google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0
top of page

1998 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Edebiyat Soruları

1998 Üniversite Sınavlarında Çıkmış  Dil Bilgisi Sorularını pdf formatında görüntülemek ve indirebilmek için tıklayınız...

1998 Yılı ÖSYM Çıkmış Dil Bilgisi Soruları

 

1. Aşağıdakilerin hangisinde ikinci cümle, birinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?

 

A) İş inada binmeseydi böyle çalışmazdı.

Onun kendisine yardımcı olacağını, güçlük çıkarmayacağını anlamıştı.

B) O her işten yüzünün akıyla çıkmıştır.

Bu işi de eksiksiz olarak ve başarıyla tamamladı.

C) Sen hiç merak etme, o işini bilir.

O, nereden, nasıl yarar sağlanacağını çok iyi hesaplar.

D) Sonunda o da işin içinden sıyrıldı.

Bu karışık işten kendini kurtardı.

E) Canını dişine takıp işini bitirmeye çalıştı.

Verilen görevi başarmak için her türlü tehlike ve sıkıntıyı göze aldı.

 

 

2.  I. Kendini daha fazla yorma; sonra hastalanırsın.

    II. Yağmur başlamadan sen git; ben sonra gelirim.

   III. Sağdaki çiçekçiden sonra ilk sokağa sapacaksın.

  IV. Kurumumuzda imza yetkisi, başkandan sonra genel sekreterindir.

  V. Bu işi sonra seninle birlikte yaparız.

 

diledeb.com

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde "sonra" sözcüğü aynı anlamda kullanılmıştır?

 

A) I. ve II.

B) II. ve V.

C) III. ve IV.

D) III. ve V.

E) IV. ve V.

 

 

 

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcükte bir yazım yanlışı vardır?

 

A) Onunla öyleyin lokantada buluşacağız.

B) Havuzdaki nilüferlere hayran kaldık.

C) Moraran elini ovuşturup duruyordu.

D) Amcam bu hastanede operatördü.

E) Binanın alt katında çamaşırhane varmış.

 

 

4. Sanatçının yapıtlarına evrensel bir nitelik kazandıran çok sayıda özellik var ( ) Masalsı anlatım ( ) kimi zaman hayal mi gerçek mi olduğunu ayırt edemediğimiz betimlemeler, şiirsel söylemler, çarpıcı benzetmeler ( )
 

Yukarıda parantezlerle belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?


A) (!) (,) (…)             B) (.) (,) (.)          C) (:) (;) (.)

   

        D) (…) (,) (.)             E) (:) (,) (…)

 

5. Ünlü bir bilgin şöyle diyor: “Eğer işiniz doğruyu tanımlamaksa süslemeyi başkalarına bırakın.”

Burada sözü edilen özdeyişle anlatılmak istenene en yakın açıklama aşağıdakilerden hangisidir?


A) Yinelemelerden kaçınma
B) Sonuçları özet olarak verme
C) Anlaşılır bir dil kullanma
D) Anlatımda yalınlığa önem verme
E) Olumluyu da olumsuzu da belirtme

 

 

 

 

 

 

 

 

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisi bir öneri içermektedir?


A) Planınızı değerlendirdiğimizde onun beklentilerimizi tümüyle karşılamadığını gördük.
B) Planınız güzel; ama onun bizim amacımıza uygun olduğunu söyleyemeyiz.
C) Planınızı yeniden gözden geçirmenizin doğru olacağını düşünüyoruz.
D) Planınızın kolayca uygulanabilmesi için kimi yerlerinde değişiklikler yaptık.
E) Planınızın titiz bir çalışmanın ürünü olduğu belli; ama biz daha farklı özellikler arıyorduk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

7. “Aldığım hiçbir ödülün, üzerimde şaşırtıcı bir etkisi olmadı.”
Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu cümlenin neden-sonuç yönünden açıklaması olabilir?


A) Hepsi bilinçli olarak yaptığım çalışmalarımın ürünüydü.
B) Okurlara, özgün yapıtlar verebilmenin ne kadar zor olduğunu iyi biliyorum.
C) Beni anlayanların sayısı ileride değişebilir.
D) Ödüllerin, çalışma gücümü kamçılayacağını düşünüyorum.
E) Yapıtlarımın yeni kuşakları da etkileyeceğini sanıyorum. 

