DİNLEDEBİYAT
Atın yiğidi kendine kamçı vurdurmaz.
1996 Üniversite Sınavlarında Çıkmış Dİl Bilgisi Soruları
1996 Üniversite Sınavlarında Çıkmış Dil Bilgisi Sorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yerinde kullanılmamış bir deyim vardır?
A) Kadın, durmadan ağlıyor, bir yandan da; "İçim yanıyor dostlar!" diye bağırıyordu.
B) Olay yerinde, herkes telaş içindeyken o kılını bile kıpırdatmıyordu.
C) Odacı Halil Efendi, yeni müdür için; "Canı tez birine benziyor." dedi.
D) Ev sahibi, konuklarına bakıp: "Bu ne şıklık böyle!" deyince Ayşe üstüne alındı.
E) Görüşüne başvurduğum herkes, onun, sözünün eri bir kişi olduğunu söylüyor.
2. Onun, çağının sorumluluğunu üstlenme, tanığı olma gibi, aydın sanatçıya özgü tutum ve davranışları yazın, düşün ve kültür coğrafyamızda bir meşale gibi ışıyacaktır.
Bu cümlede geçen "bir meşale gibi ışıyacaktır" sözünün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlenin anlamı değişmez?
A) yol gösterici, aydınlatıcı olacaktır
B) kuşaktan kuşağa geçecektir
C) gelecek kuşaklarca da hatırlanacaktır
D) çarpıklıkların, bozuklukların düzeltilmesini sağlayacaktır
E) yaşananları gözler önüne serecektir
3. Deneme yazmanın temel koşulu sayılan başka türlü düşünme, genellikle yazarların olgunluk çağına özgü bir niteliktir.
Bu cümlede geçen "başka türlü düşünme" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kitlelerin isteklerine yanıt verebilme
B) Üstün nitelikli olduğunu yorumlarıyla kanıtlama
C) Yeni bilgiler edinip kendini geliştirme
D) Olayların ilgi çekici yönlerini görebilme
E) Sıradanlıktan kurtulup özgün olabilme
4. Sanatçı, yeni resimlerinde soyut ile somut öğeleri yan yana, iç içe, biçim ve renk karşılıklarıyla kullanarak, izleyiciyi etkileyen bir anlatıma ulaşıyor.
Bu cümlede geçen "izleyiciyi etkilemek" sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zıtlıkları göstermek
B) Kendini yenilemek
C) Dikkatini çekmek
D) Farklı teknikleri denemek
E) Alışılmışın dışına çıkmak
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük, cümleye "aşırı bir biçimde" anlamıkatmaktadır?
A) O, ehliyetini daima yanında taşır.
B) Onun böylesine ağır konuştuğunu ilk kez duyuyordum.
C) Burada, çalışmalarınla ilgili bolca kaynak bulabilirsin.
D) Haftada bir yayımlanan bu dergiyi sürekli almak istiyorum.
E) Yanına birkaç parça giysi alıp hemen yola çıktı.
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) İşini çok iyi bilirdi, ama yine de bana danışmadan hiçbir şey yapmazdı.
B) Bunca yıl çalıştıktan sonra öğretmenliği bırakmak hiç te kolay değildi.
C) Onunla haftada bir gün buluşup sinemaya ya da tiyatroya giderdik.
D) Çocuğunun bir sıkıntısı olduğunu sezdi mi onu konuşturmaya çalışır, rahatlatırdı.
E) Anladım ki onun her istediğini yapmak doğru bir şey değilmiş.
7. Sağlıklı yaşam koşullarından habersiz olan kişilerin çoğu (I) sabah (II) öğle ve akşam yemeklerinde midelerini tıka basa dolduruyor. Jimnastik de yapmadıkları için (III) bu insanların tüm organları yağ bağlıyor. Dengesiz beslenen bu kişiler, her gün yürüyüş yapmalı (IV) sebze ve meyve ağırlıklı (V) kolay sindirilen yemekler yemelidir.
