DİNLEDEBİYAT
Atın yiğidi kendine kamçı vurdurmaz.
1. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerden hangisi gerçek anlamında kullanılmıştır?
A) Ayağında, burnu aşınmış eski bir kundura vardı.
B) Dikiş makinesinin kolunu koparacakmış gibi çeviriyordu.
C) Çok uzaklardan atıldığı belli iki el silah sesi duyuldu.
D) İri, hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi.
E) Ninem, yorganımıza kırmızı çiçekli, basma bir yüz geçirdi.
2. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerden hangisi gerçek anlamında kullanılmıştır?
A) İlk damlalardan sonra yağmur birden coştu.
B) Bu söze, gençlerden biri ince bir karşılık verdi.
C) Serindi ama, tatlı bir ilkyaz akşamıydı.
D) Havalar ısınınca ağaçların tomurcukları patladı.
E) Gölün kıyılarını yapraksız, bodur ağaçlar kuşatmıştı.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "çalışmak" fiili, "Anneler, ne olursa olsun, çocuklarının isteklerini yerine getirmeye çalışırlar." cümlesindekiyle aynı anlamda kullanılmıştır?
A) Bugünkü toplantıya vaktinde gelmeye çalışacağım.
B) Bu projeyi yetiştirebilmek için gece gündüz çalıştım.
C) Bu akşam sadece matematik çalışacağım.
D) Buraya gelmeden önce İzmir'de çalışıyordum.
E) Kışın cumartesi günleri de çalışır.
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "bulmak" fiili, "Belki de bir ozan olarak geçirdiği yılları ilginç bulmamış." cümlesindekiyle aynı anlamda kullanılmıştır?
A) O kitapta, ozanın gerçek yaşam izlenimlerini taşıyan sadece iki şiir buldum.
B) Bu eserde, Tanzimat'tan Birinci Dünya Savaşı'na kadar yetişen üç kuşağı bir arada buluyoruz.
C) O klasik soruyu bana da soruyorlar: "Yahya Kemal'in şiirlerini nasıl buluyorsunuz?"
D) Ozan, kitabının sunu bölümünde, "Bazı şiirlerde savaş temasını bulacaksınız." diyor.
E) Çoktan beri hiç görüşmemiş olduğumuz için konuşa konuşa akşamı bulduk.
5. "Onların gelmesini nasıl özlem içinde beklerdik." cümlesinde "nasıl" kelimesinin cümleye kattığı anlam, aşağıdakilerden hangisiyle özdeştir?
A) Size nasıl bir kitap vereyim?
B) İlk yıllar nasıl istekle çalışmışlardı?
C) Bu acılı günlere nasıl dayandık?
D) O dağ köyüne nasıl gidecektik?
E) Bunu size nasıl anlatsam?
6. "Bu iki ülke arasındaki ilişkiler, bir süre sonra gerginliğedönüştü." cümlesinde, "gerginlik" yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümle eskisine göre karşıt bir anlam kazanır?
A) Gevşeme
B) Genişleme
C) Bütünleşme
D) Yakınlaşma
E) Yumuşama
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "beni" kelimesi kullanıldığı yere göre cümlenin en önemli öğesi durumuna getirilmiştir?
A) Dün sabah Ayten okulda beni aramış.
B) Arkadaşım Şubat tatilinde beni İstanbul'a çağırıyor.
C) Sınıfımı geçersem babam beni İzmir'e götürecek.
D) Öğretmen sınavda beni en ön sıraya oturttu.
E) Beni, yarın öğle tatilinde otobüs durağında bekle.
8. "Kelimeler kullanımlarına göre anlam kazanır; sözgelimi 'klasik' kelimesini hem olumlu hem olumsuz anlamda kullanabiliriz…"
Buna göre aşağıdakilerin hangisinde klasik kelimesi olumsuz anlamıyla kullanılmıştır?
A) O, klasik yazarların başında gelir.
B) Bu incelemede klasik romanlara ağırlık vereceğiz.
C) Klasik eserler her çağda yaşarlığını korur.
