google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0 2019 TYT Türkçe Soruları I dinledebiyat
top of page

1. Kimileri robotları insanlığın sonunu getirecek bir tehdit
                                                                                       I
(tehlikeli bir durum) olarak görüyor, kimileri de
insanları çalışmaktan kurtaracak (alıkoyacak) bir
                                        II
yardımcı olarak. Suya sabuna dokunmayan (sakıncalı
                                           III
konularla ilgilenmeyen), evcil hayvan benzeri robotlar
hâlihazırda (ÅŸu anda) satılıyor. Bu robotlar etrafındaki
      IV
nesnelerin ne olduÄŸunu anlıyor (kavrıyor), yüksekten
                                          V
düÅŸmemeyi baÅŸarıyor, komutlara cevap veriyor hatta
oyunlar oynayabiliyor.


Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin anlamı parantez ( ) içinde verilen açıklamayla uyuÅŸmamaktadır?


A) I              B) II             C) III            D) IV     E) V

 

 


2. Kemalettin TuÄŸcu bizlere yoksulluÄŸu, yaÅŸamla savaÅŸmayı, acımayı, yardımlaÅŸmayı ve paylaÅŸmayı öÄŸretti. Kahramanları hiç yüzüstü, umarsız bırakmadı. Eserleriyle TuÄŸcu okurlarına bir bakıma acı aşısı yaptı.


Bu parçada altı çizili sözle asıl anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?


A) Kitaplarıyla acılara, zorluklara göÄŸüs germe becerisi kazandırmak
B) Yaşanan acıların okurla paylaşılarak azalmasını sağlamak
C) Odağına acıyı alarak kalemini edebî yönden güçlendirmek
D) Acıyla yoÄŸrulmuÅŸ hayatların kendi yönünü bulacağını göstermek
E) Toplumun yaÅŸadığı acıları yalın hâliyle eserlerine aktarabilmek

 

 


3. Arka arkaya ses getiren filmler çekmiÅŸ, bunların arasına önemli bir su altı belgeseli ekleyerek bu alanda da ustalığını göstermiÅŸti. Herkes yeni çalışmalarını merakla beklerken o, uzunca bir süre sessizliÄŸe gömülmüÅŸ; röportaj tekliflerini bile geri çevirmiÅŸti. Geçen hafta ortak bir dostumuzdan yepyeni bir belgesel çekimi için hazırlıklara baÅŸladığını iÅŸittim. MeÄŸer inziva süreci, aslında yeni projeleri için kuluçka dönemiymiÅŸ.
 

Bu cümledeki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aÅŸağıdakilerin hangisinde vardır?


A) Toleranssız ve karamsar mizaçlı olduÄŸu için her ÅŸeye siyaha yakın bir grilikte yaklaÅŸmaktan keyif alırdı.
B) YaÅŸanan olaylara daima aynı pencereden baktığı için hiçbir zaman farklı bir ÅŸey göremeyecekti.
C) YaÅŸadığı hayal kırıklıkları sonunda, kabuÄŸuna çekilerek hayatındaki "keÅŸke"lerin muhasebesini yapmaya baÅŸladı.
D) Yeni tanıştığı insanlarla iletiÅŸim kurarken sergilediÄŸi içine kapanık tavır, muhataplarını oldukça rahatsız ediyordu.
E) Sabit fikirli ve ben merkezli bir söylem; tek notayla bestelenen, duraksız bir musiki tadı verir dinleyicilerine.

 

 

​


4. I. Uyku esnasında solunum sıklığının ve kalp atış hızının düÅŸmesi, vücuda pompalanan kan basıncını azalttığından uykudayken daha fazla üÅŸürüz.


II. Özellikle iki üç aylık bebeklerde, uyurken deÄŸiÅŸen vücut sıcaklığına baÄŸlı olarak ortaya çıkan ani ölümler, günümüzde yaygın olarak görülmektedir.


Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi söylenebilir?


A) I. cümlede ifade edilen konuyla çeliÅŸen farklı bir durumdan söz edilmektedir.
B) I. cümlede anlatılan durumun sebep olduÄŸu bir olumsuzluktan bahsedilmektedir.
C) I. cümledeki olgunun, çocukları neden daha fazla etkilediÄŸi açıklanmaktadır.
D) I. cümlede belirtilen olgunun her bireyde gerçekleÅŸmediÄŸi örneklenmektedir.
E) I. cümlede deÄŸinilen düÅŸüncenin bilimsel olarak kanıtlandığı gösterilmektedir.

 

​

5. Çocuk, aklının doÄŸal iÅŸleyiÅŸi sonucu her an ortaya çıkan tuhaf sorulardan birine yanıt bulma amacıyla gerçekleÅŸtirdiÄŸi her samimi giriÅŸim sayesinde, o amacın sonucuyla kıyaslanamayacak oranda kalıcı kazanımlar edinir.


Bu cümlede çocuklarla ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?


A) Tuhaf sorular sorma davranışlarının çocuklarda istemsiz biçimde gerçekleÅŸtiÄŸi
B) Merak ettikleri konunun iç yüzünü öÄŸrendikleri sürece bilgi birikimlerinin arttığı
C) Kendi hâllerine bırakıldıklarında tuhaf sorular sorma alışkanlıklarının sona erdiÄŸi
D) Cevabını samimi biçimde merak ettikleri soruların yetiÅŸkinlerce cevaplandırılması gerektiÄŸi
E) Sorularına cevap arayışlarının geliÅŸimleri üzerinde cevaplardan daha etkili olduÄŸu

 

​


6. I. Pek çoÄŸumuz tekstil ürünlerinin sadece koyun yününden elde edildiÄŸini düÅŸünürüz.


II. Keçilerin ve develerin de lifleri bükülerek iplik hâline getirilir ve tekstil endüstrisinde kullanılır.


Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doÄŸru bir biçimde birleÅŸtirilmiÅŸ hâli aÅŸağıdakilerden hangisidir?


