

DİNLEDEBİYAT
Atın yiÄŸidi kendine kamçı vurdurmaz.
1990 Üniversite Sınavlarında Çıkmış Dil Bilgisi Soruları
1990 Üniversite Sınavlarında Çıkmış Dil Bilgisi Sorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...
1. "En iyisi, iÅŸi oluruna bırakmak; biraz geniÅŸ olunuz." cümlesinde "geniÅŸ" sözcüÄŸünün anlamına en yakın kullanım, aÅŸağıdakilerden hangisinde vardır?
​
A) Bu konuda oldukça geniÅŸ bilgi sahibiydi.
B) Geniş bir soluk aldıktan sonra konuşmaya başladı.
C) Oldukça geniÅŸ bir dost çevresi vardı.
D) GeniÅŸ iÅŸ imkânları varken yine de çalışmazdı.
E) Her olaydan kolayca etkilenmeyen geniş bir adamdı.
​
2. AÅŸağıdakilerden hangisinde altı çizili söz, anlamca ötekilerden farklıdır?
​
A) Çocuk bu yıl sınıfını geçebilirdi; ancak hastalandı.
B) Ne de olsa o, bu iÅŸten anlayan birisiydi.
C) Arkadaşımız çok zeki idi; yalnız, çalışmıyordu.
D) Bahar geldi; fakat havalar daha ısınmadı.
E) Ne var ki o, bu konuda gerçekten haksızdı.
​
3. "Bu konunun önemini ona anlatabilmek için —- " sözleri, aÅŸağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa cümle, "karşısındakini inandırmak için uzun süre konuÅŸmak" anlamını kazanır?
​
A) sözü baÄŸladım
B) hemen sözünü kestim
C) çok dil döktüm
D) derhal söz aldım
E) sözümü esirgemedim
​
4. Resimlere bakarken, geride bıraktığım yıllar birer birer gözlerimin önünden geçti.
Bu cümleye altı çizili sözün kattığı anlam, aÅŸağıdakilerin hangisinde vardır?
​
A) Olayları daha gerçekçi bir yaklaşımla deÄŸerlendirmeyi öÄŸrendim.
B) Kişi, başkalarının başına gelenlerden ders almasını bilmelidir.
C) Bugün, geçmiÅŸte yaÅŸadığım kimi olayların anlamını çok daha iyi kavrayabiliyorum.
D) Okulun bahçesinde koÅŸup oynayan çocukları görünce, öÄŸrencilik günlerimi anımsadım.
E) İnsan, zaman zaman, yapmak isteyip de gerçekleÅŸtiremediÄŸi ÅŸeyleri düÅŸünür.
​
5. Böylesine ince eleyip sık dokuyan kimse görmemiÅŸtim.
Altı çizili deyimin bu cümleye kattığı anlam, aÅŸağıdakilerin hangisinde vardır?
​
A) O, bir iÅŸe baÅŸlamadan önce iÅŸi, bütün ayrıntılarıyla tartıp karar verir.
B) Dıştan çok hoÅŸ görünen bu iÅŸin, ne kadar güç olduÄŸunu bir ben bilirim.
C) Yazıyı, yeniden inceleyip düzelttikten sonra daktilo edeceÄŸim.
D) Bundan sonra, onun neler yaptığını sık sık kontrol etmelisin.
E) Önemsiz bir konuyu bu kadar büyütmen çok yersizdi.
​
6. AÅŸağıdaki cümlelerden hangisi, üslupla ilgili bir yargıdır?
​
A) Romancının iÅŸi, insanların hangi koÅŸullar altında, nasıl düÅŸündüÄŸünü göstermektir.
B) Bir romancı roman kişilerini yargılamamalı, onların yansız bir tanığı olmalıdır.
C) Bir romanın başarısı, yaşanmış olayları anlatmış olmasına bağlıdır.
D) Bir romanın kalıcılığı, okuyucusunun ilgisini çekmesiyle ölçülür.
E) Romancı, roman kiÅŸilerinin karakterlerini çizerken onların diliyle konuÅŸmak zorundadır.
​
7. AÅŸağıdaki cümlelerden hangisi, söyleyenin kiÅŸisel düÅŸüncesini içermemektedir?
​
A) Bu sanatçımızın, oyun yazarları arasında kendine özgü bir yeri vardır.
B) Hangi türde yazarsa yazsın, bu sanatçının insanı ele alış biçimi deÄŸiÅŸmiyor.
C) Ansiklopedilerde romancılığı da belirtildiÄŸi halde, ders kitaplarında adı oyun yazarları arasında geçiyor.
D) Her oyununda özgün olma, insanı derinliÄŸine tanıtma ve yansıtma çabasını sürdürüyor.
E) Arı bir Türkçeyi, konusu ne olursa olsun, bütün oyunlarında baÅŸarıyla kullanıyor.
8. AÅŸağıdakilerin hangisinde, ikinci cümle birincisinin açıklaması deÄŸildir?
​
A) Dili bir kâğıda benzetebiliriz. DüÅŸünce, kâğıdın ön yüzü; ses, arka yüzüdür.
B) Bilgilerimizi dil yoluyla elde ederiz. DüÅŸüncelerimizi ise dilin yapı taşı olan sözcüklerle biçimlendiririz.
C) İnsan gerçeÄŸi hepimizin malıdır. Kötü adamda da bizden bir parça var, kahramanda da.
D) Mimar Sinan'ın yapılarında olaÄŸanüstü bir bitmiÅŸlik vardır. Ne bir tuÄŸla eksik, ne bir tuÄŸla fazla.