D) Yazınızda klasik benzetmelere yer vermişsiniz.
E) Klasik edebiyat büyük ölçüde kurallara yaslanır.
9. “Anadolu” kelimesinin, "Anadolu, hepimize hınç, şüphe ve emniyetsizlikle bakıyordu." cümlesindeki kullanılışına benzer bir kullanım, aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Ankara, bütün Orta Anadolu'ya bir iç kale vazifesini görmüştür.
B) Erzurum, Türkiye coğrafyasına 1890 metreden bakar.
C) O günlerde Konya'nın nasıl yaşadığını ve ne düşündüğünü bilmiyoruz.
D) İstanbul'un asıl iç manzarasını, bu sivil mimari oluşturmuştur.
E) Bursa kadar muayyen bir devrin malı olan bir başka şehir bilmiyorum.
10. "Çevremdekilerin söylediklerine kulak asan, davranışlarını onlara göre düzenleyen biri değilimdir. Bir işi kafama koydum mu mutlaka yaparım. Bunu herkes bilir. Bilmedikleriyse o "işe girişmeden önce yaptığım hesaplardır. Beni yadırgamaları biraz da bu yüzdendir. Şunu da söyleyeyim, başarısızlığa uğradığım çok olmuştur. Ancak böyle durumlarda kendimi suçlamam. Başarı kadar başarısızlığı da doğal karşılarım."
Bu parçada konuşan kişi için aşağıdaki niteliklerden hangisi kullanılabilir?
A) Kolayca etkilenen – duygusal
B) Kendine güvenen – planlı
C) Övüngen – işten kaçan
D) Şüpheci – insanlardan kaçan
E) Kendini eleştiren – aceleci
11. "Yaptıkları, söyledikleriyle çelişmez, özü sözüne uyar. Yaşayışı düşüncelerini tamamlar. Görevinin, yalnızca bilmek ve doğruyu göstermek değil, aynı zamanda, eğriyle savaşmak, iyiyi ve güzeli korumak olduğunu kavramıştır. Bu çabasında kararlıdır; gözünü budaktan sakınmaz. Kötümserliğe kapılmadığı gibi umutsuzluğa da düşmez. Ayaklan hep yerdedir. Haklı gördüğü gerçeklere bağlanmıştır."
Aşağıdaki niteliklerden hangisi tümüyle bu parçada tanıtılan kişiyle ilgilidir?
A) Dışadönük – uysal – akıllı – bilgili
B) Dengeli – adil – korkusuz – inatçı
C) Açık yürekli – azimli – duygulu – iyimser
D) Tutarlı – dürüst – cesur – akılcı
E) Gerçekçi – fedakâr – uyanık – disiplinli
12. "… Hayır. Kitapçıya gidiyorum, kendi ölçülerime göre seçiyorum. Şimdi eskiye oranla daha az, ama daha çeşitli kitap yayımlanıyor. Bir zamanlar çok kitap yayımlanırdı ama şiirde ve romanda bir tekdüzelik vardı."
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı olabilir?
A) Okuduğunuz kitapları kendiniz mi seçersiniz?
B) Kitap alırken yazarına dikkat eder misiniz?
C) Yeni yayımlanan roman ve şiir kitaplarında bir tekdüzelik olduğu kanısında mısınız?
D) Eskiye göre şimdi daha çeşitli kitap yayımlanması okumanızı etkiliyor mu?
E) Kitap seçerken, o kitaplarla ilgili eleştirilerden yararlanır mısınız?
13. "Bir yazar, bütün yazarlık amacının, çoktan unutulmuş bir dili, 'çocukluk dilini' yeniden bulmak olduğunu söyler. Hiç kuşkusuz bu, ilk kelimelerini kekeleyen bir çocuğun yapmak istediği gibi, nesneleri, 'gösteren ve duyuran kelimelerle' yani kelimelerin ilk ve temel anlamlarıyla gözlerimizin önüne sermek demektir. Böylece, özünden koparak soyutlaşmış, yalancı durumuna düşmüş, orta malı kelimelerin egemenliğine de son verilmiş olacaktır. Bundan da öte, gerçek haberleşme yeniden sağlanacak, gerçeğe gerçekliği kazandırılacaktır."