A) Keçi ve deve liflerinden iplik üretilip tekstil sanayisinde kullanılmasına raÄŸmen pek çoÄŸumuz tekstil ürünlerinde yalnızca koyun yünü kullanıldığını sanıyoruz.
B) Keçilerin ve develerin liflerinin iplik malzemesi olarak tekstil sanayisinde çok az tercih edilmesi nedeniyle genellikle yünün sadece koyundan üretildiÄŸini düÅŸünüyoruz.
C) Yaygın olarak yünün yalnızca koyundan üretildiÄŸini düÅŸünsek de keçiler ve develerden elde edilen liflerin geçmiÅŸten bugüne tekstil ürünlerinde kullanıldığını biliyoruz.
D) Tekstil sanayisinde keçi ve develerden elde edilen yünler de kullanılmasına karşın birçoÄŸumuz iplik gibi ürünlerin yalnızca koyundan üretildiÄŸini zannediyoruz.
E) BirçoÄŸumuz, keçilerin ve develerin liflerinin de iplik malzemesi olarak tekstil endüstrisinde kullanıldığını göz ardı ediyor ve yünün yalnızca koyundan üretildiÄŸine inanıyoruz.

 

 

 


7. Tüm hayvanların vücudu dokulardan ve dokuların birleÅŸmesiyle meydana gelen organlardan oluÅŸur. Dokular vücudun çeÅŸitli kısımlarını ve organlarını oluÅŸtururken küçücük, kıvrımlı ve karmaşık yapılara dönüÅŸür. Epitel hücreler bu yapıların oluÅŸmasında temel bir iÅŸleve sahiptir. Bu hücreler sıkı bir ÅŸekilde istiflenerek derinin, kan damarlarının ve organların dış tabakalarını meydana getirir.


Bu parçada aÅŸağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?


A) Ünsüz yumuÅŸaması

B) Ünsüz benzeÅŸmesi
C) Ünlü düÅŸmesi

D) Ünsüz düÅŸmesi
E) Ünlü daralması

 

 

​

 


8. Dede Korkut anlatılarının üçüncü hikâyesi olan
                                    I
Bey Böyrek, neredeyse tüm Türk halklarının sözlü
                                                           II
edebiyatında yer almaktadır. Bu anlatı, Oğuz boylarının
                                                                            III
arasında Bamsı Beyrek, Altay Türklerinde ise
Alıp Manaş, Başkurt ve Tatarlarda Alıpmenşen olarak
bilinir. Bu destanın birbirine yakın biçimlerinin bu
                                                              IV
kadar geniş bir coğrafyada yaşaması, bu toplulukların
ortak bir düÅŸünce tarihine sahip olduklarının güzel bir
                                                        V
göstergesidir.


Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi "üçüncü çoÄŸul kiÅŸi iyelik eki" almıştır?

 


A) I             B) II             C)III              D) IV             E) V

​

​

​

​

9. Oyuncular, herhangi bir rolü canlandırdığında
izleyicilerinden gözleri önüne serilen sahneleri ciddiye
                             I                                  II
almalarını beklerler. Kendilerinden, izledikleri
                                                                  III
karakterlerin sahipmiÅŸ gibi görünen niteliklere
gerçekten sahip olduklarına, yapmakta oldukları iÅŸin
                                                                   IV
yol açacağı sonuçların gerçekleÅŸeceÄŸine ve genelde
her ÅŸeyin göründüÄŸü gibi olduÄŸuna inanmaları istenir.
                                                              V


Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi, "belirtme durumu eki" almıştır?


A) I           B) II             C)III           D) IV          E) V

 

 

 


Daima, bu ÅŸehre ilk giren ve onu yeni baÅŸtan bir Türk ÅŸehri olarak kuran dedelerimizin yaÅŸayışlarındaki halis tarafa hayran oldum.


10. Bu cümlenin yer tamlayıcısında (dolaylı tümlecinde)
aşağıdakilerden hangisi yoktur?


A) Ä°sim-fiil                         B) Sıfat-fiil             C) Edat
 

                      D) BaÄŸlaç                 E) Zarf-fiil

 

 

 


11. Modern ÅŸehir hayatının gün içerisinde onlarca kiÅŸiyle iletiÅŸime geçmeyi zorunlu kılan ve kiÅŸileri binlerce mesaja maruz bırakan yapısı, insana daha önce deneyimlemediÄŸi bir uyum sürecini dayatıyor.


Bu cümledeki ögelerin doÄŸru sıralanışı, aÅŸağıdakilerin hangisinde verilmiÅŸtir?


A) Özne - zarf tümleci - belirtisiz nesne - yüklem
B) Belirtisiz nesne - özne - belirtili nesne - yüklem
C) Zarf tümleci - yer tamlayıcısı (dolaylı tümleç) - özne
- yüklem
D) Özne - yer tamlayıcısı (dolaylı tümleç) - belirtili nesne
- yüklem
E) Belirtili nesne - zarf tümleci - özne - yüklem

 

 

 

 


12. Meslek gruplarının bazıları üyelerinin davranışlarından
                                          I
sorumlu tutulur. AnneliÄŸin de kimi açılardan bir meslek
grubu sayılmasına raÄŸmen onlardan birinin kötü
                                                               II
davranışı diğerlerine duyulan saygıyı pek etkilemez.
                       III
Ancak iyi örgütlenmiÅŸ meslek gruplarının üyeleri,
insanların gözünde birbirleriyle öyle özdeÅŸleÅŸmiÅŸtir ki
                                      IV
mesleÄŸi icra eden birinin tutumu tüm meslektaÅŸların
                                                      V
itibarını etkiler.


Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi zamir deÄŸildir?


A) I      B) II           C)III           D) IV           E) V

 

 


13. Azıcık esinti olmasa insanı eritecek kadar sıcak bir
          I                                                        II
Ä°stanbul gününde ÅŸehrimin yaÄŸmurlarını özleyerek
Tophane-i Amire’deki Büyük Ustalar Sergisi’ne doÄŸru
yol alıyorum. Rönesans’ın üç büyüÄŸü Leonardo,
                                                   III
Michelangelo ve Raphael... Nasıl olmuÅŸ da üçü
                                               IV
aynı zamanda, aynı coğrafyada yetişmiş?