Bu parçadaki numaralı yerlerden hangisine noktalı virgül (;) konulması uygun olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
8. Bugün yetmiş yaşındayım (I) Yaptıklarımdan pek çok pişmanlık duyuyorum (II) Öyle çok, öyle çok yanlış yaptım ki (III) Her şeyden önce en değerli varlığım olan zamanımı istediğimce ve iyi bir biçimde kullanamadım (IV) Halbuki şimdikinden en az iki kat daha verimli olabilirdim (V)
Bu parçadaki numaralı yerlerden hangisine üç nokta (…) konulması uygun olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “yakınma” söz konusudur?
A) Dergiye girecek yazıların başka bir yerde yayımlanmamış ve özgün olması gerekir.
B) Konudan konuya atlayan, başlığıyla içeriği birbirine uymayan yazılar bizi çok yormaktadır.
C) İsteklerimizden birisi de gönderilen yazıların, yazı makinesiyle çift aralıklı olarak yazılmasıdır.
D) Alt alta dizilmiş cümlelerin şiir sayılmayacağı herkesçe bilinen bir gerçektir.
E) Daha güzel, daha nitelikli bir dergi çıkarabilmek için okurla işbirliği şarttır.
10. (I) Yapıtını gece boyunca okuyup yuttuktan sonra, vakit geçirmeme olanak yoktu. (II) Düşüncelerimi belirtmek için hemen yazmaya koyuldum. (III) Öncelikle şunu söyleyeyim: (IV) Bugünkü edebiyatta bu güçte bir yapıtla karşılaşmadım. (V) Günümüzün yazarları arasında hiç kimse, ne ben ne de başkası, böyle bir şey yazmayı başaramadı.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde “karşılaştırma” söz konusudur?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve III. D) III. ve IV. E) IV. ve V.
11. (I) Bu balerinimiz senelerce yılmadan çalıştı. (II) Bir dönemde kimlik arayışları içine girdi. (III) Her çalışmasında yeni bir şeyler ortaya koydu. (IV) Müzik seçiminde de hiçbir zaman kolaya kaçmadı. (V) Giderek çağdaş ve evrensel bir çizgiye ulaştığını son çalışmalarıyla kanıtladı.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde “beğenme” söz konusu değildir?
-
I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
12. (I) Bu kitabın dört bölümü, aslında birer uzun makale olarak düşünülmüş. (II) Dördü de ayrı ayrı temaları işliyor. (III) Bu temalar: Osmanlı Türk müziğinin öğretimi, icra üslubu, makamları ve bunları kuşaktan kuşağa aktarma yöntemleri… (IV) Yani Türk müziğinin belirleyici özellikleri… V) Bütün bunlarla, geleneksel Osmanlı Türk müziğinin çeşitli yönlerine ışık tutuyor ve onun belirgin nitelikleri ortaya konuyor.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi sözü edilen kitabın içeriğiyle ilgili değildir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
13. Karşılaştığımız kişilerin ya da durumların iyi yanlarını belirtmekten çok, kötü yanlarını görüp dile getirmeyi yeğleriz.
Bu cümlenin anlamına en yakın yargı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Güzelliği ve çirkinliği değerlendirirken aşırılığa kaçarız.
B) Her şeyin en iyisini bildiğimizi düşünürüz.
C) Beğenmek yerine, kusur bulmaya eğilimliyiz.
D) Başkalarının kusurlarını daha kolay görürüz.
E) Başkalarını değerlendirmekte güçlük çekeriz.
14. Çağdan çağa yargılar değişiyor; bir süre gölgede kalan, yanlış anlaşılan bir yazar, gün geliyor bir edebiyat hazinesi gibi insanlığı etkiliyor.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) İnsanlığı etkileyen yazarlar, genellikle kendilerinden sonraki dönemlerde anlaşılmışlardır.
B) Okur, sanatçıyı anlamak için gerçekten çaba harcarsa, onun hakkındaki görüşleri tümüyle değişebilir.
C) Bir yazar hakkında, değişmeyen yargılara varılması, onun, çağının gereklerine uygun yapıtlar vermesine bağlıdır.