Bu parçada sözü edilen yazardan aşağıdakilerin hangisi beklenir?
A) Konuşma dilinde kullanılmayan kelimelere yer verme
B) Mecazlı anlatımdan kaçınma
C) Bir kavramı birden çok kelimeyle anlatma
D) Herkesin anlayamayacağı kelimeleri seçme
E) Yalın ve somut olmayan bir anlatımı yeğleme
14. "Yaygın bir ilke vardır: Bir hikâyeye başlarken, örneğin duvarda bir tüfeğin asılı olduğunu söylerseniz, o tüfek ya hikâyenin başında ya da sonunda mutlaka patlamalıdır. Yazar, o uzun hikâyesinde, büyük ölçüde, bu ilkeye uymuştur."
Parçada belirtilen ilkeye uyan yazar için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Her ayrıntının bir işlevi olması gerektiğine inanmaktadır.
B) Nesneleri adlandırmaya ağırlık veren gerçekçi bir yazardır.
C) Hikâyelerinde bol bol ayrıntıya yer vermektedir.
D) Eserlerinde, çevrenin kişi üzerindeki etkisini vurgulamaktadır.
E) Betimlemenin (tasvirin) gerekliliğine inanmaktadır.
15. "Sözünü sakınarak, tartarak kullanmak, güzel söz söyleme ustalığından daha değerli bir şeydir. Karşımızdaki kişiyi düşünerek konuşmak ise, yerli yerinde söylenmiş derli toplu sözlerden yeğdir. Konuya girmeden önce sözü uzun uzun ağızda gevelemek can sıkar; bir şeyi damdan düşer gibi söylemek ise etkiyi azaltır."
Bu parçada savunulan düşünceyle doğrudan ilgi kurulabilecek atasözü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir.
B) Söz dediğin, yaş deridir; nereye çekersen oraya gider.
C) Sözü söyle alana, kulağında kalana.
D) Bülbülün çektiği dili belasıdır.
E) Sözünü bil pişir; ağzını der devşir.
16. "İnsan geçmişiyle hesaplaşarak gelişir. En ileri ulusların, geçmişlerini iyi bilen uluslar olması bundandır. Geçmişe bağlı kalmak bir toplum için ne kadar zararlıysa geçmişi yok saymak da o derece zararlıdır. İlim de, fikir de, sanat da tohumlan nereden gelirse gelsin ancak belli bir toprağın koşullarıyla yani geçmişiyle uzlaşarak yaratıcı olabilir. Tanzimat'tan bu yana nice yenileşme çabalarımızın boşa gitmesi toprağımızı ve bu toprağın insanını iyi bilmememizden ötürüdür."
Bu parçaya göre, bir yenilik hareketinin amacına ulaşması aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?
A) Yeniliğin, toplumun belirli bir kesimini ilgilendirmesine
B) Toplumun değişik kaynaklardan gelecek yeniliklere açık olmasına
C) Yeniliğin, toplumun değerleriyle bağdaştırılmasın:
D) Yeniliğin, toplumun değişmekte olduğu bir zamanda yapılmasına
E) Toplumdaki yenilik taraftarlarının birlikte hareket etmelerine
17. "Kimi şairin şiirleri başından beri özgündür. Kimilerinin ise başlangıçta etkilenmelerden geçmesi yadırganmamalıdır. Benim ilk şiirlerimde çarpıcı bir özgünlük olmayabilir ama bir kendine özgülük olduğu da gerçektir."
Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen şaire ait bir düşünce olmayabilir?
A) Şairlerin birbirini etkilemesi doğaldır.
B) Başka şairlerden gelen etkileri özümleyebilmek gerekir.
C) Başkalarından hiç etkilenmeyen şairler de bulunabilir.
D) Şair, yerleşik değerlere ve kurallara uygun davranmalıdır.
E) Her şair zamanla kendi üslubunu bulur.
