, yaşamı daha iyi tanımasına olanak sağlamalıdır.

E) DeÄŸiÅŸik yollara baÅŸvurarak izleyicilerin ilgisini kamçılamalıdır.

 

 

11.  I.  Bu heykel, insan ruhundan bir soluk üflenmiÅŸçesine  canlı ve sıcak duruyor. II.  Arkadaşımın evinde gördüÄŸüm tablolar, bana çocukluÄŸumda yaÅŸadığım yerleri bütün ayrıntılarıyla anımsattı. III.  O yıllarda yayımlanan dergiler, bize yeni ÅŸiirleri sıcağı sıcağına ulaÅŸtırıyordu. IV.  Oyundan, sahneye aktarılamayacak bölümleri çıkardık.

 

Yukarıdaki cümlelerden hangileri öÄŸelerinin sıralanışı yönünden aynıdır?

 

A) I. ve II. 

B) I. ve III. 

C) II. ve III.

D) II. ve IV. 

E) III. ve IV.

 

  12.  (I) Ortalık ağır ağır aydınlanıyor, topraktan incecik buÄŸular yükseliyordu. (II) Otlar ile pamuk fideleri daha ayırt edilemiyordu. (III) Az sonra güneÅŸ doÄŸacak; kıpkırmızı, her yanı yakan bir güneÅŸ... (IV) TopraÄŸa basamayacak, sıcaktan soluk alamayacak, bir fırının içine girmiÅŸ gibi kavrulacak insanlar. (V) Bütün bunlara karşın, güneÅŸin doÄŸuÅŸu sabırsızlıkla bekleniyor. (VI) GüneÅŸ demek, yeni bir gün demek, umut demek.

 

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi yanlıştır?

 

A) I. cümledeki “ağır ağır” ikilemesi zarftır.

B) II. cümledeki “ile” baÄŸlaçtır.

C) III. cümledeki “kıpkırmızı” sözcüÄŸü pekiÅŸtirme sıfatıdır.

D) V. cümledeki “karşın” sözcüÄŸü ilgeçtir.

E) VI. cümledeki “umut” sözcüÄŸü kökü bakımından isim soyludur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

13.  (I) YaÅŸamayı öÄŸretmek için, ilk önce kendimiz yaÅŸamayı öÄŸrenmeli, sevmeliyiz, diye baÅŸlıyorsun son mektubuna. (II) Çevremizde, bize yaÅŸamı sevdirecek nice durumlarla karşılaşıyor; onun güzelliklerini sezdirecek nice olaylar yaşıyoruz. (III) Olaylara ve insanlara bakmayı öÄŸrendikçe yaÅŸamı da daha iyi anlayacağımızı düÅŸünüyorum. (IV) Geçen hafta, öÄŸrencilerimle bir kır gezisine çıktık. (V) Ä°ki kilometre ya yürüdük ya yürümedik; ama bu yol boyu öyle deÄŸiÅŸik ÅŸeyler, öyle güzel ÅŸeyler gördüm ki ilk kez, yaÅŸadığımın ayrımına vardım.

 

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi yanlıştır?

 

A) I. cümle, yüklemi ÅŸimdiki zamanlı bileÅŸik bir cümledir.

B) II. cümle, ortak tümleçli, sıralı bir cümledir. C) III. cümle, dolaylı tümleci olan basit bir cümledir.

D) IV. cümle, içinde zarf tümleci olan olumlu bir cümledir.

E) V. cümle, birden fazla yan cümleden oluÅŸan giriÅŸik bir cümledir.

 

 14.  Yıl sonları, pek çoÄŸumuzun geçen yılla ilgili deÄŸerlendirmelere yöneldiÄŸi, gelecek için planlar yaptığı bir dönemdir.

 

Bu cümleyle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi yanlıştır?

 

A) “-ler, -lar” eki abartma göreviyle kullanılmıştır.

B) “yöneldiÄŸi” ve “yaptığı” sözcükleri sıfat-fiildir.

C) “yıl sonları” sözü belirtisiz isim tamlamasıdır.

D) Yüklem, sıfat tamlamasından oluÅŸmaktadır. E) Belgisiz zamir kullanılmıştır.

 

 

 

 

 

15.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 

A) Ä°lgililer bu konuda görüÅŸ alışveriÅŸinde bulundular.

B) Bu tür etkinliklerin çoÄŸaltılması gerektiÄŸini düÅŸünüyorum.

C) Gazetelerde yer alan haberleri deÄŸerlendirecekler.

D) Bundan sonraki amacımız halkı bilinçlendirmek olacak.