 

 

8. (I) Kentlerin de kimliği vardır; bu kimliği oluşturan öğelerin başında da yapılar gelir. (II) Yapılar, kentlerin belirleyici özelliklerini yansıtır. (III) Örneğin Paris, Londra, Brüksel, Moskova deyince ilk akla gelenler, kuleler, köprüler, kubbeler ve gökdelenlerdir. (IV) Ya İstanbul deyince? (V) Elbette ki minarelerden kubbelere uzanarak, Kız Kulesinden Galata Kulesine değin birçok şeyi sayabiliriz. (VI) Çünkü bu tipik yapılar kentle özdeşleşmiştir. (VII) Bu yapıları kentten, kenti de bunlardan ayrı düşünmek olanaksızdır.


Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri aynı anlamı içermektedir?


A) I. ile II.         B) I. ile II.              C) II. ile III.
 IV. ile V.             VI. ile VII.               V. ile VI.

 

            D) II. ile IV.           E) III. ile IV.

                 III. ile V.               VI. ile VII. 

 

 

 

 

 

9. (I) Kendimle ve sanatımla ilgili olarak yazılıp çizilenleri biriktirmek istemiyorum. (II) Kitaplardaki şiirlerimden başka hiçbir şey bırakmayı düşünmüyorum arkamda. (III) Farklı yorumlara konu olmak istemiyorum. (IV) Arkamda birtakım kâğıtlar bırakıp da insanların kafasını karıştırmanın gereksiz olduğuna inanıyorum.
Bu parçada söylenenlerin nedenleri, numaralanmış cümlelerin hangilerinde açıklanmıştır?


A) I. ile II.  

B) I. ile III.  

C) II. ile III.  

D) II. ile IV.  

E) III. ile IV.

 

 

 

 

 

10. (I) Yapıtlarında farklı çevrelerin ve insanların yaşamlarına, sorunlarına yönelmiş. (II) Acı veren olaylardan hoşlandığı belli. (III) Düşsel yaşamlar, ilişkiler üretiyor. (IV) Anlattıklarında, insan sıcaklığını yansıtıyor. (V) Bunları göz önünde bulundurarak, onun gelecekte dünyayı çok daha farklı bir bakış açısıyla yansıtabileceğini söyleyebiliriz.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, sözü edilen yazara duyulan güven dile getirilmektedir?


A) I.     B) II.         C) III.             D) IV.         E) V.

11. (I) Yazar, konuların gerektirdiği şiirselliği ya da gülmeceyi yerli yerinde kullanıyor; özlemi, öfkeyi aynı güçle duyumsatıyor. (II) Sıradan insanların her günkü yaşamından sahnelere yer veriyor. (III) Yalnızlığın, sevgisizliğin sık sık sözünü ediyor. (IV) Bunun yanında, kişilere, onların serüvenlerine, özlemlerine magazin öykücüsü gibi yaklaşmaktan kurtulamıyor. (V) Anlatımı da sıradan; daha ilk öyküde cümleler birbirinin üzerine yığılıyor.
Yukarıdaki eleştiride kaçıncı cümleden başlayarak, sözü edilen yazarın yapıtlarındaki olumsuz yönlere değinilmektedir?


A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.              E) V.

 

 

 

 

 

 

 

 

12. (I) Bu kitapta sanatçı “sevgi”yi ele almış. (II) Kitapta yer alan on öyküde, değişik yaklaşımlarla bu konudaki düşüncelerini, yüreğinden geçenleri yazıya dönüştürmüş. (III) Yazıların hepsinde, sanatçının şiirlerine özgü, o lirik ve epik duyarlılık egemen. (IV) Bunlar, okurun kitabı okuyup bitirdikten sonra öykülerin birbiriyle bağlantısını görmesini kolaylaştırıyor. (V) Daha doğrusu kitabın bir bütün olarak değerlendirilmesini sağlıyor.
Yukarıdaki eleştiride, numaralanmış cümlelerden hangisi sözü edilen sanatçının anlatımına ilişkin bilgi vermektedir?


A) I.            B) II.          C) III.          D) IV.              E) V.