E) Bazen keÅŸke gazete olmasaydı diyorum. Gazetenin zamanımı çaldığını düÅŸünüyorum.
9. (I) Sanatçı, çocuk kitaplarında, yetiÅŸkin yazınının konusu sayılan insan iliÅŸkileri, yabancılaÅŸma, kimlik arayışı gibi sorunları iÅŸler. (II) BaÅŸka bir deyiÅŸle, çaÄŸdaÅŸ dünyanın sorunlarını masalsı bir biçimde çocuk dünyasına aktarır. (III) Çocukların bu yolla bilinçlenmelerini ve eleÅŸtirel bir bakış kazanmalarını ister. (IV) Bunun için de onlara düÅŸsel bir ortam deÄŸil, gerçeklerle yüz yüze gelecekleri bir dünya sunar. (V) Bu özelliÄŸi nedeniyle çocukların yanı sıra yetiÅŸkinler de yazarın kitaplarını büyük bir ilgiyle okurlar.
​
Yukarıdaki parçada sözü edilen sanatçının amacı, numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilmiÅŸtir?
​
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
10. (I) Baharın geldiÄŸi, aÄŸaçların çiçek açmasından belliydi. (II) Gökyüzü masmaviydi. (III) Koca bir mevsim toprağı altına alan ve köyü örten kar, daÄŸların tepesine çekilmiÅŸti. (IV) Ayaz yoktu; yel de esmiyordu. (V) Yamaçtaki tarlalarda çift süren köylüler vardı.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, ötekilerden farklı bir duyu organı aracılığıyla algılanan ayrıntılara yer verilmiÅŸtir?
​
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
11. (I) Kapıyı uzun boylu, güler yüzlü bir adam açtı.
(II) Önce beni tepeden tırnaÄŸa ÅŸöyle bir süzdü.
(III) Sonra, büyük bir incelikle beni salona buyur etti.
(IV) Ona ÅŸair olduÄŸumu söyleyince gözleri parladı.
(V) Åžiirler ve ÅŸairler üzerine uzun uzun konuÅŸtuk.
​
Yukarıdaki cümlelerin hangisinde, gözleme yer verilmemiÅŸtir?
​
A) I. B) II. C) III. D) IV E) V.
​
​
12. AÅŸağıdaki cümlelerden hangisi, sanatçının resim tekniÄŸi ile ilgili tutumunu yansıtmaktadır?
​
A) Resimlerimde ÅŸehir insanıyla, onun kültürel yapısını yansıtmaya çalışıyorum.
B) Benim dilim, resimlerim olduÄŸu için, onlarla kimi zaman hüznümü, kimi zaman da sevincimi yansıttım.
C) Işığın etki gücünden de yararlanarak, sıcak renkleri ön plana çıkarıyorum.
D) Sevgisiz bir dünya düÅŸünemediÄŸim için, "sevgi"yi resimlerimden hiç eksik etmedim.
E) Son resimlerimde kadın-erkek yaÅŸamına yeni bir boyut kazandırmayı amaçladım.
​
​
13. GerçeÄŸin yalnız bir parçasını söylemek, gerçek üstüne hiçbir ÅŸey söylememektir.
AÅŸağıdakilerden hangisi, bu cümleye yakın anlamdadır?
​
A) Gerçek, deÄŸiÅŸtirilerek anlatılırsa inandırıcılığından çok ÅŸey yitirir.
B) Gerçek, ancak bütünüyle ortaya konulduÄŸu zaman, eksiksiz anlatılmış olur.
C) GerçeÄŸi bütün yönleriyle anlatmak sakıncalıysa, onun bir bölümü anlatılmalıdır.
D) GerçeÄŸi anlatabilmenin koÅŸulu, onu bütün yönleriyle bilmektir.
E) Gerçekler gizlenmek isteniyorsa, deÄŸiÅŸik anlatım yolları aranmalıdır.
14. İnsanların en kötüsü, en fazla kabuÄŸuna çekilen, yüreÄŸini yalnız kendine çevirendir; en iyisi de sevgilerini eÅŸitçe, herkesle paylaÅŸandır.
​
AÅŸağıdakilerden hangisi, bu cümleye yakın anlamdadır?
​
A) Çevresindekilerle iliÅŸki kurmayanlar kötü, onları ayrını gözetmeden aynı ölçüde sevenler ise iyi insanlardır.
B) İyi insanlar, bütün sıkıntılarını, sevdiklerine hiç çekinmeden anlatırlar.
C) BaÅŸkalarından kaçan, kendi yalnızlıkları içinde yaÅŸayan insanlar, kötülük düÅŸünürler.
D) Çevresinden uzaklaÅŸma, insanı sevgisizliÄŸe iter.
E) İnsanın sevgi görmesi, baÅŸkalarına sevgi göstermesine baÄŸlıdır.
​
​
15. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, "de" baÄŸlacıyla aynı anlama gelen bir sözcük kullanılmıştır?
​
A) Hasta olmasaydım onu karşılamaya giderdim.
B) Yalan söylese bile aÄŸzımı açmayacaktım,
C) Yerine yenisini alsan daha iyi olur sanıyorum.
D) SokaÄŸa çıkacaksak paltolarımızı giyelim.
E) Yerime bakacak birini bulursam, yarın gelmeyeceğim.
​
​
16. Türkçede, ad tamlamalarında kaynaÅŸtırma sesleri n ve ÅŸ'dir.
AÅŸağıdaki sözcüklerden hangisiyle bir ad tamlaması yapılırken bu kurala uyulmaz?
​
A) elma
B) yara
C) su
D) yazı
E) mavi
​
17. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, "ama" sözcüÄŸü, pekiÅŸtirme görevinde kullanılmıştır?
