DİNLEDEBİYAT
Atın yiğidi kendine kamçı vurdurmaz.
PARAGRAF ANLAMI ÇIKMIŞ SORULAR-1
(Testin "dinledebiyat.com" adresini kaldırmamak kaydıyla pdf olarak indirilip
çoğaltılmasında sakınca yoktur. Ancak herhangi bir yayın organında yayımlanması yasaktır.)
1. 1994-ÖYS
İslamiyet'in kabulünden önce Türklerin, başka hiçbir toplumun
etkisinde kalmamış bir dilleri ve edebiyatları vardı. Her ilkel
edebiyatta olduğu gibi bu edebiyatta da şiirle büyü birlikte
yürümekte ve dinsel törenler, önemli bir yer tutmaktaydı. Bunun
yanı sıra ozan, bakşı, şaman gibi adlarla anılan şairlerde
olağanüstü güçler bulunduğuna inanılırdı. Çoğu ortak ve sözlü
ürünlerden oluşan bu edebiyatın en önemli bölümünü destanlar
oluşturmaktaydı.
Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Türk dilinin en eski ürünleri
B) Eski Türk şiirinin özellikleri
C) Eski Türklerde edebiyat
D) Edebiyat ve dinsel törenler
E) Türk toplumunda şairlerin yeri
2. 1994 -ÖYS
Okuduğumuz romanlar, öyküler, şiirler; seyrettiğimiz oyunlar,
filmler; dinlediğimiz müzik parçalan bizi bireysellikten kurtarıp
başka insanların yaşayışları ile bütünleştiriyor. O insanların iç
dünyalarını bize açarak yaşamımızı zenginleştiriyor, bizi tek
boyutluluktan kurtarıyor. Diğer insanlarla, doğal ve toplumsal
çevremizle kaynaştırıyor bizi.
Bu sözler, aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak
söylenmiş olabilir?
A) Neden eğlenmek, oyalanmak, hoşça vakit geçirmek isteriz?
B) Neden kitap okur, oyun seyreder, müzik dinleriz?
C) İnsanlar, başkalarının düşüncelerini, yaşamlarını neden merak
ederler?
D) İnsanlar neden kendi yaşamlarından uzaklaşmak isterler?
E) Okuduğumuz romanlarda, izlediğimiz oyunlarda niçin
kendimizi ararız?
3. 1994 -ÖYS
Çeviriye, yazarlığa hazırlık olsun diye başladım. Sonunda
çevirinin de bir tür yaratıcılık olduğunu kavradım. Ancak
yaratıcılığın, çeviri yapmak için yeterli olmadığını gördüm.
Yaratıcılığın yanı sıra Türkçenin de çok iyi bilinmesi gerektiği
düşüncesine vardım. Çünkü bir çevirmen, yabancı dili çok iyi
bilse de, yapıtı sözcüğü sözcüğüne çevirse de Türkçenin havasını,
suyunu, kokusunu bilmiyorsa yazarı dilimize nasıl buyur edebilir?
Bu parçaya göre, çeviride başarılı olmanın koşullarından biri
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yazma denemeleri yapma
B) Çeviride sınırlamadan kaçınma
C) Tıpatıp çevirinin sakıncasını bilme
D) Türkçenin inceliklerini tanıma
E) Uzun bir hazırlık dönemi yaşama
4. 1994 -ÖYS
İlk hikâyemle dört yüz hikayeci arasından birinci seçilmek bana
büyük bir sorumluluk yüklemişti. Artık hep daha mükemmelini
yazmak zorunluluğunu duyuyordum. Bu da benim ürün vermemi
güçleştiriyordu. Hikâyelerimi çok beğenen bir sanatçı arkadaşım,
bir gün bana çok seyrek yazdığım için sitem etti; beni yeni
ürünler yayımlamadığım için âdeta sıkıştırdı: "Sen yaz; ne olursa
olsun yaz; eskiyi düşünme. Ne yaptık ki bozulmasından
korkuyoruz?" dedi. Çok hoşuma gittiği için bu sözü kitabımın
başına koydum.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine varılabilir?