 

 

 

 

 

 

 

 

13. (I) Doğanın korunması, bizim için önemli bir nokta olmanın da ötesinde temel hedeftir. (II) Bu nedenle konutlar, kenttekine benzer bir dokuda değil, tamamen çevredeki ormanla uyum sağlayacak biçimde yapıldı. (III) Bir başka konu da bitkilendirme. (IV) Son zamanlarda bitkiyle haşır neşir olma eğilimi yaygınlaştı; elbette bu durum, biz çevre tasarımcılarını sevindiriyor. (V) Ancak yabancı kökenli bitkiler yerine kestane, erguvan, kızılağaç, fıstık çamı tercih edilmeli; böyle bir tercih yörenin ruhuna da uygun olur.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde parçanın ana düşüncesi belirtilmiştir?


A) I.              B) II.              C) III.         D) IV.            E) V.

 

14. Yazınsal yapıtlar, yaşama ayna tutmakla kalmaz, aynı zamanda ona istediği biçimi de verir.


Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır?


A) Her yazar, hangi türde yazarsa yazsın, yapıtlarının konularını yaşamdan alır.
B) Yazma, yazarları yaşama bağlayan, düşsel ve düşünsel boyutlu yaratıcılık isteyen bir eylemdir.
C) Roman, öykü, oyun gibi yazınsal ürünlerde, okurlara, değişik yaşamlar sunulur.
D) Günlük yaşamla beslenmeyen, dil değeri taşımayan yapıtlar kalıcı ve etkili olamaz.
E) Roman, öykü, oyun gibi türlerde yazılmış yapıtlar, yazıldıkları dönemi yansıtır ve onu yönlendirir.

 

 

 

 

 

 

15. “Eğer yaşam bir yolsa, her zaman yokuş yukarı giden bir yoldur.”
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenene anlamca en yakındır?


A) Yaşam, insanoğlunu istemediği yerlere sürükler.
B) Yaşamı boyunca insanoğlu hep güçlüklerle karşılaşır.
C) Yaşamda başarıya ulaşmak için kararlı olmak gerekir.
D) İnsan yaşamı, birbirini bütünleyen evrelerden oluşur.
E) Yaşamın akışı içinde insanoğlu bir yolcu gibidir.

 

 

 

 

 

 

 

16. “Okul öncesi eğitimin, çocuğun gelişiminde büyük önem taşıdığı tartışılmaz bir gerçek.”
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede belirtilen yargının bir gerekçesi niteliğindedir?


A) Anaokulu, yuva ve kreşlerin sayısı her geçen gün artıyor ve bunlar sürekli gelişiyor.
B) Anne-babalar çocukları için en iyiyi bulma ve yapma çabası içindeler.
C) Çocuklar paylaşma ve sorumluluk duygularını oyunla geliştirirler.
D) Çocuğun duygusal ve zihinsel gelişiminin önemli bir kısmı okul çağından önce tamamlanmaktadır.
E) Son yıllarda anaokullarında çocuğu değişik yönleriyle geliştirmeyi amaçlayan yeni yöntemler deneniyor.

17. Televizyonlarda çocuklara yönelik, şiddet içeren çeşitli diziler ve çizgi filmlerle ilgili olarak aşağıda verilen cümlelerden hangisi, ötekilerden farklı bir görüşü dile getirmektedir?

 

A) Ölme, öldürme, zarar verme kavramları; iyilik, dostluk, hoşgörü, zarar vermeme kavramlarıyla iç içe girdiğinden daha da tehlikeli oluyor.
B) Şiddet, her tür çatışmanın çözümü için kabul gören bir yol olunca, şiddet toplumunun tohumları ekiliyor.
C) Şiddet, yaşamdan alınan olayların içinde, abartılmış biçimde sunulduğundan çocuklar bunun gerçek dışılığının ayrımına varıyor.
D) Çocuk, sık tekrarlanan şiddet görüntülerinin etkisi altında kalarak çocukluğun saf dünyasını yitiriyor.
E) Programlarda genellikle, barışı ve güzelliği korumanın yolu şiddetten geçtiği için, çocuklar gereksiz yere şiddete yönlendiriliyor.

 

 

 

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

 

A) İçtiği ilacın bıraktığı acımsı tadı gidermek için ağzına şeker aldı.

B) Nesili tükenmekte olan bazı hayvanlar koruma altına alınıyor.

C) Yaptığının yanlış olduğunu anlayınca özür dilemek istedi.