​
A) Çok zorladım; ama yaran olmadı.
B) Bir zamanlar burada eski ama sağlam bir ev vardı.
C) Bir derdin var senin; ama bana söylemek istemiyorsun.
D) Yine gelecekmiÅŸ; ama çok kalmayacakmış.
E) O günden sonra onu hiç, ama hiç görmedim.
​
​
18. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, zarf tümleci yoktur?
​
A) Biz bu geziye katılacağız.
B) Geceyi uyuyarak geçireceÄŸiz.
C) Bizimle gelirseniz pek sevineceÄŸiz.
D) Erkenden yola çıkacağız.
E) Her ÅŸeyi ayrıntılarıyla düÅŸüneceÄŸiz.
​
​
19. Saraçhanebaşı'ndaki yıllanmış BozdoÄŸan Kemeri’nin eteklerine yaslanmış eski bir medrese olan müze binası, bu tür sergilerle izleyicilerine geçmiÅŸten geleceÄŸe uzanan ilginç köprüler kuruyor.
​
Bu cümlenin öznesi, aÅŸağıdakilerden hangisidir?
​
A) Saraçhanebaşı'ndaki yıllanmış BozdoÄŸan Kemeri
B) Bozdoğan Kemerinin eteklerine yaslanmış eski bir medrese
C) ilginç köprüler
D) geçmiÅŸten geleceÄŸe uzanan ilginç köprüler
E) Saraçhanebaşı'ndaki yıllanmış BozdoÄŸan Kemerinin eteklerine yaslanmış eski bir medrese olan müze binası
​
​
20. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisi, yapısına göre basit, söz dizimine göre devrik bir fiil cümlesidir?
​
A) Bu opera, eski bir müzik öÄŸretmeninin hayat hikâyesine iliÅŸkinmiÅŸ.
B) Aynı romanın birçok çevirilerinin yapıldığını biliyoruz.
C) Bütün bu iddialar, bir tek ÅŸeyi ortaya koyuyor bence.
D) Son okuduÄŸum romanda olay örgüsü karmaşık.
E) O anda vereceÄŸi yanıtı düÅŸünüyordu galiba.
​
​
21. AÅŸağıdaki cümlelerden hangisi, özne, nesne, zarf tümleci ve yüklemden oluÅŸmuÅŸtur?
​
A) O basketbol maçım ben izlememiÅŸtim.
B) GüreÅŸ milli takımımız, önümüzdeki hafta Polonya'ya gidecek.
C) İki büyük takım arasındaki maç, berabere sonuçlandı.
D) Takım arkadaşım, attığım topu hemen yakaladı.
E) Geçen seneki yarışmalara bizim okul katılmadı.
​
​
22. Arada sırada telefonla görüÅŸüyoruz.
​
Bu cümlenin yüklemi çatı bakımından, aÅŸağıdaki cümlelerden hangisininkiyle benzerlik göstermektedir?
A) Kendisiyle sık sık buluşuyorduk.
B) Zor bir işin altına girmiştik.
C) Öfkesi sonunda yatışmıştı.
D) DostluÄŸumuz günden güne geliÅŸiyordu.
E) Evine gidip mutluluklar dilemiÅŸtik.
​
23. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
​
A) Üzerinde eskimiÅŸ, rengi atmış bir palto vardı.
B) Kipriklerine kadar toza toprağa bulanmıştı.
C) Evler uzaktan belli belirsiz görünüyordu.
D) Irmağın kıyısında oynayan çocuklar vardı.
E) AkÅŸam, arabalara binerek köye döndüler.
​
24. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde boÅŸ parantezle belirtilen yere noktalı virgül (;) getirilmelidir?
​
A) "Yoo ( ) güvercinlerime dokunmayınız." dedi.
B) At ölür, meydan kalır ( ) yiÄŸit ölür, ÅŸan kalır.
C) Çocuk, bütün cesaretini ( ) belki de düÅŸünme gücünü kaybetmiÅŸti.
D) Yuvarlak yüzlü, beyaz saçlı ( ) otuz yaÅŸlarında bir adamdı.
E) Ahşap ( ) iki katlı, eski bir evde oturuyordu.
​
25. Bayan (I) satıcıya vitrinde gördüÄŸü (II) kazağın (III) eÅŸini almak (IV) istediÄŸini (V) söyledi.
​
Bu cümledeki anlam karışıklığını gidermek için numaralanmış yerlerin hangisine virgül (,) getirilmelidir?
​
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
​
26. Sokaktan gelen gürültü gittikçe artıyor, ürkütücü, korku verici çığlıklara dönüÅŸüyordu.
​
Bu cümledeki eylemlerde görülen dereceleniÅŸ biçimi, aÅŸağıdakilerin hangisinde vardır?
​
A) Birçok konuda onlar gibi düÅŸünüyor, olaylar karşısında onlar gibi davranıyordu.
B) Kızdığı zaman gözü dünyayı görmeyen, huysuz biri olurdu.
C) Sorunlar, zamanında çözüm bulunmadığı için günden güne büyüyor, çözülmesi güç bir hal alıyordu.
D) Genç kız, dirseklerini dizlerine dayamış, derin derin düÅŸünüyordu.
E) Bu haberi duyunca üzüldü, kimseye bir ÅŸey söylemeden, sessizce odadan çıktı.
​
​
28. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, aynı anlama gelen sözcüklerin bir arada kullanılması anlatım bozukluÄŸuna yol açmıştır?
​
A) Sabah akÅŸam yapılan bu yürüyüÅŸlerin insanı dinlendirdiÄŸine inanıyorum.
