google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0
top of page

1994 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil Bilgisi Soruları

1994 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil BilgisiSorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...

1994- ÖSYM- ÇIKMIŞ DİLBİLGİSİ SORULARI

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim açıklamasıyla birlikte verilmiştir?

A) O gün şafak sökerken uyanmış, yola çıkmak üzere hazırlanmıştı.

B) Şimdilik sabrediyor, zamanı gelince her şeyi ortaya dökmeyi düşünüyordu.

C) Herkes aynı sorun üzerinde düşünüyordu ama hiç kimse onu açıkça dile getirmiyordu.

D) Ona en çok duyarlık gösterdiği yönden saldırmış, onu can evinden vurmuştu.

E) Bu duruma gerçekten çok üzülüyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu.

 

 

 

 

www.dinledebiyat.com

2. I. Onunla kırk yılda bir Ankara'ya gittiğimde görüşüyoruz.

II. Alışmış olmalı, yıllar yılı aynı kentte yaşadı.

III. Dostlarının sayısı yıldan yıla artıyor.

IV. İkisini de yıllardan beri tanırım.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözler anlamca birbirine en yakındır?

 

A) I. ve II.   B) I. ve III.   C) I. ve IV.   D) II. ve III.     E) II. ve IV.

 

 

 

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözün yazımı yanlıştır?

 

A) Şu ana kadar toplantının konusuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.
B) Bu konu üzerinde biraz daha durmanız gerekiyordu.
C) Nedense birtakım insanlar bu gerçeği kabul etmiyor.
D) O gün, kentte heryer bayraklarla donanmıştı.
E) Akşama doğru hava birdenbire değişmişti.

 

 

4. Bir şiir düşünün: Sözcükler yerli yerinde, imgeler özgün ( ) çağrışımlar zengin, deyiş kusursuz ( ) Ama eksik bir yanı var ( ) Peki nedir bu şiirde eksik olan ( ) Şairin kişiliği!
Bu parçada parantez ( ) içindeki boşluklara aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (,), (.), (.), (?)

B) (…), (:), (,), (.)
C) (:), (.), (.), (…)

D) (.), (,), (!), (?)

E) (,), (.), (?), (!)

 

5. (I) Sanatçı, öykülerinde daha çok toplumumuzun kırsal alanlarda yaşayan insanlarının yaşamını, onların doğa ve çevre ile olan ilişkilerini yansıtır. (II) Anlatımda günlük konuşma dilinin inceliklerinden ustaca yararlanarak, kısa ve anlamca yoğun cümleler kurmaya büyük bir özen gösterir. (III) Zaman zaman, doğup büyüdüğü Trakya yöresinin yerel sözcüklerini de özgün biçimleriyle kullanır. (IV) Yerel dili, yerel sözcükleri kullanacağım derken, yadırgatıcı olmaktan kaçınır, hiçbir zaman yapaylığa düşmez. (V) Onun bu sözcükleri kullanmadaki amacı, okurlarına, dilimizin sözcük yönünden ne kadar zengin olduğunu göstermektir.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde beğenme söz konusudur?


A) I. ve II.   B) II. ve III.   C) II. ve IV.   D) III. ve IV.   E) IV. ve V.

 

6. (I) Önceleri yazınsal türlerin en etkilisinin roman olduğunu sanıyordum. (II) Sonra tiyatronun romandan daha güçlü, daha etkili bir tür olduğunu anladım. (III) 1940’lardan sonra da tiyatroya yöneldim. (IV) Peş peşe altı tiyatro eseri yazdım. (V) Yazdıklarım, çok büyük bir ilgi gördü ve çeşitli sahnelerde oynandı.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerinde nesnellik söz konusudur?


A) I. ve II.   B) II. ve III.   C) II. ve V.   D) III. ve IV.   E) IV. ve V.

 

 

 

 

7. Burada sözünü etmediğim filmlerin yeterince iyi olmadığı sanılmasın.
Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır?


A) Burada sözünü ettiğim kötü filmlerin iyi yanları da var.
B) Burada sözünü ettiklerimin dışında da iyi filmler var.
C) İyi olmayan filmlerden de burada söz edebilirim.
D) Burada sözünü ettiğim filmler, iyi film diye seçilenlerdir.
E) Burada sözünü ettiğim filmler arasında kötü filmler de yer alıyor.