 

Bu parçada numaralanmış sözcüklerin türü aÅŸağıdakilerin hangisinde sırasıyla doÄŸru olarak verilmiÅŸtir?
               

          I              II                  III                      IV
A)   Zarf         Edat              Sıfat                 Zamir
B)  Sıfat          Edat              Ä°sim                 Zarf
C)  Sıfat          Zarf              Zamir               Edat
D) Zarf            BaÄŸlaç          Ä°sim                 Sıfat
E ) Ä°sim           BaÄŸlaç          Zamir               Zarf

​

​

​

​

14. (I) Ä°nsan omurgasında bulunan omurların arasındaki diskler, yer çekiminin etkisiyle sürekli baskı altındadır.
(II)Uzayda diskler üzerinde böyle bir baskı oluÅŸmaz.
(III)Bu durum, disklerin arasının biraz daha açılmasına sebep olur. (IV) Sonuç olarak uzayda astronotların boyunun uzadığı görülür. (V) Astronotların sırt aÄŸrısı çekmelerinin nedeni de budur.


Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi yanlıştır?


A) I. cümlede sıfat-fiil kullanılmıştır.
B) II. cümlede edat bulunmaktadır.
C) III. cümlede isim-fiil vardır.
D) IV. cümlede zarf-fiil kullanılmıştır.
E) V. cümlede baÄŸlaç bulunmaktadır.

 

 

 


15. AÅŸağıdaki cümlelerde yer alan birleÅŸik fiillerden hangisinin yazımı yanlıştır?


A) Bunca yıllık tanışıklığımıza raÄŸmen benden ÅŸüphelendiÄŸiniz için teessüf ederim.
B) Durumu üst makama arzederiz, verilecek cevaba göre de ne yapacağımızı kararlaÅŸtırırız.
C) Bu saatten sonra gelse de gelmese de hiç fark etmez; her ÅŸey için çok geç artık.
D) Antalya’da etkili olan yağış, seraları bir anda su altında bıraktı ve bütün mahsulü mahvetti.
E) O her istediÄŸini yapacak, istediÄŸi gibi at koÅŸturacak; biz de öylece oturup seyir mi edeceÄŸiz?

 

 


16. AÅŸağıdaki cümlelerin hangisinde ifadenin okunuÅŸuna uygun bir ek getirilmemesinden kaynaklanan yazım yanlışı vardır?


A) Doktora araÅŸtırmasını TÜBÄ°TAK’ın bursuyla yürütmüÅŸtü.
B) Saat 16.30’da baÅŸlayan maç TRT’den naklen yayınlanıyordu.
C) ÖÄŸrenciliÄŸi zamanında Zonguldak’ın EreÄŸli ilçesindeki KYK’da kalmıştı.
D) Kulüplerin 5. olaÄŸan toplantısı TFF’nin tesislerinde gerçekleÅŸtirildi.
E) Bir yaz günü saat 19.00’da TBMM’nin önünde buluÅŸup yola çıkmışlardı.

 

 


17. Yeni aldığı ve çok sevdiÄŸi ayakkabısının bir teki futbol oynarken yırtılan çocuk ( ) ayakkabıcıya ( ) yeni ayakkabı bakmaya gitti. Ayakkabının üzerindeki fiyatı okudu. Bir an üzüldüÄŸünü belli ederek vitrinden uzaklaÅŸtı. Durumu gören ayakkabıcı:
— Baktığın model sana çok yakışır ( ) denemek ister misin?
Çocuk başını sallayıp:
— Üzerindeki fiyata göre almam mümkün deÄŸil ki ( ) Zaten bir tekini alacağım.
Dükkân sahibi:
— Amma yaptın ha ( )


Bu parçada parantezle ( ) belirtilen yerlere, aÅŸağıdaki noktalama iÅŸaretlerinden hangisi sırasıyla getirilmelidir?


A) (;) (,) (,) (!) (!..)
B) (,) (;) (;) (...) (.)
C) (;) (,) (,) (...) (!)
D) (,) (;) (,) (!) (.)
E) (;) (,) (;) (.) (!..)

 

 


18. XX. yüzyılın son çeyreÄŸinde plansız iç göçler sebebiyle kalabalıklaÅŸan Ä°stanbul; benzer kaderi yaÅŸayan Ankara, Ä°zmir, Bursa gibi ÅŸehirlere göre daha çok sorunla baÅŸ baÅŸa kalmıştır.
 

AÅŸağıdakilerin hangisinde noktalı virgül (;) bu cümledeki iÅŸleviyle kullanılmıştır?


A) Yazar deÄŸil, eleÅŸtirmenler; metinler deÄŸil, yorumlar yani bakış açıları deÄŸiÅŸtiÄŸi için edebiyat eserlerinin anlamı daima zenginleÅŸmektedir.
B) Kopuk dizelerin, anlatı parçacıklarının, çizimin sınırlarında dolaÅŸan bu melez metin; onun yaÅŸam haritasına göre farklılıklar gösterir.
C) Türkiye, Ä°ran, Rusya; Ankara, Tahran, Moskova isimlerinin birbirleriyle münasebetleri açık seçik ortadadır.
D) Tokat'ta yetiÅŸtirilen ürünlerin başında domates, biber, fasulye, patates; kiraz, viÅŸne, elma, erik gelir.
E) Lale, sümbül ve karanfil motifleriyle ebru sanatına farklı bir yorum getirmiÅŸ; bu sanatın genç kuÅŸaklarca tanınmasına katkıda bulunmuÅŸtur.

​

​

​

​

​

19. Bir noktadan sonra, hayal ettiÄŸim bu dünya benim elimden çıkar ve kafamın içinde yaÅŸadığım ÅŸehirden daha gerçek olur. O zaman bütün insanlar ve sokaklar, eÅŸyalar ve binalar sanki hep birlikte aralarında konuÅŸmaya, benim önceden hissedemediÄŸim iliÅŸkiler kurmaya; sanki benim hayalimde ve kitaplarımda deÄŸil kendi kendilerine yaÅŸamaya baÅŸlarlar. Ä°ÄŸneyle kuyu kazar gibi sabırla hayal ederek kurduÄŸum bu âlem, bana o zaman her ÅŸeyden daha gerçekmiÅŸ gibi gelir.