B) Her gün, öÄŸle ve akÅŸam aynı yemeÄŸi yemenin insanı bıktırdığını kimse inkâr edemez.
C) Onu, yaz kış, her sabah durakta otobüs beklerken görürdüm.
D) Onun ikide birde, yerli yersiz bu konuyu açmasından rahatsız oluyoruz.
E) Doktor ona, iki günde bir günaşırı, bir aspirin almasını söylemiÅŸ.
​
29. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, aynı anlama gelen sözcükler gereksiz yere bir arada kullanılmıştır?
​
A) O, çok çalışkan, titiz bir öÄŸrencidir.
B) Bir eserin, nasıl incelenip eleÅŸtirileceÄŸini öÄŸrenmen gerekir.
C) Son günlerde durmaksızın çalışıyor, çok yoruluyordu.
D) Sigara içmenin saÄŸlığımıza ve sıhhatimize zarar verdiÄŸi kesin olarak biliniyor.
E) Onu, herkes mutlu ve sevecen bir insan olarak tanırdı.
​
30. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, bir anlatım bozukluÄŸu vardır?
A) Yanılmıyorsam, onunla ilişkisi olduğunu tahmin ediyorum.
B) Evden erken çıkabilirsem, arkadaşıma uÄŸramayı düÅŸünüyorum.
C) Onunla bir daha karşılaşırsam, bu konuyu tartışacağım.
D) İşlerimi bitirebilirsem, sizinle yürüyüÅŸe çıkacağım.
E) YaÄŸmur yaÄŸmazsa, açık havada dolaÅŸacağım.
​
​
​
31. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde, bir anlatım bozukluÄŸu vardır?
​
A) SoÄŸuklar yüzünden okullar bir hafta kapatıldı.
B) Ahmet Bey, derneÄŸimizin üye ve ikinci baÅŸkanıdır.
C) Bugünlerde resim yapmaya bir türlü vakit bulamıyorum.
D) Yazarın bu ikinci romanı, beni düÅŸ kırıklığına uÄŸrattı.
E) Dinlenmek için yaz tatilim iple çekiyorum.
​
​
32. Sanatçı, son günlerde okuduÄŸu ve ilginç buldukları üzerine ÅŸunları söylüyor.
​
Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸunu gidermek için aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerin hangisi yapılmalıdır?
​
A) "günlerde" yerine "zamanlarda" sözcüÄŸü getirilmeli
B) "bulduklarından sonra "kitaplar" sözcüÄŸü getirilmeli
C) "ilginç" yerine "önemli" sözcüÄŸü getirilmeli
D) "buldukları" yerine "bulduÄŸu kitaplar" sözü getirilmeli
E) "ÅŸunları" yerine "düÅŸüncelerini" sözcüÄŸü getirilmeli
33. Tiyatro öyle bir sanattır ki, kiÅŸi bir oyunu anlamaya çalışırken sistemli düÅŸünmeyi de öÄŸretir.
Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸunu gidermek için aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerin hangisi yapılmalıdır?
A) "öÄŸretir" yerine "öÄŸrenir" sözcüÄŸü getirilmeli
B) "anlamaya çalışırken" yerine "anlarsa" sözcüÄŸü getirilmeli
C) "kiÅŸi" yerine "kiÅŸiler" sözcüÄŸü getirilmeli
D) "öyle" yerine "eÄŸitici ve öÄŸretici" sözü getirilmeli
E) "sistemli" yerine "doÄŸru" sözcüÄŸü getirilmeli
​
​
34. Her ne kadar şehir dışına taşınmışsa bile beklenen rahatlığa kavuşulamamıştır.
​
Bu cümledeki anlatım bozukluÄŸunu gidermek için aÅŸağıdaki deÄŸiÅŸikliklerin hangisi yapılmalıdır?
​
A) "kavuÅŸulamamıştır" yerine "ulaşılamamıştır" sözcüÄŸü getirilmeli
B) "taşınmışsa" yerine "taşınsa" sözcüÄŸü getirilmeli
C) "beklenen" yerine "beklediÄŸimiz" sözcüÄŸü getirilmeli
D) "taşınmışsa bile" yerine "taşınılmışsa da" sözü getirilmeli
E) "bile" den sonra "nasılsa" sözcüÄŸü getirilmeli
35. Onun, yaÅŸama bakışma, yaÅŸamı algılayış biçimine hayranım. Merdiven çıkarken otuz yaşın çevikliÄŸini taşıyan bu yetmiÅŸ beÅŸ yaşındaki kadın, seksen bir yaşındaki eÅŸiyle, saatler süren orman yürüyüÅŸlerine çıkar, ÅŸarkı söyler, piyano çalar, bahçede top oynar, toprakla uÄŸraşır. Geçen yıl, eÅŸinin sekseninci doÄŸum günü adeta tantana ile kutlanırken ne dese beÄŸenirsiniz? "Ben de doÄŸumumun sekseninci yıldönümünde aynı ÅŸeyleri istiyorum."
​
Bu parçada sözü edilen kiÅŸiyle ilgili olarak asıl anlatılmak istenen, aÅŸağıdakilerden hangisidir?
​
A) Doğayla baş başa olmaktan hoşlanması
B) Yaşama sevinciyle dolu olması
C) OlduÄŸundan daha genç göstermesi
D) DeÄŸiÅŸik etkinliklere özlem duyması
E) Gelecekle ilgili planlarının bulunması
​
​
​
​
36. Tiyatro, sınırlan o kadar geniÅŸ bir bilgi ve çalışma alanı ki insanın bir ömrü deÄŸil, yüz ömrü bile olsa, onu bütünüyle öÄŸrenmeye yetmez. Öyle ki insan, bütün bir yaÅŸamını tiyatroya ayırmış olsa da ömrünün sonunda tıpkı baÅŸlangıçtaki gibi boÅŸ ve bilgisiz görür kendini. Çünkü yaÅŸam, nasıl yeni günler getiriyorsa, yeni günler de tiyatroya yeni yeni üsluplar, yeni yeni düÅŸünceler, yeni yeni deneyimler getiriyor.