 

 

 

 

8. Romanlarında yalnızca kendi duygularını, düşlerini, yaşadıklarını anlatan romancı, bir tür gizli yaşam öyküsü yazıyor demektir.

 

Aşağıdakilerin hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır?


A) Kimi romancıların yarattığı tipler ve karakterler, yaratıcılarının yaşamından izler taşır.
B) Bir romanın değeri, gerçekleri tıpatıp yansıtmasıyla ölçülür.
C) Kendisini anlatan romancılar yarınlara kalır.
D) Romancının yaratma gücü, yaşantısının zenginliğiyle ilişkilidir.
E) Anlattıkları, kendi yaşamıyla sınırlı olan romancılar daha kolay yazarlar.

 

 

 

 

 

 

9. Nesnel sanat olmadığı gibi nesnel eleştiri de yoktur. İyi bir eleştirmen, değerlendirmeye çalıştığı yapıtlarda kendi ruhunu gezdiren, kendi serüvenini yaşayan kişidir.


Yukarıda öne sürülen eleştiri anlayışına en yakın yargı, aşağıdakilerden hangisidir?


A) Her yapıt kendine göre bir eleştiri yöntemi gerektirir.
B) Eleştiride öznel ölçütler kadar nesnel ölçütler de kullanılır.
C) İyi bir eleştirmen eleştirdiği yapıtı, yaratıldığı dönem içinde ele alır.
D) Eleştirmen, yapıtı bahane ederek gerçekte kendi düşüncelerini anlatır.
E) Usta eleştirmenler yapıta bağlı kalmaktan hoşlanmazlar.

 

10. Daha ilk kitabı yeni yayımlanmış bir şairim ben. Bu yüzden sorunuzu, “Bu soru beni aşar.” diye yanıtladım.
Bu parçada şairin, “Bu soru beni aşar.” cümlesiyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?


A) Bu konuda açıklama yapmama gerek yok.
B) Daha önce de böyle bir soru sordunuz.
C) Bu soruyu başkaları da yanıtlayabilir.
D) Sorunuza çok değişik yanıtlar verilebilir.
E) Bu konuda yeterli bilgim ve deneyimim yok.

 

 

11. Şiirde erişilmez bir yerimin olduğuna inanıyorum. Öyle ki bugüne kadar yazılmış en güzel şiirlerden birinin tek bir dizesi için bile: “Ah, şunu keşke ben yazsaydım!” dediğim olmamıştır.

Şair bu sözleriyle neyi anlatmak istemektedir?


A) Eskimeyen, klasik şiirler yazdığını,
B) Kendisinden daha büyük bir şairin olmadığını,
C) Şiirlerini oluşturmada güçlük çekmediğini,
D) Kendine özgü bir şiir tekniği geliştirdiğini,
E) Şiirde daha iyiyi, daha güzeli bulmanın güç olduğunu,

 

 

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük ek alırken bu sözcüğün ünsüzlerinden biri düşmüştür?

 

A) Susuzluktan balkondaki tüm çiçekler sararmış.

B) Yazar, bu romanında çok fazla devrik cümle kullanmış.

C) Soğuktan burnu kıpkırmızı olmuş.

D) Bu konuda senin de fikrini almak istiyorum.

E) Otobüsümüz, adını bilmediğim büyücek bir kasabadan geçti.

 

13. Aşağıdakilerin hangisinde "de", "da" bağlacı cümleye "eşitlik, gibilik" anlamı katmıştır?

 

A) O şiiri okumuş da anlayamamış.

B) Bundan sonra özür dilese de affetmem.

C) Gitti de bir mektup bile yazmadı.

D) Sözünü ettiğim elbiseyi aldım da giymedim.

E) Gazetedeki ilanı ben de görmüştüm.

 

 

14. Çekim eki almış her sıfat adlaşmıştır.

Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki allı çizili sözcük bu kurala örnek gösterilebilir?

 

A) En büyük zevki rahatça koltuğuna oturup televizyon izlemekti.

B) Evleri caddeye çok yakın, daracık bir sokağın başındaydı.

