google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0 2018 Üniversite Sınavında Çıkmış Dil Bilgisi Soruları I dinledebiyat
top of page

1. Arkeogenetik, insanlığa dair geçmiÅŸi moleküler genetik teknikler ---- araÅŸtıran bir bilim dalı olarak tanımlanabilir. Bazı temel konular üzerindeki çalışmalar henüz sürmekteyse de hızla ---- bir bilim dalı hâline gelmiÅŸtir.

 

Bu parçada boÅŸ bırakılan yerlere aÅŸağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

 

A) yoluyla - deÄŸiÅŸken               B) sayesinde - benimsenen

 

C)  deneyerek - bilinen           D) geliÅŸtirerek - sevilen

 

                             E) kullanarak - geliÅŸen

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  1. Yüksel Pazarkaya, ülkemizde eÅŸine az rastlanan

                                                                I

 (ender görülen) bir titizlikle, Rainer Maria Rilke'nin

 tüm ÅŸiirlerini toplam on iki kitap hâlinde dilimize

 kazandırdı. Bu külliyat (toplu eserler), Rilke'nin

                             II

 yazın çalışmalarını içeren Kâmuran Åžipal çevirileriyle

 birlikte deÄŸerlendirildiÄŸinde (aynı kitapta toplandığında)

                               III

 önemli bir kazanım niteliÄŸinde. Çeviri eylemi,

 çoÄŸu kez (genellikle), farklı kültürler arasında

       IV

 köprü kurmakla (baÄŸ oluÅŸturmakla) kalmıyor,

          V

 yeni imgesel yorumların kapısını da aralayabiliyor.

 

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuÅŸmamaktadır?

 

 

A) I               B) II              C) III             D) IV             E) V

 

 

 

​

​

​

​

3. (I) Her atasözü bir genel kural, bir ilke niteliÄŸi taşır.

 

(II)Bazı atasözleri sosyal iliÅŸkiler üzerine görüÅŸ bildirir.

 

(III) Bazı atasözleri ise uzun gözlemlere dayanarak doÄŸa olaylarının gündelik yaÅŸam üzerindeki etkilerini anlatır. (IV) Tecrübelere veya mantığa dayanarak doÄŸrudan doÄŸruya öÄŸüt veren atasözleri de vardır. (V) Ä°ki yargı taşıyan atasözlerinde ise yargılar arasında benzetme ilgisinden ziyade iki yargının birbirini tamamladığı veya birbirine karşıt olduÄŸu görülür. (VI) Bir de genelin aksine temsilî ve mecazi anlatıma sahip olmayan atasözlerimiz vardır.

 

Bu parçada numaralanmış cümlelerdeki açıklamalara aÅŸağıdaki atasözlerinden hangisi örnek olarak gösterilemez?

 

A) II. cümle: KomÅŸu komÅŸunun külüne muhtaçtır.

B) III. cümle:  art kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.

C) IV. cümle: Çirkefe taÅŸ atma, üstüne sıçrar.

D) V. cümle: Var evi kerem evi, yok evi verem evi.

E) VI. cümle: Besle kargayı oysun gözünü.

 

 

 

 

 

 

 

4. AÅŸağıdaki yargılardan hangisi kiÅŸisel düÅŸünce içermemektedir?

 

A)  Engin denizlerde, dünyanın gürültüsünden patırtısından uzak, düÅŸsel bir adanın ÅŸiiriyle büyülenmemiÅŸ insan sayısı azımsanamayacak kadar çoktur.

 

B) Ä°nsanoÄŸlu yüzyıllardır mutluluk, dirlik, düzenlik, ölümsüzlük yönündeki özlemlerini çoÄŸunlukla uzak bir ada görüntüsüyle dile getirmeyi seçmiÅŸtir.

 

C) Kendini ıssız bir adada en çetin güçlüklerle karşı karşıya düÅŸünen, parklarda Robinsonculuk oynayan çocuklar bugün de var.

 

D) Bir edebiyat yapıtında anlatılan olayın yeri olarak deÄŸerlendirilen ada, yalnızlığın sembolü olmasıyla coÄŸrafyacının veya haritacının adasından farklıdır.

 

E) CoÄŸrafyacı açısından ada; konumu, yüzey ÅŸekilleri, yüz ölçümü, nüfusu ve iklimi incelenecek her yanı suyla çevrili bir kara parçasıdır.

 

 

 

 

​

5. Yazar, eserlerinde gelenekle arasına bir mesafe koymaktansa bu birikime, yaÅŸadığı döneme özgü bir pencereden bakmayı tercih ediyor.

 

I. Yazarın hiçbir edebiyat geleneÄŸine baÄŸlanmayışı, onu çaÄŸdaşı yazarlardan ayıran önemli bir özellik olarak ön plana çıkıyor.

 

II. Yazar, bu kitabıyla kendinden önce üretilen eserleri okumanın bir özgünlük sorununa yol açmayacağını herkese kanıtlıyor.

 

IV. Yazar, tarihin kendisine aktardığı seslere kulak tıkamıyor ancak onları kendi döneminin gerçekliÄŸinin süzgecinden geçiriyor.

 

V. Yazarın kendi olma sorununu tartıştığı bu kitapta, yüzünün düne deÄŸil yarına dönük olduÄŸu açık bir biçimde gözlemlenebiliyor.

 

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

 

A) I ve III                B) I ve IV                   C) II ve IV

 

                D) III ve V                      E) IV ve V

 

 

 

6. Davies, eÄŸitimi bireyleri kapasitelerine göre farklı statülere yerleÅŸtiren bir sistem olarak deÄŸerlendirmektedir.

 

Toplumsal tabakalaÅŸmayı temel alarak en yeteneklilerin en önemli mesleklerle ödüllendirilmesi gerektiÄŸine inananlar, bu görüÅŸe destek vermiÅŸlerdir.

 

Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doÄŸru bir biçimde birleÅŸtirilmiÅŸ hâli aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Davies, eğitimin tanımını yaparken, farklı yeteneklere sahip olan kişilerin buna bağlı olarak farklı mesleklere yerleştirilmesi gerektiğini ve bunun da toplumsal tabakalaşmanın gereği olduğunu savunmuştur.