Bu parçanın anlatımıyla ilgili aÅŸağıdakilerden hangisi söylenemez?


A) KiÅŸileÅŸtirmeye yer verilmiÅŸtir.
B) Birinci kişili anlatım kullanılmıştır.
C) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır.
D) Benzetme yapılmıştır.
E) Örneklemeye baÅŸvurulmuÅŸtur.

 

 


20. (I) Max Weber, meÅŸhur Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı eserinde Protestan ahlak anlayışının kapitalizmin doÄŸuÅŸunda oynadığı rolü ortaya koymaya çalışmıştır. (II) Weber’in iktisadi zihniyetle dinî inançlar arasında kurduÄŸu bu iliÅŸki hâlâ ilgiyle takip edilmektedir. (III) Siyaset alanında Weber, çaÄŸdaÅŸ siyaset biliminin temel konularından olan iktidar, egemenlik, otorite ve meÅŸruiyet gibi olgularla ilgilenmiÅŸ, bürokrasi ve siyaset arasındaki iliÅŸkilere dikkat çekmiÅŸtir. (IV) Siyasal iktidarın meÅŸruluÄŸunun temellerini bir model çerçevesinde açıklamaya çalışmıştır. (V) Ona göre siyaset kiÅŸinin diÄŸer kiÅŸiler üzerinde egemenlik kurmasıdır. (VI) Söz konusu egemenlik farklı olabilmekte ve meÅŸrulaÅŸtırılırken farklı argümanlara dayanabilmektedir.


Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baÅŸlar?


A) II       B) III       C) IV          D) V          E) VI

 

 

​

​


21. (I) GeçmiÅŸten bugüne uçaklara yıldırımlar kadar türbülanslar da ciddi hasarlar verir. (II) Uçaklar genellikle tırmanır veya alçalırken yıldırım çarpmasına maruz kalırlar. (III) Yıldırım ilk olarak uçağın burun veya kanat ucu gibi sivri bir kısmına temas eder. (IV) Temasın gerçekleÅŸtiÄŸi noktada havadaki moleküllerin iyonlaÅŸması nedeniyle oluÅŸan bir parlama görülür. (V) Ardından elektrik yüklü parçacıklar iletken dış yüzey boyunca ilerler ve uçağın bütünlüÄŸüne zarar vermeden kuyruk gibi bir baÅŸka sivri kısmından gökyüzüne dağılır.


Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düÅŸüncenin akışını bozmaktadır?


A) I         B) II          C) III            D) IV           E) V

 

 

​

 


22. ----. Bütün yapıtlar kendilerinden önceki yapıtlarla yapılmış bir konuÅŸmanın izlerini taşır. Dostoyevski Ä°nsancıklar'da Gogol'la tartışır. Kafka, DönüÅŸüm’de Dostoyevski'nin elli yıl önce sorduÄŸu soruyu, "Ä°nsan mıyım, yoksa böcek mi?" sorusuyla cevaplar.
OÄŸuz Atay romanlarını yaralı Don KiÅŸotların, yeraltında yaÅŸayanların, hamam böcekleri ve metamorfozların yankılandığı bir vadide yazar.


Bu parçanın başına düÅŸüncenin akışına göre aÅŸağıdakilerden hangisi getirilmelidir?


A) Hiçbir yapıt boÅŸluÄŸa doÄŸmaz; akan nehre sonradan eklenir
B) Hemen her anlatı çoktan kabul edilmiÅŸ doÄŸruların üzerinde yükselir
C) Her yazar kendinden önce düÄŸümlenmiÅŸ metinlerin ilmeÄŸini çözer
D) Her yapıt, olay örgüsü açısından biricik olma idealiyle yola çıkar
E) Edebî yapıtlar, yazarının iç hesaplaÅŸmalarının yansıdığı bir aynadır

​

​

​

​

​

​

23. Günümüzde, hizmet sektöründen iÅŸ dünyasına, çocuk yetiÅŸtirmeden sanat üretimine kadar her alanda tatmine, sorunsuz biçimde varabilme yollarının arayışı içindeyiz. Everest’e tırmananlar, maraton koÅŸanlar, yoÄŸun ve disiplinli bir çalışmanın sonunda alanlarında ustalaÅŸanlar ise yolun sonunda hissettikleri mutluluk kadar, yol boyunca yaÅŸadıkları belirsizliklerden ve aÅŸtıkları engellerden de coÅŸkuyla söz ederler. Belki de ilk bakışta çeliÅŸkili gibi görünen bu durum, çoÄŸu zaman gayet iyi giden bir iÅŸte veya iliÅŸkide, farkında olmadan pürüzler yaratmamızı açıklayabilir.
 

 Bu parçada asıl anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden   

hangisidir?

​

A) Sonucu deÄŸerli kılan, süreç içindeki öngörülemeyen güçlüklerin üstesinden gelmektir.
B) Ä°steklere kolayca ve fazla emek harcamadan ulaÅŸmak, mutluluÄŸun ön koÅŸuludur.
C) Bilinç dışı dürtülerle, ortada sebep yokken sorun çıkarmak, baÅŸarıyı tetikler.
D) Sonuç kadar sürece odaklanarak engelleri aÅŸmak da doyuma ulaÅŸmada önemlidir.
E) ÇeÅŸitli düzeylerde güçlüklerle mücadele etmek, sorun çözme gücünü artırır.

​

​

​

2019  TYT Çıkmış Türkçe Soruları

24. Stephen Fears'ın 2006 yapımı etkileyici filmi Kraliçe, Prens Charles’tan boÅŸandıktan sonra tüm Ä°ngiliz aristokrasisine sırtını dönen Prenses Diana’nın ölümünü anlatıyor. Filmin esas odağı, Prenses Diana’nın ÅŸaibeli bir trafik kazasında hayatını kaybetmesinden hemen sonra kraliyet ailesinde yaÅŸananlar. Pek çok yazılı ve görsel malzemeyle desteklenen bir belgesel gibi çekilmesine raÄŸmen film, senaryosu fazlasıyla içeriden yazıldığı gerekçesiyle eleÅŸtirilmiÅŸtir. Bununla birlikte film, tipik Ä°ngiliz mizahı ile bu mizahla atbaşı giden hüzün duygusunu her karesinde birleÅŸtirmeyi baÅŸarmıştır.