​
Bu parçada asıl anlatılmak isteneni içeren yargı, aÅŸağıdakilerden hangisidir?
​
A) Tiyatro alanında, art arda ortaya çıkan yenilikler izlenmelidir.
B) Tiyatro sanatçısının, kendisini yetiÅŸtirememesinin nedenleri çok yönlüdür.
C) Tiyatronun temel bilgilerini öÄŸrenmek, çok uzun çalışma gerektirir.
D) Tiyatrodaki her değişiklik, ileriye atılmış bir adımın habercisidir.
E) Tiyatronun, sürekli bir deÄŸiÅŸim süreci içinde oluÅŸu, onun bütünüyle kavranmasını güçleÅŸtirir.
​
​
​
37. Anlatımını, birçoklarının "ÅŸiirli" olarak nitelendirdikleri bu yazarın, bence daha baÅŸka bir özelliÄŸi var. Her ÅŸeyden önce bütün okuyanların anlayabileceÄŸi ÅŸekilde, kısa cümlelerle yazıyor öykülerini. Bu da okura, kolay izleme olanağını veriyor. Ama asıl önemli olan, seçilmiÅŸ, yerli yerine konmuÅŸ sözcüklerin o ezgili, sıcak deyiÅŸin okurda uyandıracağı etki. Bu uyum, bu dengeli anlatım daha da zenginleÅŸtiriyor öyküleri.
​
Bu parçada sözü edilen yazarın baÅŸarısı, aÅŸağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
​
A) Dili kullanmadaki gücü ve ustalığı
B) Herkesin bildiÄŸi konulan iÅŸlemesi
C) Her düzeyde okura seslenmesi
D) Anlatımının duygusallığı ve şiirselliği
E) Uzun cümleler kurmaktan kaçınması
​
​
​
38. Yazara göre çocukluk en mutlu çaÄŸ deÄŸildir. Haklı olabilir. Ancak bunu kanıtlayacağım derken, babasının portresini, düÅŸmanca bir yaklaşımla çiziyor. Oysa bugün altmış sekizinde olan bir yazarın, geçmiÅŸi anımsarken, hayli olgun, bağışlayıcı ve insanları anlamış olması gerekmez mi? Artık çok uzaklarda kalan acı tatlı anılara hâlâ sevgisizlikle yaklaÅŸmak, anlaşılması güç bir ruh halini yansıtmıyor mu? Kaldı ki, çocukluk günlerinin tam yetkinleÅŸmemiÅŸ bilinciyle yapılan bu tür deÄŸerlendirmeler, yıllar sonra, bütün ayrıntılarıyla nasıl anımsanabilir?
​
Bu parçada sözü edilen yazara özellikle hangi açıdan karşı çıkılmaktadır?
​
A) Anlattıklarının, yaşadığı olaylara bağlamaması
B) GeçmiÅŸi, bütünlüÄŸü içinde, hoÅŸgörüyle deÄŸerlendirememesi
C) Toplumsal değerlere saygı duymaması
D) GeçmiÅŸi bir yönüyle anımsaması
E) ÇocukluÄŸu, söylenenlerin tersine mutsuzluk olarak tanımlaması
​
​
​
​
​
39. Sinema perdesinde dünyayı gülmekten katıltan bu adamın, aslında ne dokunaklı, ne derin, ne acılarla dolu bir ruhu ve bu ruhun, o yüze ne hazin bir yansıması vardı. Milyonlarca insanın kim bilir ne kadar ÅŸen ÅŸakrak diye tanıdığı bu adam, özel yaÅŸamında karamsar, mutsuz bir felsefe taşıyan, insanoÄŸlunun trajedisini ta içinden duyan, "sonsuz bir üzgün"den baÅŸkası deÄŸildi.
​
Bu parçada, nasıl bir insandan söz edilmektedir?
​
A) Duygularını baÅŸkalarına anlatmaktan kaçınan
B) YaÅŸadığı olaylar yüzünden insanlardan kaçan
C) Mutlu görünmesine karşın son derece mutsuz olan
D) Olaylara ve insanlara olumsuz bir yaklaşımla bakan
E) MutluluÄŸu çektiÄŸi sıkıntılarda, acılarda arayan
​
​
​
​
​
40. Onları beÅŸ yıl önce yazmıştım. Åžimdi beÄŸenmiyorum; biçim bakımından zayıf buluyorum. Åžiir yazmanın ustalık gerektiren güç bir iÅŸ olduÄŸunu o zaman bilmiyormuÅŸuz demek. Bugün bu tür ÅŸiirlerden uzaklaÅŸtık. Halk edebiyatından yararlanıyoruz. Ama bir atılım yapabilmek, eskilikten kurtulabilmek için o ÅŸiirleri de yazmak gerekiyordu.
​
Bu parçada aÅŸağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?
​
A) Eski ÅŸiirlerinizi neden beÄŸenmiyorsunuz?
B) Bu şiirlerinizi ne zaman yazdınız?
C) Halk şiirinden nasıl yararlanıyorsunuz?
D) Neden ÅŸiirle ilgili düÅŸüncelerinizi deÄŸiÅŸtirdiniz?
E) Eski ÅŸiirleriniz hakkında ne düÅŸünüyorsunuz?