C) Aralarında nedeni bilinmeyen bir soğukluk vardı.

D) Birden başlayan sıcaklar herkesi bunalttı.

E) Kumaşlardan kırmızılı olanı daha çok beğendim.

 

15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Okula yeni başlayan çocukların okulu sevmesinde öğretmenin rolü büyüktür.

B) Çocuklara, okula başlamadan önce aileler, okulda da öğretmenler okulun yararlarını anlatmalı.

C) İlkokula başlayan çocuklara, yeni arkadaşlar edinecekleri söylenmelidir.

D) Okula giden çocuk, bir süre sonra anne-babasıyla olduğu gibi öğretmeniyle de iletişim kurmayı öğrenir.

E) Anne ve babalar çocuklarıyla sürekli ilgilenmeli, öğretmenine durumunu sormalıdır.

 

16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

 

A) Böyle bir yarışmaya ilk kez katılıyorum.

B) Yarışmaya katılmadan önce özel bir hazırlık yapmadım.

C) Özel zevklerim arasında kitap okumayı severim.

D) Bu tür yarışmalarda sorulan soruları kolay buluyorum.

E) Öteki arkadaşlara başarılar dilerim.

 

17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

 

A) Eldeki sonuçlar, bugüne değin yanlış bir yol izlendiğini açıkça ortaya koyuyor.

B) Olayla ilgili olarak herkes başka başka şeyler söylüyor.

C) Çoğu kişi, sorunun bir başka çözümünün olmadığı kanısında.

D) Bu tutumuyla ailesine zarar mı veriyor yarar mı anlayamadık.

E) Dostların birbirlerini eleştirmekten kaçınmaları gerektiğine inanıyorum.

 

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

 

A) İş konusunda ben onu, o da beni etkilemek istemez.

B) Onun bu durumda nasıl davranacağını sen benden iyi bilirsin.

C) Görüşlerinizi sözle değil, yazıyla belirtmelisiniz.

D) Yazılarında ayrıntılara girmeyip konunun özünü vurgular.

E) Söylediği sözün doğruluğuna inanıyorsa, onu asla geri almaz.

 

19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

 

A) Genellikle kitap okuyarak vakit geçiriyorum.

B) Arkadaşlarımızın sorununa sahip çıkarak desteklemeliyiz.

C) Bu yıl, tatilimi İstanbul'da geçirmek istiyorum.

D) Orada, eski arkadaşlarımla görüşeceğim.

E) Onunla geçen yıl burada karşılaşmıştık.

 

20.  I. Masallardan çekerdik dizeleri, tülbent gibi

II. Biz kaldık, koyup gitti bahar

III. Yıldızlarda çobandık, değirmenlerde su

IV. Akıyor zaman, ağır, kendi gönlünce

 

Yukarıdaki dizelerin hangilerinde birden çok yargı vardır?

 

A) I. ve II.   B) I. ve III.   C) II. ve III.   D) II. ve IV.   E) III. ve IV.

 

21. Çocuklar sıralarından kalktılar.

Bu cümlenin yüklemi çatı yönünden aşağıdakilerden hangisine benzemektedir?

A) Bozulan araba yolun ortasında durdu.

B) Tabloyu iki pencere arasındaki duvara astı.

C) Kitapları raflara güzelce yerleştirdi.

D) Yaşamındaki boşluğu hayvan sevgisiyle doldurmuştu.

E) O da ağabeyi gibi pilot olmayı çok istiyordu.

 

 

22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemin kipinde bir anlam kayması olmuştur?

A) Pazar günü gelmeye çatışacağım.

B) Sabahları erken kalkmayı sevmiyorum.

C) Yağmur yağdığı için gelememiş.

D) Söz verdi, yarın buraya uğrayacak.

E) İstanbul'a gitmekten vazgeçmişler.

 

23. (I) Kimi romancılar iç monolog yöntemini iyi bir biçimde kullanmıyorlar. (II) Kişilerin ruhsal ve fiziksel özellikleri arasında bir bütünlük kurulmuyor. (III) Bu yüzden kişilerin içlerinden geçen düşünceleri, okuyucu kolayca seçip ayıramıyor. (IV) Oysa iç monolog tekniği romancıdan büyük bir ustalık ister. (V) Romancının, iç monologla yüz yüze konuşmalar arasındaki ayrımı görmesini, tanımasını gerektirir.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?


