DİNLEDEBİYAT
Atın yiğidi kendine kamçı vurdurmaz.
-
Birinci kişi anlatımı söz konusudur.
-
Açık, sade içten bir anlatımı vardır.
-
Öyküleyici, açıklayıcı, betimleyici anlatım türleri kullanılır.
-
Anılar, edebi zevk veren, akıcı ve sürükleyici bir dille anlatılarak bilimsel tarih metinlerden ayrılır.
-
Anı yazarları anlattıklarını desteklemek için -isterlerse-belge ve kayna gösterebilirler. Ancak bu türün özelliklerinde böyle bir şart yoktur.
-
Anılarda dil genelde göndergesel işlev ve heyecana bağlı işlevlerde kullanılır.
-
Olay kahraman anlatıcının bakış açısıyla verilir. Birinci tekil şahıs anlatım vardır.
-
Yazar olayları anlatırken kronolojik bir sıra takip eder.
-
Olaylar objektif (tarafsız) bir yaklaşımla anlatılmalıdır.
-
Jean Jacques Roussau’ nun “İtiraflar” adlı eseri batı edebiyatında en bilinen anı türündeki eserdir.
-
Tanzimat öncesindeki menakıpname, siyer, vekayi'name, gazavatname, fetihname, sefaretname, şuara tezkiresi gibi eserler anı türünde olmasalar da anıya ait özellik göstererek anıya en yakın türler olmuşlardır.
-
Türk Edebiyatında Cumhuriyet öncesinde Muallim Naci’nin “Ömerin Çocukluğu”, Ziya Paşa’nın “Defter’i Amal”ı, Ahmet Rasim’in “Falaka”sı, Halit Ziya’nın “Kırk Yıl”ı, Hüseyin Cahit’in “Edebi Hatıralar”ı, bu türde eserlere örnektir.
-
Cumhuriyet Edebiyatı’nda ise Falih Rıfkı ATAY ( Atatürk’ün Bana Anlattıkları, Atatürk’ün Hatıraları, Çankaya), Y. K.KARAOSMANOĞLU ( Zoraki Diplomat, Politika ’da 45 Yıl), Halikarnas Balıkçısı ( Mavi Sürgün ), Refik Halit KARAY (İstanbul’un İç Yüzü, Üç Nesil Üç Hayat), Ahmet İhsan (TOKGÖZ Matbuat Hatıralarım) adlı sanatçılarımız önde gelen anı yazarlarıdır.
Hatıra (Anı):
-
İnsan yaşamında iz bırakan olayların daha sonrasında olayı yaşayan kişi tarafından kaleme alınması ile ortaya çıkan yazı türüne denilir.
-
Sağlam ve bilimsel veriler içermediğinden tarihsel belge niteliği göstermezler ancak tarihe ışık tutan eser olma işlevlerinin varlığı da inkar edilemez.