google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0 1987 Üniversite Sınavında Çıkmış Dil Bilgisi Soruları I dinledebiyat
top of page

1. "Süzülmek" kelimesi aÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde "akmak" anlamında kullanılmıştır?

​

A) Gözlerinden yanaklarına yaÅŸlar süzülüyordu.

B) Çocuk, kapı aralığından yavaÅŸça içeriye süzüldü.

C) Sandal, durgun suda bir kuÄŸu gibi süzülüyordu.

D) Hastalıktan zayıflamış, süzülmüÅŸtü.

E) Uçurtma havalanmış, göklerde süzülüyordu.

 

 

 

 

2. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde "bağırmak" kelimesi ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır?

 

A) Odanın camlarını açmış bağırarak ÅŸarkı söylüyordu.

B) Sokaktan geçen sebzeci:"Taze domates…" diye bağırıyordu.

C) Balıkçılar, rüzgârın uÄŸultusundan ancak bağırarak anlaÅŸabiliyorlardı.

D) "Bunu nasıl yaparsın!" diye bağırarak çıkıp gitti.

E) Tren uzaklaşırken arkadaşına: "Yine görüÅŸelim." diye bağırdı.

 

 

 

 

 

 

3. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde  "olmalı" kelimesi ötekiler- den farklı anlamda  kullanılmıştır?                                                

 

A) Ahmet Ankara'dan dönmüÅŸ olmalı.

B) O, liseyi geçen yıl bitirmiÅŸ olmalı.

C) Soruları cevaplarken çok dikkatli olmalı.

D) AyÅŸe, Ä°ngilizceyi çok iyi biliyor olmalı.

E) Bugünlerde Çukurova'ya bahar gelmiÅŸ olmalı.

 

 

 

 

 

4. "Yıkmak" kelimesi aÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde "Ä°ÅŸi gene bana yıktığını öÄŸrenince çok kızdım." cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?

 

A) Bir kamyon eÅŸyayı kapının önüne yıkıp gittiler.

B) Odanın duvarını yıkarak salonu biraz daha genişlettiler.

C) Bu acının onu yıkacağını başından beri biliyordu.

D) Suçu kardeÅŸine yıkmanın yanlış olduÄŸunu anladı.

E) Dün akÅŸamki fırtınanın yıktığı aÄŸaç yolu kapatmış.

 

 

 

 

5. "Dil" kelimesi, aÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde "düÅŸünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı" anlamında kullanılmıştır?

 

A) Dilinden, Karadenizli olduğu anlaşılıyordu.

B) Tevfik Fikret'i anlayabilmek için Servet-i Fünun dilini iyi bilmek gerekir.

C) Müzik kadar güçlü ve evrensel bir dil yoktur.

D) Namık Kemal'in tiyatrolarında kullandığı dil oldukça sadedir.

E) KonuÅŸma dili kimi yönleriyle yazı dilinden ayrılır.

 

​

​

6. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde beÄŸenme, takdir etme söz konusudur?

 

A) Çocuk dediÄŸin söz dinler.

B) Okul dediÄŸin böyle olur.

C) ÖÄŸrenci dediÄŸin düzenli çalışır.

D) Köy dediÄŸin aÄŸaçlı olur.

E) Arkadaş dediğin yardım eder.

 

 

 

 

7. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde karşılaÅŸtırma söz konusudur?

 

A) O, kendinden baÅŸkasını hiç düÅŸünmez.

B) Bu iÅŸ hepinizden çok, beni düÅŸündürüyor.

C) Bana göre onun en sevilmeyen yanı, baÅŸkalarını küçümsemesidir.

D) Yılın çok sevilen ÅŸarkısını bize dinletti.

E) Yarışmada en iyi dereceyi almak için çok çalıştı.

 

 

 

 

 

8. Bir çocuÄŸa, kendisini ne kadar sevdiÄŸinizi anlatacağınıza, sıkıca sarılın; onunla çok daha iyi iletiÅŸim kurmuÅŸ olursunuz.

Bu cümlede anlatılmak istenene en yakın yargı aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Çocuklara davranışlarımızla örnek olmalıyız.

B) Çocuklar büyüklerden gerçek sevgi beklerler.

C) Davranışlar çocukları sözden daha çok etkiler.

D) Çocuklar bir ÅŸeyi dinlemekten sıkılırlar.

E) Çocuklarla iletiÅŸim kurmak zor bir iÅŸtir.

 

 

 

 

 

9. Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıt kavramlar bir arada kullanılmıştır?

