google.com, pub-1772441188610312, DIRECT, f08c47fec0942fa0 Edebiyatçıların bilinmeyenleri-2 I dinledebiyat
top of page
EDEBİYATÇILAR İLE İLGİLİ ANILAR- HİKAYELER - 2

Nedim ile Gül Kavmi

Bu öğe hakkında daha fazla bilgi ekleyin...


Lale devrinin meşhur sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın huzurunda bir gün çeşitli milletlerin özelliklerinden söz ediliyormuş. Bir çok görüşler öne sürülmüş, yalnız şair Nedim hiçbir şey söylemiyor, ara sıra gülümsüyormuş. Onun bu hali paşanın dikkatini çekmiş ve aralarında şöyle bir konuşma geçmiş.
Paşa:
– Nedim,  neden hep susuyorsun? söylesene, en fazla hangi milleti seversin?
Nedim:
– Kendi milletimi paşam! diye cevap vermiş.
Paşa:
– O başka, biz kendi milletimizden değil, öteki milletlerden söz ediyoruz, sen onların hangisini niçin seversin, söyle demiş. 
Nedim:
– Kulunuz en çok gül kavmini sever efendim, çünkü o kavm-i latif bize hiçbir zaman düşmanlık göstermez.

Tahir Efendi ile Nefi'nin Tartışması

Bu öğe hakkında daha fazla bilgi ekleyin...



Dönemin divan katibi Tahir Efendi, Nefi'ye arkasından kelp (köpek) diyerek hakaret etmiş. Nefi ise Tahir Efendi’ye şu dörlik ile karşılık vermiş:

"Bize kelp demiş Tahir Efendi
İltifatı bu sözde zahirdir
Maliki mezhebim, zira
İtikadımca kelp, tahirdir"

Maliki mezhebinde köpek diğer  mezheplerden farklı olarak necis yani pis olarak kabul edilmez. Temiz bir hayvan olarak kabul edilir. Birisine hakaret etmek için kullanılmaz. Tahir, temiz anlamına geldiğinden Nefi, bu sözcüğü, tevriyeli (çift anlamlı kullanarak; köpeğin, tahir (temiz) olduğunu belirtirken aynı zamanda rakibi Tahir'in köpek olduğunu da söyleyerek intikamını alıyor.

Fuzuli ile Ruhi

Bu öğe hakkında daha fazla bilgi ekleyin...

İki şair yolda yürüyorlarmış. Kendi aralarında güzel güzel sohbet ederken yol kenarında yatan uyuz bir köpeği görmüşler. Ruhi birden şu Fuzuli’ ye bir şaka yapayım demiş ve :

-Ya Fuzuli! Duvarın dibindeki o uyuz iti görüyor musun?

 

Fuzuli:

-Görüyorum ya Ruhi?
 

Ruhi:

- Bu köpek burada çok fuzuli. Demiş.

 Bu şekilde edebi sanatlar içersinde tevriye adı altında bilinen bir sanat yapmış olur. Bu edebi sanatın özelliği bir sözün iki anlama gelecek şekilde söylenmesidir. Ancak asıl güzellik hangi anlamın söylendiği bilinse de ispatlanamaz. Yani Ruhi aslında köpeği  Fuzuli’ye benzetme amacı gütmüştür. Ancak Fuzuli “Sen bana köpek mi diyorsun?” derse  Ruhi “ Estefurullah, ben fuzuli derken ‘gereksiz’ anlamında kullandım.” Diyerek kıvırabilir.

Ancak Fuzuli bu durumun altında kalmaz ve Ruhi’ ye aynı edebi sanatla karşılık verir:
 
- Ne beklersin Ey Ruhi? Vur tekmeyi çıksın  içindeki  ruhi!

Şeyh'ül İslam Yahya ile Nef'i

Bu öğe hakkında daha fazla bilgi ekleyin...

Şeyhülislam Yahya, Nefi hakkında bir şiir yazar:
 

"Sözleri Seba-i Muallaka'dır
İbnül Kays kendidir, kafir"

(Nefi; İslam öncesindeki Araplarının en büyük şairlerinden biri sayılan İbnül Kays düzeyinde bir şairdir. Ancak İbn-ül Kays müslüman olmamış yani kafir bir şairdir. Kafir sözcüğü ile hem bu gerçeği vurguluyor hem de Nef’i’ ye dinsiz diyor.

 

Ve Nefi cevap veriyor:

"Bize kafir demiş Müfti Efendi
Tutalım ben diyem ona Müselman
Varıldıkta yarın Ruz-ı Ceza'ya 
İkimiz de çıkarız orda yalan"

Müftü Efendi bana kafir demiş; Diyelim ki ben de ona Müslüman diyeyim. Lakin öbür dünyaya varınca ikimiz de yalancı çıkacağız. Yani ben ona müslüman dersem o kafir olduğundan dolayı ben, o bana kafir dediğinden dolayı ben de müslüman olduğumdan ötürü o da yalancı çıkacak. Sonuç olarak Nef’i asıl sensin kafir demek istiyor.

Mevlana ile Yunus

Bu öğe hakkında daha fazla bilgi ekleyin...


Yunus  Anadolu’ da dolaşırken bir gün Mevlana ile karşılaşır. Mevlana ona mesnevisinden uzun uzun bahseder. Yunus sessizce ve sabırla onu dinler. En sonunda Mevlana bitirir. Anlattıklarını nasıl bulduğunu Yunus’a sorar. Yunus, Mevlana'ya der ki:
- Güzel olmuş ama uzun olmuş,

"Ete kemiğe büründüm 
Yunus diye göründüm" deyiverseydin ya. Demiştir.

Please reload

bottom of page