E) O dönemde para üç katı deÄŸer kaybetmiÅŸti.

 

 

 

 

 

16.  AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 

A) Ä°ÅŸe geç geleceÄŸini hiç olmazsa bana haber verseydin bari.

B) O anda, dertleşebileceği bir dosta ihtiyacı vardı; ama yanında kimse yoktu.

C) Bu karara varmadan önce, onların da görüÅŸ ve önerilerini dikkate alman gerekirdi.

D) Yazıda onun resimlerinden pek söz edilmiyor; oysa o, çok yetenekli bir sanatçı.

E) BeÄŸendiÄŸimiz o evi satın aldık; ancak oraya önümüzdeki yıl taşınabileceÄŸiz.

 

 

 

 

17.  Bu davranış insandan insana göre deÄŸiÅŸir. Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸu aÅŸağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?

 

A) İşaret sıfatına yer verilmesinden

B) İkilemenin yanlış kullanılmasından

C) Gereksiz yere ilgeç kullanılmasından

D) Tümleç kullanılmasından

E) Yüklemin geniÅŸ zamanlı olmasından

2006 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil Bilgisi Soruları

2006 Üniversite Sınavlarında Çıkmış Dil Bilgisi Sorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...

18.  Yazar, her öyküye bir roman gömüyor adeta; “Bulması benden, çoÄŸaltması senden.” der gibi, okuyucunun önüne zengin malzemeler bırakıyor ve gidiyor. Bu yüzden, onu okumak biraz emek istiyor.

 

 Bu parçada söz konusu yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Olayları, öyküye benzeyen bir kalıp içinde; ama roman gibi uzun ve ayrıntılı olarak anlattığı

B) Kişileri ve olayları karmaşık bir yapıda anlatarak okuyucunun onları anlamakta zorlanmasına neden olduğu

C) Söylediklerinin okuyucu tarafından geniÅŸ yorumlar yapmayı gerektiren bir nitelik taşıdığı D) Her seferinde çok deÄŸiÅŸik konuları iÅŸleyerek okuyucuyu ÅŸaşırttığı

E) Öykülerini belli bir sonuca baÄŸlamadan bitirerek okuyucunun, yapıtlarına olan ilgisini canlı tutmaya çalıştığı

 

 

​

 

19.  Yazar için yetenekten söz edeceksek bu, sanatçının, anlattığı kiÅŸi olabilme yeteneÄŸidir. Bence edebiyattaki en büyük yetenek de budur. Yalnızca kadınları iyi yazamazsın; ya her ÅŸeyi iyi yazarsın ya da hiçbir ÅŸeyi… Bu konuda en güzel sözü Flaubert söylemiÅŸ. Kendisine: “Madame Bovary kim?” diye sormuÅŸlar. “Benim.” demiÅŸ. Bunu gerçekten böyle hissettiÄŸinden eminim. Bana da kadın kahramanlarımı sorarsanız, “Benim.” derim; ama erkek kahramanlarım da “Benim.”.

 

Bu parçada vurgulanmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) BaÅŸarılı yazar, her kahramanını kendisiyle özdeÅŸleÅŸtirerek yaratır.

B) Bir yazarın karakter çizmedeki baÅŸarısı, onları toplumsal yönden iyi tanımasına baÄŸlıdır.

C) Tanınmış romanlardaki kişiler, herkesin beğeneceği sıradan insanı yansıtır.

D) Romanda baÅŸarının tek ölçütü farklı karakterleri iyi canlandırabilmektir.

E) Yazar, kendisini kahramanlarının yerine koyarak bir düÅŸ dünyasında yaÅŸar.

 

 

20.  Bir gün genç bir yazar, Anatole France’a yazdıklarını göstererek: “Yazmaya devam edeyim mi, etmeyeyim mi?” diye sorar. O da: “Yazmamak elindeyse, yazma.” der. Çünkü hiçbir gerçek yazar için yazmama olasılığı yoktur.

 

Anatole France’ın bu sözleriyle anlatmak istediÄŸi aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Genç yazarları kırmadan, onlara yardım etmek gerekir.

B) Henüz ustalaÅŸmamış bir yazar, deneyimlilerin izlediÄŸi yoldan gitmelidir.

C) Genç yazarlar, olgunlaÅŸmamış da olsa yapıtlarını ortaya çıkarırlar.

D) BaÅŸarılı, usta bir yazar için yazmak, güçlü bir tutkuya dönüÅŸmüÅŸtür.

E) Usta yazarlar, deneyimsiz yazarlara yol göstermekten kaçınmazlar.