41. Bu kitabı okuyan herkesin, yazarı olarak benim bu kitapta ulaÅŸtığımı sandığım yerlere ulaÅŸması gerekmez. Bazı ÅŸeyleri paylaÅŸsak da her birimizin kitaplarla olan bağı baÅŸkadır. Herkes kitabı kendince okur. Sever ya da sevmez; etkilenir ya da etkilenmez. Hiç kimseye, bu kitabın ÅŸurasını ÅŸöyle deÄŸerlendir, burasını böyle deÄŸerlendir gibilerden ders vermem. Tam tersine, okuyucunun kitabımla benim gitmediÄŸim yerlere gitmesi, en büyük dileÄŸimdir.
​
Bu parçada anlatılmak isteneni bütünüyle içeren yargı, aÅŸağıdakilerden hangisidir?
​
A) Kimi okuyucular, yazarın anlatmak istediklerini ayrıntılarıyla algılayamazlar.
B) Her okuyucu okuduÄŸu kitapta biraz da kendini bulmak ister.
C) Okurlar, bir yapıttan deÄŸiÅŸik ölçülerde etkilenirler.
D) Yazarların, yapıtlarıyla ilgili açıklama yapma sorumlulukları yoktur.
E) Okuyucuların, kitaba kendi yorumlarıyla yeni boyutlar kazandırmaları beklenir.
42. Yazar, yalnız görüneni, denenmiÅŸi, hesaplanabiliri deÄŸil, bilinmezi, geleceÄŸi, olabileceÄŸi de vermeyi amaçlar. Yarına uzanan bir sezgisi, dili, kavrayışı da vardır yazarın. Bu yaratıcı sezgiyle o, okurlarına katılığa, hoÅŸgörüsüzlüÄŸe karşı çıkma bilinci kazandırır. İleri, çaÄŸdaÅŸ bir kültür de bu tür bir bilince sahip kiÅŸilerce oluÅŸturulur. Bu yönden, çaÄŸdaÅŸ toplumlarda yazarlardan beklenen de kültüre bu anlamda bu katkıda bulunmalarıdır.
​
Bu parçaya göre yazarın asıl görevi, aÅŸağıdakilerden hangisidir?
​
A) Kişileri birbirine yaklaştırma
B) Toplumda kültür deÄŸiÅŸmesini inceleme
C) ÇaÄŸdaÅŸ toplumlarla ilgili yorumlar yapma
D) Okurlarını anlayışla, ileriye dönük, esnek bir kiÅŸiliÄŸe kavuÅŸturma
E) Kendisini sürekli olarak yenileme
43. BatılılaÅŸma, sanatımıza çok ÅŸey kazandırmıştır, ama bir kötülük etmiÅŸtir ki, bu neredeyse bütün kazandırdıklarını alıp götürmüÅŸtür. O da bizi, iki gerçekli toplum haline getirmesidir. BatılılaÅŸmayı yanlış kullanarak, çoÄŸu batı gerçeklerini kendi gerçeÄŸimiz saymaya baÅŸladık. Aslında hiçbir toplum, bir baÅŸka toplumun gerçeklerini olduÄŸu gibi alıp kendi gerçeklerinin yanına koyamaz. Onları özümsemeli, kendi gerçekleriyle bütünleÅŸtirmelidir. Sanat ve edebiyat alanında da böyledir bu.
​
Bu parçada anlatılmak isteneni içeren yargı aÅŸağıdakilerden hangisidir?
​
A) Batılı toplumların etkisinden sıyrılmalıyız.
B) Batı sanatından aldıklarımızı, kendi toplumsal gerçeklerimize uyacak biçimde kullanmalıyız.
C) BatılılaÅŸmadan ne anladığımızı açıkça belirtmeliyiz.
D) Batı sanatından etkilenmeyen bir sanat anlayışı oluşturmalıyız.
E) Toplumsal yapı ve gerçeklerimizi deÄŸiÅŸtirecek yeni bir sanat arayışı içine girmeliyiz.
44. Necatigil'in kitaplarının adlan bile, sözcüÄŸün tek anlamlılığına bir karşı çıkış gibidir: "Arada", "İki Başına Yürümek", "Bile Yazdı" … "Arada" kitabının adı için ÅŸunları söylüyor: "Bir kere bu, arada sırada ikizlemesinin kısaltılmışı yani bir zaman zarfı deÄŸildir. İki durum ya da ÅŸey arasında kalan, yaÅŸanan ÅŸeylere, durumlara bölünmüÅŸ bir insanın hali belirtilmek isteniyor. Örsle çekiç, yerle gök, hastalıkla saÄŸlık, evle sokak arasında…"
​
Sözü edilen sanatçının kitaplarına verdiÄŸi adlar için aÅŸağıdakilerden hangisi söylenebilir?
​
A) Anlaşılması güç kavramlar içerir.
B) Yeni ve özgün olmasına özen gösterilmiÅŸtir.
C) İnsana birden fazla ÅŸey düÅŸündürecek niteliktedir.
D) Karşıt anlamlı sözcüklerden oluÅŸur.
E) Kitabın içeriÄŸini yansıtmayı amaçlar.
45. Bir edebiyat ürününün yarına katırlığını, salt diline baÄŸlayamayız. Dili kadar, seçilen konunun iÅŸleniÅŸi de önemlidir. Ne var ki, kimileri için yarına kalmanın ölçüsü, dil ve iÅŸleyiÅŸten çok, konudur. Konunun toplumca sevilmesi, benimsenmesi gerekir. Ama bu da her zaman için yeterli deÄŸildir. Yayımlandığı günlerde konusu yönünden çok beÄŸenilen, el üstünde tutulan bir yapıt geleceÄŸe kalmayabilir. Çünkü bir yapıtın yaÅŸarlık kazanması, dili ve konunun iÅŸleniÅŸi kadar içeriÄŸinin de yeni olmasını gerektirir.