 

B) Toplumsal tabakalaÅŸma temelinde en yetenekli insanların en önemli meslekleri elde etmesi gerektiÄŸini düÅŸünen kiÅŸiler; Davies’in, eÄŸitimin bireyleri kapasitelerine baÄŸlı olarak farklı statülere yerleÅŸtiren bir sistem olduÄŸu düÅŸüncesini desteklemiÅŸlerdir.

 

C) Meslek seçiminde eÄŸitimin belirleyici olması gerektiÄŸini vurgulayan Davies ile toplumsal tabakalaÅŸmayı esas alıp yetenekli kiÅŸilerin statüsü yüksek mesleklere yerleÅŸmesi gerektiÄŸini savunanların görüÅŸleri örtüÅŸmektedir.

 

D) En yetenekli insanları en iyi mesleklere yönlendirmenin gerekli olduÄŸunun ve bunun eÄŸitimle saÄŸlanacağının altını çizen Davies, bu konudaki tanımlarını toplumsal tabakalaÅŸmayı savunanların görüÅŸleriyle desteklemektedir.

 

E) Toplumun meslekler açısından tabakalaÅŸmasının, yani en yeteneklilerin en önemli mesleklere sahip olmasının toplumsal bir gerçeklik olduÄŸunu belirten Davies’in eÄŸitim tabakalaÅŸma iliÅŸkisine dayanan bu düÅŸüncesi, geniÅŸ kitleler tarafından desteklenmiÅŸtir.

 

​

​

​

​

7. Ben, sisi zihnin bazı hâllerine benzetirim. Sis içindeyken

                                                         I

 sanki baÅŸka bir dünyada, baÅŸka bir nizam içinde

 oynayan muhayyilem, beni daima ÅŸaşırtır. Kimi zaman

     II

 temel karakterler üzerinde kalıp ayrıntılardan

                                                              III

 uzaklaÅŸmanın mutluluÄŸunu yaÅŸarım. Kimi zaman da

 zihnim ayrıntılara dalıp çevreyi kolaçan etmeye baÅŸlar.

                                          IV

 Birkaç gündür Ä°stanbul’un üstünü bütünüyle örten sis de

 zihnim gibi oyunlar oynuyor ve görülen, iÅŸitilen her ÅŸeyi

                                                                       V

 farklı bir ÅŸekle sokuyor.

 

Bu parçadaki altı çizili sözcüklerin hangisinde ünlü düÅŸmesi yoktur?

 

A) I               B) II              C) III             D) IV             E) V

 

 

 

 

 

 

 

8.  Gelecekteki biliÅŸsel sistemlerin çevreyle etkileÅŸim

                                                                              I

 hâlinde olması bekleniyor. Canlı organizmaların

 sinir sistemlerinden esinlenerek geliÅŸtirilen bu

                                           II

 mekanizmaların en önemli özelliÄŸi, klasik iÅŸlemcilerin

 III

 aksine hafıza ve iÅŸlemci birimlerinin bir arada olmasıdır.

 Ä°nsan beynine benzer biçimde çalışan elektronik cihazlar

                                           IV

 henüz tasarlanmamış olsa da yakın zamanda bu konuda

 önemli geliÅŸmeler yaÅŸanması bekleniyor.

                                        V

 

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri isim kökünden türemiÅŸtir?

 

A) I ve II                   B) I ve III                   C) II ve IV

 

D) III ve V                         E) IV ve V

 

 

​

​

​

​

​

9. Sırf kendi için okuyan, gezen, eÄŸlenen bir aydın kendini yaÅŸarken öldürmüyor mu?

 

Bu cümledeki ögelerin doÄŸru sıralanışı aÅŸağıdakilerden hangisinde verilmiÅŸtir?

 

 

A) Belirtisiz nesne - özne - zarf tümleci - yüklem

 

B) Zarf tümleci - belirtili nesne - yüklem

 

C) Özne - belirtili nesne - zarf tümleci - yüklem

 

D) Özne - zarf tümleci - yüklem

 

E) Belirtisiz nesne - zarf tümleci - yüklem

 

 

 

 

 

 

 

10. Cümledeki sözcüklerin arasına yerli yersiz, sıfat yerleÅŸtirmenin edebiyat metninin bir özelliÄŸi olduÄŸunu sanan “yazar adayları” var. Bence yazmayla ilgili en temel yanlışlardan biridir bu. Yakın anlamlı sıfatların iÅŸlevsiz olarak kullanıldığı cümleler, dikiÅŸ izlerini belli eden bir elbiseye benziyor. Böyle olunca okur, bir bütün olarak kumaşı deÄŸil dikiÅŸ izlerini görüyor.

 

AÅŸağıdakilerden hangisi bu parçada eleÅŸtirilen bakış açısıyla yazılmıştır?

 

A) Günler, kuvvetli bir rüzgârın sürüklediÄŸi beyaz bulut kümecikleri gibi birbiri ardına geçip gidiyordu ve biz bunların sonunda muhakkak bir fırtına kopacağını seziyorduk.

 

B) Sonbahar; yemiÅŸleri, bulutları, güneÅŸi, maviliÄŸi ve yeÅŸili ile insana ÅŸiir, edebiyat, musiki ve mesut insanlarla dolu bir dünya düÅŸündürüyor.

 

C) Yağışlı, donuk ve karlı bir kış akşamının karanlığında başlayan o derin yalnızlığım giderek artıyor; bu koyu kimsesizliğim beni, aydınlık ve ışıklı bir sabaha uzanmaktan men ediyor.

 

D) O haftayı ve ondan sonra geleni, sadece onu düÅŸünerek geçirdim; belki rastlarım ümidiyle birkaç defa BoÄŸaziçi’ne gittim, Emirgân’da, Kandilli’de ve ÅŸurada burada dolaÅŸtım.

 

E) Çardaklardaki yapraklar, kırmızının en son hâline doÄŸru ağır ağır, kızara kızara kırmızının renk oyunları içinde düÅŸmeden evvel sallanıp durdular.