 

​

​

 

21.  Romancılarımız, edebiyatımızın bir döneminde toplumsal sorunlara sahip çıkmayı ilke edinmiÅŸ, yapıtlarında bunları yansıtmaya çalışmışlardı. Daha sonra Türkiye’nin ve dünyanın deÄŸiÅŸmesiyle bu yaklaşım da geçerliÄŸini yitirdi. Romancılarımız toplumsal konular yerine bireysel konuları anlatmaya yöneldi. Bu yönelim, onların kimi düÅŸünceleri yansıtmaması anlamına gelmez. Elbette her romanın yine de bir iletisi vardır. Ama bu, hesaplı bir biçimde, bir amaç doÄŸrultusunda yapılıyorsa o zaman, yazılan, romanlığını yitirir; ya reklam metni olur ya da propaganda.

 

Bu parçada romanlarla ilgili olarak karşı çıkılan nedir?

 

A) Yalnızca insanın anlatılması

B) ÇeÅŸitli sorunlara çözümler önerilmesi

C) Dilinin kendine özgü nitelikler taşımaması D) Bir düÅŸünceye baÄŸlanıp onun benimsetilmeye çalışılması

E) Biçimsel özelliklerinin önemsenmemesi

 

 

22.  Hakkımdaki övgüleri de yergileri de pek ciddiye aldığımı söyleyemem. Övgüleri ilk duyduÄŸumda yurtdışındaydım. Bana moral verdi, beni güdüledi bu övgüler. Övülmek elbette iyi bir ÅŸeydir; ama yalnızca bununla yaÅŸanmaz ki. DüÅŸünsenize, “Ben geleceÄŸin yazarıyım.” dersen, bunu ilke edinip oturursan, kendini yenilemekten de kaçınırsan sonun ne olur? Ortada kalırsın; bırak geleceÄŸi, bugünü bile göremezsin.

 

Bu parçada anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

 A) Yazarların, okurlardan gelecek tepkileri umursamadığı

B) BeÄŸenilen yazarların da kalıcılığının, kendilerini sürekli geliÅŸtirmelerine baÄŸlı olduÄŸu C) Sanatçılara olumlu eleÅŸtiriler yöneltmek gerektiÄŸi

D) Kendini belirli ölçütlerle sınırlayan yazarların özgün ürünler veremeyeceÄŸi

E) Yazarların, okurlardan, yazdıklarını değerlendirmelerini beklemediği

 

 

​

 

 

 23.  Yazar bu kitabında, son yıllarda yazdığı denemelerini bir araya getirmiÅŸ. Kırk yılı aÅŸkın bir yazarlık serüveninin son ürünleri bunlar. Kitabın bir yerinde ÅŸöyle diyor yazar: “Günümüzde yazarlığa heves eden gençlerin ilk ürünlerine bakarken duyduÄŸum kaygıları, ne yazık ki birkaç kitap yayımlamış, ünlenmiÅŸ, göklerde dolaÅŸan yazarları okurken de duyuyorum. Türkçenin bugünkü durumuna nasıl geldiÄŸini bilmiyorlar. ‘Dil nedir, biçem nedir?’ diye düÅŸünen yok. Bir anadilleri olmasını yazarlık için yeterli sanıyorlar.”

 

Bu parçada yazarlar hangi açıdan eleÅŸtiriliyor?

 

A) Kendilerinden önce yapılmış çalışmalardan habersiz olmaları

B) Kendi özeleÅŸtirilerini yapmaktan kaçınmaları C) Kitapları olanların, olmayanları küçümsemeleri

D) Duygu ve düÅŸüncelerini yansıtırken alışılmamış yollar izlemeleri

E) Anlatımlarının gücünü artıracak çabayı göstermemeleri

 

 

 

24.  Çocukken beni en çok etkileyen kitaplar Michael Strogoff, Küçük Prens ve Pıtırcık dizisi olmuÅŸtur. Bunlar çocuÄŸun düÅŸ gücünü geliÅŸtiren kitaplardır. ÖrneÄŸin küçükken Jules Verne’in romanlarını okumuÅŸ bir bilgisayar mühendisiyle okumamış olan, birbirinden ayrılır; çünkü okuyan daha yaratıcıdır. Ayrıca, edebiyat öÄŸretmenlerinin karşı çıkmasına karşın, çocukken bizi gözyaÅŸlarına boÄŸan bir yazarımızın kitaplarından da tat aldığımı söylemek isterim. Çünkü biz fark etmesek de o kitaplar, aslında duygusal eÄŸitimimizin bir parçasıydı. Bize acımayı, aÄŸlamayı öÄŸretmiÅŸti onlar. ----.