D) Vakfın amaçlarının neleri olduğu üyelere anlatıldı.

E) Nüfus kaydını, doğum yelinden oturduğu ilçeye naklettirdi.

 

 

 

19. Bu küçük kasaba geniş ve derin bir (I)vadinin içinde kurulmuştu. Dik, kayalık tepenin üstündeki ok (II)eskilerden kalma (III)kalesi görkemiyle etkiliyordu insanı. Alçacık damlı (IV)dükkanların bulunduğu tarihi çarşısı da birçok yönden (V)görülmeye değerdi.

 

Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi, bir varlığın neye ait olduğunu belirten ek almıştır?

 

A) I.           B) II.         C) III.          D) IV.           E) V.

 

 

20. (I)Festival süresince (II)her gün (III)düzenli olarak (IV)çıkacak olan "İlk Çekim" adlı siyah-beyaz dergi sinemaseverlere (V)ücretsiz dağıtılacak.

Bu cümledeki altı çizili sözlerden hangisi çıkarılırsa cümlenin anlamında daralma olmaz?

 

A) I.           B) II.          C) III.            D) IV.           E) V.

 

21. Yanlış bir şey yapsam da kızmaz; ama inanılmayacak kadar anlayışlıdır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?

 

A) Yüklemin geniş zamanlı olmasından

B) Cümleciklerin ortak özneli olmasından

C) Yanlış ilgeç kullanılmasından

D) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından

E) "bile" yerine "da" bağlacı kullanılmasından

 

 

22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

 

A) Yetkililer, bu konuda uluslararası işbirliği yapılmasına karar verdiler.

B) Siyasî, askeri ve ekonomi alanlarında görüştüler.

C) Üye olan ülkelere toplantı konusunda bilgi verilmesini gerekli gördüler.

D) Toplantıda, herkesin tartışmalara katılması gerektiğini söylediler.

E) Gelecek toplantıda ele alınacak konuyu belirlediler.

 

 

23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

 

A) O yıllarda hepimiz tiyatro tutkunuyduk ve çalışmaya susamıştık.

B) Film, bir ailenin sıradan olaylar karşısındaki şaşırtıcı tutumunu ustalıkla yansıtıyor.

C) Festivalin bu bölümünde, müziğin farklı türlerinde adını duyurmuş sanatçılar sahneye çıkacak.

 

dinledebiyat.com

D) Sanatçının bu karikatürleri, başta Berlin ve Paris olmak üzere Avrupa'nın çeşitli kentlerinde sergilenecek.

E) Bu kameralar, rahatça kullanabildiği ve taşınmasının kolay olması nedeniyle tercih ediliyor.

 

 

 

24. Türkçede bir cümlenin öznesi, bilinci ve üçüncü tekil kişiden oluşuyorsa, yüklemi birinci çoğul kişi olur.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uymamaktan kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

 

A) O akşam ben kendi odama, Fatma da kendi odasına çekilmişti.

B) Teyzemlerin yeni evlerine taşınmasından sonra siz bu eve yerleştiniz.

C) Havalar böyle giderse bir süre daha kahvaltımızı balkonda yapabileceğiz.

D) Ben de bir tabak alıp sofraya oturayım.

E) Babasıyla annesi, bu evi üç yılda zar zor yaptırabildiler.

 

 

 

 

 

25. Sabah olunca, güneşin ilk ışıkları dağların doruklarını aydınlattı.

Aşağıdakilerin hangisi, öğeleri ve öğelerinin sıralanışı bakımından bu cümleye benzemektedir?

 

A) Zaman, onun için çok önemlidir.

B) Kardeşinin yerinde şimdi o çalışıyor.

C) Evde yalnız kalınca müzik dinler.

D) Babasının arkasından o da işe gitti.

E) İki saat sonra su, depoyu doldurur.

 

 

 

26. Aşağıdakilerden hangisi iki öğeli bir cümledir?

 

A) Toprak, her gün binbir özenle süslenir.

B) Toprak, bu aylarda baş döndürücü kokular yayar.

C) Toprak, saçlarına katmerli çiçekler takar.

D) Toprak, hani hani çalışan bir kimyacıdır.

E) Toprak, ormanların yardımıyla susuzluğunu giderir.