​

 

Bu parçada söz edilen filmin senaryosunun eleÅŸtirilme nedeni aÅŸağıdakilerden hangisidir?


A) Prenses Diana’nın özel hayatıyla ilgili sırlara yer vermesi
B) Üzücü bir olayı sinemaya aktarırken mizahi ögeler kullanması
C) Olayları daha çok kraliyet ailesinin bakış açısıyla sunması
D) Hayatını belgeselleÅŸtirerek Prenses Diana’yı idolleÅŸtirmesi
E) Ä°çeriÄŸinin kazanın hemen ertesinde olanlarla sınırlı kalması

 

 


25. Yazı, çoÄŸu zaman içimizde taşıdığımız olaÄŸanüstü duygu ve düÅŸüncelerin soluk ve eksik yansımasından baÅŸka bir
ÅŸey deÄŸildir. Bu yansıma, karmaşık ve çok katmanlı bir bütünden kopup gelen parçacıklardır. Yazının meselesi, yazarın esinlendiÄŸi o karmaşık ve çok katmanlı bütün, orada öylece durur. Ancak yazarın çaresizliÄŸi bu bütünden sadece bir parçayla yetinmek zorunda olmaktır.


Bu parçaya göre yazarın çaresizliÄŸi aÅŸağıdakilerden hangisidir?


A) CoÅŸkuyla yazıya döktüÄŸü deneyimlerinin pek az kiÅŸi tarafından takdir görmesi
B) Herkese hitap etmeyi başardığında bile yazdıklarının kalıcılıktan yoksun olması
C) YaÅŸantı ve deneyimlerinin ancak sınırlı bir bölümünü yazdıklarına aktarabilmesi
D) Yapıtın anlamının ve değerinin, kendisi kadar okurlarına da bağlı olması
E) Anlatabileceklerini kısıtlayan sansür ve dış kontrol mekanizmalarının olması

 

 

 

​

 

27. Her yıl, milyonlarca ton plastik üretiliyor. DiÄŸer yandan da plastik su ÅŸiÅŸeleri gibi geri dönüÅŸümü saÄŸlanamayan büyük miktarda atığın denizleri doldurmaması için çözüm arayışı sürüyor. Bu çözümlerden en umut verici olanı atıkları veya plastikleri parçalayan organizmalar. Ancak daha basit çözümler de var. Yakın zamanda bir araÅŸtırmacı, plastiÄŸin aksine kalıcı olmayan ve kullanıldıktan sonra biyolojik olarak parçalanabilen bir malzemeden ÅŸiÅŸe üretme fikrini ortaya attı.


Bu parçadan hareketle aÅŸağıdakilerden hangisi söylenebilir?


A) Biyolojik olarak parçalanabilen ÅŸiÅŸe, ÅŸimdilik tasarım aÅŸamasında olan sonuç odaklı çalışmalardan biridir.
B) Geri dönüÅŸüm sorununun ortadan kaldırılmasında parçalanabilen ÅŸiÅŸe fikriyle önemli bir adım atılmış oldu.
C) PlastiÄŸin yerine alternatif malzeme üretme fikrinin ortaya atılması, kısa vadede bir çözüm olarak görünmüyor.
D) Geri dönüÅŸümü saÄŸlanamayan plastik ve benzeri maddeler doÄŸal hayata kalıcı hasarlar vermektedir.
E) PlastiÄŸin doÄŸada dönüÅŸüme uÄŸramaması, ilerleyen zamanlarda ciddi saÄŸlık sorunlarına yol açacaktır.

​


ï‚· Zaman zaman televizyonlarda toplu balina ölümlerine iliÅŸkin haberler, karaya vurmuÅŸ balina görüntüleriyle karşımıza çıkar. AraÅŸtırmalar bu ölümlere okyanusların endüstriyel ve kimyasal atıklarla kirletilmesi, suların bulanıklaÅŸması ve yanlış avlanmalar gibi etkenlerin sebep olduÄŸunu gösterir.


ï‚· Balinalar, okyanusta yüzerken kafalarının ön kısmından gönderilen elektromanyetik dalgalarla yönlerini bulurlar. Bu özelliklerinden hem bulanık sularda yüzerken hem de göç ederken yararlanırlar. Ancak zaman zaman dünyanın manyetik alanının deÄŸiÅŸmesi ya da balinalardaki yön bulma sisteminin hastalık sonucu bozulması nedeniyle yönlerini tayin etmekte sorun yaÅŸarlar ve karaya vururlar.


28-Bu iki parçayla ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi söylenebilir?


A) Farklı görüÅŸlerin aslında birbirini desteklediÄŸini göstermektedirler.
B) Ä°ki farklı konuya iliÅŸkin ortak bir görüÅŸ olduÄŸunu vurgulamaktadırlar.
C) Aynı olguyu farklı yönleriyle deÄŸerlendirip ele almaktadırlar.
D) Aynı düÅŸünceyi pekiÅŸtirmeye yönelik farklı örnekler sunmaktadırlar.
E) Farklı üsluplar kullansalar da konuyu benzer nedenlerle açıklamaktadırlar.

 

 

​

​

 


29- Pek çok kavramı toparlarken dağıtıyoruz ister istemez. Ama aÅŸk konusunda bu tür tanımlara kalkışınca iÅŸler daha bir sarpa sarıyor. Öyle ki "günümüzde aÅŸk" deyince gülmek geliyor içimizden. Neden? Galiba yıllar yılı "tek tip" bir aÅŸk düÅŸündüÄŸümüzden. AÅŸkın mekânını, zamanını, onu yaÅŸayanların sınıfsal özelliklerini hesaba katmadan "aÅŸk"ı yücelttiÄŸimizden. Eski Yunan'da aÅŸk, Orta ÇaÄŸ'da aÅŸk, Haliç Kıyısı'nda aÅŸk, BoÄŸaz mehtabında aÅŸk, kotrada aÅŸk, grevde aÅŸk... Bu iliÅŸkiler aynı aÅŸkta birleÅŸtirilebilir mi? Ä°liÅŸkiyi yaÅŸayanların beklentileri de aÅŸkı biçimlendirmez mi?