D) Kimi edebiyatçılar okurun düzeyine inemediklerinden yanlış anlaşılıyor ve insanlığa yol gösteremiyorlar.
E) Sanatçılar hakkında zaman içinde farklı değerlendirmeler yapılması, insanların yaşamın akışı içinde düşünsel yönden değişmesinin sonucudur.
15. (I) Türk ulusu Batıya hiç benzemeyen bir topluluktur. (II) Anadolu insanının tarihi, Batılıların tarihlerinin geçtiği aşamalardan geçmemiştir. (III) Bu nedenle insanlarımızın olaylar karşısındaki davranışları, iç dünyalarını açığa vuruşları Batı insanınınkine hiç benzemez. (IV) Bu açıdan bakılırsa, Türk romanının, gerek öz, gerek biçim bakımından Batı romanından farklı özellikler taşıması kaçınılmazdır. (V) Bu gerçeğin, eleştirmenlerce göz ardı edilmemesi gerekir.
Bu parçada anlatılmak isteneni içeren en genel yargı, numaralanmış cümlelerden hangisidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
16. (I) Onun şiirinin temelini halk türkülerinden alınan öğeler oluşturur. (II) Şiirinde bu öğeler öne çıkar ve lirik bir söyleyişe ulaştırır şairi. (III) Fakat lirizm onun şiirinde bir güz güneşi gibidir. (IV) Kimi zaman gökyüzü pırıl pırıldır, güneş şiirin sırtını ısıtır. (V) Kimi kez de gökyüzü bulutlanır; sözcükleri duygusal değerlerinden soyan, kuru, bilgilendirmeye yönelik söyleyiş öne çıkar. (VI) Bu söyleyiş son şiirlerinde kendini belli eder daha çok.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde “öğretici” şiire olumsuz bir bakış sezilmektedir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
17. I. “Gülerken düşündürme” onun, öykü, roman ve oyunlarının çıkış noktasını oluşturan belirgin bir öğedir.
II. Kullandığı teknik, anlatım biçimi ve tema zenginliğiyle son oyununda yeni bir gülmece türünü örneklendiriyor.
III. Daha iyi bir duruma kavuşma isteği, kendi halinden memnun olmama söz konusu olsa bile başkalarına zarar vermekten kaçınma, yapıtlarındaki karakterlerin belirgin özelliğidir.
IV. Sanatçı, eleştirel bakışı, duyarlı gözlemciliğiyle son derece önemsiz görünen bir olayı bu yapıtına çıkış noktası olarak seçmiştir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde, sanatçının bütün eserlerinde ortak olan noktalardan söz edilmiştir?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III. D) II. ve IV. E) III. ve IV.
18. Aşağıdaki cümlelerden hangisi, kanıtlanabilirlik açısından ötekilerden farklı bir nitelik taşımaktadır?
A) Bu sanatçının resimleri, duygu ve düşünceyi görselliğe dönüştüren tutarlı bir üslubun ürünüdür.
B) Sanatçı kendine özgü çağdaşlık anlayışını ve eleştirel tavrını bu dizide de sürdürüyor.
C) Sanatçı, bu resimlerinde gerçekleri, değişik yorum ve çağrışımlara açık biçimde vurguluyor.
D) Sanatçının son resimleri insanı etkileyen ve duygulandıran bir anlatımla, inceden inceye işlenmiştir.
E) Sanatçının sarı ve yeşil renkleri ağırlıklı olarak kullandığı kırsal kesim resimlerinde, çalışan köylüler görülüyor.
19. Bir gün Fransızların ünlü heykeltıraşı Rodin’e: “Bir heykeli nasıl yapıyorsunuz?” diye sorarlar. O da tek cümleyle şu cevabı verir: “Taşın fazlasını atıyorum, geriye heykel kalıyor.”
Rodin’in heykel yapmayla ilgili olarak söylediği bu sözüyle, yazılı anlatıma ilişkin aşağıdaki yargılardan hangisi arasında bir paralellik vardır?
A) Yerinde verilen örnekler, yazarları uzun uzun açıklamalar yapmaktan kurtarır.