A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

 

 

 

 

24. (I) Karikatüristler, karikatürlerinin yalnız gazete ve dergi sayfalarında yer almasından yakınıyorlar. (II) Bu yüzden en iyi karikatürlerinin bile zamanla unutulup gittiğini söylüyorlar. (III) Gazete ve dergilerde yer alan karikatürlerin güncel konuları içermesi gerektiğini düşünüyorlar. (IV) Karikatürlerinin, gazete ve dergi sayfalarından evlerin, galerilerin duvarlarına çıkmasını, kitaplarda toplanmasını istiyorlar. (V) Ancak bu yolla adlarının unutulmayacağına, yaşayacaklarına inanıyorlar.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?

 

A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

 

 

 

 

25. (I) Anılar yaşandıktan sonra yazılır. (II) Günlüklerse yaşanırken oluşturulur. (III) Kimi günlükler içe dönük bir nitelik taşır. (IV) Anılarla günlükler arasındaki en önemli ayrım budur. (V) Bu bakımdan günlükler anılara göre daha inandırıcıdır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?


A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

 

 

 

 

26. Niye olmasın ki? Duyguların düzyazıyla roman, öykü, deneme, mektup biçiminde ya da şiirle anlatılması edebiyatın kapsamı içinde yer alıyor. O halde, gidilip görülen herhangi bir coğrafi mekanın, tüm öğeleriyle yazarda uyandırdığı izlenimlerin ve duyguların yazıya dökülmüş biçimi de edebiyatın kapsamına girer.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?


A) Gezi yazıları da ayrı bir edebiyat türü olabilir mi?
B) Şiir, duyguların anlatımında öteki türlere oranla daha çok mu kullanılır?
C) Düzyazı türleri arasında duyguları anlamaya yönelik en uygun tür roman ve öykü müdür?
D) Düşüncelerin anlatımında en uygun yazı türü ya da anlatım yolu düzyazı mıdır?
E) Gezilip görülen yerlerin insan üzerindeki etkisi düzyazıyla anlatılabilir mi?

 

 

 

27. Şaşılacak bir durum karşısında şaşkınlığımızı, "Hayret!" ya da "Hayret doğrusu!" sözleriyle belirttiğimiz olur. Oysa son zamanlarda kimi kişiler bu ünlemi, "Hayret bir şey!" biçiminde söylüyorlar. Bu söyleyişteki anlatım bozukluğu "Hayret edilecek bir şey!" biçiminde düzeltilebilir.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?


A) Dil yanlışlarının çoğaldığı
B) Dil yanlışlarını düzeltmenin önemi
C) "Hayret" sözcüğünün yaygın olarak kullanıldığı
D) Bir dil yanlışı ve bunun nasıl giderilebileceği
E) Şaşılacak bir durumu anlatmak için değişik sözcükler kullanılabileceği

 

 

 

 

28. (I) Sanatın insanoğluyla yaşıt olduğu söylenebilir. (II) İnsanoğlu, geçirdiği evrimlere uygun olarak sanatını da değiştirmiş, geliştirmiştir. (III) İlk sanat örneklerini incelediğimizde sanatın ilkel bir nitelik taşıdığını görürüz. (IV) İnsanın, yerleşik yaşama geçmesiyle birlikte kültür düzeyi de yükselmiştir. (V) Bu da ister istemez sanata yeni nitelikler, yeni boyutlar kazandırmıştır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, parçanın anadüşüncesidir?


A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.

 

 

 

 

29. Bakıyorsun bir yazarımız elden kayıveren hukuk inceliklerini günlük konuşma dilinin sınırları içine sokuveriyor. Bir başka yazarımız demir leblebi gibi çetin bir sorunu bildik sözcüklerle tatlı tatlı anlatıyor. Anadili tutkunu bir bilim adamımız teknik bilimlerin özel dikkat gerektiren konularını, ustaca araştırıp yoğurarak zevkle okunabilecek bir biçimde işliyor.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?