 

A) Hani ol gül gülerek geldiÄŸi demler ÅŸimdi

B) Gönüldendir ÅŸikâyet kimseden feryadımız yoktur

C) Baki kalan bu kubbede bir hoÅŸ ÅŸada imiÅŸ

D) AÄŸlarım hatıra geldikçe gülüÅŸtüklerimiz

E) Neler çeker bu gönül söylesem ÅŸikâyet olur

 

 

 

 

 

10. AÅŸağıdaki cümlelerde geçen deyimlerden hangisi ötekilerden farklı anlamdadır?

 

A) Acele hazırlanıp yola koyuldu.

B) Haberi alınca yaÄŸmur kar demeden yola düÅŸtü.

C) SıcaÄŸa kalmamak için erkenden yola çıktı.

D) Birkaç yıl sonra gerçekleri görerek yola geldi.

E) Ä°ÅŸini gücünü bırakıp yola düzüldü.

 

 

11."Özel" kelimesi, aÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde yanlış kullanılmıştır?

 

A) Bu, Türkiye'ye Özel bir durumdur.

B) Çocuk, Özel okullardan birinde öÄŸrenciydi.

C) Annesi, onun için özel yemekler yapmıştı.

D) Her oyunun özel kuralları vardır.

E) Kendisine özel iÅŸlem yapılmasını istemiyordu.

 

 

 

 

12. (I)Otobüste (II)önümde oturan çocuk eÄŸilmiÅŸ, (III)annesinin kulağına (IV)durmadan(V)alçak sesle bir ÅŸeyler fısıldıyordu.

​

Bu cümlede numaralanmış sözlerden hangisi atılırsa cümlenin anlamında daralma, eksilme olmaz?

 

A) V.        B) IV.        C) III.         D) II.              E) I.

 

 

 

 

 

13. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluÄŸu vardır?

 

A) Güzel sanatlar, insanın duygu dünyasını zenginleÅŸtirir.

B) Çarşıya çıkarken para çantamı yanıma almamışım.

C) Son aldığım kitabı bir türlü okuma fırsatı bulamadım.

D) Okul öncesi döneminde, çocuk tiyatrosunun önemli bir yeri vardır.

E) Sergideki resimlerimin hepsi kendi eserimdir.

 

 

 

 

 

14. Birbirine karşı davranışlarının nasıl olması ya da olmamasını anlatıyor.

 

Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸu aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerden hangisiyle giderilebilir?

A) "olması" yerine "olmasını" sözü getirilmeli

B) "karşı" sözü atılmalı

C) "karşı"dan sonra "olan" sözü getirilmeli

D) "olmamasını" yerine "olmaması gerektiÄŸini" sözü getirilmeli

E) "davranışlarının" sözü cümle başına getirilmeli

 

 

 

 

 

 

15. Her belirti hastalık demek anlamına gelmez.

Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸu aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerden hangisiyle giderilebilir?

 

A) "demek" sözü atılmalı

B) "her belirti" yerine "belirtiler" sözü getirilmeli

C) "hastalık" tan sonra "baÅŸlamış" sözü getirilmeli

D) "gelmez" yerine "taşımaz" sözü getirilmeli

E) "belirti" den sonra "kesinlikle" sözü getirilmeli

 

 

 

16. Her isteÄŸi yerine gelse de yüzü yine de gülmez.

Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸu aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerden hangisiyle giderilebilir?

 

A) "her isteÄŸi" yerine "istekleri" sözü getirilmeli

B) "gelse de" yerine "gelse bile" sözü getirilmeli

C) "gülmez" den önce "hiç" sözü getirilmeli

D) "yerine gelse de" sözü yerine "yapılsa da" sözü getirilmeli

E) "yine de" sözü atılmalı

 

 

 

17. Bir sorunun üzerinde enine boyuna düÅŸünmeyi, anlamak için çaba harcamayı öÄŸrenmemiÅŸler.

Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸu aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerden hangisiyle giderilebilir?

 

A) "üzerinde" yerine "üzerine" sözü getirilmeli

B) "düÅŸünmeyi" yerine "düÅŸünerek" sözü getirilmeli

C) "anlamak"tan önce " onu" sözü getirilmeli

D) "düÅŸünmeyi" yerine "düÅŸünmek" sözü getirilmeli

E) "harcamayı"dan sonra "nedense" sözü getirilmeli

​

​

18. Onun öykülerindeki kiÅŸilere iÄŸne batırın, batırdığınız yerden kıpkırmızı kan sızdığını göreceksiniz.

Burada sözü edilen öykücünün anlatımı için aÅŸağıdakilerden hangisi doÄŸrudur?

 

A) Seçkin ve etkili kelimeler kullanmaktadır.

B) Gereksiz benzetmelerden kaçınmaktadır.

C) Mizahi bir anlatıma başvurmaktadır.

D) Varlıkları olduÄŸundan üstün göstermektedir.

E) Kahramanları canlı bir biçimde anlatmaktadır.