B) İletmek istenen düşünceye uygun bir anlatım biçimi seçme, başarının ana koşuludur.
C) Yazma ustalığı, sözcüklerin tüm anlatım boyutlarını tanımayı gerektirir.
D) Yazılı anlatımda güzellik, anlatımı gereksiz sözcüklerden arındırma ve yalınlaştırmayla sağlanır.
E) Bir yazının kalıcı olmasını sağlayan temel nitelik, onun dil ve anlatım özelliğidir.
20. Bu konuda gençleri azımsamak doğru değildir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gereksiz sözcük kullanılması
B) Bir sözcüğün anlam bakımından yanlış kullanılması
C) Tamlamanın yanlış yapılması
D) Ekeylemin yanlış kullanılması
E) Yüklemine göre olumsuz cümle olması
21. Elbette onunla birlikte gitmiş olabilirler.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öğe eksikliği
B) Özne yüklem uyuşmazlığı
C) Öznenin belirtilmemiş olması
D) Aynı anlama gelen sözcüklerin birlikte kullanılması
E) Anlamca çelişen sözcüklerin birlikte kullanılması
22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "aşağı yukarı" sözü gereksizdir?
A) Bu iş yerinde aşağı yukarı üç dört yıldan beri çalışıyorum.
B) Aşağı yukarı beş yıl önce yine böyle şiddetli bir kış yaşamıştık.
C) Buralarda ekinler, aşağı yukarı biçilecek duruma geldi.
D) Şubat ayı sonunda bu ağaçların aşağı yukarı hepsi çiçek açar.
E) O gün sınıfın aşağı yukarı yansı tören alanında toplanmıştı.
23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu, cümlenin uygun bir yerine "ona" sözcüğü eklenerek giderilebilir?
A) Elbiseler dolaplara özenle yerleştirilir, güve yemesin diye elbise aralarına naftalin konurdu.
B) Çocuk bir yandan yaralı kuşa korkuyla bakıyor; bir yandan da onu sevmek istiyor.
C) Annesi çocuğunun aç olmadığını biliyor; ama yine de pastadan yemesini istiyordu.
D) Ali, arkadaşı Mustafa'yı hem çok seviyor, hem de kimi davranışlarından dolayı kızıyordu.
E) Otobüsler buraya gelince duruyor, bekleyen yolcular bindikten sonra yeniden yola koyuluyordu.
24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu işi onun başaracağını sanıyorum.
B) Yapılanları doğru bulmadığıma inanıyorum.
C) Alınan kararları sana da bildiriyorum.
D) Yaptıklarının yeterli olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
E) Kamuoyunun bu konuda aydınlatılması gerektiğini düşünüyorum.
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Şiirlerinde bol bol abartılmış sözcükler seçmesi yüzünden hitabet havası taşımaktadır.
B) Günümüzde dergiler ve gazeteler, deneme türünün gelişip yaygınlaşmasına uygun bir ortam hazırlamaktadır.
C) Osmanlı İmparatorluğunda Lale Devrinde çeviri çalışmaları yapıldığı biliniyor.
D) Bence edebiyat eleştirisinin edebiyat incelemesiyle bir arada, iç içe düşünülmesi gerekir.
E) Sanatın başlıca amacının güzellik olduğunu. savunan yazarın, bu konuda söylediklerine bir göz atalım.
26. İçeriye ellerinde kameralarıyla genç, orta yaşlı, kadınlı erkekli bir grup gazeteci girdi.
Bu cümleyle aşağıdaki cümlelerden hangisi arasında öğelerinin sıralanışı yönünden bir benzerlik vardır?
A) Konferansa katılan konuşmacı, ağır adımlarla kürsüye doğru ilerledi, tana tane anlatmaya başladı.
B) Konferans salonuna alınan velilere, okul müdürü az ama öz konuşarak sorunları açıkladı.
C) Deniz kıyısına toplananlar, büyük bir hayranlıkla güneşin batışını izliyordu.
D) Derenin kuzeye bakan tarafındaki ağaçların altı serin, diplerindeki otlar dipdiriydi.