A) Türkçeyi ustaca kullanan yazarların sevilerek okunduğu
B) Bilim adamlarının da Türkçeye özen göstermesi gerektiği
C) Usta bir yazarın, en karmaşık konuları bile Türkçeyle anlatabildiği
D) Okur düzeyini gözeterek yazanların sayıca çoğaldığı
E) Yalınlığın önemli bir anlatım niteliği olduğu

 

 

 

30. Şiirlerini bütün yönleriyle tanıdığımız bir şairin daha önce hiç okumadığımız bir şiirini elimize aldığımızda, kalabalık bir caddede bir arkadaşın koluna girmenin, onunla nereye kadar gideceğimizi bilmenin rahatlığını duyarız. Burada söz konusu olan, onun dünyasına yakınlığımızdır. Başka bir söyleyişle onun, sözcükleri yoğurarak, onlara değişik anlamlar yükleyerek oluşturduğu şiirsel dünyayı tanımış olmamızdır.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şairler şiirlerinde yeni sözcükler kullanmak istemezler.
B) Bir şiiri ilginç kılan, şairin kullandığı imgelerin özgünlüğüdür.
C) Okuyucu, okuduğu her şiirde kendi dünyasını bulmak ister.
D) Şairlerin yazdığı her yeni şiir, daha önce yazdıklarından güzeldir.
E) Bir şairin şiir özelliklerini çok iyi bilen bir okur, onun yeni bir şiirini yadırgamaz.

 

31. Türk edebiyatı tarihi, akımların değil bireylerin tarihidir. Bu yüzden, şair olarak bir akımın içinde yer almak ya da dışında kalmak bence önemli değildir. Çünkü kötü bir şairin bir akıma katılarak "iyi"leştiğini hiç görmedim. Kuşkusuz bunun tersi de geçerli. Şunu da ekleyelim: İyi bir şairin, bir akıma katılmaya hiç ihtiyacı yoktur.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?


A) Şairin başarısı yalnızca kendi niteliklerine bağlıdır.
B) Türk edebiyat tarihi, bir bütünlük göstermez.
C) Edebiyatta bir akıma katılmak, şairi olumsuz yönde etkiler.
D) Başarılı şairler bir akım içinde yer almaktan kaçınırlar.
E) Türk edebiyatında akımların birbirini etkilediği söylenemez.

 

32. Mersiye, ister Sultan Süleyman'a ister Süleyman Efendi’ye söylenmiş olsun, sanat açısından aynıdır. Şiirde asıl olan, şairin duyuşu ve bu duyuşunu başka türlü söylenmesine imkan vermeyecek biçimde sözcüklerle dile getirerek bir şiir iklimi yaratmasıdır.

Bu parçada vurgulanan düşünceyi en iyi yansıtan yargı aşağıdakilerden hangisidir?


A) Mersiye herkes için, her şair tarafından söylenebilen bir şiir türüdür.
B) Önemli, önemsiz bir olay, her kişi , şiir konusu olabilir.
C) Gerçek şair, şiirine olaylarla birlikte duygularını da katabilen kişidir.
D) Şiirde önemli olan, şairin neyi söylediği değil nasıl söylediğidir.
E) Gerçek şair şiire yeni biçimler, yeni sözcükler getiren kişidir.

 

33. Kemeraltı şimdi olduğu gibi o zamanlar da kentin canlı, hareketli merkezlerinden biriydi. Ancak bugünkü gibi değildi. Denizin hemen kıyıcığından başlardı. Küçük bir meydan… Ortasında süslü, narin yapısıyla saat kulesi… Yanı başında soyluluğunu çinilerinden alan minik cami…Gerisinde hükümet konağı… Ve sağına düşmüş Sarıkışla… Şimdi bunların çoğu yok. Saat kulesi ve cami, yerinden edilip başka bir yere taşınmış gibi.
Bu parçada, Kemeraltı’yla ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?


A) Mimari özellikleri
B) Eski görünümü
C) Doğal güzellikleri
D) Yapılarının bakımsızlığı 
E) Tarihsel değeri

 

34. Çalışkanlığı, titizliği, üretkenliğiyle her zaman takdir edilmiştir. Kuşkusuz altmış yedi yaşında yapıt veren birisi için bu övgüler fazla değildir. Türkçeyi seven, onu iyi kullanan, anlaşılır biçimde yazan güçlü bir yazar ve iyi bir çevirmendi. Edebiyatımıza katkısı olacağını düşündüğü kitapları araştırmış, çevirip dilimize kazandırmıştır. Pek çok yazarımız hakkında hazırladığı biyografik araştırma ve deneme kitapları, edebiyatçılara, edebiyata ilgi duyanlara ve öğrencilere ders kitabı olacak niteliktedir.
Bu parçada, sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?