A) Yarışmalar yazarların tutumunu olumsuz yönde etkiler.
B) Her yazarın, ulaşabileceği belli bir başarı düzeyi vardır.
C) Yazarın başarısı, içinde bulunduğu ortama bağlıdır.
D) Kendisini aşmak, kusursuzu aramak isteği sanatçının verimini
azaltır.
E) Kendisini hep başkalarıyla karşılaştıran bir yazar umutsuzluğa
düşer.
5. 1994 -ÖYS
Kuşkusuz, biçimsel özellikleri bakımından Yaşar Kemal'in
romanları epope değildir. Ancak, epopeyi, toplumun doğaya,
olağanüstü güçlere, düşmana ve uğursuz sayılan varlıklara karşı
yürüttüğü mücadelenin bir anlatımı olarak düşündüğümüzde
onun bazı romanlarında epik özellikler bulunduğunu rahatça
söyleyebiliriz.
Bu parçada, Yaşar Kemal'in yapıtları hangi nedenle epopeye
benzetilmektedir?
A) Toplumun, kendi dışındaki güçlere karşı koymasını anlatması
B) İnsanın kendisi ile savaşımını konu alması
C) Doğanın anlatımına ağırlık vermesi
D) İnsanların birbirleriyle çatışmasına yer vermesi
E) Toplumsal olayları anlatması
6. 1994-ÖYS
"Dünya Öykücüleri" adını taşıyan bu dizi, dünya çapında üne
sahip öykücülerin eserlerinden oluşuyor. Yapıtlar, yazarlarının
kendi dilleri olan İngilizce asıllarıyla birlikte verilmiştir. Her
kitabın başında, yazarı ve eserleri hakkında bilgi veren bir önsöz
ve yazarın ayrıntılı yaşamöyküsü yer alıyor. Bu önsöz ve
yaşamöyküleri, klasik dünya edebiyatının okunması gerekli
yazarlarını tüm yönleriyle tanıtmayı amaçlıyor. Öte yandan
kitapların boyutları ve kapsamlarının darlığı hem taşınma hem
de okunma yönünden kolaylık getiriyor.
Aşağıdakilerden hangisi parçada sözü edilen dizide yer alan
kitapların bir özelliği değildir?
A) Yapıtla ilgili eleştirilere yer verme
B) Yaratıcısı hakkında bilgiler verme
C) Yapıtın asıl metnini içerme
D) Fazla uzun olmama
E) Çok tanınmış sanatçıların ürünlerini içerme
7. 1995 -OYS
Ödül, her şeyden önce, yaptığınız işin onaylandığını hissettiriyor.
Sizi güdülüyor, kendinize ve işinize olan güveninizi artırıyor.
Mesleğinizde sürekliliğinizi sağlıyor. Bir de size büyük bir
sorumluluk yüklüyor. Ancak kimi zaman da bunların tam tersi
olabiliyor. Kişi ödülün mutluluğuyla sorumsuzca davranabiliyor.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş
olabilir?
A) Sizce ödülün işlevleri nelerdir?
B) Ödül almak için ne yapmak gerekir?
C) Her yıl bir ödül almayı nasıl başardınız?
D) Sizce sanatçının tek amacı ödül kazanmak mıdır?
E) Ödül almak mı yoksa alınan ödülün sorumluluğunu taşımak mı
daha zordur?
8. 1995-OYS
8. Elbette düş kırıklıkları da yaşadım. Onları da yazıyorum; ama
yayımlamıyorum. Bu bakımdan, yayımlanan günlüklerim eksik
sayılır. Ben onlarda yalnız güzel ilişkilerden söz ediyorum. Çünkü
düş kırıklıklarını, kırgınlıkları yazacak olursam, onların altındaki
nedenleri de açıklamam gerekecek. O zaman da bazı kişileri
suçlamış olurum; bu suçlamaları yayımlamak istemem.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olabilir?
A) Kişisel sorunlarınızı öne çıkarmamak için mi bunlara
günlüklerinizde değinmediniz?
B) Günlüklerinizin yaşamınızla sıkı sıkıya bağlantılı olmadığı
doğru mu?