E) Düzenlenen seminere, kullanacakları aletlerle birlikte, işe yeni başlayan arkadaşlarımız katılacak.
27. Ülkenin günlük siyasal olaylarını ve toplumsal bozukluklarını eleştirel bir yaklaşımla ve etkileyicim bir biçimde yansıtır.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne-nesne-yüklem
B) Nesne-dolaylı tümleç-yüklem
C) Özne-dolaylı tümleç-yüklem
D) Nesne-zarf tümleci-yüklem
E) Özne-zarf tümleci-yüklem
28. Eşyalar yerleştirilince, otobüse yolcular da bindi. Şoför, beklemeksizin kontağı açtı. O sırada otobüs yazıhanesinden biri fırladı. Otobüse koşuyordu; soluk soluğa yetişti. Önümüzdeki tek boş yere oturdu. Çevresindekileri selamladı. Otobüsteki herkesi tanıyordu anlaşılan.
Bu parçada bileşik zamanlı kaç fiil vardır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5
29. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir sözcük hem belirtme hem do niteleme sıfatı almıştır?
A) İçeriye orta yaşlı bir kişi girdi.
B) İnsana tepeden bakan, itici biriydi.
C) Gözü eski, cumbalı evleri arıyordu.
D) O yıllarda çift düğmeli, dar yakalı çekeller modaydı.
E) Her gün aynı yorgun, asık yüzleri görmekten bıkıp usanmıştı.
30. (I) Otuz yaşıma kadar durmadan yazdım; ama amatörlük dönemimin bu ürünleri yayımlanmadı. (I) Gerçek anlamda yazarlığa otuzumda başladım. (III) İlk kitabım da ancak kırk yaşımda piyasaya çıkabildi. (IV) Önceleri, salt ele alınan konunun önemli olduğunu düşünüyordum; sonra konu kadar işlenişin de önemli olduğunu anladım. (V) Onun yayımlanışından sonra da sanat görüşümde bir değişiklik olmadı. (VI) Çünkü yazarlığa başladığımda düşünsel kişiliğim oluşmuştu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
31. Yıllardır kentlerde yaşıyorum. Kentlerde öğretmenlik yaptım; gençlerle yakın ilişkilerim oldu. Bunlar bir ölçüde yazdıklarıma yansıyor. Son öykülerimde ise kentten çok, gençlerle ilgili konuları ele aldım. Aslında ben, köy kent ayrımı yapmıyorum. Çünkü bir yazar, hakkında bilgi sahibi olduğu, daha doğrusu etkilendiği her çevreyi yazmalıdır.
Bu parçanın bütününde yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılmaktadır?
A) Kent yaşamını ne zamandan beri tanıdığı
B) Gençlik sorunlarına ilgi duyduğu
C) Gençlerle iç içe yaşamanın gerekliliğine inandığı
D) Konularını hangi kaynaklardan seçtiği
E) Öğretmenlikle yazarlığı birlikte yürüttüğü
32. Bir yazarın günlük tutmasının çeşitli yararları vardır. Çünkü günlük, bir tür olarak edebiyatın bir parçası olduğu kadar, yazarın kendi yapıtlarını düşünürken, yazarken aldığı notlardır da. Eleştirmenler, günlüğüne bakarak, bir yazarın kişiliği ya da yazarlık niteliğini anlayabilirler. Bir yazarın sanat anlayışını, sanatçı tutumunu çözümlemekte yararlı ipuçları verir günlükler.