 

 

 

 

 

11. SosyalleÅŸme süreci; gittikçe yoÄŸunlaÅŸan kontrol, yön

                                I

 verme ve biçimlendirme etkisiyle doÄŸal bir varlık olan

                                                                         II

 insanı; uygar, kanunlara saygılı, diÄŸer insanların hak ve

                                            III

 sorumluluklarını hesaba katan, kendinden emin, sakin,

                                                          IV

 mutlu, mesleki yeterliÄŸe sahip bireyler hâline getirir.

                                V

 

Bu parçada altı çizili sözcüklerden hangisi yapım eki almamıştır?

 

A) I               B) II              C) III             D) IV             E) V

 

 

 

 

 

 

12. Toprakla uÄŸraÅŸanları maddi açıdan esteklemek ülkemizin kalkınmasına önemli ölçüde katkı saÄŸlayacaktır.

 

Bu cümlenin öznesi, aÅŸağıdaki sözcük gruplarının hangisinden oluÅŸmuÅŸtur?

 

A) Sıfat tamlaması                     B) Ä°sim tamlaması

 

C) Ä°sim-fiil grubu                       D) Zarf-fiil grubu

 

E) Sıfat-fiil grubu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

13. (I) Tıpkı insanlar gibi ÅŸehirlerin de bir yazgısı, bir ömrü, doÄŸumu ve ölümü vardır. (II) Zamanın karanlık katmanları arasından günümüze ulaÅŸan antik ÅŸehirler; farklı dönemlerin, kültürlerin, inançların ve yaÅŸama biçimlerinin tanıklığını yaparlar. (III) Bu nedenle ÅŸehirler, uygarlıkların kendi öykülerini yazdıkları bir kitap gibidir. (IV) Onların sayfaları arasında, mazinin acı tatlı anıları gömülüdür ve bunların pek azı tarihin açık sayfalarına yansımıştır. (V) Herhangi bir antik kentin sokaklarını dolaÅŸtığınızda, bu kentin tanıtım broÅŸürlerinde yazılandan çok daha fazlasını göreceksiniz.

 

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde fiilimsi yoktur?

 

A) I ve III                  B) I ve IV                   C) II ve III

 

D) II ve V                          E) IV ve V

 

 

​

​

​

14.Körlük, Nobel ödüllü yazar Jose Saramago’nun 1995 yılında yayımlanmış romanıdır. Okuyucu, bu kitapta kahramanları; adıyla deÄŸil, onları tanıtan ifadelerle görür. Yazar her birini “doktor, doktorun karısı, hırsız, koyu renk gözlüklü genç kız” gibi çeÅŸitli sıfatlarla adlandırır. Kahramanların diyaloglarını da anlatıcının sesine yedirerek metni uzun bir monoloÄŸa dönüÅŸtürür. Okur bu durum karşısında romanı takip etmekte güçlük çeker ve kendini âdeta bir labirentin içinde bulur. Ayrıca Saramago, roman boyunca nokta ve virgül dışında noktalama iÅŸareti kullanmaz. Bu da metnin bütüncüllüÄŸüne katkıda bulunan bir baÅŸka yöntemdir. Bu parçadaki altı çizili ifadeyle

 

I. Eserde kiÅŸilerin, özellikleriyle anımsatılması II.Birden fazla teknikten yararlanılmış olması III.Olayların karmaşık bir ÅŸekilde aktarılması

 

durumlarından hangilerine gönderme yapılmamıştır?

 

A) Yalnız I                 B) Yalnız II                C) Yalnız III

 

D) I ve II                           E) II ve III

 

 

 

 

 

​

 

15. (I) KiÅŸiye odaklı söyleÅŸilerde amaç; soru sorulan kiÅŸinin yaÅŸamını, yaptıklarını veya fikirlerini gündeme getirmektir. (II) Bu tür söyleÅŸilerin öznesi, toplumda merak uyandıran ünlü ÅŸahsiyetler olabilir. (III) ÖrneÄŸin sporcular, sanatçılar ve politikacılar bu söyleÅŸilerde sıklıkla yer alır. (IV) Kimi zamanda tanınmamış ancak yaÅŸamı ve yaptıklarıyla dikkatleri çekmiÅŸ kiÅŸiler seçilir. (V) Sorular aracılığıyla onların iç dünyalarında neler yaÅŸadıkları okura aktarılmak istenir.

 

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “de” baÄŸlacının yazımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

 

 

A) I               B) II              C) III             D) IV             E) V

 

 

 

 

 

 

 

16. Aşağıdakilerin hangisinde nesne, sadece isim tamlamasından oluşmuştur?

 

 A) Uzunca bir süre trenin penceresinden aÄŸaçlarla kaplı köyleri seyretti.

B) Büyükbabam, ailenin en küçüÄŸüne en güzel odayı vermiÅŸti.

C) Bunca yılın ardından sokak satıcılarının seslerini hâlâ özlüyorum.

D) GeçmiÅŸ günlerin özlemi içimde her gün biraz daha büyüyordu.

E) Emekliye ayrılınca evinin bahçesi âdeta sığınağı olmuÅŸtu.

 

​

​

​

​

17. “BirleÅŸik sözcüÄŸü oluÅŸturan sözcüklerden biri veya her ikisi birleÅŸme sırasında anlam deÄŸiÅŸmesine uÄŸramışsa sözcük bitiÅŸik yazılır.”

 

AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uyulmadığı için bir yazım yanlışı yapılmıştır?

 

 

A) Adını ÅŸarkılarda duyduÄŸumuz yalıçapkını, adalarda yaÅŸayan bir kuÅŸ türüdür.

B) Yemekten sonra tatlı olarak birer porsiyon bülbülyuvası sipariÅŸi verdik.

C) DoÄŸum günüm için annem bana camgöbeÄŸi renginde bir kazak örmüÅŸ.

D) Pek çok kiÅŸinin sandığının aksine denizyılanı nehirlerde de yaÅŸayabilir.

E) Yazar bu öyküsünde semt pazarlarındaki ayaküstü sohbetlere önemli bir yer ayırmış.

 

 

 

 

18. Annesi ÅŸaşırarak ÅŸöyle dedi ( ) “Ne var ( ) neyi düÅŸünüyorsun?” Åžen ÅŸakrak kızının yüzündeki durgunluÄŸa bir anlam verememiÅŸti ( ) “Bez bebeÄŸimi, dedemin aldığı bisikleti, kırmızı uçurtmamı, parlak ayakkabılarımı ( ) Aslında ne kadar güzelmiÅŸ benim çocukluÄŸum ( ) deÄŸil mi anne?”