A) İşinde çok dikkatli ve özenli olduğuna
B) Çok sayıda eser verdiğine
C) Dili başarılı bir biçimde kullandığına
D) Eserlerinin çoğunu, gençliğinde oluşturduğuna
E) Öğretici nitelikte eserler hazırladığına

 

35. Yabancı dilde yazılmış romanları özgün biçimleriyle okumak istiyordum. Ama yabancı dil bilmiyordum ve öğrenmek için de gerekli olanaklardan yoksundum. Bu nedenle romanları, sözlüklere baka baka okumaya çalıştım. Başlangıçta okuduklarımı anlamadım. Birçok yanlış yaptım ama yılmadım. Sonunda yabancı dille yazılmış bir romanı sözlüksüz okuyabilir duruma geldim.
Bu parçada anlatılanlar, aşağıdaki yargılardan hangisini desteklemektedir?


A) Bir amaca ulaşmak için, karşılaşılacak güçlükleri göze almak ve onları yenmek gerekir.
B) Bir konuda, kendi yararını düşünen kişiler amaçlarına daha kolay ulaşırlar.
C) Kendilerine güvenen kişiler, başkalarının yaptıkları işi beğenmez, onu kendileri yapmaya çalışırlar.
D) Bazı işleri ancak yetenekli, cesaretli, güçlü kuvvetli kişiler başarabilir.
E) Yaptıkları iş belirli bir zamanla sınırlandırılmamış kişiler, daha başarılı olurlar.

 

36. Ressamlarımızın çoğu, resimden başka bir şey düşünmez. Gerçi bunların büyük bir çoğunluğu edebiyatçılarla dosttur ama edebiyatın hiçbir dalıyla doğrudan ilgilenmezler. Bazıları edebiyat yapıtlarını okumazlar bile; onlara göre resmin dışında bir sanat yoktur. Bu yüzden bu ressamımızın roman yazması şaşırttı beni. Doğrusu kitabın sayfalarını karıştırırken isteksizdim ve: “Bir ressam ne yazabilir ki?” diye düşündüm. Ama kitabı okumaya başlayınca bu düşünce yerini bir sevince, heyecana, hayranlığa bıraktı. Yetenekli bir yazarın usta işi romanıyla karşı karşıyaydım.
Bu parçadan ressamlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?


A) Resim sanatını öteki sanat dallarından üstün görürler.
B) Sanat değeri taşıyan yapıtlar da yazabilirler.
C) Genellikle, ilgi alanları kendi sanatlarıyla sınırlıdır.
D) Edebiyatçılarla arkadaşlık edenler vardır.
E) Duyguların anlatımında, resimden başka yollara da başvururlar.

 

37. Karagöz oyunu, Osmanlı Türk toplumunun, yüzyıllarca yaşamış sanat dallarından biridir. Tanzimat'tan bu yana, özellikle Cumhuriyet döneminde yerini, Batıdan gelen sinema ve tiyatroya bırakmıştır. Bu sanat dalı, bugün bize çok uzak ve yabancı gelen İslam uygarlığı döneminde, halkın dilini, inançlarını, geleneklerini, zanaatlarını, siyasal ve toplumsal olaylar karşısındaki düşünsel ve ruhsal durumlarını yansıtan zengin bir kaynaktır. Geçmişi tanımak ve öğrenmek isteyenler bu kaynağı değişik açılardan değerlendirebilirler.
Bu parçada, Karagöz’le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?


A) Toplumsal yaşamı yansıtan uzun bir geçmişi olduğuna
B) Günümüzde yerini başka sanat dallarının aldığına
C) Güldürü öğelerinden yararlanarak oluşturulduğuna
D) Farklı yönlerden incelemeye uygun bir kapsamı bulunduğuna
E) Eski dönemler hakkında bilgi verdiğine

bottom of page