Bu parçanın yazarının aÅŸağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?


A) Aşk, bireysel ve toplumsal yaşanmışlıklardan soyutlanamaz bir olgudur.
B) Modern insan aÅŸka yönelik tek tip bir bakış açısına sahiptir.
C) Her dönem ve mekân kendine özgü, bağımsız bir aÅŸk algısı yaratır.
D) AÅŸkı sürdürülebilir kılmanın yolu, onu idealize etmekten geçer.
E) Aşk, tek bir değişkene indirgenerek tanımlanabilecek bir kavram değildir.

 

 

 

 


30. 1928-1992 yılları arasında yaÅŸayan Philip K. Dick, bilim kurgu edebiyatının en beÄŸenilen yazarlarından biridir. Ä°lk hikâye ve romanlarından baÅŸlayarak tüm eserlerinde, gerçeklik ve insanı insan yapan özellikleri birbirine baÄŸlı iki tema olarak ele alır. Bu temaları baÅŸarıyla iÅŸlediÄŸi eserlerinden biri, 1968 yılında kaleme aldığı Androidler Elektrikli Koyun DüÅŸler mi? adlı romanıdır. Romanın ana karakteri Rick Deckard, Mars’tan kaçan altı androidi yakalamakla görevlidir. Ancak bu görevi sırasında, insanla robot arasındaki sınırın hiç de kesin olmadığını görür. Böylece eser bir yandan insan benzeri robotlar ile gerçek insanlar arasındaki farkı sorgularken diÄŸer yandan gerçeklik algısı üzerine düÅŸündürmektedir. Dick’in bu romanı, tüm zamanların en iyi bilim kurgu filmlerinden biri olarak kabul edilen Bıçak Sırtı filmine de kaynaklık etmiÅŸtir.

 


Bu parçada Philip K. Dick ile ilgili olarak aÅŸağıdakilerden hangisi söylenemez?


A) Belirli bir alandaki çalışmalarının takdir edildiÄŸi
B) Farklı türdeki eserlerinde benzer konular üzerinde durduÄŸu
C) Eserlerinin edebiyat dünyası dışında da ilgi gördüÄŸü
D) GerçeÄŸin ne kadar gerçek olduÄŸu konusunu sorguladığı
E) Romanlarında belirli bir karakterin maceralarını anlattığı

​

​

​

31. Psikolojide "hatırlama efekti" olarak adlandırılan daha eski anıların geri dönüÅŸü, tam bir muammadır. Anıların en eski olandan baÅŸlayarak hatırlanması, "unutmanın ilk temel yasası" ile tezatlık göstermektedir. Bu yasaya göre bir olayın üzerinden ne kadar uzun zaman geçmiÅŸse olayın hatırlanma ihtimali de o kadar azdır. Ancak hatırlama efektinde durum tam tersidir. KiÅŸi, yaşı ilerledikçe daha eski anılarını hatırlar. Bu anıların ortaya çıkması için neden ihtiyarlığı beklediÄŸi ise bilimin araÅŸtırdığı baÅŸka bir muammadır. Kırklarında, ellilerindeki insanların da bunları kolaylıkla anımsamaları gerekmez mi? Neden bu anılar, bellek gerçekten yaÅŸlanınca gösteriyor kendini? Sanki bunca yıl boyunca yayın yasağı varmış da yasağın kalkması için belli bir süre geçmesi gerekiyormuÅŸ gibi...


Bu parçadan hareketle aÅŸağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?


A) Hatırlama efektinde, anılar genellikle en eski olandan daha yeni olana doğru hatırlanır.
B) Unutmanın ilk temel yasasına göre üzerinden uzun zaman geçen olayların hatırlanması zordur.
C) Eski anıların bellek yaÅŸlandıktan sonra hatırlanması, bilimsel açıdan bir merak konusudur.
D) Bellekte yer alan ilk anıların bellek yaÅŸlanmadan ortaya çıkması, dış etkenlere baÄŸlıdır.
E) Hatırlama efektinin ortaya çıkması ancak ihtiyarlıkta, belleÄŸin yaÅŸlanmasıyla mümkündür.

 

​

​


32. Günümüzde büyük miktarda veri üretilerek bunlar sürekli depolanıyor. Dijital verilerin saklandığı diskler "sunucu parkı" adı verilen devasa tesislerde tutuluyor. Bu bilgilerin korunması içinse ciddi bir kaynak harcanması gerekiyor. Bilim insanları çevre dostu olmayan bu veri saklama yöntemine yeÅŸil bir alternatif sunuyor: Bitkileri biyolojik bir sabit disk olarak kullanmak! Tüm bilgileri bitkilerin DNA’sının içinde ikili kod olarak saklayabilmemize olanak tanıyan bu yöntem sayesinde kütüphaneler dolusu bilgi, tek bir aÄŸaca aktarılabilecek. Bu buluÅŸ, geliÅŸtirilmeye muhtaç olsa da aile fotoÄŸrafımızı en sevdiÄŸimiz kaktüsün içinde saklayabilecek veya bahçemizdeki aÄŸaçtan müzik dinleyebilecek olma ihtimali gerçekten heyecan verici!


Bu parçadan hareketle aÅŸağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?


A) DNA’larda genetik bilgilerin yanı sıra farklı verilerin de depolanması mümkün görülmektedir.
B) Veriler arttıkça bunların saklanması için gerekli olan alanların da artması beklenmektedir.
C) AÄŸaçlarda bilgi saklanmasına yönelik çalışmaların geliÅŸtirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
D) Yeni bilgilerin üretilmesi, bunların depolanma sorununu da beraberinde getirmektedir.
E) Kolay ulaşılabilirliği nedeniyle verilerin dijital ortamda saklanması tercih edilmektedir.