 

Bu, kötü bir ÅŸey. Bu parçada boÅŸ bırakılan yere, düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

 

 A) Åžimdiki çocuklar bunları tatmadan, yaÅŸamadan yetiÅŸiyor

B) YaÅŸamda insanı insan kılan böyle olaylarla karşılaÅŸacağımızı düÅŸünüyorduk

C) Böylece duygularımızı yansıtmayı öÄŸreniyorduk

D) O zaman öÄŸretmenlerimizin yanılmadığını anlamıştık

E) Çocukların duygularına aşırı ölçüde yüklenmiÅŸtir bu kitaplar

 

 

​

 

 25.  ----. GerektiÄŸi yerde gerektiÄŸi kadar sözcük… Metinde anlam, tanımlamalarla, çaÄŸrıştırmalarla, örneklemelerle deÄŸil, tek başına kullanılan sözcüklerle ortaya konuyor. Her tutum, her davranış, her olgu, her nesne ayrıntılara inilmeden onu en iyi anlatan sözcükle veriliyor.

 

Bu parçanın başına düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

 A) Yazılarının sözcük örgüsü, büyük bir deÄŸiÅŸkenlik gösteriyor

B) DeÄŸiÅŸik anlatım biçimleri kullanmaktan kaçınıyor

 C) Yazılarında en az sözcükle en çok ÅŸeyi anlatma ilkesine baÄŸlı kalıyor

D) Sözcükleri, temel anlamları kadar yan anlamlarıyla da kullanmaya çalışıyor

E) Söylediklerinin kolay anlaşılır olmasını istemiyor

 

 

 

 26.  “Hayatım roman olur.” diyenlerden özür dileyerek söyleyelim: “YaÅŸanmış gerçeÄŸi” öykülemek bir yazın yapıtı oluÅŸturmaya yetmez. YaÅŸanmış bir olay, bir romanın, bir ÅŸiirin çıkış noktasını oluÅŸturabilir; ama bir yapıtta, “yaÅŸanmış gerçeklere” yer verme, yazınsal türlerin gerekli niteliklerinden deÄŸildir. Çünkü insanlar sanat yapıtlarında ----.

 

Bu parçada boÅŸ bırakılan yere aÅŸağıdakilerden hangisi getirilebilir?

 

 A) yaÅŸanmış, yaÅŸanmakta olan gerçekleri yazmanın daha kolay olduÄŸunu düÅŸünürler

B) anlatılanların ne kadar etkileyici olduğunun farkındadırlar

C) düÅŸsel öÄŸelere ağırlık verilmesinin, okurların ilgisini çekmediÄŸini bilirler

D) kendi yaÅŸam gerçekleriyle anlatılanların örtüÅŸmesini isterler

E) gerçeÄŸe benzerliÄŸi, gerçeklikten üstün tutarlar

 

 

​

 

27.  Deneme, yaÅŸananları, akıldan geçenleri düÅŸünsel yönden derinleÅŸtirerek yorumlamadır. Belki bir roman, bir öykü bir ölçüde özetlenebilir. Ne var ki, denemeyi özetlemeye kalkmak, insanı, tırnağının ucunu göstererek tanımlamaya benzer. ----. Göz gezdirilerek okunmaz. Deneme okuru, eline aldığı yazıyı kılı kırk yararcasına, irdeleyerek okur; düÅŸünceler, duygular, gözlemler dünyasında yeni yolculuklara çıkar.

 

Bu parçada boÅŸ bırakılan yere, düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

 

 A) KiÅŸisel görüÅŸlerin söyleÅŸi havasında iÅŸlenmesi denemenin özelliklerinden biridir

B) Deneme, yazınsal bütünlüÄŸü bozulamayan bir türdür

C) Denemede söylenenlerin doÄŸruluÄŸu kanıtlanmaya çalışılmaz

D) Denemeler konusal yönden öteki yazı türlerinden ayrılır, deÄŸiÅŸik duygu ve düÅŸünceleri kuÅŸatır

E) Deneme, yazarına özgürce yazma olanağı verir, okurun düÅŸünce evrenini geniÅŸletir

 

 

28.  Bir kez daha koca bir yılı eskitip anılarımızın arasına gönderdik. Henüz eskitmediÄŸimiz bir yeni yıl da tüm gizemiyle çaldı kapımızı. Her geçen gün solmuÅŸ bir gül yaprağı gibi dökülüp gitti geçmiÅŸe. Anılarımızı kurutup özenle koyduk bir kitabın arasına. YaÅŸadığımız düÅŸ kırıklıkları, mutluluklar belki hiçbir zaman unutulmayacak; ama hiçbir zaman da bir kez daha yaÅŸanmayacak. DoÄŸanın deÄŸiÅŸmez yasası bu. Bir gün öncesini deÄŸil, beÅŸ dakika öncesini aynı duygularla yaÅŸamamız olası deÄŸil. Kısacası, ----.