 

 

 

 

19. Kenar mahalleler. Birbirine geçmiÅŸ, yaÅŸlanmış tahta evler. Kiminin kaplamaları biraz daha kararmış, kiminin balkonu biraz daha eÄŸrilmiÅŸ, kimi biraz daha öne eÄŸilmiÅŸ, kimi biraz daha çömelmiÅŸtir. Hepsi hastadır; onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum.

​

Bu parçanın anlatım biçimi, aÅŸağıdakilerden hangisine bir örnektir?

 

A) Betimleme (tasvir)

B) Tartışma

C) Açıklama

D) Öyküleme (hikâye etme)

E) Örnekleme

 

 

 

20. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

 

A) Bu toplantıya Yusuf'da katıldı mı?

B) O da gitse olmaz mıydı sanki?

C) Bu tür çalışmalar da yararlı oluyor mu?

D) O da çok baÅŸarılı bir öÄŸrenci deÄŸil miydi?

E) O da Ä°zmit'te mi oturuyor?

 

​

​

21. Kitabı kapadı. SokaÄŸa çıktı. Bahar geliyordu. GüneÅŸli fırtınalar, renk renk çiçekler… ve baÅŸka insanlarla birlikte.

Bu parçada üç noktanın (…) kullanılış gerekçesi aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Sözün bir yerde kesildiÄŸini anlatma

B) Cümlenin bitmediÄŸine dikkati çekme

C) Bir alıntının atlanan yerlerini belirtme

D) Söylenmek istenmeyen sözcükler olduÄŸunu belirtme

E) Benzer örneklerin sürdürülebileceÄŸini gösterme

 

 

 

 

22. "Küçük yemyeÅŸil bir bahçe" sözleri aÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde özne görevinde kullanılmıştır?

 

A) Ev, küçük yemyeÅŸil bir bahçenin ortasındaydı.

B) Küçük yemyeÅŸil bir bahçeyi geçerek eve geldik.

C) Evin arka kapısı, küçük yemyeÅŸil bir bahçeye açılıyordu.

D) Perdeyi açınca küçük yemyeÅŸil bir bahçe gördüm.

E) Evin arkasında küçük yemyeÅŸil bir bahçe vardı.

 

 

 

 

23. AÅŸağıdakilerden hangisi, öznesi ortak olan bir sıralı cümledir?

 

A) Radyo çalıyor; oturanlar onu ilgiyle dinliyorlardı.

B) Evden sessizce çıktık; sokakta lambalar yanmıyordu.

C) KonuÅŸa konuÅŸa geldiler; evin önünde durdular.

D) Kentin güneyine bakıyorum; evler sisten gözükmüyor.

E) Gürültüler artıyor; kimse kimseyi duymuyordu.

 

 

 

 

24. “Tembeller baÅŸarılı olamaz.” Bu cümledeki "tembel" kelimesi "sıfat olduÄŸu halde isim olarak kullanılmıştır.

AÅŸağıdakilerin hangisinde böyle bir kelime yardır?

 

A) Fidanlar susuz kalmış.

B) Gençler aÄŸaç dikiyor.

C) Askerler bahçede spor yapıyor.

D) Çocuklar eve döner dönmez uyudu.

E) Arabalar yolun kenarına park edilmiş.

 

 

 

25. AÅŸağıdaki dizelerin hangisinde yüklem, kelime çeÅŸidi bakımından ötekilerden farklıdır?

 

A) Sen de çiçek açtın erkenden

Küçük zerdali aÄŸacım

B) Kar yine başladı yağmaya

Küçük zerdali aÄŸacım

C) Daha maviydi damarların

Küçük zerdali aÄŸacım

D) Bak kaim yapılı aÄŸaçlara

Küçük zerdali aÄŸacım

E) Åžimdi okÅŸar hafif hafif rüzgâr

Küçük zerdali aÄŸacım

 

​

​

26. AÅŸağıdaki dizelerin hangisinde yansımadan türemiÅŸ bir yüklem vardır?

 

A) Döne döne ardın sıra melerim.

B) KuÅŸlarınız birbiriyle ötüÅŸür.

C) Keklik gibi taÅŸtan taÅŸa sekersin.

D) İnip aşkın deryasını boyladı.

E) Ayrılık elinden bağrım eziktir.

 

 

 

27. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, fiile eklenen -miÅŸ, -mış, -muÅŸ eki cümleye "baÅŸkasından duyulma, aktarılma" anlamı katmaktadır?

 

A) Az ışıkta okuyorsun; gözün kanlanmış.

B) Çok yorulmuÅŸsun; dinlenmen gerek.

C) SoÄŸuktan dudakların çatlamış; biraz krem sür.