 

 


33. Öznel olmak kendi içine kapanmak, düÅŸünceye dalmak, herkesten ve her ÅŸeyden ayrı olmak deÄŸildir. Aksine dışa doÄŸru, baÅŸkalarına doÄŸru bir çeÅŸit yöneliÅŸtir.
Bu yöneliÅŸledir ki benim dışımdakilere "benimdir" diyebilirim. Ancak gerçekten yaÅŸadığım, içinde kendimi gördüÄŸüm, baÄŸlandığım bir ÅŸey benimdir. Çünkü beni benden baÅŸka olanla birleÅŸtiren bağı yalnız ben yaratabilirim.


AÅŸağıdakilerden hangisi bu parçanın yazarının düÅŸüncesini destekleyen bir örnek deÄŸildir?


A) Ä°çerisinde bulunmadığım bir ordunun elde ettiÄŸi bir zaferle sevinebilirim yeter ki o, kendi fetihlerimin bir basamağı olsun.
B) Ä°nÅŸa aÅŸamasında hiçbir emeÄŸimin olmadığı bir eve sahip olabilirim yeter ki o, içinde oturduÄŸum bir ev olsun.
C) Himalaya’nın doruÄŸuna tırmanan adamın yaÅŸadığı serüven ile böbürlenebilirim yeter ki o, kendi baÅŸarısını kanıtlamış olsun.
D) Åžurada duran kimsenin sahiplenmediÄŸi toprak benim olabilir yeter ki o, ellerimle iÅŸlediÄŸim bir toprak olsun.
E) Bir ülkenin uÄŸradığı bozgunu iliklerimde duyabilirim yeter ki o, aramda baÄŸlantılar kurduÄŸum ülkede yaÅŸanmış olsun.

​

​

​

​

34. Muhabir:
(Ä°) ----
Yönetmen:
— Sinema gerçek hayattan alınmış formlarla uÄŸraşıyor, onları iÅŸliyor. Film yönetmeninin uÄŸraşı, bana beyaz perdede yeni bir hayatın doÄŸmasıyla baÄŸlantılı olarak yaratma eylemini hatırlatıyor. Sinemanın bu yönünü diÄŸer sanat dallarına göre daha olaÄŸanüstü buluyorum.
Muhabir:
(Ä°Ä°) ----
Yönetmen:
— Aralarında bir baÄŸlantı olduÄŸu aÅŸikâr çünkü filmlerimdeki üç karakter hayatlarındaki dönüm noktalarında analiz ediliyor. Kahramanların üçü de inançlarından vazgeçmiyor, kendilerine sadık kalıyorlar. Bu anlamda bu üç kahraman yani Ä°van, Rublev ve Kris bir bütün oluÅŸturuyor.


Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?


A) I. Müzik ve resim çalışmalarınızı yarıda bırakıp sinemaya yönelmeniz nasıl karşılandı?
     II. Filmlerinizdeki üç oyuncunun benzer özelliklere sahip olmasıyla neyi amaçladınız?


B) I. Sinemaya ilginiz ne zaman ve nasıl başladı, sinemanın yaşamınızdaki yeri nedir?
    II.. Filmlerinizde erkek karakterlerin psikolojisine ağırlık vermenizin nedeni nedir?


C) I. Sinemanın sizin için ifade ettiÄŸi anlamı biraz açar mısınız?
     II. Karakterlerinizi sinemaya aktarırken ilham aldığınız film karakterleri var mı?


D) I. Sinemaya yönelerek film yapmaya baÅŸlama gerekçeniz neydi?
     II. Filmlerinizin üç kahramanı arasındaki iliÅŸkinin niteliÄŸi hakkında neler söyleyebilirsiniz?


E) I. Filmlerinizdeki hikâyelerin gerçekçi olmasını neye baÄŸlıyorsunuz?
   II. Ä°nsan yaÅŸamının açmazlarını Ivan, Rublev ve Kris karakterleri üzerinden verme fikri nasıl ortaya çıktı?

 

 


35. - 36. soruları aÅŸağıdaki parçaya göre cevaplayınız.


Makber Türk ÅŸiirinin önemli örneklerinden biridir. Abdülhak Hamit bu ÅŸiiri eÅŸinin ölümünün ardından, 1885 yılında yazmıştır. Eser, sevdiÄŸinin ölümünü görmekle felakete uÄŸramış bir insanın duygularını, okura büyük bir samimiyetle yaÅŸatır. Makber’den kısa süre sonra, yıl bitmeden yazdığı Ölü adlı eserinde de konu ve ruh Makber’in aynısıdır. Ancak Makber’de başını bulutlara ve kayalara çarparak uçurum karanlıkları içinde ÅŸimÅŸekler çaktıran yaralı kartal, burada geniÅŸ halkalar çevirerek ağır ağır süzülür. Makber bir feryattır. Ölü’de sükût ve düÅŸünüÅŸ vardır. Sanki bu eserin mısraları düÅŸünce hâline gelmiÅŸ gözyaÅŸlarıdır.


35. Bu parçadan hareketle Makber ile ilgili aÅŸağıdakilerden hangisi söylenemez?


A) Ölü adlı ÅŸiir ile aynı yıl yazıldığı
B) Okuyucuda duygusal karşılık bulduğu
C) Kısa süre içinde kaleme alındığı
D) Bir kaybın yarattığı acıyı işlediği
E) Yazarın taÅŸkın ruh hâlini yansıttığı

 

 

 


36. Bu parçadan hareketle Ölü ile ilgili aÅŸağıdakilerden hangisi söylenebilir?


A) Yabancı bakışlardan saklanan bir keder olduğu
B) Eksik kalmışlık karşısında bir isyan olduğu
C) Kaynağı, düÅŸünülerek bulunamayan bir acı olduÄŸu
D) Her hatırlandığında acı veren bir anı olduğu
E) Zihnen kabullenilmiÅŸ bir üzüntü olduÄŸu

​

​

​

37- 38. soruları aÅŸağıdaki parçaya göre cevaplayınız.


