google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0
top of page

   SÜLEYMAN ÇELEBİ

Bugün Bursa’da tellallar seslenmede

İrandan vaiz geldi, hadi Ulu Camiye

Halk toplanmış da gelmiş içeriye

Vaiz de çıkmış yavaş yavaş kürsüye

 

Başlamış anlatmaya Peygamber Efendimizi

Halk çıt çıkarmadan dinliyormuş kendisini

Sözcükleri  dökülüyor sanki deniz incisi

Söz söylemekten anlıyor İranlı  vaiz, belli

 

Dinledikçe halk ondan Peygamberini İslamın

“Muhammed” dedikçe sevdalıdır sanırsın

Biliyorsan gerçekler görünür her yer apaydın

Bilmiyor isen anla at gözlüğü takmışsın

 

Vaiz seviyorum derken halkın kazandı gönlünü

Araya sıkıştırdı yalan ve yanlış ve fitne tohumunu

Bir Süleyman Çelebi anladı vaizin oyununu

Ama büyülenmiş gibiydi halk dinlemezdi kimse onu

 

Çok dayanamadı,  attı kendini sokakların koynuna

Çaresizliğin derin sessizliğinde boğula boğula

Çare arayan ruhuna bir merhem araya araya

Düşüne düşüne ulaşıverdi  evinin kapısına

 

Biliyordu artık yapılması  gerekeni

Aldı kağıdı, kalemi bir de mürekkebi

Başladı yazmaya hayat-ı Nebi’yi

Ama seçti  yol olarak nesiri değil şiiri

 

Tam 732 beyitten oluşan bir mesnevi

Adı Vesilet’ün Necat yani  kurtuluş sebebi

Herkes ‘Mevlid’ diye bildi bu şiiri asırlarca

Okundu ölüm, doğum ve  bayramlarda

SÜLEYMAN ÇELEBİ

15. yüzyıl divan şairidir.

  • Vesiletü’n Necat (Kurtuluş Vesilesi) adlı mesnevisiyle tanınmıştır.

  • Sade bir dil kullanmıştır.

  • Dini- tasavvufi konularda yazmıştır.

Eseri:

Vesiletü’n Necat (Mevlid)

bottom of page