1984 Üniversite Sınavlarında Çıkmış Dil Bilgisi Soruları
1984 Üniversite Sınavlarında Çıkmış Dil Bilgisi Sorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...
18. "Konuya da biçime de çok önem verirdi. Konu genellikle evrensel olmalıydı: Ölüm, ıstırap, aşk yalnızlık gibi… Biçimde ise, ölçülü (vezinli) ve uyaklı (kafiyeli) şiir yazmaya çalışırdı. Garipçiler, ölçülü ve uyaklı şiire karşı çıkınca o da arada sırada ölçüyü ve uyağı bıraktı. Ama gene, arada bir eski alışkanlıklarını bırakmak istemez, ölçülü ve uyaklı şiirler yazardı."
Burada sözü edilen şair, sanatı açısından aşağıdaki özelliklerden hangisini taşımaz?
A) Yenilikleri bir ölçüde izleyen / Kendini yenileyebilen
B) Günlük yaşamla ilgisiz / Devrinin akımlarına uyabilen
C) Belirli konuların dışına çıkmayan / Zaman zaman "geleneksel şiire bağlı
D) Karamsar bir düşünüşe bağlı / Yeniliklere tamamen kapalı olmayan
E) Toplumun sorunlarından kopuk / Şiirde kural tanımayan
19. "Ne kadar yetersiz olursa olsun, hiçbir eleştirmen kalkıp da bir eserin yalnız uzunluğuyla ya da hacmiyle bizde hayranlık uyandırabileceğini söylemez sanırım. Evet, yalnız hacminin büyüklüğüyle ancak bir dağ bizde yücelik duygusu uyandırabilir. Ama, edebiyat eserlerini değerlendirmeye gelince, iş değişir. Bir hikâyeyi, bir romanı, bir şiiri ya da oyunu değerlendirirken başka ölçütler gerekir."
Parçada öne sürülen düşünceye göre, aşağıdakilerden hangisi bir eseri değerlendirmeye yönelik yargılardan biri olamaz?
A) Sanatçı yer yer iç konuşma tekniğine başvuruyor.
B) Bu bin sayfa, romancının geniş soluklu bir sanatçı olduğunu gösteriyor.
C) Şiirdeki ses düzeni kelimelerin istiflenişinden doğuyor.
D) Romandaki kişiler olayların akışı içinde değişiyor.
E) Öykü boyunca bitkiler ve hayvanlarla ilgili benzetmeler sürüp gidiyor.
20. "Ben de gerçekçilikten yanayım. Ama burada yazar gerçekçi olacağım diye ne yapmış? Olaylara köylünün gözüyle bakmış, olaylar karşısında onun düşündüğü gibi düşünmüş; köylünün hayatı, düşünceleri, yazarın kafasından geçmemiş gibi verilmiş. Oysa yazar, gerçeğe kahramanlarının gözüyle değil, kendi gözüyle bakmalıydı. Yazarın kafası burada bütünden kopmuş gerçekleri saptamaktan öteye geçmiyor; bu, sismografların depremi saptaması gibi bir şey…"
Bu parçada sözü edilen yazara yöneltilen eleştiriler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Sorunlardan söz ederken yaratıcılığını kullanmaması, kendinden bir şeyler katmaması
B) Kendi düşünceleriyle kahramanların düşüncelerini kaynaştırmaması
C) Sorunları tek tek olaylar olarak alması, kökenine inmemesi
D) Yer yer olayın akışını keserek okuyucuya bilgi vermesi
E) Sorunları kendi düşünce süzgecinden geçirmeden vermesi
21. "Rablais ve Montaigne, zihinleri dünya hayatına çevirdikten sonra Fransız edebiyatının ilk keşfettiği realite insandır. Ama bu insan, tarihi, coğrafi ve toplumsal koşullar dışındadır, örneğin cimri insandır, cömert insandır, zalim insandır, açgözlüdür, zengindir, fakirdir, galiptir, mağluptur. Ama henüz filan şehirde, falan mahallede yaşayan uzun boylu, mavi gözlü, otuz yaşında yahut başka özel nitelikleri olan insan değildir."