D) AyÅŸe dün sinemaya gitmiÅŸ; ama filmi beÄŸenmemiÅŸ.

E) Pasta güzel olmuÅŸ; biraz daha alabilir miyim?

 

 

 

28. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir isim tamlaması kullanılmıştır?

 

A) KardeÅŸimin böyle bir ÅŸey yapacağını sanmıyordum.

B) Okulunun ne zaman açılacağını bile bilmiyordu.

C) Arkadaşının kitabını bulamayınca çok üzüldü.

D) Evinin düzenli olmasına özen gösterirdi.

E) Sarsıntının önce nerede duyulduÄŸu öÄŸrenilemedi.

​

​

​

​

29. Yüklemi geçiÅŸli fiil olduÄŸu halde nesne kullanılmamış cümle, aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Dikkatli bakmayınca fark göremezsiniz.

B) Dikkatli bakmayınca fark bulamazsınız.

C) Dikkatli bakmayınca farkına varamazsınız.

D) Dikkatli bakmayınca farkında olamazsınız.

E) Dikkatli bakmayınca fark edemezsiniz.

 

​

​

 

 

30. AÅŸağıdaki cümlelerden hangisinin fiil kipinde anlam kayması yoktur?

 

A) Tatilimi genellikle Ä°zmir'de geçiriyorum.

B) Okula gitmek için hazırlanıyor.

C) Sen hiçbir sözünü tutmuyorsun.

D) Bugün arkadaÅŸlar bize geliyorlar.

E) Yarın İstanbul'a gidiyorum.

 

 

​

31. AÅŸağıdaki cümlelerden hangisinin yüklemi, çatı bakımından öbürlerinden farklıdır?

 

A) Beğendiğim halı Kayseri'de dokunmuş.

B) Yılbaşı için bütün vitrinler süslenmiÅŸ.

C) Yerler daha yeni silinmiÅŸ.

D) Bulaşıklar çok iyi temizlenmiÅŸ.

E) KardeÅŸim yatmadan önce yıkanmış.

​

1987 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil Bilgisi Soruları

1987 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil Bilgisi Sorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...

32. Ah o kadrini bilmediÄŸim günler

Koklamadan attığım gül demeti

Suyunu sebil ettiÄŸim o çeÅŸme

Eserken yelken açmadığım rüzgâr

​

Duygu ve düÅŸüncelerini böyle dile getiren bir kimse aÅŸağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

 

A) Vurdumduymaz

B) Karamsar

C) Mutsuz

D) Duygulu

E) Umutsuz

 

 

 

 

 

33. YaÅŸlıya gence, yerliye yabancıya, kendisini sevene sevmeyene kulak verir; onları dinler; onlarla tartışır. Ä°nsanları hiçbir zaman küçümsemez; herkesi anlayışla karşılar.

​

Böyle bir kimsenin belirgin özelliÄŸi aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) BaÅŸkalarının görüÅŸlerini benimseme

B) Herkes tarafından sevilme

C) Ä°nsanlara karşı hoÅŸgörülü davranma

D) Herkesle senli benli olma

E) Yumuşak başlılığıyla tanınma

 

 

 

 

 

 

34. Bizde tiyatro eleÅŸtirisi oldukça öznel bir nitelik taşıyor. Yani bir ÅŸeyi aşırı derecede övme ya da iyice batırma anlamına geliyor yahut suya sabuna dokunmadan, yuvarlak sözlerle geçiÅŸtirmeye dönüÅŸüyor. Oysa bir eleÅŸtiri yazısından beklenen, söz konusu oyunu, belli nesnel ölçütlerin ışığında, çeÅŸitli açılardan, çeÅŸitli yönleriyle aydınlatmasıdır.

​

Bu parçada tiyatro eleÅŸtirilerinin bir kusuru olarak aÅŸağıdakilerin hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?

 

A) Eserde bulunmayan üstün nitelikleri, varmış gibi gösterme

B) Eseri tanıtırken açık ve anlaşılır bir dil kullanmama

C) Eserle ilgili gerçek bilgiler vermeye özen göstermeme

D) Eseri tanıtacak önemli noktaları belirtmeme

E) Eserin olumlu yanlarını görmezlikten gelme

 

 

 

35. Uzun süredir romanlar üzerinde çalışıyorum. Nice romanı, yazar olarak titizlikle, inceleyerek okudum. Bu çalışmalarımın sonunda "Bir romanın büyüklüÄŸü nasıl anlaşılır?" sorusuna yanıt buldum. Sorarım: "Hangi romanı okuduktan sonra bir kez daha okuma gereksinmesi duydunuz?"