​
Parçanın bütününde, edebiyat ürünleriyle ilgili olarak neden söz edilmektedir?
​
A) Kalıcılığı sağlayan niteliklerden
B) Dilin okur üzerindeki etkisinden
C) Konunun öneminden
D) Yansıtılan özün deÄŸerinden
E) Getirilen yeniliklerden
​
46. Bir öykünün, ÅŸiirin, romanın sözcüklerini günlerce, haftalarca hatta aylarca arayabilirsin; cümleleri yapıp bozmak, yoÄŸurup biçimlendirmek için istediÄŸin kadar çalışabilirsin. Ama yine de en iyisini yapmış sayılabilir misin? Kimi ÅŸairin bir tek sözcük için nice zaman harcadığı söylenir; ama dil, kıyılan belirsiz, derinliÄŸi ölçümsüz koca bir okyanustur. İnsan ne kadar çalışırsa çalışsın, yine de eriÅŸemediÄŸi noktalar kalır.
​
Bu parçada asıl anlatılmak isteneni içeren yargı, aÅŸağıdakilerden hangisidir?
​
A) Edebiyatta kusursuz bir anlatıma eriÅŸmek çok zordur.
B) Åžiirde sözcük seçimi çok zaman alır.
C) Sanatçı kendi anlatımını deneye deneye bulur.
D) Dil, değişik anlatım olanakları sunan, geniş bir alandır.
E) Söz daÄŸarcığı zengin sanatçılar, baÅŸarıya çabuk ulaşır.
​
​
47. İnsan yaÅŸlandıkça geçmiÅŸ yıllan, o yılların yaÅŸandığı çevreyi daha farklı, daha renkli, daha tatlı buluyor. Bu düÅŸünceyle, geriye dönememenin çaresizliÄŸi içinde, belki de yanılarak, dünü, bugüne her bakımdan tercih ediyor. Acaba, gerçekten her geçen yıl iyiyi kötüleÅŸtirmiÅŸ, güzeli çirkinleÅŸtirmiÅŸ, rahatı zorlaÅŸtırmış mıdır? DeÄŸiÅŸen, bozulan, tatsızlaÅŸan etrafımız mı, yoksa yılların erozyonuna uÄŸrayıp durmadan eriyen, yaÅŸlanan kendi ruhumuz, vücudumuz, kafamız mıdır?
​
Bu parçada yaÅŸlılarla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?
​
A) Duygu ve düÅŸüncelerinin zamanla deÄŸiÅŸmesine
B) Zamanla olayları daha doğru değerlendirmelerine
C) Eskisi gibi yaşayamamaktan doğan sıkıntılarına
D) GeçmiÅŸi özlemle hatırlamalarına
E) Bugünü, geçmiÅŸe göre katlanılmaz bulmalarına
​
48. Çocuk için, okuduÄŸu öykünün yazan yoktur; öykü vardır yalnız. Åžeker gibi, dondurma gibi yutulurcasına tüketilen öykü… YetiÅŸkin okur ise bir yapıta kendi bilgi birikimi, çağının bakışı ve beÄŸenisi ile yaklaşır. SözgeliÅŸi çocuk kendini öykü kahramanlarıyla özdeÅŸleÅŸtirerek onların eylemiyle sürüklenmek ister. Oysa yetiÅŸkinlerin okumasında bu durum ancak okuma sürecinin bir yönü olabilir. Çünkü onlar için okuma, çok yönlü bir etkinliktir.
​
Bu parçada aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?
​
A) Çocuk okurlarla yetiÅŸkin okurların tutumuna
B) YetiÅŸkin okurun bir yapıtı çocuktan farklı biçimde algılamasına
C) Çocukların öykü kiÅŸilerinden etkilenmesine
D) Yetişkinlerin, bir yapıtı okurken kendi deneyimlerinden yararlanmasına
E) Okuma zevkinin küçük yaÅŸlarda kazanılabileceÄŸine
​
49. Yazınsal ürünlerin can daman, ona göre, biçimdi. Bir cümlede, "de"nin fazlalığı, eksikliÄŸi; cümlenin baÅŸlangıcının ÅŸöyle ya da böyle olması son derece önemliydi. Bir bakıma ona göre biçim, içerikten de önce gelirdi. Salt bir içerik onun için fazla deÄŸer taşımazdı. Çünkü içeriÄŸi belirleyenin, biçim olduÄŸunu savunurdu. Onun bu tutumu, birçok yazısında görülebilir.
​
Bu parçada sözü edilen yazarın, yazınsal ürünlerle ilgili görüÅŸlerinden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?
​
A) Anlatılandan çok, anlatılış biçiminin önemli olduÄŸuna
B) Anlatıma katkısı olmayan sözcüklerden kaçınılması gerektiÄŸine
C) Cümle kuruluÅŸunun önem taşıdığına
D) İçeriÄŸin, biçimle birlikte deÄŸer kazanacağına
E) Konunun, biçimi de belirleyeceÄŸine
​
50. YaÅŸ ilerledikçe, insanın çevresindekilere karşı sorumluluÄŸu arttıkça gerçeÄŸi söyleme, doÄŸru bildiÄŸi ÅŸeyleri açıklama insanoÄŸlu açısından kaçınılmaz bir vicdan borcu oluyor. DoÄŸru olduÄŸuna inandığı bir ÅŸey karşısında bile bile susmak, onu umursamamak "İnsanım." diyen bir kiÅŸinin harcı deÄŸildir. Bütün dünyanın darılacağını bilse yine de onu hiç kimse konuÅŸmaktan, gerçekleri dile getirmekten alıkoyamaz.