Bu paragrafta yazar aşağıdakilerden hangisine karşı çıkmaktadır?
A) İnsanın çok genel nitelikleriyle tanıtılmasına
B) Fransız edebiyatında, gerçek insanın ele alınmasına
C) İnsan konusu işlenirken tarihi gerçeklerin göz önünde bulundurulmasına
D) İnsana, Rablais ve Montaigne'nin bakış açısı ile bakılmasına
E) İnsanın çok yönlü olarak tanıtılmasına
22. "Bir şair, başkalarının şiirlerinde geçen kelimeleri kullanabilir. Bunun gibi o şiirlerin konularını, temlerini, düşüncelerini yeniden işleyebilir. Ama bu özellik onu 'taklitçi' yahut 'değersiz' saymayı gerektirmez. Yeter ki o, bu kullanış ve işleyişte başkalarından ayrılabilsin. Başkalarından aldıklarına, etkilenmelerine kendi kişiliğinin damgasını basabilsin. Onları ayrı bir görüş, biçim ve yöntemle yeni bir bireşime sokabilsin. Kısacası şiirinde bir kişilik gösterebilsin."
Bu paragrafa en uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Eskimeyen Şair
B) Şiirde Öz ve Biçim
C) Yenilikçi Şair
D) Şiir Tekniği
E) Şair ve Özgünlük
23. "Feride zeki, başarılı ve afacan bir kızdı." cümlesindeki virgülün (,) görevine benzer bir kullanım aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?
A) Sıtkı Efendi bu kasabada, herkesten uzak yaşar.
B) Nahit, okul sıralarında tiyatroya merak sarar.
C) Selim çevrede saygılı, sessiz bir genç olarak tanınır.
D) Ahmet, karısı Zehra ile Antep'ten İstanbul'a göçer.
E) İzzet Ağa bir gece yine sancılanır, komaya girer.
24. "Yangın çok geçmeden söndürülmüştü." cümlesindeki özne-yüklem ilişkisi aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) O acılı haberi duyunca çok üzülmüştü.
B) Yüzbaşı Cemil, savaşın ilk gününde omzundan vurulmuştu.
C) Çocuk, yatağından kalkarak annesine sıkı sıkı sarılmıştı.
D) Ahmet Refik, yokuşun başına doğru yorulmuştu.
E) Onların bağırtılarını duydukça sinirleri iyice gerilmişti.
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, yüklem durumundaki eylemin nedeni belirtilmemiştir?
A) O acılı haberden sonra üzüntüsünden hastalandı.
B) Bağırtıları duyunca korkusundan kayalıkların arkasına gizlendi.
C) Bütün gün yürümekten iyice yoruldu.
D) Gerçekleri söylemediğini sözlerinden anladı.
E) Bu ıssız köyde yalnızlıktan bunaldı.
26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özne, açıklayıcısıyla birlikte verilmiştir?
A) Soğuk kış gecelerinde onları, geride bıraktıklarımızı, düşünüyorduk.
B) Kalabalıktan biri, yaşlı bir adam, elini kaldırdı.
C) Ülkemize, özlediğimiz yere, sonunda dönmüştük.
D) Adam, istediği para verilirse, yapacağını söyledi.
E) Çocuğun dudakları, susuzluktan olacak, iyice çatlamıştı.
27. "Sabaha kadar mışıl mışıl uyumuştu." cümlesindeki "mışıl mışıl" ikilemesiyle görev yönünden özde; olan öğe aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Radyoda adım adım Anadolu'yu tanıtan bir program izledik;
B) Masaya saçak saçak bir örtü örtmüşlerdi.
C) Onlarla sesimizi hiç yükseltmeden ağır ağır konuştuk.
D) İç cebinden deste deste paraları çıkarıp attı.
E) Değişik renklerden demet demet güller hazırladı.
28. Aşağıdaki cümlelerden bir paragraf oluşturmak istense, bunlardan hangisi o paragrafın giriş cümlesi olur?
A) Nice eserler, biçimce zayıf ve çirkin olduklarından başarı kazanamamıştır.