 

Bu parçada parantezle ( ) belirtilen yerlere, aÅŸağıdaki noktalama iÅŸaretlerinden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

 

A) (:) (;) (.) (...) (,)                      B) (!) (,) (:) (.) (,)

 

C) (!) (;) (...) (.) (;)                      D) (:) (,) (.) (...) (,)

 

                                  E) (,) (?) (:) (.) (!)

​

​

​

19. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde kesme iÅŸaretinin kullanımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

 

A) Pamukkale travertenleri, Denizli’mizin önde gelen turistik deÄŸerlerindendir.

B) Bu yasa tasarısı Bakanlar Kurulu’nda uzun uzun tartışıldı.

C) Ferhunde Hanım’dan gelen son mektubu ailecek sevinç içinde okuduk.

D) Üniversitemizde tek ders sınavlarının 30 Haziran’da yapılacağı açıklandı.

E) TDK'nin bir görevi de geçmiÅŸte yazılmış eserleri günümüze kazandırmaktır.

 

 

 

​

​

​

​

​

​

20.Bakmayın sahilinin dolguyla denizden yükseltilmiÅŸ olmasına; denizin içinden çıkıp içeri doÄŸru yılan misali kıvrılan yokuÅŸun ta Galata Kulesi’nin gölgesine kadar uzandığı bir semt Tophane. Ana sokakları bayır, ara sokakları çıkmaz. Bu nedenledir ki adımlar hafif hafif, ağır ağır atılır burada. Sanki semti derinlemesine hissettirmek ve geçmiÅŸi teneffüs ettirmek için yukarı doÄŸru uzadıkça uzar yol.

 

Bu parçanın anlatımında aÅŸağıdakilerden hangisi yoktur?

 

 

A) KarşılaÅŸtırma                        B) Benzetme

 

C) Ä°kileme                                  D) Niteleme

 

                            E)Mecazlı söyleyiÅŸ

 

 

 

 

 

 

 

 

​

 

 

21.(I) Eski çaÄŸlardan beri ticareti yapılan inci, bugün de yaygın bir ÅŸekilde alınıp satılmaktadır. (II) Ä°nciyi oluÅŸturabilen en tipik deniz hayvanının istiridye olduÄŸu bilinmektedir. (III) Bu su canlısı, içine girip yerleÅŸen kum tanecikleri veya larvalara karşı kendini korumak için sedef adı verilen sıvı bir madde salgılamaktadır. (IV) Sedef bir yandan salgılanıp çoÄŸalırken diÄŸer yandan istiridyenin içine yerleÅŸen maddeyi kaplayarak incinin oluÅŸmasını saÄŸlamaktadır. (V) Ä°ncinin büyüklüÄŸü, ÅŸekli, parlaklığı ve rengi de bu süreçte oluÅŸmaktadır.

 

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düÅŸüncenin akışını bozmaktadır?

 

 

A) I               B) II              C) III             D) IV             E) V

​

​

​

​

​

​

​

​

​

cevap anahtarı

​

1.E

2.C

3.E

4.E

5.B

6.B

7.E

8.D

9.C

10.C

11.D

12.C

13.B

14.E

15.D

16.C

17.D

18.D

19.B

20.A

21.A

22.D

23.A

24.C

25.A

26.E

27.E

28.E

29.D

30.A

31.E

32.A

33.C

34.B

35.D

36.B

37.C

38.D

39.B

40.D

​

​

2018  TYT Çıkmış Türkçe Soruları

22.(I) ÇoÄŸumuz düÅŸünmeyen bir dünyada yaşıyor olmaktan yakınıyoruz. (II) Ä°nsanların büyük bir bölümü en az düÅŸünceyle bütün bir yaÅŸamı omuzlamak gibi bir kolaycılığı benimsiyor. (III) Hatta kimileri düÅŸünceyle alay ederken kimileri gerçekten düÅŸündüklerini sanıyorlar. (IV) Büyük çoÄŸunluÄŸunu düÅŸünmeyenlerin oluÅŸturduÄŸu ve düÅŸünmenin lüks sayıldığı bir dünyada her ÅŸeye karşın düÅŸünen insanı “gerçek insan” diye tanımlamak gerekir. (V) DüÅŸünmek; insana, insan yaÅŸamına bütünsel bir bakışla bakmaktır. (VI) DüÅŸünce alanımızı daralttığımız zaman dünyaya yeterince yerleÅŸtiÄŸimizi söyleyemeyiz. (VII) DüÅŸünmek, dünyaya bir veya birkaç açıdan deÄŸil bütün açılardan bakmayı bilmekle olur.

 

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baÅŸlar?

 

 

A) II              B) III             C) IV            D) V              E) VI

 

​

​

​

​

 

23.Bir anaokulundaki çocukların ebeveynleri, bazen iÅŸleri nedeniyle çocuklarını okulun kapanma saatinden sonra almaya gider. Böyle zamanlarda okul personelinden bazıları çocuklarla birlikte beklemek zorunda kalır. Bu durum birtakım sorunlara yol açar. Yöneticiler de çözüm olarak geciken ebeveynlere bir yaptırım uygulamaya karar verir. Ancak bir süre sonra ailelerin daha çok gecikmeye baÅŸladığı görülür. Çünkü aileler artık cezalarını çektikleri için kendilerini rahat hisseder. DiÄŸer bir deyiÅŸle ----.

 

I. daha önce yaÅŸadıkları mahcubiyet duygusundan uzaklaÅŸarak kendilerini haklı gördükleri bir konuma gelirler

 

II. okulda bekleyen çocukların aileleri davranışlarıyla cezalardan hoÅŸnut olmadıklarını gösterirler

 

III.yöneticiler uyguladıkları yöntemle asıl cezayı ailelere deÄŸil, okul personeline verdiklerini fark ederler

 

Bu parçanın sonuna düÅŸüncenin akışına göre yukarıdakilerden hangileri getirilebilir?