​

Bu parçaya göre yazarın "büyük roman" ölçütü aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Yazarının ününü sürdürmesi

B) Yeniden okuma isteği uyandırması

C) Romanın ilk günkü deÄŸerini koruması

D) GeniÅŸ bir okuyucu kitlesini ilgilendirmesi

E) Konunun, ilgi çekici nitelikler taşıması

 

​

​

36. Bir çevirmenin baÅŸarılı bir çeviri yapabilmesi için öncelikle, yazarla arasında bir baÄŸ kurabilmesi gerekir. Her çevirmenin, her yazarın kitabını baÅŸarıyla TürkçeleÅŸtirebileceÄŸine inanmak yanlıştır. Yazar ile çevirmen arasında gizli bir baÄŸ, bir görüÅŸ ve üslup birliÄŸi olmadıkça yapılan çeviri baÅŸarılı olmaz. Bu nedenle de belirli yazarların kitaplarını, belirli çevirmenlerin TürkçeleÅŸtirmesi gerekir.

​

Bu parçadan aÅŸağıdaki yargıların hangisine ulaşılamaz?

 

A) Çevirmen, eseri kendine özgü üslubuyla ÅŸekillendirerek okuyucuya ulaÅŸmaya çalışır.

B) Çevirmen, üslupça kendine yakın sanatçıların eserlerini seçmelidir.

C) Çevirmenle eserin yazarı arasında görüÅŸ yakınlığı bulunmalıdır.

D) Bir çevirmen, her eserin çevirisinde baÅŸarılı olmayabilir.

E) Ä°yi bir çeviride eserin üslûbunun da göz önünde bulundurulması gerekir.

 

 

 

 

 

 

37. Otuz yıldır Ä°stanbul’dayım. Åžimdiye kadar altı tane kayığım oldu. Profesyonel balıkçılarla balığa çıkıp aÄŸ çekiyorum. Denizi bu kadar yaÅŸadıktan sonra deniz üzerine çok daha saÄŸlam hayal kurabilirim. Yani hayal zenginliÄŸi eÅŸittir yaÅŸam zenginliÄŸi diyorum. Ne kadar çok yaÅŸamış, kendini olgunlaÅŸtırmış, doÄŸayla, insanla zenginleÅŸtirmiÅŸsen, roman yaratısında da o kadar zengin olabilirsin.

Bu parçada asıl söylenmek istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Romancının eserlerinde anlattığı ÅŸeylerin kaynağı, yaÅŸadıkları deÄŸil, kendi yararına gücüdür.

B) Sanatçı roman yazmadan önce mesleÄŸi dışındaki konularla ilgilenmelidir.

C) Deniz kıyısı, sanatçının havalini geliÅŸtirmesi için uygun bir ortamdır.

D) Romancının hayali, kendisi hayatla iç Ä°çe olduÄŸu ölçüde geliÅŸir.

E) Hayatı boyunca bilgisini artıran sanatçı doÄŸayı daha iyi anlar.

 

 

 

 

 

 

 

38. Küçük bir çocukken dünya benim için burası dernekti. BiriktirdiÄŸim para elimde, buradaki kitapçılara koÅŸardım. Hani nerede onlar? Ben, hep bu kaldırımlar üzerinde, bu dükkânlar arasında, bu sokağın hava sı içinde büyümemiÅŸ miydim? Bu kaldırımlar üzerinde bütün düÅŸlerimi dolaÅŸtırmamış mıydım? Onlar, bütün dileklerim bu cadde üzerindeki yaÅŸamda toplanmıyor muydu?

Bu parçada aÅŸağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?

 

A) Çocukluk günlerine duyulan özlem

B) DüÅŸ kırıklıklarını hatırlamanın gereksizliÄŸi

C) Çocukken elde edilemeyen ÅŸeylere duyulan istek

D) Çocukluk anılarını düÅŸünerek yaÅŸanılan mutluluk

E) Eski yaÅŸama biçiminin deÄŸiÅŸmesine karşı tepki

 

​

​

39. Bir Türk, Dede Korkut'u, KöroÄŸlu'nu özümlememiÅŸse, o kültüre varamamışsa, Türk masallarını, Türk romanlarını hatta bir AÅŸk-ı Memnu romanını bilmiyorsa, yalnız Batıyı örnek alarak roman yazamaz. Önce kendi toprağının yarattığı kültürle özdeÅŸleÅŸmesi gerekir. Ayrıca dünyada klasik romanın vardığı son aÅŸamayı da bilmek zorundadır.

​

Bu parçada asıl söylenmek istenen, aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Romancının iÅŸi, baÅŸka kültürleri taklit deÄŸil, özgün, yerli eserler vermek olmalıdır.

B) Ä°yi bir roman yazabilmenin ilk ÅŸartı, yerli edebiyatı bütün yönleriyle tanımaktır.