​
Bu parçadan aÅŸağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
​
A) Toplum içindeki görevlerinin bilincine varması, insanı doÄŸruyu söylemeye yöneltir.
B) Belli bir yaÅŸtan sonra gerçekleri söylemek bir zorunluluk olur.
C) BenimsemediÄŸi durumlara insan, daha çok ileri yaÅŸlarda tepki gösterir.
D) Bilinen ÅŸeylerin söylenmesi, baÅŸkalarını darıltmamalıdır.
E) İnsan olmanın ölçüsü, gerçekleri dile getirmektir.
51. Bu yazarın öyküleri, konulan seçiÅŸi ve iÅŸleyiÅŸi bakımından olduÄŸu kadar, gözlem ve ayrıntı çeÅŸitliliÄŸi yönünden de zengindir. Dili ve biçimi klasiktir. Ama dünyaya bakışı ve yorumlan hep çağına uygundur. Bu nitelikleriyle hem kolay ve tat alınarak okunan, hem de olaylara deÄŸiÅŸik açılardan ayna tutan, akıcı, okuru saran öyküler yazmıştır. Bu yönlerini de önemli saptama ve derinlikli çözümlemeleriyle boyutlandırmıştır. Tiplerden, durumlardan, ruh hallerinden, aydınlıklardan hatta duraÄŸan bir nesneden bile öyküler yaratmanın ustasıdır.
​
Parçada, sözü edilen yazarla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?
​
A) Sıkıcı olmayan öyküler yazmasına
B) ÇaÄŸdaÅŸ bir algılama gücünün bulunmasına
C) Dil ve anlatım yönünden bir arayış içinde olmasına
D) Yaratıcılığının güçlü olmasına
E) YaÅŸamı çeÅŸitli yönleriyle yansıtmasına
52. Romancı hangi görüÅŸte olursa olsun, kolaya kaçamaz. Her eserinde mutlaka özgün bir fikir, ileriye doÄŸru tutulmuÅŸ bir ışık bulundurmak zorundadır. İnsanlara, daha doÄŸrusu insan sorunlarına bu açıdan bakmamışsa, kendisine o romanı neden yazdığı sorulabilir. Bu sorunun karşılığını romancı, hiçbir çaÄŸda kolayca verememiÅŸtir.
​
Bu parçada romancıyla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?
​
A) Güçlükleri göze almasına
B) Yaratıcı olmasına
C) İnsandan kopuk olmamasına
D) Geleceği aydınlatmasına
E) Yapıtlarında deÄŸiÅŸik üsluplar kullanmasına
​
​
​
53. Babam her gün, okulda geçen günün hesabını sorar, benden bilgi almak isterdi. Bir yandan da çantamdaki kitaplara ve defterlere göz gezdirirdi. Kirli bir deftere, ucu bükülmüÅŸ bir sayfaya dayanamazdı. Karalanmış bir yazıyı ya da matematik iÅŸlemini çantamdaki silgiyle sildiÄŸini, orayı temizlediÄŸini çok görmüÅŸümdür. Bütün bu düzeltmeleri, kontrolleri yaparken bir kez bile yüksek sesle konuÅŸtuÄŸunu duymadım. Her zaman yumuÅŸak ve ÅŸefkatliydi ama hiçbir zaman benimle yüz göz olduÄŸunu anımsamıyorum.
​
Bu parçada sözü edilen babanın, çocuÄŸuna karşı tutumu ile ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?
​
A) Eğitimiyle yakından ilgilenmesine
B) Temiz ve düzenli olmasını istemesine
C) Katı bir disiplin uygulamasına
D) Aralarında belirli bir mesafe bırakmasına
E) Sevecen bir yaklaşım içinde olmasına
54. Bu romandaki kiÅŸiler, düÅŸüncelerini, duygularını davranışlarıyla ortaya koyarlar. Acılan, sevinçleri, öfkeleri, yalnızlıkları; duruÅŸlarına, bakışlarına, davranışlarına yansır. Diyaloglar, iç konuÅŸmalar da bu görselliÄŸi güçlendirir, boyutlandırır. DoÄŸa betimlemeleri, bu anlatımı bütünleyicidir. Bütün bunlar kiÅŸilerin, çevrenin ve davranışların iyi tasarlanması, inandırıcı ve ayrıntılı biçimde yansıtılmasıyla gerçekleÅŸir.
​
Bu parçada, sözü edilen romanla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?
​
A) Kahramanların davranışını, çevrenin yönlendirmesine
B) Betimlemelerin, anlatıma olan katkısına
C) Kahramanların, duygularını eylemlerle yansıtmasına
D) Anlatımda iç konuÅŸma tekniÄŸine baÅŸvurulmasına
E) Kahramanların düÅŸünceleriyle davranışlarının uyumlu olmasına
CEVAPLAR
1-E 2-B 3-C 4-D 5-A 6-E 7-C 8-B 9-C 10-D 11-E 12-C 13-B 14-A 15-B 16-C 17-E 18-A 19-E 20-C 21-D 22-A 23-B 24-B 25-A 26-C 27-C 28-E 29-D 30-A 31-B 32-D 33-A 34-D 35-B 36-E 37-A 38-B 39-C 40-C 41-E 42-D 43-B 44-C 45-A 46-A 47-B 48-E 49-E 50-D 51-C 52-E 53-C 54-A