 

 

 

27. "ile" sözcüğü aşağıdakilerin hangisinde bağlaç olarak kullanılmamıştır?

 

A) Doğduğu kentle yaşadığı kent arasında, yıllarca gidip geldi.

B) Bir romanıyla bir öyküsü filme alındı.

C) Elindeki uzun saplı fırçayla tavanı boyadı.

D) Kitaplarıyla defterlerini aynı çantaya yerleştirdi.

E) Şapkasıyla kahverengi paltosu uyum içindeydi.

 

 

 

28. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, bir belgisiz zamir nesne görevindedir?

A) Bazen günlerimi resim yaparak geçiriyorum.

B) Çoğu zaman onu otobüs durağında görüyorum.

C) Kimi arkadaşlar çayı sever ama ben kahveyi yeğlerim.

D) Bana, bir gün uğrasın, diye haber bırakmış.

E) Bunların hepsini geçen gün ben aldım.

 

 

 

29. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, arasına sözcük ya da sözcükler girmiş bir isim tamlaması vardır?

 

A) O kırmızı gülleri kimin için aldığım söylemedin.

B) Öğrenciler, fen derslerinin boş geçmesinden yakınıyorlar.

C) Ankara'nın adını yeni duyduğum semtleri var.

D) Yeni defterini bu kağıtla kaplamalısın.

E) Türkçe kitabını yarın okula getirirsen iyi olur.

30. (I) Okuduğunuz bir eserin nitelikli olup olmadığını mı anlamak istiyorsunuz? (II) Bu, seçici bir okurun yanıtlaması gereken ilk sorudur. (III) Onu birkaç ay sonra tekrar ele alın. (IV) Kötüyse okumaya değmez; iyi ise değişik bir tatla karşınıza çıkar. (V) Size yepyeni ufuklar açar.


Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?


A) I.          B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.
 

 

31. Bu roman Reşat Nuri’nin önemli ve başarılı bir yapıtı değildir. Ancak … Reşat Nuri bu yapıtında yer yer şematik ve didaktik olmakla birlikte çok önemli toplumsal bir sorunu romana taşımıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?


A) ilk tezli romanlarımızdandır
B) içerdiği gözlemler ve yaşantılar yönünden ilginç özellikler taşımaktadır
C) yaklaşık doksan yıl önce yaşanan sorun, günümüzde de çözülememiştir
D) yaşanmış olaylardan yola çıktığı için tarihçilere kaynaklık etmiştir
E) sanatçının toplumsal roman alanındaki çalışmalarının ilk örneği olması açısından ilginçtir

 

 

 

32. Bireyi mesleğe yönlendirirken onun ilgileri, yetenekleri ve toplumun ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır. Ancak on, on beş yıl sonra hangi meslekte ne kadar insan gücüne ihtiyaç duyulacağını kestirebilmek zor. Ayrıca bu bir ölçüde kestirilebilse bile, zamanla bazı mesleklerle ilgili modalar ortaya çıkıyor. Özellikle gençler arasında kimi meslekler daha çok tutulmaya başlıyor; ister istemez o mesleğe eğilim artıyor. Sonra, bazı mesleklerde daha çok para kazanıldığı için gençler özellikle o mesleklere yöneliyor….
Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdaki cümlelerden hangisiyle sürdürülebilir?


A) Aslında çalışma alanlarının ve mesleklerin sınırlı oluşu buna yol açıyor.
B) Bence, bireylerin ilgilerinin çok yönlü ve çok boyutlu olmayışı, belirli mesleklerde yığılmaya neden oluyor.
C) Sözün kısası bu tutum, yeni yeni mesleklerin doğmasını sağlıyor.
D) Bu sorun, anne ve babaların çocukları yanlış yönlendirmesinden kaynaklanıyor.
E) Sonuç olarak toplumun ihtiyaçlarıyla insanların eğilimlerini bağdaştırmak zor oluyor.

 

 

33.”Adını yurt dışında da duyuran ünlü ressamımızla daha çok, oğlunun Cihangir’deki resim atölyesinde karşılaşırdık. Bildim bileli yalnız yaşayan bir kadındı. Soylu, sade, zarif ve çok güzeldi. Konuşurken sesini bir kez bile yükselttiğine tanık olmadım. Her zaman yüzünde ipeksi bir gülümseyiş, bakışlarında huzurlu bir anlam vardı.”
Sözü edilen ressamın, bu parçada vurgulanmak istenen özelliği aşağıdakilerden hangisidir?