C) Romancılarımız önce eski, yerli eserleri örnek almalı, sonra Batının tekniÄŸine geçmelidir.

D) Romancının ana malzemesi halk edebiyatından derleyeceÄŸi öÄŸeler olmalıdır.

E) Romancılarımız ürünlerini dünya romanının geliÅŸim aÅŸamalarına göre vermelidir.

 

 

 

 

 

 

40. Uluslararası düzeye yükselmenin ilk basamağı, kendi yurdunu, ulusunu iyi tanımak, onlara ilgi ve sevgi duymaktır. Çünkü evrensele giden yol, ulusalın baÄŸrından geçer. Yabancı ülkelerde sevilmek ve sesini duyurmak isteyen bir sanatçı için en kestirme yol, eserlerini kendi toprağının özsuyu Ä°le beslemektir.

​

Bu parçada bir sanatçının uluslararası alanda tanınması için aÅŸağıdakilerden hangisinin gerekliliÄŸi vurgulanmaktadır?

 

A) Ülkesinde tanınmış bir sanatçı olma

B) Ulusunun özelliklerine ters düÅŸmekten kaçınma

C) Eserlerinde ulusal özellikleri yansıtma

D) Halkının sorunlarına ilgi duyma

E) YaÅŸamını kendi ülkesinde sürdürme

 

 

 

 

 

 

 

 

 

41. Edebiyattaki önemli yerine karşın, arkadaÅŸlarını kendisinden yukarıda görür, onların yazılarını kendininkilerden çok üstün tutar, yetenekli bulduÄŸu arkadaÅŸlarını yüreklendirirdi. ArkadaÅŸlarının baÅŸarılı bir hikâyesi, bir ÅŸiiri, onun için pek içten bir sevinç kaynağı olurdu. Onlardan birisinin beÄŸendiÄŸi bir yazısını, öteki arkadaÅŸlarına haber vermekten, okumaktan zevk duyardı.

​

Bu parçada sözü edilen sanatçı aÅŸağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?

 

A) HoÅŸgörülü – duygulu

B) Yetenekli – duyarlı

C) Anlayışlı – özverili

D) Çalışkan – yardımsever

E) Alçakgönüllü – iyi niyetli

 

 

 

42. Daha 50 yaşına gelmemiÅŸtim. Zengindim, ünlüydüm, saÄŸlığım yerindeydi, aklı başında çocuklarım vardı. Birdenbire hayatım duruverdi. Soluk alabiliyor, yiyip içiyor, uyuyordum. Ama yaÅŸamak deÄŸildi bu. Hiçbir ÅŸeyi istemiyordum artık. Ä°stenecek hiçbir ÅŸey olmadığını biliyordum. Hayat, birinin yaptığı saçma bir ÅŸaka gibi geliyordu bana. Kırk yıl boyunca çalış, didin, ilerle; sonra da ortada hiçbir ÅŸey olmadığını gör!

​

Bu sözleri söyleyen bir kiÅŸi aÅŸağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?

 

A) YaÅŸama isteÄŸim yitiren

B) Kazandığı başarıların yetersizliğine inanan

C) GördüÄŸü bir durumdan aşırı ölçüde etkilenen

D) Uğradığı haksızlıklarla sarsılan

E) YaÅŸamdan ne beklediÄŸini bilemeyen

 

 

43. Dünya yuvarlağı üstünde, sınırlarla ayrılmış bölgelerde konuÅŸulan diller, birbirlerini her zaman etkilemiÅŸ; bu etki, bir çeÅŸit kaçakçılık yoluyla bir sınırdan öbür sınıra geçmiÅŸtir. Deyimlerde, atasözlerinde bile bu böyledir. "Yuvarlanan taÅŸ yosun tutmaz." deriz ya, bunun kaynağı bir Fransız özdeyiÅŸidir.

Bu parçada asıl söylenmek istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Dilimiz, Fransız dilinden etkilenmiştir.

B) Bizdeki atasözlerine baÅŸka uluslarda da rastlanır.

C) Dillerin birbirlerinden etkilenmesi doğaldır.

D) Deyimlerle atasözlerinin çıkış yerleri belli deÄŸildir.

E) ÖzdeyiÅŸler evrensel anlam taşır.

 

 

44. Tevfik Fikret'in yıllardır övülen "Doksan BeÅŸe DoÄŸru" ÅŸiirinin gerçekte ne ilgisi vardır ÅŸiirle? Åžiir, kendisi için deÄŸil de içerdiÄŸi fikirler için sevilince sonuç bu oluyor iÅŸte. Åžekil ve dil kalmayınca öz de kalmıyor; ÅŸiir de ÅŸiir olmaktan çıkıyor.