 

 

A) Yalnız I                 B) Yalnız II                C) Yalnız III

 

                   D) I ve II                           E) II ve III

 

 

 

​

​

​

​

24.Soyut matematik problemleri Heisenberg’i büyülemekteydi. Kanıtlamaya çalışıp da baÅŸarılı olamadığı Fermat’ın son teoremi de bunlar arasındaydı. O sıralarda bir arkadaşı ona Einstein’ın görelilik kuramı üzerine yazılmış bir kitap verdi. Heisenberg, kitap üzerinde çalışarak kuramda kullanılan ve “Lorentz dönüÅŸümleri” adı verilen özel matematiksel araçları anlamak için epey çaba sarf etti. Yine de fiziÄŸi o sırada meslek olarak düÅŸünmüyordu. Onu büyüleyen fiziÄŸin arkasındaki matematikti. Bu ilgisi ileride onun bir fizikçi olarak düÅŸünüÅŸünü de etkileyecek ve ona olanaksız görünen problemleri çözmede Einstein gibi ileri düzeyde matematik kullanma ayrıcalığı tanıyacaktı.

 

Bu parçadan Heisenberg ile ilgili olarak aÅŸağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?

 

 

A) Einstein’ın görelilik kuramını geliÅŸtirmesine çalışmalarıyla katkıda bulunmuÅŸtur.

 

B) Fizik alanında baÅŸarılı olmak amacıyla ileri matematik çalışmaları yapmıştır.

 

C) Fizik alanında çalışmış olmasına raÄŸmen daha çok soyut matematikle ilgilenmiÅŸtir.

 

D) Adını duyurmasında Fermat’ın teoremi üzerine yaptığı eleÅŸtirilerin payı olmuÅŸtur.

 

E) Einstein’ın görelilik kuramı üzerinde çalışması, saygın bir fizikçi olmasını saÄŸlamıştır.

 

 

​

​

​

25.Edebiyat ürünlerini kültür tarihinin deposu sayan anlayış üzerine düÅŸünürken tarih ve edebiyat araÅŸtırmacılarının durumunu tartışmak gerekir. Aslında her iki yaratıcı çabanın da kazı alanı ortaktır ve edebî metnin sunduÄŸu geçmiÅŸe ait bulgular üzerinde edebiyatçı da tarihçi de farklı yöntemlerle çalışarak ortak bir noktada buluÅŸabilir. Ancak aralarında temel bir fark vardır. Edebiyatçının kazı çalışmaları, yönünü geleceÄŸe de çevirebilirken tarihçinin bakışı geçmiÅŸle çerçevelenmiÅŸtir.

 

Bu parçaya göre edebiyat ve tarih araÅŸtırmacıları ile ilgili olarak

 

I. Kaynakları ortak olsa da yaklaşım ve yöntemleri arasında belirgin farklılıklar vardır.

 

II. Ä°nsan ve toplumun bugünü ve geleceÄŸine dair genel çıkarımlarda bulunurlar.

 

III.Üzerinde çalıştıkları kültür malzemesini deÄŸiÅŸtirmeyi amaçlarlar.

 

   yargılarından hangilerine ulaşılabilir?

 

 

A) Yalnız I                 B) Yalnız II                C) Yalnız III

 

                 D) I ve II                           E) II ve III

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

26. Son yıllarda yapılan araÅŸtırmalar, bugüne kadar koleksiyonculuk veya hobi olarak tanımlanan davranışın istifleme bağımlılığı olarak adlandırılan bir tür hastalık olabileceÄŸini gösteriyor. ıllardır biriktirilen bir yığın eÅŸyanın içinden hangilerinin kalıp hangilerinin gideceÄŸine karar verme anında kiÅŸiler, büyük ihtimalle hastalıklarıyla ilk kez yüzleÅŸiyorlar. Küçücük ve iÅŸine hiç yaramayan/yaramayacak bir ÅŸeyi bile gözden çıkarmak, istifçilerde derin travmatik üzüntüler yaratabiliyor.

 

Bu parçada istifleme bağımlılığıyla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmiÅŸtir?

 

A) Yakın bir geçmiÅŸte yapılan araÅŸtırmalarla tedavisi bulunmuÅŸ bir hastalık olduÄŸuna

 

B) KiÅŸinin, yakın çevresinin uyarılarını dikkate alarak bu bağımlılıktan kurtulabileceÄŸine

 

C) Hastaların, eşyalara duydukları bağlılığı psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul ettiklerine

 

D) Tedavi sürecinde, depresyona neden olabilecek müdahalelerden kaçınmak gerektiÄŸine

 

E) Eşyalarından ayrılma durumuyla karşı karşıya kaldıklarında bağımlı kişilerin verdiği tepkiye

 

​

​

​

​

27. Başından beri biliyordum ki ÅŸu veya bu çevreden, ÅŸu veya bu sayıda insanın iyi ve sevimli bulduÄŸu ÅŸiirler yazmak mümkündü. Böyle bir yolu seçtikten sonra, geçerli ortalamayı fark etmek ve o normlara uygun olanı üretmeyi sürdürmek de gerekiyordu. Ama böylesi bir yol, toplumun beÄŸenilerinin sürekli deÄŸiÅŸmesi yüzünden beni kendime yabancılaÅŸma batağına götürürdü.

 

AÅŸağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen bir ÅŸairin düÅŸüncesi olabilir?

 

A) Toplumdaki eÄŸilimleri izlemek ÅŸairlerin üretkenliÄŸini yitirmesine neden olur.

 

B) Bir ÅŸair beÄŸenilmek için ortalamanın üstünde ürünler ortaya koymalıdır.

 

C) GeniÅŸ okur kitlelerinin bir ÅŸairi takdir etmesi onun sanatı adına kötüye iÅŸarettir.

 

D) Åžiirin kurallarına sıkı sıkıya uymamak ÅŸairin popülaritesini olumsuz etkiler.