Bu parçada günlüklerle ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıt yazılmadan önce alınan notlardan oluştuğu
B) Yazarların anlaşılması ve değerlendirilmesi açısından önem taşıdığı
C) Yazarların eğilimlerini, özlemlerini yansıtması gerektiği
D) Alanı ne olursa olsun, her sanatçının tutmasının zorunlu olduğu
E) Yapıtların oluşturulmasına kaynaklık ettiği
33. Konuşurken düşüncenizi iyi anlatamadığınızı varsayalım. Geri alamazsınız onu. Dinleyene gitmiştir bir kez. Yeni cümleniz, ister istemez öncekinin yetersizliğini kapatma kaygısı taşıyacaktır. Öte yandan siz ne kadar açıklamaya çalışırsanız çalışın dinleyiciler, kendilerine uygun düşen, kendi özlemlerini karşılayan yorumu benimseyecek, öyle algılayacaklardır.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dinleyicilerin, söylenenleri, istedikleri doğrultuda anladıkları
B) Dinleyicilerin, konuşmayı, eleştirel bir değerlendirmeden geçirdikleri
C) Söylenen bir düşünceyi değiştirmenin gereksizliği
D) Dinleyicilerin düzeyini göz önünde bulundurarak konuşmak gerektiği
E) Düşünceleri açıklamada, konuşma yerine yazmayı seçmenin doğru olduğu
34. Ben dünyanın neresinde bulunuyorsam oraya, oranın insanına, coğrafyasına, tarihine, doğasına bakmadan, orayı yazmadan yapamam. Bana göre dünya, kısacası her şey yazılmak için vardır. Kimi zaman yalnız doğadır, tarihtir gördüğüm, kimi zamansa salt insan yaşamı… Dünyayı böyle algılarken kendimi zorlamam, ilgi alanım beni nereye sürüklerse o yöne giderim.
Bu sözüyle sanatçı hangi özelliğini vurgulamak istemiştir?
A) Tarih ve coğrafyaya özel bir önem verme
B) İlginç konular bulmaya çalışma
C) İnsanların yaşamına ilgi duyma
D) Genellikle doğadan kopmama
E) Yaşadığı ortamı yazıya dönüştürme
35. Tarihin belli bir dönemini yansıtmak isteyen romancı, bu konuda kendini özgür sayabilir. Ancak, amacı, kendini ustaca gizleyen bir gülmece romanı yazmak değilse, yorum gerektirmeyecek ölçüde kesin verilerden yararlanmalıdır. Bu verileri çarpıtmaktan, örneğin kronolojiyi tersine çevirmekten özenle kaçınmak zorundadır. Bilerek ya da bilmeyerek bu zorunluluğa yan çizmek, bir bakıma bindiği dalı kesmekten başka bir şey değildir.
Bu parçaya göre romanda aşağıdakilerden hangisi “bindiği dalı kesmek” anlamına gelmektedir?
A) Gülmece öğesini ön plana çıkarmak
B) Yorum gerektirmeyecek tarihi olaylara yer vermek
C) Herkesin bildiği kimi gerçekleri değiştirerek aktarmak
D) Yorumunda herkesin birleştiği tarihi olayları değişik açıdan ele almak
E) Tarihi olayları yorumlamaktan kaçınmak
36. Ormana, ovada otlayan ata, üveyiğin uçuşuna bakıyorum. Sessizliğini dinliyorum. Bunların bir dil olduğunu söylüyorum kendi kendime… Anlayamadığımız, daha doğrusu anlamak için yeterince zaman ayıramadığımız bir dil… Çoğu kez bu dili kullanmıyoruz; doğaya dışarıdan bakıyor, onu bilim yoluyla yeniden bulmaya çabalıyoruz. Oysa bu kopukluk ancak şiirle, doğayı içten tanıtan, ondaki güzellikleri sezmemizi, görmemizi sağlayan şiirlerle giderilebilir.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Günlük yaşamın insanı doğadan uzaklaştırdığı
B) Doğadaki varlıklarla mutlu olunabileceği
C) Doğadaki her varlıktan bir şeyler öğrenilebileceği
D) İnsanın, doğadan uzaklaşmasının sanat aracılığıyla önlenebileceği
E) Doğanın bilim yoluyla anlaşılabileceği