A) Özgürlüğüne düşkün olma
B) Öteki meslektaşlarına benzememe
C) Güzelliğiyle dikkat çekmek isteme
D) Yumuşak bir kişiliğe sahip olma
E) Ressamlığını ön planda tutmama

 

 

34. Kasım gelince tatil yapılan yöreler boşalır. Giden gider, kalanların başı dinçtir. Yaz günlerinin o şen şakrak havası, yerini dingin güzelliklere bırakır. Güneş hâlâ bedenleri ısıtır. Büyük kentlerin gürültüsünden kaçıp bu kıyılara yerleşen insanların en sevdiği zamandır kış ayları. Böyle bir günde bisikletinizi tahta iskelenin başına bırakıp oltanızı denize sallandırabilirsiniz. Balık çıkmasa bile baş başa kaldığınız doğanın sessiz müziği ruhunuzu dinlendirmeye yeter. 
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?


A) Tatil yörelerinin yazın daha kalabalıklaştığı
B) Kışın balık avlamanın insana ayrı bir tat verdiği
C) İnsanların dinlenmek için kıyı kentlerini seçtiği 
D) Her mevsimin kendine göre güzelliklerinin olduğu
E) Tatil yörelerinin kışın daha dinlendirici olduğu

 

 

 

 

35. Bu yazarımız, Türk insanını konuşturmada, sözcüğün gerçek anlamıyla özgün bir sanatçıdır. Romancılığımızın bu yönden gelişmesinde büyük hizmetleri olmuştur. Konuşturmalarda en küçük bir yapaylık yoktur. Sokağın dilini, roman dili konumuna getirmedeki çabaları da küçümsenemez. Çünkü tek tek sözcükleri yan yana getirmekle yetinmemiş; bunlardan kendine özgü bir anlatım oluşturmuştur.
Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Halk dilinin özelliklerini doğal bir biçimde kullanarak özgün bir anlatıma ulaşmıştır.
B) Yapaylığa düşmemek için romanlarında kendi insanımızın yaşamını işlemiştir.
C) Konuyla anlatım biçimi arasındaki etkileşime önem vermiştir.
D) Romanda, kendisinden önce kullanılan anlatım biçimlerine karşı çıkmış, yeni anlatım olanakları yaratmıştır.
E) Anlattıklarını gözlemlerine dayandırmaya özen göstermiştir.

36. Çocuğa yalnızca bilgi yükleme eğitimin amacı değildir. Gereğinden fazla bilgi yüklenmesi, çocuğun ancak belleğini geliştirir. Fazla bilgi, çocuğu yaşama hazırlamadığı gibi, onun bireysel özgürlüklerini de engelleyebilir. Çünkü çocuk öğrendiklerini uygulamak için gerekli deneyimden yoksun kalır; bu yüzden aklını kullanamaz, özgür düşünemez, özgür davranamaz. Yeni durumlar karşısında çözüm üretemez. Böyle olunca da kendine, her zaman bağlı kalacağı bir iskele, bir dayanak arar.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bilgili kişiler bellekleri güçlü olanlardır.
B) Çok bilgili insanlar, olaylara ve durumlara yönelik düşünceler üretemezler.
C) Eğitim, düşünebilme ve düşündüğünü uygulayabilme yetisi kazandırmalıdır.
D) Kişilerin yaşama uyum sağlaması özgür düşünmelerine bağlıdır.
E) Özgürce davranabilen kişiler, sorunlara ustalıkla çözüm bulurlar.

 

 

 

 

 

 

 

37. Yaşam olduğu gibi kalmaz; kuşkusuz hep değişir. Ancak değişimin yavaş ya da hızlı olduğu dönemler vardır. Gelenekler, bu değişimin hızlandığı dönemlerde insanların karşısına büyük bir sorun olarak çıkar. Yaşanan günle geçmiş arasında gözle görülür bir farkın olmadığı dönemlerde ise böyle bir sorun yoktur.
Bu parçada aşağıdaki düşüncelerden hangisi vurgulanmaktadır?