​

Bu parçada asıl söylenmek istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Åžairler, düÅŸüncelerini duyurmak için nazmı yeÄŸlemiÅŸlerdir.

B) Åžiirin anlamı ve içerdiÄŸi düÅŸünceler Önemli deÄŸildir.

C) Bizde ÅŸiirler yalnızca içerdiÄŸi düÅŸüncelere göre deÄŸerlendirilmektedir.

D) Biçim ve dil, ÅŸiirin temel öÄŸeleridir.

E) "Doksan BeÅŸe DoÄŸru" ÅŸiirinde biçimden çok düÅŸünceye önem verilmiÅŸtir.

 

 

 

 

 

 

45. Åžiirin, baÅŸka bir ÅŸeyle karıştırılmaması gereken özel bir yapısı vardır. Çözümlemeye kalkışılınca da çeÅŸitli öÄŸelerin kurduÄŸu bir dünya olarak çıkar karşımıza. Ä°yi bir ÅŸiir, zengin ayrıntıların, ÅŸaşırtıcı inceliklerin kaynağıdır. Tükenmeyen bir kaynak olan ÅŸiir, sadece kendisinin olan bir yapıyla ortaya çıkar. Kelimeleri bir araya getirme ustası olan ozana göre ÅŸiir, "ÅŸiir olduÄŸu için" önemli ve deÄŸerlidir.

​

Bu parçada asıl söylenmek istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Åžiirin güzelliÄŸi, içerdiÄŸi ayrıntılardan gelir.

B) Sanat ürünleri arasında en kalıcı olanı ÅŸiirdir.

C) Her ozanın kendine özgü bir ÅŸiir anlayışı vardır.

D) Åžiir, kendine özgü özellikleri olan bir sanattır.

E) Ozan kendini tümüyle süre adayan kiÅŸidir.

 

​

​

46. Åžiir yazdığım yıllarda aklımdan dizeler geçirir, dizeler kurardım. Bunlar, yavaÅŸ yavaÅŸ istediÄŸim ÅŸiiri ortaya çıkarırdı. Deneme için böyle bir yoldan geçmek imkânsızdır. Çünkü deneme akılda yazılamaz. Gerçi zaman zaman, örneÄŸin yolda giderken, dolmuÅŸta, vapurda, denemenin herhangi bir yerinde yapacağım bir deÄŸiÅŸiklik aklıma gelebilir. Ama bu, denemenin kendisi deÄŸildir.

​

Bu parçada asıl söylenmek istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Her edebiyat türünün kendine özgü güçlükleri vardır.

B) Şiir yazma, denemeden daha fazla zaman alır.

C) Şiirin oluşturuluşu denemeninkinden farklıdır.

D) Sanatçı, eserinde her an düzeltme gereÄŸi duyabilir.

E) Åžiir, zaman içinde, kendiliÄŸinden oluÅŸur.

 

​

 

 

 

47. Ömrünün büyük bir bölümünü dış ülkelerde geçiren Abdülhak Hâmit'in, ne dil kaygısı olmuÅŸtur ne de dil bilinci. Üç dilin karışımı Osmanlıcadan aldığı kelimelerle, gönlünce bir sözlük yapmış ve bu sözlükten seçtiÄŸi kelimeleri ÅŸiirlerinde dilediÄŸi gibi kullanmıştır. Belki de uzun süre yabancı ülkelerde yaÅŸamış olduÄŸundan, dili, Türkçenin tadından, havasından, inceliÄŸinden yoksun, genellikle tutarsız ve karışıktır.

Bu parçadan çıkarılacak en kapsamlı yargı aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Hâmit'in ÅŸiirini anlamak oldukça güçtür.

B) Uzun süre yurt dışında kalması Hâmit'in dilini olumsuz yönde etkilemiÅŸtir.

C) Arapça, Farsça bilmeden Hâmit'i anlamak olanaksızdır.

D) Hamit, ÅŸiirlerinde kendine özgü zengin bir dil kullanmıştır.

E) Hâmit'in belirli bir dil anlayışı yoktur.

 

 

​

 

 

48. Müzelerimizi birkaç günlüÄŸüne kapatsak hiç kimsenin bundan haberi bile olmaz. Çünkü müzelerimizi gezenlerin çoÄŸu yabancılar. Okullar da olmasa, müzelere yerli izleyici bulmak sorun olur. Okulların da müze gezilerinin bilinçli olduÄŸunu sanmıyorum, bir piknikten farkı yok neredeyse. Ä°ÅŸte bu nedenlerle, geniÅŸ kesimde bir müze isteÄŸinin var olduÄŸundan kuÅŸkuluyum.

​

Bu parçada aÅŸağıdakilerin hangisine  deÄŸinilmemiÅŸtir?

 

A) Müzelerimize gösterilen ilgi yeterli düzeyde deÄŸildir.