37. Geçen yetmiş yılda ne yaptım? Yetmiş sekiz kitap yazdım. Şimdi size bir itirafta bulunayım. Her biri beş on baskı yapmış olan bunca kitap bana, sanki yazacağım kitabın taslağı gibi gelmiştir. Yetmiş sekiz kitapta, hep ileride, şimdiden kestiremediğim bir zamanda, yazacağım o kitabın taslağını yaptım. Kim bilir, belki de hep taslak yapacağım. Yaşamım belki de bu taslaklar arasında, istediğim kitabı yazamadan geçip gidecek.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her yapıtın kendine özgü bir taslağının bulunduğu
B) Yapıtlar için taslak hazırlamanın zaman yitimine yol açtığı
C) Sanatçının, daha yetkin ürünler ortaya koyma çabası içinde olduğu
D) Bir yapıtın güzelliğinin ve kalıcılığının, onun işlenişine bağlı olduğu
E) Yazma ve yaratma gücünü, ortaya konan yapıtların sayısının belirlediği
38. Şiirimizde Birinci Yeni akımı da İkinci Yeni akımı da kalıcı olamazdı. Nitekim olamadı da. Bir kere Birinci Yeni bize uzaktı. İkinci Yeni ise bir modaydı; konup göçtü. Göçmek zorundaydı, çünkü bizimle hiçbir bağı yoktu. Edebiyatımızın bir uzantısı, aşaması değildi. Fransız şiirine özenip Fransız şairlerini taklit ederek köksüz bir şiir çıkardılar ortaya. Her iki akımın günümüzde ayakta kalan temsilcileri ise şiirlerini değiştirip başka şiire yöneldikleri için unutulmadılar.
Bu parçada sözü edilen akımlara bağlı sanatçılar niçin eleştirilmektedir?
A) Kendilerinden sonra gelenlere öncülük etmedikleri için
B) Yapıtlarında, edebiyatımızın temel kurallarına uymadıkları için
C) Unutulmama amacıyla başka tür şiirlere yöneldikleri için
D) Şiirlerini günün akımlarına uygun bir çizgide oluşturdukları için
E) Yabancı şairleri örnek aldıkları ve kendi edebiyatımızdan koptukları için
39. Ne mahallenin ne de komşuların dedikoduları kapımızdan içeri girerdi. Babamın da dışarıdan içeriye, aileyi ilgilendirmeyen bir olay getirdiğini hiç hatırlamıyorum. Oldukça durgun bir yaşamımız vardı. Ancak, akrabalarımızdan birinin bize yatılı konuk gelmesi ya da büyük ağabeyimin yatılı okuldan eve dönmesi, evimizdeki durgunluğu kıran bir bayram havası estirirdi. Böyle günlerde yatma saati gecikir, gece yarısına kadar oturulurdu.
Bu parçada yazar, ailesiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) Başkalarının yaşamlarından ve ilişkilerinden evde söz edilmediğine
B) Sorunları ortaklaşa çözmeye çalıştıklarına
C) Evlerine, yakınlarının birkaç günlüğüne gelmesinden mutlu olduklarına
D) Sessiz sedasız bir yaşam sürdürdüklerine
E) Kimi geceler, geç saatlere kadar yatmadıklarına
40. Her okur kuşağı kendi ilgisinin, duyarlılığının, birikiminin ulaşabildiği yere kadar izliyor şiiri; ondan sonrasını yok sayıyor. İnsana, dünyaya, toplumsal olgulara bakış değişirken şiirin de değişebileceği düşünülmüyor. Bu yüzden onlar, hangi dönemde kaldılarsa o dönemdeki gibi şiir yazılmasını istiyorlar. Yeni şiiri, anlama, eleştirel bir süzgeçten geçirme çabası göstermeden, “Anlamıyorum.” diyerek reddeden böylesi okurlara verilecek yanıt şu olabilir: “Bugün öyle şiir yazılmıyor.”
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Şiir anlayışının kuşaktan kuşağa değiştiğine
B) Eski kuşağın yeni şiiri anlamak için çaba göstermediğine
C) Şiiri anlamada alışkanlıkların bir etkisi olmadığına
D) Şiirdeki değişmenin doğal karşılanması gerektiğine
E) Eski kuşağın yeni şiir konusunda önyargılı olduğuna
41. Kitaplarımın hemen her yeni basımında değişiklikler yaparım. Kimi öykülerimi atarım kitaplarımdan. Kimilerinin bazı yerlerini değiştirir, kimilerini de yeniden yazarım. Bu işler de ister istemez çok zamanımı alıyor. Düzeltmeye zaman bulamadığım için on on beş yıldır yeni basımlarını yapamadığım kitaplarım var. Son yıllarda az sayıda kitap yayımlamamın bir nedeni de bu.