A) Gelişme ve değişmelerin hızını, toplumun kendisi belirler.
B) Yenileşmelerin hızlanması toplumlarda sorunların doğmasına yol açar.
C) Toplumu oluşturan bireyler, geleneklerin buyruklarını hiç düşünmeden yerine getirirler.
D) Toplumsal yaşamdaki yenilikler değişimlerin göstergesidir.
E) Geçmişle, içinde bulunulan zamanı karşılaştırmak toplumları yanlış yönlendirir.

 

 

38. Flaubert için şöyle diyorlar: “On sene, yirmi sene sonra aynı dizelere hayranlık duyar, aynı biçimleri arar, aynı şeyleri beğenir. Öyle görünüyor ki yirmisine doğru kavrayabildiği düşünceleri kavramış ve sonra bütün yaşamı boyunca bunları somutlamaya çalışmıştır. Yaşamını hiçbir biçimde yapıtlarına yansıtmamıştır. Durağan bir yaşamı olan bu sanatçıyı tutucu olarak nitelemek yanlış olmaz.”
Aşağıdakilerden hangisini söyleyen kişi, bu parçada belirtilenlere karşı çıkmaktadır?


A) Ağır ama özenli çalışan bir yazardı; sanatıyla ilgili düşünceleri zamanla daha da kesinleşti.
B) Yazıda dilin ritmik akışını ve hecelerin uyumunu arar, tıpkı müzik gibi okurun zihninin derinliklerine seslenmek isterdi.
C) Zaman içinde beğenileri aynı kalan bir yazarın, “Madam Bovary” gibi çağının çok ilerisinde bir roman yazabilmesine ne demeli?
D) “Madam Bovary”de karakterlerin bütün özelliklerini ya da olayları, duygulara kapılmadan yansıtarak nesnelliğini ortaya koymuyor mu?
E) “Mektuplar”da kendi kişiliğini yapıtına yansıtmamak için çırpınan bir yazarın, bunu romanlarında da yapmasını doğal karşılamak gerekmiyor mu?

 

 

 

 

 

 

39. Okuru kitaplarla, yazarlarla buluşturma işlevini bütünüyle yerine getirmese de, gönlümüzden geçenleri yeterince karşılayamasa da kitap fuarlarını çok seviyorum. O renk renk kitapların oluşturduğu çiçek bahçesinde dolaşmak, onlara dokunmak; o güzelliklerin tadına varmak… Yüreği sanat sevgisiyle çarpan güleç yüzlere merhaba demek, gözlerdeki ışıltıyı, mutluluğu damarlarımızda duyumsamak… Duygusal yönden az şey midir bunlar?
Bu parçada kitap fuarlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?


A) Sevilen yerler olarak herkesin ilgisini çektiğine
B) Görüntüsüyle sanatsal zevkler uyandırdığına 
C) Kimi yazarlarla tanışma olanağı sağladığına
D) Güzel duygular uyandırarak insanı mutlu ettiğine
E) Gezip görenlerin beklentileriyle ilgili kimi küçük eksiklikler bulunduğuna

 

 

 

 

40. “Ben ünlü bir yayınevinde çalışan bir öykü yazarıyım. Pek çok kitabı yayıma hazırladım bugüne değin. Yazarın coşkusunu paylaşarak kiminin adını bile koydum. Bir virgüllük katkım olan her kitabı kendiminmiş gibi sahiplendim. Basımevinden geldiğinde sıcacık bir ekmek demektir her kitap benim için. Emekle ekmeğin birleşen kokusunu taşır her kitap o an. Elinizdekiyse benim ilk öykü kitabım. Saymadım; ama kim bilir kaçıncı kitabım.”
Öykücünün bu sözlerinden, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?


A) Kitaplarla uğraşmayı her şeyin üstünde tuttuğu
B) Başkalarının kitaplarına da katkılarının olduğu
C) Bir kitabı yayıma hazırlamanın kendisine çok zevk verdiği
D) Kitapları yayıma hazırlamanın, yazarlık için iyi bir başlangıç olduğunu düşündüğü 
E) Kendisi için kitapların büyük bir değerinin olduğu

 

 

 

 

 

 

 

 