Çaylar farklı farklıdır, yaÅŸamlarımız da... Kimi bol ÅŸekerli
çay içer kimi az ÅŸekerli kimi de çayı ÅŸekersiz tercih
eder. Erzurumlular ise çayı "kıtlama" içer. Kıtlama çay;
dikdörtgen ÅŸeklinde, uzun ancak özel makaslarla
kesilebilen sert ÅŸekerlerle içilir. Sert kesme ÅŸekerlerden
çok küçük bir parçayı avurduna sıkıştıran kiÅŸi, bu
parçayı idareli kullanarak dört beÅŸ bardak çay içebilir.
Çayı kıtlama içmek hem özel bir keyif verir hem de
ekonomiktir. Şekerin pahalı olduğu, hatta bazen
hiç bulunmadığı yıllardan kalan bir alışkanlık olan
kıtlama, sınırlı imkânlarımızı sınırsız bir sürece yayma
gayretine benziyor. Bu anlamda bazılarımız hayatını
kıtlama tarzında, bazılarımız bol şekerli yaşıyor. Bol
ÅŸekerli ama kısa bir ömür sürüp mutsuz olanlar da var,
kıtlama ama uzun bir hayatı mutlu kılanlar da...


Bu parçadan hareketle aÅŸağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?


A) Ä°nsan, hayatını uzun ve mutlu kılmak için elindeki imkânları verimli kullanmaya çalışmalıdır.
B) Hayatın nasıl yaÅŸanacağı, çoÄŸu zaman insanın kendi tercihi olmaktan öte bir durumdur.
C) Hangi koÅŸullarda yaÅŸarsa yaÅŸasın insan, hayata yüklediÄŸi anlamlarla geleceÄŸine ÅŸekil verir.
D) İnsanın sahip olduklarının farkına varması yaşamdan alabileceği hazzın sınırlarını belirler.
E) İnsan sorunlardan uzak durabildiği oranda hayattan keyif alabilme becerisini kazanır.


38. Bu parçada kıtlama çay ile ilgili aÅŸağıdakilerden hangisine deÄŸinilmemiÅŸtir?


A) Uygulanma ÅŸekline
B) Duygular üzerindeki etkisine
C) Ortaya çıktığı dönemin koÅŸullarına
D) İnsan sağlığına olan etkisine
E) Tercih edilme nedenine

 

 

 


39. - 40. soruları aÅŸağıdaki parçaya göre cevaplayınız.


Bazı kavramlar, uzun süre sözlüklere ve akademik metinlere hapsedildikten sonra sebebi bilinmeksizin birdenbire, halkın diline düÅŸme; basında, televizyonda, hatta hükûmet demeçlerinde zikredilme talihini veya talihsizliÄŸini yaÅŸar. Fena hâlde felsefe kokan ve Yunancadaki köküyle akla Aristoteles'i getiren etik kelimesi, bugün tam da bu ÅŸekilde sahnenin ortasına yerleÅŸmiÅŸ durumda. Yunancada bilgece bir eylem yolu arayışına karşılık gelen etik, felsefenin ayrılmaz bir parçasıdır. Descartes'la -yani özne sorununun merkezî önem taşıdığı modern dönem felsefesiyle- birlikte etik, ahlakla veya pratik akılla az çok eÅŸ anlamlı hâle gelmiÅŸtir. Etik, böylece ister bireysel ister kolektif olsun, bir öznenin veya özne grubunun eylemlerini ve bunların sonuçlarını evrensel yasaların terazisinde ölçen, yargılayan sistem anlamına kavuÅŸmuÅŸtur. Bugünün popüler kültür ve siyaset endüstrisinde ise artık anlam enflasyonu nedeniyle milyonlarca sıfırla ÅŸiÅŸmiÅŸ bir kavrama dönüÅŸmüÅŸtür. O kadar çok ÅŸey için kullanılıyor ki hemen hiçbir ÅŸey ifade etmiyor.


39. Bu parçada altı çizili sözle etikle ilgili olarak anlatılmak istenen aÅŸağıdakilerden hangisidir?


A) DüÅŸünce tarihindeki yerini ve önemini koruyamadığı için eski popülerliÄŸini yitirmiÅŸ bir terim olduÄŸu
B) Önemli bir felsefi terim olmaktan çıkıp gündelik anlamlar kazanmış iÅŸlevsel bir sözcüÄŸe dönüÅŸtüÄŸü
C) Zaman içinde farklı disiplinler tarafından da kullanıldığı için tanımlanmasının zorlaÅŸtığı
D) PopülerliÄŸi ve yanlış kullanılması nedeniyle asıl anlamını yitirdiÄŸi ve içinin giderek boÅŸaltıldığı
E) Siyasi ve sosyal çevrelerdeki farklı kullanımları nedeniyle felsefedeki tanımının da deÄŸiÅŸtiÄŸi

 

 


40. Bu parçadan hareketle aÅŸağıdakilerden hangisi söylenemez?


A) Descartes sonrası modern dönemde etik, toplum yerine bireyi sorgulamak için kullanılan bir sisteme dönüÅŸmüÅŸtür.
B) Modern dönemde etik, öznenin yaptıklarını ilke ve yasaların ışığında deÄŸerlendiren ahlak felsefesiyle ve pratik akılla özdeÅŸleÅŸmiÅŸtir.
C) Aristoteles'in felsefesinde sözünü ettiÄŸi etik ile bugün yaygın olarak kullanılan etik sözcüÄŸü farklı anlamlar taşır.
D) Medyada, gündelik hayatta ve politikada etik kavramına gösterilen ilgi, kavramın iletiÅŸimsel deÄŸerini olumsuz etkilemiÅŸtir.
E) Sonradan popülerlik kazanan kimi kavramlarda olduÄŸu gibi etik kavramının da günümüzde kazandığı yaygınlığın nedeni belirsizdir.

​

​

TÜRKÇE TESTÄ°
1.B
2.A
3.C
4.B
5.E
6.A
7.E
8.E
9.B
10.C
11.D
12.E
13.B
14.B
15.B
16.C
17.A
18.B
19.E
20.B
21.A
22.A
23.D
24.C
25.C
26.E
27.A
28.C
29.D
30.E
31.D
32.E
33.C
34.D
35.C
36.E
37.A
38.D
39.D
40.A

​

bottom of page