 

E) Bir ÅŸairi özgün ve özel kılan, popüler olanı tercih etmiyor olmasıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

28. Ä°sviçre’de son dönemlerde uyku üzerine yapılan bir araÅŸtırmada uyku sorunu olmayan 12 saÄŸlıklı erkek, iki hafta arayla karanlık bir odada öÄŸleden sonra45 dakikalık uykuya yatırılmıştır. Ä°lk seferde sabit, ikincisinde ise hafifçe sallanan bir yatakta uyumaları saÄŸlanarak, çalışmaya katılan kiÅŸilerin beyinlerinin elektriksel etkinliÄŸi EEG yöntemi ile ölçülmüÅŸtür. AraÅŸtırma sonucunda ise sallanarak uyuyanların hafif uyku (N1) ve derin uyku (N2) aÅŸamalarına daha çabuk geçtikleri, derin uykuda daha uzun süre kaldıkları saptanmıştır.

 

Bu parçada sözü edilen araÅŸtırmanın amacı aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Gündüz uykusunun saÄŸlık üzerindeki etkilerini gözlemlemek

 

B) Uyku düzeni konusunda erkekler arasındaki farklılıkları belirlemek

 

C) Uyku rahatsızlıklarının uyku süresi ile iliÅŸkisini ortaya koymak

 

D) Cinsiyet faktörünün uyku süresi üzerindeki etkisini tespit etmek

 

E) Uykuya dalmak ile sallanmak arasındaki ilişkiyi incelemek

 

 

​

​

​

29.Zaman zaman susuzlukla karşı karşıya kalan büyük kentlerin asıl sorunu su kaynağı sıkıntısı deÄŸil, eldeki suyun kalitesinin düÅŸmesidir. DiÄŸer bir deyiÅŸle kentte sınırsız su kaynağı bulunsa da susuzluk yaÅŸanabilir. Bunun en büyük nedeni ise kirlenmedir. Ä°çme suyu kaynaklarının kirlilik derecesi belli bir düzeyi aÅŸtıktan sonra en geliÅŸmiÅŸ arıtma tesisleri bile bu kaynakları temizlemede yetersiz kalır. Bu sebeple susuzluk sorununun çözümü için yeni su kaynaklarının aranmasından çok baraj havzalarının daha iyi korunması, atıkların ayrıştırılarak yeniden kullanılması, çöplerin kontrol tesislerinde toplanması gibi uygulamalara gidilmesi gerekir.

 

Bu parçadan aÅŸağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?

 

A) Çöp ve atıkların dönüÅŸtürülmesindeki baÅŸarısızlığın su kaynaklarını azalttığına

B) Baraj havzalarındaki yetersizliÄŸin günümüz kentlerinin öncelikli sorunu olduÄŸuna

C) Su kaynaklarının kirlenmesinin arıtma tesislerindeki yetersizlikten kaynaklandığına

D) Temiz su kaynaklarındaki azalmanın atık kontrolü uygulamalarını önemli kıldığına

E) Doğal su kaynaklarındaki kirlenmenin alternatif kaynak arayışlarını hızlandırdığına

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

30."Bir ülkenin uygarlık düzeyi o ülkenin kâğıt tüketimi ile ölçülür." diye bir söz hatırlıyorum. Bana göre bu düÅŸünce artık geçerliliÄŸini kaybetti. Çünkü bugün kitap yazmak ve yayımlamak kâğıt kullanmadan da mümkün. Ä°leride ne olacağı bilinmez ama ÅŸimdilik basılı ve elektronik kitaplar varlığını birlikte devam ettiriyor.

 

Bu parçadan aÅŸağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?

 

A) Uygarlık üretme ve yayma aracı olan kâğıt, iÅŸlevini günümüzün teknolojik imkânlarıyla paylaÅŸarak sürdürmektedir.

 

B) Uygarlığın önemli ögelerinden olan kâğıdın tüketimi ile üretimi arasındaki denge geliÅŸmiÅŸlik göstergesidir.

 

C) Uygarlığın geliÅŸimi ve yayılımı ile kâğıt tüketimini iliÅŸkilendirmenin ne kadar doÄŸru olduÄŸu bugün açıkça görülmektedir.

 

E) Uygarlığı yalnız kâğıt üzerinden ölçmeye çalışmanın ne denli sığ bir düÅŸünce olduÄŸu yaygın olarak bilinmektedir.

 

E) Uygarlığın günümüzde ulaÅŸtığı nokta, elektronik kitap çağının kapılarını sonuna kadar açmaktadır.

 

 

 

31. Bu eser, insanın içine taÅŸ gibi oturan öykülerle dolu olmasıyla ayrı bir yere sahip. ÇoÄŸunda olaylar doÄŸrudan anlatılmıyor; en çok da bu hâliyle öyküler, didaktik olmanın tuzağına düÅŸmekten kurtuluyor. azarın öykülerindeki bazı noktaları kendince birleÅŸtiren okur, metne dâhil olarak yine kendince anlamlar üretiyor. Anlatılan öyküler içimizden birilerinin hikâyesi olduÄŸundan okur, günün sonunda iç açıcı bir resimle karşılaÅŸmıyor. Çünkü her öykü, toplumun bireye sık sık yaÅŸattığı haksızlığa uÄŸramışlık duygusunu okuruna hissettiriyor.

 

AÅŸağıdakilerden hangisi bu parçada söz edilen öykülerin bir özelliÄŸi deÄŸildir?

 

A) Etkileyicilik                           B) Yoruma açıklık

 

C) YaÅŸanmışlık                           D) Farklılık

 

                                E) Yol göstericilik

 

 

 

 

 

​

 

 

32.. KurÅŸun kalem yapan yaÅŸlı bir adam, yaptığı kalemleri satıcıya vermek için kutuya koyarken içlerinden birini kenara ayırdı ve ona “OlabileceÄŸin en iyi kalem olmak istiyorsan ÅŸu beÅŸ ÅŸeyi asla unutma!” diyerek ÅŸu öÄŸütleri verdi:

 

Hayatta baÅŸarılı olmak için öncelikle kendini, seni kullanmayı bilen bir kiÅŸinin ellerine almasına izin vermelisin.

 

Zaman zaman ucunu açacaklar ve bu sana acı verecek fakat daha iyi bir kalem olmak için buna katlanmalısın.

 

Yaptığın yanlışlara üzülme, yeniden yazma fırsatın olacak daima. Bu fırsatları kaçırma!

 

Seni sen yapan en önemli parçanın, içindeki kurÅŸun olduÄŸunu unutma!

 

Üzerinde dolaÅŸtığın her yüzeye kendine ait bir iÅŸaret bırakmalısın ve yazmaya devam etmelisin.