B) Sanat eseri, içerikle biçimden örülmüş bir bireşim, bölünmez bir bütündür.
C) Öyleyse, tek başına ne içerik ne de biçim bir eseri değerli kılmaya yetmez.
D) Bundan ötürü, bir eserin değerlendirmesini yalnızca biçim ya da yalnızca içeriğe göre yapmak yanlıştır.
E) Özce anlamsız, içeriği hiçe sayan eserler de kısa sürede unutulmuştur.
29. "Onun için zevkine ve keyfine düşkün ne kadar memurlar varsa, hep burasını ister, buraya yerleşirdi."
Bu cümlenin anlatımındaki bozukluk, nasıl giderilebilir?
A) "ne kadar"dan sonra, "çok" getirilerek
B) "ister" ve "yerleşirdi" yüklemleri çoğullaştırarak
C) "zevk" ve "keyif" kelimeleri çoğullaştırarak
D) "memurlar"dan çoğul eki atılarak
E) "hep" kelimesi, "hepsi" biçimine getirilerek
30. "Köy romanı, gerçeklerimizi tam olarak işleyememiştir. Köy romanı diye bir tür, başlangıçta bir zorlama tür olarak çıkmıştır ortaya. Birtakım kent aydınlarımız, konusunu köy hayatından alan, gerçekte ise o hayattan kaynaklanmayan sorunlar üstünde kalem oynatmaya itilmiştir. Karabibik, Küçük Paşa bu türün başını çekmiştir. Köy romanı, köyden çıkmış, kentlerde eğitilmiş aydınlarca başlatıldı. Ama onlar da yer yer yaşlı kadınları köylü şivesiyle konuşturma sevdasında ve saplantısında duralayıverdiler."
Bu paragraftan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Köy romanı geleneği köy kökenli yazarlar tarafından başlatılmıştır.
B) Kimi kent aydınları, kendilerini köy romanı yazmaya zorlamışlardır.
C) Gerçek köy romanı konularını köy sorunlarından almalıdır.
D) Karabibik ve Küçük Paşa, köy romanı türünün en başarılı örnekleridir.
E) Kimi yazarlar, kişilerini köylü ağzıyla konuşturmayı, köy romanı için yeterli saymışlardır.
31. "Bir tür olarak halk şiiri, çağını çoktan doldurmuş bulunmaktadır. Halk şiirinin özünde, eskiden beri ayırıcı nitelik olarak bilinen öğeler değişmiştir. Bir Karacaoğlan, içinde bulunduğu kültürün biçimleriyle şiir söylemekteydi. Bir Pir Sultan da Öyle. Âşık Veysel için bunu söyleyebilir miyiz? O, büyük kentlerdeki kültürle, radyo ve gazetenin köye getirdiği kültürle karşı karşıyadır. Eski biçimleri kullanmış ama içerikte o kültürden devşirebildiği değerleri yazmıştır. Çağdaşları gibi o da içinden kopup çıktığı toplum kesimini tam yansıtamamıştır."
Bu paragraftan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı hangisidir?
A) Günümüzde halk şiirini besleyen kaynaklar gittikçe azalmaktadır.
B) Âşık Veysel, sadece biçim yönünden geleneksel halk şiirinin bir uzantısıdır.
C) Pir Sultan da Karacaoğlan gibi çağının özelliklerini şiirinde yansıtan bir ozandır.
D) Radyo ve gazetenin köye ulaşması, Âşık Veysel'in şiirini olumsuz yönde etkilemiştir.
E) Günümüz halk ozanlarının eserlerinden, onların hangi çağda yaşadıkları kestirilemez.
CEVAPLAR
1-D 2-E 3-A 4-C 5-B 6-E 7-A 8-D 9-C 10-B 11-D 12-E 13-B 14-A 15-E 16-C 17-D 18-E 19-B 20-D 21-A 22-E 23-C 24-B 25-D 26-B 27-C 28-B 29-D 30-B 31-A