B) Okullarımız müzelerden yararlanamamaktadır.

C) Halkın müzelere gitme alışkanlığı yoktur.

D) Müzeler iÅŸlevini yerine getirememektedir.

E) Müzelere, ilgiyi çekmek için bazı tedbirler almak gereklidir.

 

 

49. Kitaplarımın sayısını kaça çıkarabilirim, bilmiyorum. SaÄŸlığımı hesaba katmayacak olursam bu, biraz da okurlarıma baÄŸlı. Åžimdilerde okuyucular kitaplarıma istek duyuyorlar; ama bir gün "Ey yazar, artık yeter!" derlerse ben ne yaparım?

Bu parçanın sonuna aÅŸağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun düÅŸmez?

 

A) DoÄŸrusu bunu düÅŸünmek bile istemiyorum.

B) Sanırım kalemi bir daha elime almakta güçlük çekerim.

C) "Okurların ilgisizliğinden bana ne!" der yoluma devam ederim.

D) Her ÅŸeyden önce okurlarımın ilgisizliÄŸi beni üzer.

E) "Bugüne kadar yazdıklarım bana yeter mi?" diye düÅŸünürüm.

 

 

 

50. Hiçbir ÅŸair, hiçbir hikâyeci yalnız bugün için yazmaz; ölümsüzlüÄŸe özenir. EleÅŸtirmeci ise böyle bir düÅŸ kuramaz; o bilir kendisinin geçici olduÄŸunu: BaÅŸkalarının eserlerini tanıtıp sevdirecek ya da deÄŸersizliÄŸini gösterip yıkacak; inandığı doÄŸrulan yaydıktan sonra...........

DüÅŸüncenin akışına göre bu parçanın son cümlesi aÅŸağıdakilerden hangisiyle tamamlanabilir?

 

A) o da ün kazanacak

B) kendisi de unutulup gidecek

C) o türden eserler verecek

D) onu da eleÅŸtirenler çıkacak

E) baÅŸka eleÅŸtirilere yönelecek

 

 

51. —- Büyük sanatçı bu özellikleriyle belli olur. Mendelsohn'a bakınız. MüziÄŸi güzel olmasına güzel ama hiçbir özgün yanı yok. Oysa kiÅŸisel bir ÅŸeyler söylemek gerek. Ä°ÅŸte bu yetenek Beethoven'da vardı. Onun ne diyeceÄŸi hiç bilinmezdi. Edebiyatta da böyledir bu, öbür sanatların tümünde de.

​

Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun cümle aÅŸağıdakilerden hangisidir?

 

A) Sanatta önemli olan anlamın gizli kalmasıdır.

B) Sanat eseri, özünde farklılık taşımalı, bir yenilik getirmelidir.

C) Sanat eserinin sevilmesi güzel olmasına baÄŸlıdır.

D) Sanatın dili yalın ve anlaşılır olmalıdır.

E) Sanat eseri benzerleri arasından hemen seçilebilmelidir.

 

 

52. Etkileri günümüze deÄŸin gelmiÅŸ eserlere bakılırsa, bunların, yazıldıkları çağı yansıttıkları görülür. Böylesi eserlerde sanatçı, yaÅŸadığı çevre ve zamanı, ülke ve toplumu; eÄŸilimleri, düÅŸünce ve beÄŸenileriyle birlikte dile getirir. Kısacası, çağını ana çizgileriyle canlandırır. Biz de bu eserlere bakarak o çağın temel özelliklerini az ya da çok öÄŸrenebiliriz.

​

DüÅŸüncenin akışına göre, aÅŸağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir?

 

A) Oysa her sanat eseri, okuyucuya bilgi vermek amacıyla yazılmaz.

B) Oysaki sanat eseri çağın göstergesi olmalıdır.

C) Ne var ki bunlar, bir eserin niteliÄŸini belirleyebilecek etkenler deÄŸildir.

D) Bu bakımdan her kalıcı eserin, yaratıldığı çaÄŸa ayna tuttuÄŸu söylenebilir.

E) Belki de sanat eseri, en önemli iÅŸlevini yerine getirmiÅŸ olur.

 

 

CEVAP ANAHTARI

1-A 2-D 3-C 4-D 5-C 6-B 7-B 8-C 9-D 10-D 11-A 12-A 13-E 14-D 15-A 16-E 17-C 18-E 19-A 20-A 21-E 22-E 23-C 24-B 25-C 26-A 27-D 28-C 29-E 30-B 31-E 32-A 33-C 34-B 35-B 36-A 37-D 38-A 39-B 40-C 41-E 42-A 43-C 44-D 45-D 46-C 47-E 48-E 49-C 50-B 51-B 52-D

bottom of page