C) Günlüklerinizde acılara, kırgınlıklara ve incinmelere yer
vermeyisiniz, bunları hiç tatmamış olmanızdan mı
kaynaklanıyor?
D) Yaşadıklarınızı günlüklerinizde olduğu gibi yansıtsaydınız,
yazdıklarınız, okur üzerinde nasıl bir etki uyandırırdı?
E) Günlüklerinizin eksik olması sizi rahatsız ediyor mu?
9. 1995-OYS
Millî edebiyat akımının başlattığı hareketlerden biri de bize
özgü masalları, destanları, halk hikâyelerini yeniden canlandırma
ve değerlendirme çabası olmuştur. Ziya Gökalp, Türk masallarını
yeniden işlemiş; Ömer Seyfettin masallardan, efsanelerden
konular almış; Fuat Köprülü, Nasrettin Hoca
fıkralarını koşuk biçiminde yazmıştır. Daha sonraki kuşaklar da
bu girişimi günümüze kadar sürdürmüşlerdir.
Bu parçada Millî edebiyat akımının hangi özelliği
vurgulanmaktadır?
A) Konuşma diline yönelme
B) Halkın hoşlanacağı konuları seçme
C) Gülünç olaylara yer verme
D) Kendi kaynaklarımızdan yararlanma
E) Nesir çalışmalarına ağırlık verme
10. 1995-ÖYS
(I) Göz alabildiğine uzayıp giden tarlalar su içindeydi. (II) Ova,
sanki zümrütten bir denizi andırıyordu. (III) Boyu bir karışı
bulmayan ekinler, bütün ovayı kaplamıştı. (IV) Bugün nasılsa,
bulutların arasından şöyle bir yüzünü gösteren güneş, ortalığa
yaydığı sıcaklıkla, tarlaların ıslaklığını az da olsa almaya
çalışıyordu. (V) Az ileride Büyük Menderes bulanık sularıyla şırıl
şırıl akıyordu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde ayrıntılar,
birden çok duyu organı aracılığıyla seçilebilir?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve III. D) III. ve IV. E) IV. ve V.
11. 1996-ÖYS
Seyircilerin hepsi, kulak kesilip kendini oyuna veremiyordu.
Arada bir konuşanlar, fındık fıstık yiyenler, yüksek sesle
duygularını belli edenler oluyordu. Oyunun her sözcüğüne, her
anına önem veren, bizim gibi "tiyatro bağnazları" bundan çok
rahatsız oluyorlardı. Bütün bu engellere karşın o akşamki oyunu
hayranlıkla seyrettik.
Bu parçada, sözü edilen oyunla ilgili olarak neden
yakınılmaktadır?
A) İzleyicilerin izleme biçiminden
B) Konunun ilginç olmayışından
C) Eğlendirici yanının bulunmayışından
D) İzleyicinin düzeyine uygun olmayışından
E) İzleyicilerin farklı çevrelerden gelişinden
12. 1996-ÖYS
Bu soru, birçok yazara sorulmuştur. Soruyu yanıtlayanlar
arasında, "Kendim için yazıyorum." diyenler de vardır. Eğer bu
tür bir yanıtı benimsemiş olsaydım okurlarımı kendimle
bütünleştirirdim; yani, "Onlar demek, ben demek." derdim. Oysa
ben, beni anlamak için özel bir çaba gösterecek olanlara
sesleniyorum.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş
olabilir?
A) Yapıtlarınızla ilgili tepkilerine göre, okurlarınızı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
B) Niçin kendinizi okurun beklentilerine bağımlı
hissediyorsunuz?
C) Okurlarınızın, "sizin gibi düşünenlerden oluştuğu" görüşüne
nasıl vardınız?
D) Okurlarınızın görüşlerini değerlendirmeyi doğru buluyor
musunuz?
E) Yapıtlarınızı oluştururken hangi tür okuru hedefliyorsunuz?
Çıkmış Paragraf Soruları-1
1.C 2.B 3.D 4.D 5.A 6.A 7.A 8.C 9.D 10.E 11.A 12.E