Bu parçada, sözü edilen sanatçı ve kitaplarıyla ilgili olarak aşağıdaki sorulardan hangisinin cevabı yoktur?
A) Yeni baskıları olmayan kitaplarınız, düzeltilemeyecek durumda olanlar mı?
B) Kitaplarınızın her baskısının bir önceki baskısından farklı olduğu doğru mu?
C) Kitaplarınızdan tümüyle çıkarttığınız bölümler, öyküler oluyor mu?
D) Yeniden ele alamadığınız için yeni baskıları yapılamayan kitaplarınız var mı?
E) Kitaplarınızda yaptığınız değişiklikleri kısa sürede tamamlayabiliyor musunuz?
42. Mektup bizde genellikle yaygın olmayan bir tür. Otobiyografi de öyle. Oysa bu tür yapıtlar, yani mektuplar, otobiyografiler bir yazarı tanımada, onun yapıtlarının özelliğini, inceliğini ve güzelliğini görmede, iç dünyasını öğrenmede bulunmaz kaynaklardır. Nitekim Batı edebiyatında bu tür yapıtlar, özellikle öde mektuplar oldukça yaygın.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Edebiyatımızda mektup ve otobiyografi türünde ortaya konan ürünlerin sayıca birbirine yakın olduğuna
B) Mektuplarla otobiyografiler arasında işlevsel bir ortaklığın olduğuna
C) Mektuplarla otobiyografilerin bir yazarı tanımada güvenilir belgeler olduğuna
D) Mektup ve otobiyografi gibi türlerin oluşturuldukları dönemden izler taşıdığına
E) Mektup türünde oluşturulan yapıtların bizim edebiyatımızda çok az olduğuna
43. Gerçek bir eleştirmen, herhangi bir etki altında kalmadan eleştirisini yazar. Hiçbir zaman art niyetle davranmaz. Bugün övdüğünü yarın yermeye kalkmaz. Eleştirdiği sanatçının kişiliğini hedef almaktan özellikle kaçınır ve onun sanatını aşağılamaz. Eleştirdiği yapıtı tutarlı, nesnel, bilimsel verilere dayanarak yargılar.
Bu parçada bir eleştirmende bulunması gereken nitelikler arasında aşağıdakilerden hangisine yer verilmemiştir?
A) Yansız davranma
B) Yapıta bağlı kalma
C) Belirli ölçütler kullanma
D) Çelişkiye düşmekten kaçınma
E) Sanatçıya yol gösterme
44. Belli bir dönemin romanını yazmak, gerçekten çok güçtür. Bu güçlük, dönemi yansıtacak olay, durum, kişi gibi öğelerin durmuş oturmuş olmamasından kaynaklanır. Bunun gerçekleşmesi için, yaşanılanların üzerinden uzunca bir süre geçmesi gerekir. Yaşanılanlar bu süre içerisinde durulup tortulanmalı ki yazar onlara soğukkanlı bir yaklaşımla bakabilsin. Bu olmazsa yazar, yazdığı şeyin içinde yer alamaz, anlattıklarını inandırıcı kılamaz. Daha doğrusu nesnel olarak yargılayıp değerlendiremez. Bunun doğal bir sonucu olarak da nesnel bir tutumla yazamaz.
Bu parçaya göre, aşağıdakilerden hangisi belli bir dönemin romanını yazmak için gerekli koşullardan biri değildir?
A) Yazarın olaylara bakışının yansız olması
B) Olayların, sıcağı sıcağına anlatılmasından kaçınılması
C) Kahramanların kişiliklerinin olay içerisinde verilmesi
D) Anlatılacakların iyice değerlendirilip özümsenmesi
E) Anlatılanların, okur üzerinde gerçeklik duygusu uyandırması