 

Bu parçada kurÅŸun kalem ustasının kaleme verdiÄŸi öÄŸütlere göre, kalemin baÅŸarı için sahip olması gereken özellikler arasında aÅŸağıdakilerin hangisi yoktur?

 

 

A) Gerçekçi olmak                   B) Sabırlı olmak

 

C) Umudunu korumak             D) Özünü hatırlamak

 

E) Özgün olmak

 

​

​

​

​

33.Edebiyatımızın unutulmaz eseri Hababam Sınıfı, dünün video izleyicisinden bugünün üç boyutlu sinema tutkunlarına, milyonların gönlünde taht kuralı 40 yılı geçiyor. Her zaman zevkle izlediÄŸimiz, kahkahalar attığımız, içimizi ısıtan Hababam Sınıfı, hepimizden bir parça bulundurur. Filmin bu baÅŸarısında yazarı Rıfat Ilgaz kadar yönetmeni Ertem EÄŸilmez’in de rolü büyüktür. Belirtilmesi gereken bir husus da filmin hepimizin aÅŸina olduÄŸu müziÄŸidir. YavaÅŸ çalındığında insana hüzün, hızlı çalındığında coÅŸku veren ve Hababam Sınıfı’nı zihnimize kazıyan müzik, Melih Kibar’ın bestesidir. Müzisyen bu eseriyle Altın Portakal Film Festivali’nde “En Ä°yi Film MüziÄŸi Ödülü”nü almıştır.

 

Bu parçada Hababam Sınıfı’yla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?

 

A) Başarısında nelerin etkili olduğuna

B) Seyircinin iç dünyasındaki tesirine

C) Türk sinemasında yarattığı etkilere

D) Edebî bir eserden sinemaya uyarlandığına

E) Farklı kuşaklara hitap ettiğine

 

 

 

​

 

 

 

 

34. 

  1. Gazeteci:

 

  1. ----

 

Uzman:— Bütün enerji kaynaklarını hesaba kattığımızda enerji tüketiminin XIX. yüzyılın başından beri on kat arttığını görüyoruz. Bunda dünya nüfusunun artmaya devam etmesinin yanı sıra teknolojik ilerlemelerin de payı var. Ülkelerin farklı enerji kaynaklarını bir arada kullanmaya baÅŸladığını da söylemek lazım.

 

Gazeteci:

 

(II) ----

 

Uzman: — Ülkeden ülkeye deÄŸiÅŸiklik gösterse de petrol dünya genelinde tahtını bırakmış deÄŸil. Hatta II. Dünya Savaşı’nın sona erdiÄŸi 1945 yılına göre yıllık tüketiminin dört katına çıktığını biliyoruz. Petrol tüm dünyada kullanılan enerjinin üçte birini saÄŸlamayı sürdürüyor. Onu sırasıyla kömür, gaz, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerji izliyor.

 

Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

 

A) (I) Nüfus hareketliliÄŸinin enerji gereksinimi ile iliÅŸkisi nedir?

 

enilenebilir enerji kullanımı hakkında ne söyleyebilirsiniz?

B) (I) Dünyadaki enerji kaynaklarının azalmasını nelere baÄŸlıyorsunuz?

 

Siz de petrolün birincil enerji kaynağı olduÄŸunu mu düÅŸünüyorsunuz?

C) (I) Dünyada enerji tüketiminin nasıl bir seyir izlediÄŸini düÅŸünüyorsunuz?

 

Gelecekte baÅŸlıca enerji kaynaklarının hangileri olacağını öngörüyorsunuz?

D)(I) Teknolojinin yanı sıra enerji tüketiminde sizce neler etkili?

 

Gelecekte petrole bağımlı olmaktan kurtulacak mıyız?

 

E) (I) Günümüzde üretilen enerji, tüketim ihtiyacını karşılayabiliyor mu?

 

Günümüz insanı hangi enerji kaynaklarını kullanmayı tercih ediyor?

 

 

​

 

 

35.- 36. soruları aÅŸağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

 

Gelenek ve inançlarımızda servi aÄŸacı, insanın doÄŸumdan ölüme kadar var olma çabasının bir sembolü olarak görülmüÅŸtür. Mevsimlerin zorlu ÅŸartlarına raÄŸmen yeÅŸilliÄŸini hiç kaybetmemesi ve dayanıklı olması ile serviler, hayatı tasvir etmektedir. Gövdesi semaya dik bir ÅŸekilde uzandığı için de servinin doÄŸruluÄŸu temsil ettiÄŸine inanılmaktadır. Onunla ilgili baÅŸka bir inanış da insana iyi ÅŸans getirdiÄŸi ve onu koruduÄŸudur. Ayrıca serviler, eski Türk kültüründe bolluk ve bereketi simgeleyen "hayat aÄŸacı" olarak da nitelendirilmiÅŸtir. AÄŸacın mevsim ÅŸartlarına raÄŸmen hep yeÅŸil kalması ise ölümsüzlüÄŸü simgeler. Aynı zamanda minareyi andıran servi, Osmanlı kültüründe de hayat aÄŸacına benzetilmiÅŸ ve dallarına konmuÅŸ kuÅŸların, hayatın içindeki canlıları temsil ettiÄŸi düÅŸünülmüÅŸtür.

 

 

 

 

35. Bu parçaya göre servi aÄŸacıyla ilgili inanışların ortaya çıkmasının temel nedeni aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) DiÄŸer aÄŸaçlara göre daha geniÅŸ bir alana yayılması

B) İnsan topluluklarının yaşamına fayda sağlaması

C) Ä°nsanın fiziksel özellikleriyle benzerlik göstermesi

D) Kimi özelliklerinden dolayı ona sembolik bir deÄŸer atfedilmesi

E) Ömrünün uzunluk bakımından insan ömrüne denk olması

 

 

 

 

​

 

 

36. Bu parçadan hareketle aÅŸağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?

 

A) Toplumun farklı katmanları tarafından benimsenen değerler kolayca yaygınlaşır.

 

B) Hayatı anlamlandırırken doÄŸadaki varlıklardan ve onların özelliklerinden faydalanılır.