 

Bu parçanın sonuna aÅŸağıdakilerden hangisi getirilemez?

 

 A) yaÅŸamın tadına ve anlamına vardığımız her dakika bizler için bir armaÄŸandır

B) yaÅŸamakta olduÄŸumuz her an yeniden yaÅŸanmayacak kadar deÄŸerlidir

C) geçmiÅŸin acı ve tatlı yanlarını bir yana bırakıp günümüzü anlamlı kılmaya çalışmalıyız D) kaybedilen zamanın bir daha geri gelmeyeceÄŸini düÅŸünerek, yaÅŸamı sevgiyle kucaklamalıyız

 E) her dönemde yaÅŸamın bize yüklediÄŸi sorumluluklar farklılık gösterir

 

 

​

 

 

29.  Yazı insanıyım ben. Yazıdan baÅŸka bir ÅŸey düÅŸünmem. Geçimimi de yazarak saÄŸlıyorum. Televizyon haberciliÄŸi bana, açık, kısa cümlelerle yazmayı öÄŸretti. Bir buçuk dakikalık haberde bütün gün izlediÄŸin olayı anlatmak zorundasın. Zaten televizyonda uzun cümleler dikkati dağıtır. Eline gazete alıp okumak gibi deÄŸildir. Basında röportajlar, diziler hazırlarken yerim geniÅŸti. Yine de kısa, anlaşılır yazmaya özen gösterirdim. Reklam için metin yazmak ise bambaÅŸkadır. Kırk beÅŸ saniyelik reklamlara metin sığdıracaksın. Kısacası yazıyı, yaptığım iÅŸe uydurmayı öÄŸrendim.

 

AÅŸağıdakilerden hangisi böyle diyen bir yazarın özelliÄŸi deÄŸildir?

 

A) Yaşamını yazmaya adama

B) Okurların ilgisini deÄŸerli yapıtlara yönlendirme

C) Anlatımını yoğunlaştırma

D) Bir iÅŸle ilgili deÄŸiÅŸik ürünler üretme

E) Yazıyı türsel özelliklerine göre oluÅŸturma

 

 

 

30.  “AÅŸk romanı”yla “aÅŸkı da içeren roman”ları birbiriyle karıştıranlar var. Bunları ayırmak gerek. Oysa bizde bu ayrım yapılmıyor. EÄŸer aÅŸk romanından kasıt, yabancıların “romance” dedikleriyse benim romanlarım bu grupta yer almıyor. Çünkü bu tür romanlara Barbara Cartland’ın kitaplarını, pembe dizileri örnek gösterebiliriz ki bunlar bence edebiyatın dışındadır. Konusuna aÅŸkın da sindirildiÄŸi ya da birtakım olayların bir aÅŸk etrafında anlatıldığı romanlar bunlarla bir tutulamaz. ÖrneÄŸin Anna Karenina’da toprak reformu da anlatılır. Bu ayrımı yapmazsak Anna Karenina’yı yalnızca sıradan bir aÅŸk romanı olarak nitelendiririz.

 

AÅŸağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen yazarın düÅŸüncesiyle baÄŸdaÅŸmaz?

 

A) AÅŸk, gerçeÄŸe en uygun biçimde ancak yabancı romanlarda anlatılır.

B) AÅŸk romanı sözünün anlamsal sınırı belirlenmelidir.

C) Salt aÅŸk üzerinde yoÄŸunlaÅŸan romanların yazınsal bir deÄŸeri yoktur.

D) Dokusunda aşkı barındıran her yapıt, aşk romanı sayılmaz.

E) Kimi romanlarda aÅŸk, toplumsal sorunlarla iç içe anlatılır.

 

 

​

 

 

CEVAP ANAHTARI

1-E

2-D

3-B

4-D

5-B

6-D

7-A

8-A

9-C

10-B

11-C

12-E

13-C

14-A

 15-E

16-A

17-C

18-C

19-A

20-D

21-D

22-B

23-E

24-A

25-C

26-E

27-B

28-E

29-B

30-A

bottom of page