41. Anadili bilincinden yoksun Osmanlı okumuşu, Arapça ve Farsçadan sözcük ve dilbilgisi kurallarını alarak Türkçeyi neredeyse yok olma durumuna getirmişti. Tanzimat’tan Meşrutiyet’e kadar süren sadeleşme ve Cumhuriyet döneminde başlatılan özleştirme hareketleriyle Türkçe, işte bu yok olma tehlikesinden kurtulmuştur. Bu durumda, Türkçe köklerden Türkçe eklerle yeni sözcükler türetmek, böylece dilimizin söz dağarcığını Türkçe sözcüklerle zenginleştirmek daha doğru, daha yerinde bir tutum değil midir?
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?                                                            


A) Osmanlı aydınlarının anadili konusundaki tutumuna
B) Yabancı dillerden sözcük ve kural almanın olumsuz sonuçlar doğuracağına
C) Türkçeyi, yabancı dillerin baskısından kurtarmak için yapılan çalışmalara
D) Türkçenin söz varlığını zenginleştirme yollarından birine
E) Türkçeyi özleştirme çalışmalarının kimler tarafından yürütüldüğüne

 

42. Özel zevkleri için bir yarım saat bile ayırdığını sanmıyorum. Kentlerarası bir yolculukta bile ya bir yolcu ya bir şoför muavini bulur, onlarla konuşmaya dalardı; bir yandan da elindeki küçük kâğıtlara bir şeyler yazardı. Romanlarını yeni baskıya hazırlarken, bir kompozisyon ödevi gibi titizlikle düzeltirdi. Yapıtlarındaki sağlamlık biraz da bu dikkatinden gelir. Durmadan aldığı notlar ise, roman kahramanlarını doğal konuşturmada gösterdiği başarının kaynağı olmuştur. Yazınımızın en rahat okunan o güzel öykülerini, bu dil kaynağından beslenerek yazmıştır.
Böyle tanıtılan yazarın yapıtlarıyla ilgili tutumu konusunda, aşağıdakilerden hangisine

değinilmemiştir?


A) Çalışmalarında titiz davrandığına
B) Her fırsatta malzeme topladığına
C) İlgi çekici konuları işlediğine
D) Dil ve anlatımına özen gösterdiğine
E) Düzeltmek ve geliştirmek için çalıştığına

 

 

 

43. Gerçek şiir bir doğa yemişidir. Duyar duymaz kulakta ses, ruhlarda iz bırakan ve yüksek sesle okunur okunmaz insanın içinde titreşimler uyandıran bir şeydir. Şiir, bir müziktir; gergin gövdeleri gevşetir; kişinin iç dünyasına bir yön verir; onun dünyaya daha güzel bir gözle bakmasını, yaşama sıkı sıkı sarılmasını sağlar.
 

Aşağıdakilerden hangisi, şiirin bu parçada değinilen özelliklerinden biri değildir?


A) Duygulara seslenme
B) Doğadan yararlanma
C) Bakış açısını değiştirme
D) Sinirsel yorgunluğu giderme
E) Okuyanı yaşama bağlama

 

 

44. On altıncı katta asansörden indik. Bana odayı gösterecek çocuğun peşinden yürüyordum. Çocuk kısa bir koridoru geçti, bir odanın önünde durdu. Ben de durdum. Kapıyı açtı, içeri girdik. Perdeler sıkı sıkıya kapalı. Çocuk perdeleri açıp dışarıyı göstermek istedi. Engel oldum. Lambaları yaktı. Banyonun kapısını açtı. Bir şey isteyip istemediğimi sordu. İstemediğimi söyledim. Bahşişini verdim, gitti.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?


A) Duyguları yansıtma
B) Eylemleri oluş sırasına göre verme
C) Gözlem gücünden yararlanma
D) Değişik yapılı cümleler kullanma
E) Birinci kişinin ağzından anlatma

 

45. Ankara’nın, mimarisiyle ünlü ilçesi Ayaş’ta bir sokak… Sokaktaki tarihi evlerden biri… Badanası solmuş, sıvaları yer yer dökülmüş. Pencere pervazları da doğaya direniyor; bir bakıma evin sahibi yaşlı kadını andırıyor. Ev de yorgun, sahibi de. Ne var ki yaşam sürüyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmamıştır?
A) İzlenimleri belirtmeye
B) Benzetme yapmaya
C) Eksiltili cümleler kullanmaya 
D) Kişileştirmeden yararlanmaya
E) Örnekler vermeye

 

 

Cevap Anahtarı:

bottom of page