 

C) Hayatın zorluklarına karşı çıkabilmek için bazı kültürel ve toplumsal deÄŸerler üretilir.

 

D) DoÄŸa olaylarını doÄŸru yorumlayabilen toplumlar, yaÅŸamı ve ölümü daha iyi anlayabilir.

 

E) DoÄŸadaki nesnelere anlam yüklenirken geçmiÅŸten gelen tecrübelerden yararlanılır.

 

 

 

 

37- 38. soruları aÅŸağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

 

Eskiden güvenlik ÅŸirketleri, piyasadan ikinci el bilgisayar ve sabit diskleri toplar, bunlardan kurtardığı verilere iliÅŸkin de raporlar yayımlardı. Bu raporlar bize “Siz bilgisayarınızdan özel bilgileri sildiÄŸinizi sanıyorsunuz ama bu iÅŸi düzgün yapmazsanız sildiklerinize baÅŸkaları kolaylıkla ulaÅŸabilir.” mesajını verirdi. GeçtiÄŸimiz aylarda bir güvenlik ÅŸirketi, benzer konuda yeni bir çalışmayı akıllı cep telefonlarıyla gerçekleÅŸtirdi. Åžirket, kullanılmış 20 telefonu piyasadan toplayarak veri kurtarma prosedürlerini uyguladı ve telefonlardan çıkan verileri deÄŸerlendirdi. Bu uygulamadan elde edilen sonuçlar ÅŸaşırtıcıydı. Åžirket sadece 20 telefondan; yaklaşık 40 bin fotoÄŸraf, 1000 Ä°nternet arama geçmiÅŸi, 750 e-posta ve kısa mesaj hatta bir adet onaylanmış kredi kartı bilgisine ulaşıldığını raporladı.

 

 

37.Bu parçada söz edilen araÅŸtırmanın sonucundan hareketle aÅŸağıdakilerin hangisine ulaşılabilir?

 

A) Teknoloji, yaptığımız iÅŸlemleri koruyabildiÄŸi ve ileriki aÅŸamalarda tekrar kullanıma sunabildiÄŸi için kiÅŸilerin hayatına kolaylık getirebilir.

 

B) Farklı uygulama ve araÅŸtırmalarla desteklenmediÄŸi sürece teknolojinin geliÅŸim hızının ne kadar ÅŸaşırtıcı olacağını görmek zaman gerektirir.

 

C) Elektronik cihazlardaki bilgiler silinmiÅŸ gibi görünse de baÅŸkalarının bu bilgilere eriÅŸebilme imkânının olması tehlike oluÅŸturabilir.

 

D) Akıllı telefonlardaki kiÅŸisel veriler, suçluların yakalanmasında ve hangi suçların iÅŸlendiÄŸinin belirlenmesinde yol gösterici olabilir.

 

E) Elektronik cihazlardaki verilerin silindikten sonra bile kurtarılmasına imkân veren teknoloji, bu cihazların üretim aÅŸamasında kullanılabilir.

 

 

 

38. Bu parçada belirtilen eski ve yeni araÅŸtırmalar;

I. incelenen teknolojik araçlar,

 

II. çıkış noktaları,

III. ulaşılan sonuçlar

bakımından karşılaÅŸtırıldığında hangilerinin benzeÅŸtiÄŸi söylenebilir?

 

A) Yalnız I                 B) Yalnız II                C) I ve III

 

D) II ve III                         E) I, II ve III


 

 

 

 

39- 40. soruları aÅŸağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

 

1815 yılının nisan ayında Endonezya’daki Tambora Yanardağı’nda büyük bir patlama oldu. Yanardağın yakınındaki yerleÅŸim bölgeleri volkanik külle kaplandı, atmosfere milyonlarca ton toz ve volkanik kül karıştı. YanardaÄŸdan çıkan gazlar yoÄŸunlaÅŸarak aeorsol bulutları oluÅŸturdu. Bu bulutlar yeryüzünün soÄŸumasına neden oldu. Küresel sıcaklık düÅŸtü, iklimler geçici olarak deÄŸiÅŸti. 1816 yılında Kuzey Yarım Küre'nin büyük bölümünde sıcak bir yaz mevsimi yaÅŸanmadı. Avrupa ve Kuzey Amerika’da soÄŸuk havanın ekinleri tahrip etmesiyle baÅŸlayan kıtlık nedeniyle salgın hastalıklar baÅŸ gösterdi. Yeryüzündeki etkileri zamanla azalsa da patlama, edebiyat ve sanat dünyası üzerinde kalıcı izler bıraktı. Patlamanın edebiyat dünyasına kazandırdığı eserlerin başında ise Frankenstein adlı roman geliyordu. 1816 yazında Ä°ngiliz yazar Mary Shelley, bu doÄŸa olayı yüzünden günlerce kapalı alanda yaÅŸamak zorunda kaldı ve 1818’de yayımlanan ünlü korku romanını iÅŸte bu günlerde kaleme aldı.

 

 

39.Bu parçada Tambora Yanardağı’nın patlamasıyla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?

 

A) Kültürel yaÅŸama olan etkilerine

B) Bazı bölgelerde neden olduÄŸu kuraklığa

C) Etkisinin hissedildiÄŸi coÄŸrafi bölgelere

D) Dünyanın ısınması üzerindeki etkisine

E) Atmosferde yarattığı değişikliklere

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

40. Tambora Yanardağı patlaması sonrasında Mary Shelley’nin ünlü romanı Frankenstein’ı yazmasıyla aÅŸağıdaki sözlerden hangisi iliÅŸkilendirilebilir?

 

A) Dalgaların kıyıya sürüklediÄŸi çer çöp, ıssız adadaki kiÅŸi için hazine deÄŸerindedir.

 

B) Rüzgârın uÄŸultusu sadece kulübesinin korunaklı duvarları arasındaki kiÅŸiye güzel gelir.

 

C) Bir çöl bedevisi için kum fırtınası, gündelik hayatın küçük cilvelerinden biridir.

 

D) Burada sel olup akan yaÄŸmurun hangi köydeki güle can suyu olduÄŸunu bilemezsin.

 

E) Yangının küle çevirdiklerini, ne kadar zaman geçerse geçsin yeniden yeÅŸertemezsin.

 

​

bottom of page